Strategic and Defense Studies Centre: İsrail, güvenlik istiyor ise bir Filistin devleti kurulmasını engellememeli!
İsrail yönetimi, 2,5 milyon Filistinliyi Mısır'a sürgün ederek ülke güvenliğini sağlayamaz. İsrail'in güvenliği, ancak uluslararası toplum tarafından desteklenen meşru bir Filistin devleti ile sağlanabilir.
Avustralya merkezli düşünce kuruluşu Strategic and Defense Studies Centre'de İsrail'in Filistin politikalarının ve son çatışmalarında değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
İsrail'in Hamas saldırılarının ardından Gazze'ye başlattığı saldırılar ile burada bulunan yaklaşık 2,5 miyn Filistinliyi Mısır'a zorla sürerek bir güvenlik ortamı yaratamayacağı tespiti yapılan analizde, İsrail için güvenliğin yolunun meşru bir Filistin devleti olduğu belirtildi.
Analizde ayrıca, İsrail'in meşru bir Filistin devleini kabul etmediği sürece, gelecekte de Hamas gibi grupların saldırı riski altında olacağını ve bu durumun sürdürülemez olduğu tespiti yapıldı.
İşte Strategic and Defense Studies Centre'da yayınlanan analiz:
2007 yılında İsrailliler, Hamas ve Filistin Yönetimi arasında Gazze'de yaşanan çatışmalara seviniyordu. Kardeşler arasındaki bu savaşta yüzlerce kişi hayatını kaybetti ve Hamas tüm Gazze Şeridi'nin kontrolünü ele geçirdi.
İsrail için bu durum avantajlıydı. Filistinliler iç çekişmelerle meşguldü ve bu da Filistin devleti ve İsrail devleti olmak üzere iki ayrı devlet kurma yolunda ilerlemek yerine birbiriyle çatışan iki Filistin devletçiğinin ortaya çıkmasına neden olacaktı.
Birleşik Filistin hükümeti anlayışı çöktü ve Hamas kendi polis gücünü atadı ve İsmail Haniye'yi başbakan yaptı. Ramallah'ta Filistin Yönetimi Salam Fayyad'ı başbakan olarak atadı. Arap Birliği ve AB Ramallah hükümetini desteklerken İran Gazze'deki gruba fon sağladı. Bu ayrışma giderek pekişti ve bir Filistin devleti vizyonu giderek yok oldu.
Gazze'deki Filistinlilerin yaşamı, sınır kapılarının kapatılması ve geçim kaynaklarının kesintiye uğraması nedeniyle sürekli bir sefalet haline geldi.
Hamas'ın varlığına rağmen, İsrail'in Filistin Yönetimi'nin Gazze'nin kontrolünü yeniden kazanmasına yardım etmemesi ile birlikte, dolaylı olarak desteklenen bir güç boşluğu geçtiğimiz günlere kadar devam etti.
2007'den bu yana Gazze, Libya, Yemen, Lübnan ve Afganistan'da oluşan güç boşlukları, bu noktaların istikrarı için önemli bir tehdit oluşturmaktadır.
İsrail gerçekten istikrar ve barış istiyorsa, Oslo Anlaşmalarının Filistin devleti kurma vaadinin gerçekleşmesini engelleyen politikalarını gözden geçirmeli ve Filistin Yönetimi ile ilişkilerini yeniden yapılandırmalıdır.
Gerçek barış ve istikrar ancak gerçek otoriteye sahip ve uluslararası toplum tarafından desteklenen meşru bir Filistin devleti ile sağlanabilir.
Devam eden çatışmaların ortasında dikkatler Hamas ve İsrail'e odaklanırken Filistin Yönetimi kenarda kalmaya devam ediyor.
Bölünmeden bu yana Filistin Yönetimi'nin kabiliyetlerinde, işlevlerinde ve etkisinde bir düşüş yaşanmıştır. Filistin Yönetimi'nin bu şekilde zayıflatılması, bir Filistin devletinin kurulmasını engellemeyi amaçlarken, yetkilerini Oslo Anlaşmalarında kararlaştırılandan çok daha küçük alanlarla sınırlandırmaktadır.
Nitekim; Filistin Yönetimi şu anda Oslo Anlaşmalarında öngörülen 5.000 km2'den fazla alanın sadece 1.000 km2'sini kontrol etmektedir.
Gelinen noktada bilinmesi gereken, İsrail'in güvenliğinin özünde Filistin topraklarının istikrarına bağlı olduğu gerçeğidir.
Diğer tüm uluslar gibi Filistinliler de kendi bölgelerini yönetme yetkisine sahip olmalıdır. Bu da Filistin Yönetimi'nin desteklenmesini, kabiliyetlerinin geliştirilmesini ve zaman içinde kapasitelerinin arttırılmasını gerektirmektedir.
İsrail, 2,5 milyon Filistinliyi tek komşu ülke olan Mısır'a zorla sürgün edemez ve Hamas gibi yapıların uzun süreli saldırılarının sonuçlarına da tahammül edemez.