Strategic and Defense Studies Centre: Biden'ın İsrail ziyareti, savaşın gidişatını nasıl şekillendirecek?

Biden, İsrail ziyaretinde Gazze'ye 10 milyon dolar insani yardım açıklarken, İsrail'e 10 milyar dolar askeri yardım yapılacak. ABD, İsrail'i savunurken giderek yalnızlaşıyor ve Ortadoğu politikaları raydan çıkıyor.

1. resim

Avustralya merkezli Strategic and Defense Studies Centre'de, ABD Başkanı Biden'ın Gazze'de 500 Filistinli'nin bir hastanede katledilmesinin ardından gerçekleştirdiği İsrail ziyaretinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Biden'ın, adeta İsrail'e tam bir bağlılık anlayışı ile ziyaret gerçekleştirdiği belirtilen analizde, Biden'ın ayrıca, hastane soruşturmasının henüz tamamlanmamış olmasına rağmen İsrail'in lehine bir şekilde açıklamalar yaptığına da dikakt çekildi.

Analizde ayrıca, ABD'nin İsrail'i savunurken giderek yalnızlaştığı ve gerek İsrail için bölgesel anlaşmaların gerekse de ABD'nin Ortadoğu politikasının raydan çıktığı belirtildi.

İşte Strategic and Defense Studies Centre'da yayınlanan analiz:

ABD Başkanı Joe Biden, Air Force One uçağıyla Tel Aviv'e inerken, Gazze'deki bir hastanede yüzlerce kişinin ölümüne neden olan korkunç patlamadan kimin sorumlu olduğu sorusu hala hararetle tartışılıyordu.

İsrailli ve Filistinli yetkililer tarafından çelişkili açıklamalar yapıldı. Filistinliler bir İsrail hava saldırısını neden olarak gösterirken, İsrail ise olayın Gazze'deki İslami Cihad grubu tarafından fırlatılan hatalı bir füze olduğunu iddia ediyordu.

İsrail'e varışından kısa bir süre sonra Biden, bu konudaki değerlendirmesini kamuoyuna açıkladı.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile görüşen Biden, el-Ahli Arap Hastanesi'ndeki patlamada İsrail'in sorumluluğu olmadığını belirtti.

Biden tarafından yapılan bu değerlendirme, henüz ön hazırlık aşamasında olsa da, Pentagon tarafından ABD istihbaratına ve açık kaynak verilerine dayandırıldı.

Bu durum İsraillileri memnun ederken, Orta Doğu'daki Filistinlileri ve Arap ülkelerini daha da öfkelendirdi.

Biden yaptığı açıklamalarla hangi "tarafta" olduğu konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmadı. İsrail bayrağının renkleri olan mavi ve beyaz bir kravat seçmesi de bunun göstergesiydi.

Biden ilk olarak 7 Ekim'de Hamas'ın İsrail'e düzenlediği saldırıda hayatını kaybedenler ve Hamas'ın elinde bulunan yaklaşık 200 rehine hakkında duygusal bir konuşma yaptı.

Daha sonra Filistinlilerin içinde bulunduğu kötü durumdan ve Gazze halkına insani yardım sağlanması gerektiğinden bahsetti. Ancak bu, konuşmasının çok daha küçük bir bölümüydü ve İsrail'e herhangi bir suçlama yöneltilmediği gibi açık bir itidal talebinde de bulunulmadı.

Bu da, ABD'nin savaşan iki taraftan birinin yanında yer almak yerine bu iki taraf arasında arabulucu bir güç olarak hareket ettiğini iddia etmeyi zorlaştırırdı.

Beyaz Saray, Başkan'ın İsrail'e "zor sorular" soracağı sözünü vermiş olmasına rağmen, İsrail'in şu ana kadarki tutumuna yönelik kamuoyu önünde herhangi bir eleştiri yapılmadı.

Ayrıca, İsrail'in Hamas saldırısına verdiği tepkiyi Amerika'nın 11 Eylül'e verdiği tepkiyle kıyaslayan Biden, İsrail'in tutumunu anladığını söyledi.

Biden;

"Burada annelerinize, babalarınıza, büyükanne ve büyükbabalarınıza, oğullarınıza, kızlarınıza, çocuklarınıza, hatta bebeklerinize olanlara bakıp adalet için haykıramazsınız. Adalet yerini bulmalıdır."

ifadelerini kullandı.

İsrail'e bu adaleti nasıl sağlayacağı konusunda dikkatli olmasını söyleyen Biden, Amerika'nın terörizme verdiği yanıtta hatalar yaptığı uyarısında bulundu. Ancak ayrıntı vermediği için bu hataların Afganistan ve Irak işgallerini ve kaybedilen yüz binlerce hayatı kapsayıp kapsamadığı anlaşılmadı.

Biden, İsrail'in Mısır'dan Gazze'ye gıda, su ve ilaç girişine izin vermesini sağladığını söyledi ve Gazze ve Batı Şeria'da sıkışıp kalan sivillere yardım için 100 milyon ABD doları yardım yapılacağını duyurdu.

Ancak bu rakam İsrail'e verileceği belirtilen 10 milyar doların sadece yüzde 1'i.

Biden, Orta Doğu'da ziyareti sırasında Tel Aviv'den sonra Ürdün'ün başkenti Amman'a gitmeyi planlıyordu. Ancak Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, Ürdün Kralı II Abdullah ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdel Fattah el-Sisi bir gece önce görüşmeyi iptal etti.

Biden İsrail'deyken, İsrail'i çevreleyen ülekelerde protestolar gerçekleşti. Lübnan, Ürdün, Mısır ve işgal altındaki Batı Şeria'da binlerce insan sokaklara döküldü.

Türkiye, Fas, Libya ve İran'da da düzenlenen büyük protestolarla öfke daha da hissedilir hale geldi.

Hamas saldırısından önce ABD, İsrail ile komşuları arasındaki ilişkileri daha da "normalleştirmek" için aktif bir şekilde çalışıyordu ve bu ilişkilerin iyileştirilmesinin anlaşmazlığa bir çözüm getireceğini umuyordu. Bu çabalar tamamen raydan çıkış gibi görünüyor.

ABD, İsrail'i savunurken giderek yalnızlaşıyor.

ABD son olarak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Gazze'ye yardım girişine izin verilmesi için çatışmalara "insani ara" verilmesini öngören kararını veto etti. Avrupalı liderler de İsrail'in Gazze kuşatmasını uluslararası hukuku çiğnemekle eleştirdi.

ABD dünyanın en güçlü ülkesi olmaya devam ediyor ve görünüşe göre barışı sağlama rolünü sürdürmek için de en uygun ülke. Ancak bunu etkili bir şekilde yapabilmesi için her iki tarafın da kendisini dürüst ve adil bir arabulucu olarak görmesi gerekiyor.

Tartışma