Soğuk Arktik bölgesinde sıcak temaslar: Rusya-Çin ilişkileri

💢 Rusya’nın bölgeden tecrit edilme süreci hız kazanıyor.  

💢 Çin, Kuzey Kutbu'ndaki rolünü güçlendirmeye oldukça hevesli gözüküyor.

1. resim

Son yıllarda uluslararası aktörlerin ilgisi, eriyen buzulların sonucunda ortaya çıkan kaynaklar ve yeni deniz ulaşım hatlarının oluşumu nedeniyle Arktik bölgesine yöneldi. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın da sert bir şekilde altını çizdiği gibi Batı ve Çin/Rusya ekseni arasında oluşan Soğuk Savaş atmosferi, Kuzey Kutbu’nun “barış bölgesi” olarak kalmasını sağlayan onlarca yıllık norm olan “Arktik istisnacılığı” zırhında bir çatlak yaratmış ve bölge, potansiyel rekabet alanı olma riskiyle yeni müttefik ve partner ilişkilerine sahne olmaya başlamıştır.

Her ne kadar Rusya; uzun kıyı şeridi ve bölgeye atfettiği ulusal güvenlik çıkarları nedeniyle Kuzey Kutbu siyasetinde her zaman “tek kale” olarak görülse de Ukrayna'nın işgalinin ardından ABD ve AB tarafından uygulanan yaptırımlara maruz kalmasının ardından Danimarka, Kanada, İzlanda, Finlandiya, İsveç, Norveç ve ABD tarafından Kuzey Kutbu'ndaki işbirliğine de ciddi bir engel olarak nitelendirildi. Bu nedenle Kuzey Kutbu'na sınırı olan söz konusu sekiz ülke, Arktik Konseyi ve yan organlarına katılımlarını askıya aldı ve böylece Rusya’nın bölgeden tecrit edilme süreci hız kazandı.

Yaptırımların ve bölgeden tecrit edilmesinin önüne geçmeye çalışan Rusya, ekonomik tabanını güçlendirmenin bir yolu olarak “Rus Kuzey Kutbu”nu geliştirmeye giderek daha fazla odaklanıyor. Ancak Batılı devletlerin piyasadan silme çabaları ve yaptırımlar nedeniyle oluşan enerji krizi, Batılı şirketlerin Rusya Arktik Bölgesi'ndeki enerji projelerine katılımı konusunda geri durmasına neden oldu. Dolayısıyla Kremlin, potansiyel yeni yatırımcı ve büyüyen bir tüketici bölge olarak Asya’ya yönelimini giderek daha da arttırdı ve halihazırda gözlerini Kutup Bölgesi’ne dikmiş olan Çin’i Arktik gelişimine dahil etmek için daha girişken hamleler yaptı.

Çin, Kuzey Kutbu'ndaki rolünü güçlendirmeye oldukça hevesli. Özellikle ekonomik anlaşmalar, bilimsel işbirliği ve daha güçlü diplomatik bağlar yoluyla tüm Kuzey Kutbu devletleriyle ikili ilişkilerini çeşitlendirerek ve güçlendirerek meşru bir Kuzey Kutbu paydaşı olarak konumunu pekiştirme konusunda uzun bir zamandır çabalıyor. Bu da her ne kadar Arktik Konseyi’nden izole edilse de Rusya ve Çin’in Kuzey Kutbu'nda enerji kaynakları ve deniz yolları geliştirme konusunda tamamlayıcı çıkarları hedefleyerek yakın bir işbirliği geliştirebileceği izlenimini ortaya çıkardı.

Bunun en temel nedeni olarak Rusya’nın dünyanın en büyük enerji ihracatçılarından biri olması ve karşısında ise dünyanın en büyük enerji ithalatçılarından Çin’in bulunmasıdır. Bu her iki ülke için, Arktik bölgesinde büyük bir fırsat olarak değerlendirilmektedir. Üstelik Moskova, Kuzey kutbunda hala belirsizliğini koruyan enerji kaynakları konusunda altyapı, sermaye ve teknoloji desteğine ihtiyaç duymaktadır. Onca yaptırımın arasında, bu ihtiyacı karşılayacak tek aktör olarak da yine Çin öne çıkmaktadır. Ayrıca, Batılı ülkelerin yaptırımı bu iki ülkeyi bir araya getiren fitili her geçen gün daha da ateşlemektedir.

