Strategic and Defence Studies Centre: İsrail ABD'yi, kendi çıkarları doğrultusunda nasıl manipüle ediyor?
İsrail izlediği strateji ile ABD'yi İsrail'e olan bağlılığını kanıtlayamaya zorluyor! Peki Netanyahu, Biden yönetimini kendi çıkarları doğrultusunda nasıl manipüle ediyor?
Avustralya merkezli düşünce kuruluşlarından Strategic and Defence Studies Centre'da, İsrail'in soykırım boyutuna varan saldırılarına rağmen ABD'nin İsrail'e desteğini devam ettirmesinin nedeni konusunda değerlendirilmelerin yer aldığı bir analiz yayınlandı.
Netanyahu'nun izlediği strateji ile, Biden yönetimini İsrail'e olan bağlılığını kanıtlayamaya zorladığına dikkat çekilen analizde; “Netanyahu, Washington'u zor durumda bırakarak sonunda istediğini alacağını biliyor” ifadeleri kullanıldı.
Analizde ayrıca; ABD'de seçim yılı olduğuna ve Biden'ın ABD içerisindeki “İsrail kartını” rakibi Trump'a bırakmamak için İsrail'in tüm olumsuz hamlelerine rağmen desteğine devam edeceği tespiti yapıldı.
İşte Strategic and Defence Studies Centre'da yayınlanan analiz
Gazze'deki savaş yedinci ayına girerken, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun Biden yönetimini kendi öncelikleri doğrultusunda etkileme becerisi, sürecin en dikkat çekici noktalarının başında geldi.
Netanyahu, Amerikalılardan istediğini alma, hatta anlaşmazlıklar nedeniyle onlarla mini krizler yaratma konusunda esrarengiz bir yetenek gösterdi ve ABD'den tavizler aldı.
İsrail'in geçen hafta İran'a yönelik misillemesi bunun bir örneği olabilir.
İranlıların İsrail'e füze fırlatması ve bunların çoğunun düşürülmesinin ardından Biden, Netanyahu'yu "galibiyeti kabul etmeye" ve misilleme yapmaktan kaçınmaya çağırmıştı.
İsrail Başbakanı ise bu çağrıyı görmezden gelerek, İsrail'in kendi başına karar vereceğini oldukça açık bir şekilde ifade etti.
Görünen o ki İsrailliler, ABD'nin bölgesel bir tırmanışa ilişkin kaygılarını kullanarak Biden yönetiminden İsrail'in Refah'ı işgal etme hedefine ilişkin bir taviz koparmaya çalıştılar.
Ve görünen o ki İsrailliler, İran'a sınırlı bir karşılık verilmesi karşılığında ABD'nin Refah'a girmelerini kabul etmesini sağladı.
Biden yönetimi savaşın başından bu yana İsrail'den, halkı tehlikeye atmadan Refah'a girmesi konusunda inandırıcı bir plan istemişti. Netanyahu bu tavizi koparmayı başardı ancak İsrail'in şimdi de böyle bir plan dunduğuna dair bilgi yok.
Netanyahu için Refah'ı ele geçirmenin ve üst düzey Hamas yetkililerini öldürmenin sembolizmi, siyasi hayatta kalması için bir bilet olma özelliği taşıyor. Bu nedenle Refah'a girme konusundaki kararlılığını sürdürüyor.
ABD'nin geri adım atması da pek anormal bir durum değil.
İsrail 1 Nisan'da Şam'daki bir İran kompleksine saldırdığında ABD'yi bilgilendirmedi. Bu, İsraillilerin Amerikalıları İran'la bir savaşın içine çekme girişimi olabilir ki bu da İran'ın nükleer tesislerini ve askeri hedeflerini yok etmek için gerekli olabilir.
İsrail'in İran'ın 14 Nisan'daki gibi bir karşılık vermesini beklemediği iddiası gülünç görünmektedir. Zira Netanyahu krizi kışkırttığında bunun ABD'yi İsrail'i savunduğunu yeniden teyit etmeye zorlayacağını biliyor olmalıydı.
Gerçekten de Şam bombalamasından sonra Amerikalılar aniden "İsrail'i koruma" moduna yeniden büründüler. Yani ABD, Netanyahu tarafından adeta pusuya düşürüldü. Ve hemen ardından Batılı ülkelerden oluşan bir koalisyon, İsrail'i savunarak Netanyahu'nun tartışılan pozisyonunu güçlendirdi.
Nitekim 20 Nisan'da ABD Kongresi İsrail'e 17 milyar dolar daha askeri yardım yapılmasını onayladı.
Netanyahu bu taktiğine bundan sonra da devam ederek, Amerikalıları eleştirmeye devam edecek ve bunun kendisine ülke içinde destek kazandıracağını ve Washington'u zor durumda bırakarak sonunda istediğini alacağını biliyor.
Bu yıl ABD'de seçim yılı ve Demokrat Parti'de İsrail'e karşı çıkması halinde Biden'a cephe alacak önemli seçmen kitleleri var ve seçimlerin yakın geçmesi muhtemel. Dolayısıyla Biden, İsrail kartını Cumhuriyetçilere kaptırmak istemiyor.
Dolayısı ile Netanyahu bu taktiği izleyerek, Biden yönetimini İsrail'e olan bağlılığını kanıtlayamaya zorlamaya devam edecektir.