Strategic and Defense Studies Centre: BM varlığını devam ettirmek için köklü değişikliklere gitmeli

BMGK'nın 5 daimi üyeli yapısı nasıl ve neden şekillendi?  BM mevcut yapısı ile dünyadaki “karar alıcı” etkisini devam ettirebilecek mi? BM'nin yapısı nasıl revize edilebilir?

1. resim

Avustralya merkezli düşünce kuruluşu Strategic and Defense Studies Centre'da BM'nin yapısının ve bundan sonraki geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı. 

BM'nin mevcut yapısının artık dünyanın yeni gerçekliklerine yanıt veremediği tespiti yapılan analizde, BM'nin mevcut haliyle, gerçek bir küresel eşitlik sağlanıncaya kadar sadece öfkeli tartışmalar için bir platform olmaktan öteye gidemeyeceği belirtildi.

Analizde ayrıca, örgütün 1945 yılında kurulduğunda dünyada 51 üye olduğuna, bugün gelinen noktada ise 193 üyeye ulaştığına dikkat çekildi. 

İşte Strategic and Defense Studies Centre'da yayınlanan analiz:

BM, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin ardından 1945 yılında kurulduğunda, savaşı önlemede başarısız olan Milletler Cemiyeti'nin yerini almıştı. Yeni örgüt 51 üye ülkeden oluşuyordu ve savaşı kazanan beş kilit Müttefik ülke olan ABD, Sovyetler Birliği, Çin, Fransa ve İngiltere'ye özel yetkiler verilmişti.

Bu beş ülke, yeni uluslararası örgütün nasıl işleyeceğini tanımlayan BM Şartını onaylayarak tüm üyeler için bir Genel Kurul ve beş kurucu üye için bir Güvenlik Konseyi oluşturdu.

BM Genel Kurulu'nda kabul edilen kararlar tavsiye niteliğinde olmakla birlikte bir ağırlık taşırken, BMGK kararları ise uluslararası hukuk olarak uygulanma özelliğine sahip oldu.

BMGK ayrıca yeni üye devletlerin kabulü konusunda BM Genel Kurulu'na tavsiyelerde bulunabilir. BM üyeliği şu anda, kurulduğundan bu yana üç kattan fazla artarak 193 ülkeye ulaşmıştı.

BM kurulduğunda, ana odak noktası başka bir dünya savaşını önlemekti ve kuruluşun hemen ardından ABD ve Sovyetler Birliği arasında Soğuk Savaş patlak verdiğinde ilk büyük göreviyle karşı karşıya kaldı.

Bu durum dünya savaşlarından sonra dünyayı bir kez daha ikiye böldü. Ama bu defa bu bölünme, doğrudan bir çatışmaya değil, diplomatik bir çatışmaya ve sınırlı askeri saldırılara yol açtı.

Bugün BMGK, beş kurucu daimi üye ve her yıl el değiştiren 10 ilave koltuk dahil olmak üzere 15 üyeden oluşmaktadır. Ancak BMGK, beş daimi üyeden herhangi birinin, konseyin 15 üyesinin çoğunluğu kabul etse bile, herhangi bir kararı engellemek için veto etme yetkisinin devam etmesi nedeniyle tıkanmaktadır.

Bu veto yetkisi, BM'nin zamana ayak uydurma kabiliyetini zayıflatan en önemli faktör olmuştur.

Zira; geçtiğimiz 78 yıl boyunca pek çok şey değişti. 2023 yılı 1945'ten çok farklı, ancak BMGK bozuk motoruna ve yıpranmış koltuklarına rağmen eski bir külüstür gibi çalışmaya devam ediyor.

BM'nin değişime ihtiyacı var

Gerçek bir değişim, BMGK'nın tüm üyelerine dünya meselelerinde daha güçlü bir söz hakkı vermelidir. Tabi burada çeşitli faktörler de göz ardı edilmelidir. Örneğin Çin bugün 1.4 milyar insana ev sahipliği yaparken Katar'ın nüfusu sadece 2.7 milyondur.