Öte yandan Pekin, enerji yeterliliğini korurken ticaret yollarının uzunluğunu azaltmanın ve Malakka Boğazı gibi tartışmalı geçitlerden kaçınmanın yollarını arıyor. Bering Boğazı'ndan Barents Denizi'ne ulaşacak Kuzey Denizi Rotası'nın kurulması, hem Rusya hem de Çin için bir kazan-kazan durumu olarak değerlendirilebilir. Çünkü güzergah, Rusya'ya gelir sağlayacak ve Çin için kaynak tasarrufu anlamına gelecektir. Fakat en can alıcı nokta, rotanın Çin-ABD ve Rusya-ABD rekabetinde stratejik amaçlara da hizmet edebilecek olmasıdır. Bu da Rusya-Çin duosunu bir araya getiren önemli faktörlerden bir diğeri olarak değerlendirilebilir.

Çin, bir Kuzey Kutbu devleti olmasa da 2013'ten bu yana Kuzey Kutup Konseyi'nde resmi bir gözlemcidir ve giderek artan Kuzey Kutbu emellerine sahip. Fakat bu noktada dikkat çeken husus Kuzey Kutbu Konseyi'nin askıya alınması ve Ukrayna'da devam eden çatışmanın Çin'in Arktik emellerine gölge düşürmesidir. Çünkü görüldüğü kadarıyla Pekin, diğer Arktik devletlerle bağlarına zarar vermeden Rusya ile işbirliğini sürdürmek isteyebilir.

Özellikle ticari olarak başta petrol ve doğalgaz olmak üzere ABD ve AB’nin Rusya’yı dünya ekonomisinden çıkarma çabaları, Şi Cinping’in Rusya’yla “tam ve tek” bir işbirliği geliştirme noktasında geri durmasına neden olmuş gibi. Zira Çin için, Kutup bölgesindeki tüm yumurtaları, “Rusya Sepeti”ne koymak mantıklı olmayacaktır. Rusya tarafında ise yine benzer bir durum söz konusudur. Arktik devletlerinden hem ekonomik hem de askeri olarak izole olan bir Rusya'nın Çin'e daha bağımlı hale geleceği ve bu nedenle Çin ile artan işbirliğini reddetmekte daha fazla zorluk çekeceği söylenebilir. Dolayısıyla her ne kadar iki ülke için Kuzey Kutbu’nun gelişimi, yakın ilişkilerin meyvesi sayılsa da liderler bu yakınlığa temkinli yaklaşacak.

Pekin-Moskova arasındaki bir ayrışma da Kuzey Kutbu bölgeselciliği konusunda ortaya çıkıyor. Cinping, Kuzey Kutbu’nun uluslararası ilişkilerdeki “bölgesel” yapısını “küresele” evrilmesini istemekte lakin Rusya, kanatlarının altındaki bölgeyi Çin’e emanet etmekten çekmekten sakınmaktadır. Muhtemelen, Rusya ile Batı arasındaki mevcut çatışmadan Çin kadar başka hiçbir ülke fayda sağlamamaktadır. Çin artık Rusya üzerindeki gücünü artırma ve böylece ikili ilişkileri bağlamında üstün taraf statüsünü yeniden teyit etme fırsatına sahip. Bu nedenle Moskova, bölgenin uluslararasılaşması için istenmeyen bir baskı yaratmamak adına Kuzey Kutbu meselelerinde daha fazla söz sahibi olmaya çabalayabilir.

