Suudi Arabistan - İran normalleşmesinde futbol maçı krizi
2 Ekim 2023 tarihinde İran’ın Sepahan takımı ile Suudi Arabistan’ın El-İttihad ekibinin karşı karşıya geldiği Asya Şampiyonlar Ligi futbol müsabakası, iki ülke arasında yeni bir diplomatik krizin yaşanabileceğinin habercisi.
Suudi Arabistan ve İran, Orta Doğu merkezli güç mücadelesinin iki farklı cephesinde yer alıyor. Bunun jeopolitik rekabetin yanı sıra teopolitik boyutu da var. Riyad, Sünni-İslam’ın temsilcisi olma iddiası güderken, Tahran ise Şii-İslam ekolünün bayraktarı konumunda. Amacı da Müslümanların Şiileşmesi ve İran Devrim Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamaney’i dini ve siyasi kıble olarak kabul etmeleri. Elbette bu durum da tarafların İslam Dünyası’nın liderliği için karşı karşıya geldiği pek çok olayın sebebi.
Buna ek olarak jeopolitik-stratejik düzeyde Tahran yönetimi, Suudi Arabistan’ın “Sünni ekseni” yaratmak suretiyle İran’da rejim değişikliğine giden yolu açmak istediğini düşünürken, Riyad’a göre, İran’ın “direniş ekseni” söylemiyle yayılmacı politikalarını hayata geçirdiği “Şii Hilali” stratejisi, nihai aşamada Suudi Arabistan’ın çevrelenmesini ve Suudi Arabistan Şiilerinin harekete geçirilerek söz konusu ülkede 1979 Devrimi gibi bir Şii-İslam Devrimi gerçekleştirilmesini amaçlıyor.
Arap Baharı: Riyad – Tahran hattında krizler dönemi
Mevzubahis rekabet, özellikle de 2010’lu yıllarda Ortadoğu’da yaşanan Arap Baharı sürecinde zirve noktasını görmüştü. Örneğin Bahreyn’deki olaylar esnasında İran, süreci “Şii Uyanışı” şeklinde yorumlamış ve buna karşılık Suudi Arabistan ise ordusunu göndererek Bahreyn Kralı’nın yanında konumlanmıştı. Benzer bir şekilde taraflar Suriye’de birbiriyle çatışan aktörleri destekleme yoluna gitmişti. İki ülkenin en kanlı biçimde karşı karşıya geldiği vekalet savaşı ise Yemen’de cereyan etti.
Arap Baharı’ndan bağımsız olarak taraflar, 2017 yılında Katar Krizi’nde de karşı karşıya geldi. Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez ülkelerinin Katar’a uyguladığı ambargo esnasında İran, Türkiye’nin de desteği ile Doha’nın yanında konumlanmak suretiyle Katar’da iktidar değişikliği yaşanmasının önlenmesinde kritik rol üstlendi.
Çin'in arabuluculuğu
Tüm bu gerginliklere rağmen 2023 yılı, taraflar arasındaki münasebetlerde normalleşme arayışlarının ön plana çıktığı bir dönem oldu. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Ortadoğu’dan çekilerek Hint-Pasifik’e odaklanmasının ardından bölgede oluşan güç boşluğunu yumuşak güç unsurlarına başvurarak doldurmaya yönelen Çin, bölgede barışı inşa edebilen aktör olarak konumlanma arzusuyla krizlerin aşılması için arabuluculuk diplomasisi yürütmeye başlamış ve bu da Pekin’in arabuluculuğunda Tahran-Riyad hattındaki normalleşme sürecine kapı aralamıştı. Normalleşme süreci, tarafların karşılıklı olarak büyükelçi atamasıyla önemli bir eşiğin aşılmasını sağladı.
Futbol maçından diplomatik kriz çıkar mı?
Bu noktada devletler arasındaki normalleşme süreçlerinde sık sık başvurulan bir yöntem olan futbol diplomasisinden bahsedilmeli. Futbol diplomasisi, genellikle ülkelerin kamuoylarını barış fikrine hazırlamak için kullanılan yöntemlerden biri. Örneğin kriz halndeki iki ülkenin lideri, uzun yıllar süren soğuk sürecin ardından genellikle ilk temaslarını futbol maçlarını birlikte izleyerek gerçekleştirirler. Küçük ve sembolik mesajlar verirler.
Suudi Arabistan-İran ilişkilerinde ise normalleşme sürecine katı sağlayan bir futbol diplomasisi sürecinden ziyade, normalleşme sürecini baltalayabilecek bir futbol maçı krizinden bahsedilebilir.
2 Ekim 2023 tarihinde İran’ın Sepahan takımı ile Suudi Arabistan’ın El-İttihad ekibinin karşı karşıya geldiği Asya Şampiyonlar Ligi futbol müsabakası, taraflar arasında yeni bir diplomatik krizin yaşanabileceğinin habercisi. Zira Suudi Arabistan takımı, stadyumda bulunan Kasım Süleymani büstünün kaldırılmasını talep etti ve bu isteğin geri çevrilmesi üzerine maça çıkmadı.
Kasım Süleymani’nin Suudi Arabistan’a hatırlattığı öfke
Esasen Suudi Arabistan takımının Süleymani hassasiyeti, Arap Baharı’ndan kalan öfkenin sürdüğünü gösteriyor. Zira ABD’nin Irak’ta düzenlediği operasyon neticesinde öldürülen Süleymani, İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) sınır ötesi operasyonlarını yöneten Kudüs Gücü’nün İran’a göre efsanevi, Suudi Arabistan’a göre ise zalim komutanıydı.
Tahran yönetimi, Süleymani’nin öncülüğündeki DMO Kudüs Gücü Komutanlığı’nın Arap Baharı’nda ABD’nin Ortadoğu’yu şekillendirmesini engellediğine inanıyor. Suudi Arabistan ise Süleymani’yi bölgedeki çatışmalarda hayatını kaybeden binlerce masum insanın katili olarak görüyor.
El-İttihad takımının söz konusu maçta Süleymani’nin büstünün kaldırılmasını talep etmesi ve bu isteğin reddedilmesi nedeniyle maça çıkmaması ise Suudi Arabistan’ın İran’ın Ortadoğu’da Şii yayılmacılığına dayanan eylemleri konusundaki rahatsızlığının sürdüğünün göstergesi. Bu rahatsızlık devam ediyorken normalleşmenin nasıl sağlıklı bir zeminde yürütüleceği ise merak konusu.
Nasıl bir gelecek?
Gelinen nokta itibarıyla tarafların bu krizi nasıl yönetecekleri henüz bilinmiyor. Fakat görünen gerçek şu ki; iki ülke arasındaki normalleşme sürecini sekteye uğratabilecek çok sayıda sorun var. Asya Şampiyonlar Ligi müsabakasında patlak veren kriz de bunun göstergesi. Dolayısıyla Çin’in İran ile Suudi Arabistan arasında mekik diplomasisini işletmesi gereken çok sayıda olayın yaşanabileceğini öngörmek mümkün. Zira acılar ve öfkeler hala taze. Bu da teopolitikten reelpolitiğe geçişin sanıldığı kadar pragmatik ve kolay olmadığını ortaya koyar nitelikte. Üstelik bu gelişme, taaflar arasındaki normalleşme süreçlerini sabote etmek isteyen aktörlern elinde güçlü argümanlar bulunduğunu da gözler önüne serdi.