gdh'de ara...

Taktiksel başarı stratejik körlüğe yol açar mı? - Türkiye'nin Suriye'deki SİHA Operasyonları ve YPG

💢 Suriye'de ve Irak'ta terör örgütü PKK/YPG yönetici kadrosuna yönelik SİHA operasyonlarında taktiksel başarının sırrı ne?

💢 Türkiye'nin taktiksel başarısı, stratejik olarak nasıl desteklenmeli?

💢 Türkiye, terör örgütüyle mücadele stratejisinde hangi adımları atmalı?

1. resim

2015 ve 2016 yıllarında Türkiye’de yaşanan terör saldırılarına tepki olarak, Türkiye terörle mücadele stratejisini güncellemiş ve terörü sınır ötesinde karşılama, imha etme ve terörü kaynağında bitirme noktasında bir yol haritası izlemiştir. Sözkonusu strateji kapsamında Irak’ın kuzeyinde Pençe Harekatları düzenlenirken, Suriye’de Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatları düzenlenmiştir. Sınır ötesinde yürütülen terörle mücadelede taktiksel anlamda yeni bir uygulama devreye sokulmuştur: Terör örgütlerin yönetici kadrosu SİHA’lar ile hedef alınarak, örgütün emir komuta zinciri kırılmaya çalışılmaktadır. Önce Irak, daha sonra Suriye’de uygulamaya konulan bu metot, taktiksel olarak büyük başarı elde ederken, stratejik körlüğe yol açma tehlikesini de içinde barındırdığı göz ardı edilmemelidir.

Türkiye’nin terör örgütlerine karşı düzenlediği harekatlarla Irak’ın kuzeyinde ve Suriye’nin kuzeyinde önemli bölgeler terörden temizlenmiştir. Bu stratejinin bir başarısı olarak, Türkiye’de yıllardır terör saldırıları gerçekleşmemektedir. Türk güvenlik bürokrasisinin ve siyasi iradenin bu yönde bariz bir başarısı bulunmaktadır. Örneğin PKK’nın Türkiye’de 1 Ağustos 2015 ile 11 Eylül 2017 arasında 26 intihar saldırısı gerçekleştirmiştir. Saldırılarda 45 asker, 62 polis, iki köy korucusu ve 77 sivil şehit olmuştur. 149 asker, 260 polis ve 617 sivil yaralanmıştır. PKK ortalama bir ayda bir intihar saldırısı gerçekleştirebilmekteydi. Ancak Zeytin Dalı Harekatı’nın gerçekleştirildiği Ocak 2018’ten beri PKK’nın Türkiye içerisinde başarılı intihar saldırısı olmamıştır.

Türkiye’nin bugünkü güvenliği, hem askerin, hem polisin hem de istihbaratın bir başarısı olsa da, uygulanan strateji kilittir. Terörü sınır ötesinde karşılamak, Türkiye’yi güvenli kılmıştır. Nitekim terör örgütlerin saldırıları durmamıştır. PKK/YPG halen saldırılar düzenlemektedir, fakat bu saldırılar Türkiye içerisinde değil Irak ve Suriye’de gerçekleşmektedir.

Türkiye’nin terörle mücadeledeki bu başarısının diğer bir boyutu da ilan edilen terörden arananlar listeleridir. Nitekim MİT ve TSK’nın ortak veya MİT’in tek başına düzenlediği başarılı operasyonlar sonucunda birçok terör örgütü yöneticisi etkisiz hale getirilmiştir.

Terörden arananlar listesinde bulunan terör örgütünün üst düzey yöneticilerin hedef alınmasında bir yandan MİT’in sahadaki istihbari çalışmaları ve sinyal istihbaratı gibi üstün yetenekleri kilit bir rol oynarken, diğer yandan da SİHA’lar ile elde edilen nokta atış kabiliyeti de Türkiye’ye büyük imkanlar tanımıştır. MİT’in başarılı çalışmaları sayesinde tespit edilen teröristler, SİHA’larca sivilleri hedef almaksızın etkisiz hale getirilmektedir.

Türkiye’nin bu stratejisi kapsamında, terör örgütünün emir-komuta zinciri bozulmakta ve örgüt içerisindeki tecrübeli ve eğitimli kadronun sayısı azalmaktadır. Özellikle sahada ilerleyip mağaraları tek tek temizleyen Türk askerleri için bu strateji düşman unsurun mütekabiliyet gücünü azaltırken, oluşturduğu karmaşa ile hedefe daha kolay ulaşılmasını sağlamaktadır.

Önceleri sadece Irak’ın kuzeyindeki terör örgütlerin yöneticileri hedef alınırken, daha sonra ise Irak’ın daha güney bölgelerine operasyonlar düzenlenmiştir. Burada özellikle Sincar bölgesine yapılan operasyonlar ile terör örgütüne karşı Irak merkezi ordusu kısmen harekete geçirilebilmiş ve Sincar bölgesinde terör örgütü sıkıştırılmıştır.