Aslında BM'nin 193 üyesi olmasına rağmen, bağımsız hükümetleri olan 234 tanınmış ülke bulunmaktadır. Bu sayı, BM'nin 78 yıl önce temsil ettiği sayının neredeyse beş katıdır.

Mesele şu ki, BMGK dünyayı beş daimi üye arasında var olan bölünmelere rehin tutuyor ve bu beş üyeden herhangi biri herhangi bir nedenle ve inceleme olmaksızın veto hakkını kullanarak ilerlemeyi engelleyebiliyor.

BM Şartı değiştirilirse bu sorun kolaylıkla çözülebilir. Örneğin, vetosunu kullanan herhangi bir BMGK daimi üyesinin, BM Genel Kurulu üyelerinin büyük çoğunluğunun desteğini alması şartı getirilebilir.

Böyle bir durumda; örneğin ABD'nin İsrail'in işgal altındaki topraklarda işlediği savaş suçlarını kınayan bir kararı veto etmesi halinde, bu vetonun geçerli olabilmesi için BMGK'nın 193 üyesinin yüzde 66'sının (128 ülke) desteğini alması gerekecektir.

Bu, BMGK'nın daimi üyelerinin küresel diktatörler gibi davranmasını engelleyecek ve BMGK'nın ele aldığı dünya olayları üzerinde BMGK'ya söz hakkı verecektir. Böyle bir değişim durumunda, daimi üyeler vetolarını savunmak ve diğer ülkeleri aldıkları kararın dünyanın yararına olduğuna ikna etmek zorunda kalacaklar.

Aynı şekilde bu değişiklik Rusların, Moskova'nın geçen yıl Şubat ayında başlattığı askeri işgale karşı kendini savunmak zorunda kalan Ukrayna'yı savunan BMGK kararlarını veto etmesini de engelleyecektir. BMGK'nın herhangi bir baskısı ya da BM Genel Kurulu'nun gücü olmadan savaş yıllarca devam edecek ve on binlerce askeri ve sivil ölümle sonuçlanacaktır.

Dolayısıyla BM 1945'te kendisi için belirlediği misyonda başarısız olmuştur ve görünen o ki bu yapısı ile olmaya devam edecektir.

Diğer yandan, işleyen bir BM'ye hiçbir zaman bugün olduğu kadar ihtiyaç duyulmamıştır. Nüfus büyüklüğü ne olursa olsun, tek tek ulusların gücü artık basit askeri insan gücü, silahlanma ve silah ölçütlerinin ötesine geçerek, yıkıcı ve zayıflatıcı olduğu kanıtlanan siber savaşı da içerecek şekilde artmıştır.

BM'de nasıl bir değişiklik yapılabilir?

Artık yapılması gereken, BMGK'nın BM Şartı'nda değişiklik yapılmasını tavsiye etme yetkisine sahip bir gözden geçirme komitesi oluşturmasıdır.

Bu yapılmadığı takdirde BM, G20, BRICS ve Şangay İşbirliği Örgütü gibi, küresel yönetişimi aslında BM tarafından yapılması amaçlanan şekilde etkileyen pek çok başka uluslararası "mini BM "nin büyümesinin gölgesinde kalmaya devam edecektir. Aslında bu kliklerin özellikle BM'nin kendi üye devletleri tarafından gündeme getirilen küresel meseleleri etkili bir şekilde ele almakta başarısız olması nedeniyle oluşturulduğu iddia edilebilir.

Sorun şu ki, eğer dünya sorunlarını bu gruplara bırakırsa, çözümler küresel zorunluluklardan ziyade bireysel ihtiyaçlar tarafından yönlendirilecektir. Örneğin BRICS'teki uluslar, dünya için en iyi olanı değil, sadece kendi üyeleri için en iyi olanı düşünecek.

BM, daha az güçlü olanları ve güçlüler tarafından mağdur edilenleri koruyan yasaları uygulamak için revize edilmelidir.

Gerçek bir küresel eşitlik sağlanıncaya kadar BM, sadece öfkeli tartışmalar için bir platform olmaktan öteye gidemeyecektir.

Tartışma