Öte yandan Çin, Rusya’nın Kuzey Kutbu'nun en büyük bekçisi ve gerekli bir ortak olduğunun da idrakındadır ve tüm olumsuz gelişmelere rağmen Kuzey Kutbu'nda çatışmadan ziyade Çin-Rus işbirliği daha olası bir olgu olduğu açıkça söylenebilir. Zira artan Çin-ABD rekabeti ve NATO ile Rusya arasındaki zayıf ilişkiler, her iki devletin de yeni bir cephede savaşmayı göze alamayacağı nedeniyle Çin ile Rusya arasındaki barışı zorunlu kılıyor. Çin-Rus ittifakı Batı'nın çıkarları için son derece büyük bir tehdit olarak görülmekte. Bu bağlamda her iki ülke fr Batı'ya karşı kullandığı bu kozu kaybetmek istemeyecek.

Diğer yandan söz konusu işbirliğinin siyasi olduğu kadar ekonomik ve ticari faydaları da bulunmaktadır. Kuzey Kutbu'ndaki enerji projelerinde Çin-Rusya işbirliği, güvenlik kaygılarının yanı sıra ekonomileri için de faydalı olabilir. Rusya, Arktik kaynaklarından tam olarak yararlanacak ekonomik potansiyele sahip değilken Çin, daha kısa ticaret yollarının peşinde Kutup bölgesi için gerekli yatırımı yapmaya hazır gözüküyor.

Kuzey Kutbu ekonomik geçişini içeren işbirliği, her iki tarafın da çıkarına uygundur ve Çin'in ulaşım sürelerini kısaltmasına ve enerji kaynaklarını güvence altına almasına yardımcı olurken aynı zamanda Rusya'nın Kuzey Kutbu'na sermaye, teknik ve altyapı desteği kazanmasına yardımcı olacağından her ikisi için de bir kazan-kazan durumu olabilir. Bunun sonucunda Kuzey Kutbu yönetimi, Rusya'nın Asyalı kimliğine artan odaklanması nedeniyle daha Asyalılaşabilir.

Deniz yoluyla yapılan ticaret, Çin ile AB arasındaki toplam ikili ticaretin %60'ını oluşturmaktadır. Üstelik bu ticaret, Süveyş kanalı yerine bahsi geçen Kuzey Kutbu rotasının kullanılmasıyla birlikte daha az maliyetle gerçekleştirilebilir. Rota, nakliye sürelerini üçte bir oranında kısaltarak maliyetleri, yakıt tüketimini ve kirliliği azaltabilme potansiyeline sahip.

Öte yandan halihazırda Avrupa’yı kasıp kavuran enerji krizinin dünya genelinde etkisinin hissedilmesi Arktik bölgesindeki işbirliğinin gerekliliğini ortaya koyan bir diğer husustur. Sekiz Kuzey Kutbu ülkesi arasında Rusya, Kuzey Kutup Bölgesi'ndeki en bol petrol ve gaz rezervlerine sahiptir. Ayrıca Arktik bölgesinde, yaklaşık 247,4 milyar varil petrol eşdeğeri petrol ve gaz hacmi ile 43'ü Rusya Arktik bölgesinde yer alan 61 büyük petrol ve gaz sahası bulunmaktadır. Çin ise Avrupa, Rusya'dan yapılan ithalatı kademeli olarak durdurmak için harekete geçtiğinden beri Rus petrolündeki önemli indirimlerden faydalanmakta.

Sonuç olarak Çin ve Rusya başta enerji sektörü olmak üzere Arktik bölgesinde daha da yakın ortaklık ve işbirliği kurarak, temiz ve yeşil enerji kaynaklarının geliştirilmesini teşvik etmek, uluslararası enerji güvenliğini ve üretim zincirlerinin sürdürülebilirliğini ortaklaşa desteklemek ve uzun vadeli yeni katkılar sağlamak için birlikte çalışmayı amaçlamaktadır. Bu ortaklık, her iki ülkenin ulusal çıkarlarına hizmet ettiği gibi, tek kutuplu dünya düzeninde ABD karşısında elini de güçlendirmektedir. Ancak yine de Bazı ortak arzuları paylaşan iki ülkenin her iki tarafta da süregelen güvensizlik ile rekabet ve işbirliğini dengeleyen karmaşık bir ilişkiye sahip olduğu unutulmamalı.

Tartışma