Türkiye’nin uyguladığı bu stratejiye karşı terör örgütünün yönetici kadrosu Suriye’ye ve Kandil dağlarının İran sınırları içerisinde kalan kısımlarına kaçmıştır. İran sınırları içerisine kaçan terör örgütünün yöneticilerine karşı SİHA operasyonu an itibariyle gerçekleştirilmemektedir. Ancak terör örgütünün yöneticilerin bir kısmının Suriye’ye kaçması ile SİHA operasyonları Suriye’de de düzenlenmeye başlanılmıştır. Suriye’de gerçekleştirilen SİHA operasyonları ilk önce ABD ve Rusya’dan belirli bir düzeyde tepki çekmiş ve durdurulmuş olsa da, daha sonra Türkiye tekrar SİHA ile operasyonlar düzenlemeye devam etmiştir.

An itibariyle, Türkiye Suriye’deki hat boyunca YPG’ye ait yönetici kadrosundaki birçok aranan teröristi etkisiz hale getirmiştir. Türkiye’nin bu SİHA operasyonları YPG’yi en güvende hissettiği bölgelerde hedef alması ile örgütün yönetici kadrosunu ciddi bir psikolojik bunalıma sokmuştur. Nitekim Irak’ın kuzeyinin aksine, Suriye sahası örgüt elemanları için görece korunaklı dağ silsileri barındırmamaktadır. Türkiye örgüt elemanlarını önce sadece Irak’ta hedef alarak, daha kolay hedef alınabilecekleri Suriye’ye kaçmalarını sağlamış ve sonra orada da düzenli olarak etkisiz hale getirmeye başlamıştır.

YPG, Türkiye tarafından uygulanan bu stratejiye karşı sınır hattındaki Türk askerini hedef almıştır. Bunu gerçekleştirirken, Esed rejimi ile de yakından işbirliği ve koordinasyon içinde olmuştur. Esed rejimi üzerinden Rusya’yı devreye sokmak ve kendisine siyasi koruma sağlamak isteyen terör örgütü, Türkiye’nin hem YPG’yi hem de Esed rejim unsurlarını hedef alması sonucunda başarısız olmuştur. Nitekim Türkiye’nin SİHA operasyonları devam ederken, terör örgütünün Türkiye’ye yönelik saldırıları durmuştur. Türkiye sınırında konuşlu askerleri hedef almanın maliyeti çok yüksek olduğundan, YPG bu karşılıktan caydırılmıştır.

Temel olarak bakıldığında, Türkiye’nin terör örgütünün yönetici kadrosunu SİHA’lar ile hedef alması ve etkisiz hale getirmesi taktiksel anlamda her açıdan bir başarı hikayesidir. İstihbaratın başarısından, TSK’nın askeri kabiliyeti ve elde edilen sonuç açısından tek kelime ile bir başarıdır.

Ancak uygulanan bu strateji bir riski içinde barındırmaktadır. Terör örgütünün yönetici kadrosunun hedef alması tek başına yeterli değildir. Örneğin ABD’nin Taliban ve Yemen’deki El Kaide’ye karşı uyguladığı bu strateji istenilen sonucu sağlamamıştır. Aksine ABD’nin sivilleri öldürmesi sebebiyle terör örgütünün büyümesine yol açmıştır. Her ne kadar Türkiye’nin SİHA operasyonlarında sivil kayıp olmadığı için bu tehlike bulunmasa da ABD’nin tecrübesi bize yönetici kadrosunun hedef alınmasının terör örgütünü bitirmediğini ve stratejik anlamda bir sonuç üretmediğini hatırlatmalıdır.

Bu tecrübeden doğru dersleri çıkaran ABD, DAEŞ’e karşı önce onun topraksızlaştırılmasına odaklanmıştır. Yönetici kadrosunu hedef almayı daha sonra gerçekleştirmiştir. Ayrıca sivil kaybı önlemek için yeni bir mühimmat üretmiş ve SİHA’dan atılan bombanın patlamak yerine, içinden çıkardığı kılıçlar ile hedefi doğraması ve öldürmesi sağlanmıştır. Herhangi bir patlamanın olmaması ile, sivil kayıp sorunu sıfırlanmıştır.

Nitekim terörle mücadelede asıl olan, terör örgütünü topraksızlaştırmak, maddi ve insani kaynaklarını kurutmak, ideolojik ve sosyolojik temellerini ortadan kaldırmaktır. Bu bağlamda SİHA operasyonlarında elde edilen başarı, Obama döneminde ABD için geçerli olduğu gibi bir yanılgıya sebebiyet verebilir. Taktiksel seviyedeki başarı stratejik seviyedeki bir başarı olarak görmemek gerekir. Örneğin Suriye’de YPG’nin yöneticileri SİHA’lar ile hedef alınması doğrudur, bir başarıdır ve devam etmelidir, fakat bu operasyonlar YPG sorununun çözümü değildir. SİHA operasyonları çözüm yolunda düşman unsuru zayıflatmak için bir araçtır. Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de terör örgütünün saha kontrolü geriletilmeli, SİHA operasyonları terör örgütünün çok hızlı büyümesini ve güçlenmesini engelleme ve örgütü cezalandırma amaçlı tatbik edilmelidir.

Kısaca, terör örgütüne karşı yürütülen SİHA operasyonları bir yanılgıya yol açmasını engellemeli ve bu başarı Suriye’de düzenlenecek askeri harekatlar ile taçlandırılmalıdır. 

Tartışma