Terörizm ve ekonomi kıskacında Pakistan’da yeni dönem
İmran Han’ın 9 Nisan’da Mecliste gensoruyla düşürülmesinin ardından 11 Nisan’da Başbakan seçilen Şahbaz Şerif Pakistan siyasetinin yakından tanıdığı bir isim. Ancak ilk defa federal düzeyde işbaşına gelmiş durumda. Bununla birlikte küresel düzeyde devam eden siyasi ve ekonomik krizler de Şahbaz Şerif’in başbakanlığı döneminde karşılacağı ciddi zorluklar olarak duruyor.
Pakistan iç siyasi dinamikleri
Imran Han’ı devirmek için bir araya gelen Pakistan muhalefeti bu amaçlarına 9 Nisan’daki gensoru oylamasında Imran Han’ı görevden uzaklaştırarak ulaştı. PML-N önderliğindeki muhalefet toplamda irili ufaklı 9 partiden oluşuyor. Bu partilerden üçü daha önce de Imran Khan ile koalisyon kurmuş partiler aynı zamanda. İddialara göre, Şahbaz Şerif küçük partilere kabinede bakanlık ve bürokrasinin üst kademelerinde görevler vererek bir sonraki seçimlere kadar koalisyonunu ayakta tutmak istiyor. Şerif, bir şekilde küçük partileri bir sorun olmaktan çıkarsa bile koalisyonun diğer büyük ortağı olan Pakistan Halk Partisi (PPP) ile kendi partisi PML-N’nin geçmişte yaşadıkları yıkıcı rekabet dönemleri hala hafızalarda. PPP hali hazırda eski cumhurbaşkanı ve Benazir Butto’nun eşi olan Asıf Ali Zerdari tarafından yönetiliyor. Zerdari görev yaptığı dönemde adının karıştığı yolsuzluklar nedeniyle “Bay %10” olarak biliniyor. PPP’nin ekran yüzüyse oğlu Bilawal Butto. Annesinin 2007’de öldürülmesinden sonra kendini bir anda siyasi arenanın ortasında bulan Bilawal, 33 yaşında ve oldukça tecrübesiz bir isim.
Koalisyonun bir diğer sorunlu ortağı ise Mevlana Fazlur-rahman. Kendisi geçmiş hükümetler döneminde seçim bölgesi için aldığı akaryakıt imtiyazları nedeniyle “Dizel Mevlana” olarak da adlandırılıyor.
Pakistan Cemaati Ulema İslami (JUI-F) lideri olan Mevlana, muhalefetin Imran’a karşı oluşturduğu Pakistan Demokratik Hareketinin (PDM) de başkanı konumunda. Ancak Imran Khan’ın düşürülmesinden sonra PDM’nin bir etkinliğinin kalıp kalmayacağıysa bir soru işareti.Koalisyonun küçük ortaklarıyla aralarında sorunlar olan Mevlana bu partilerin yeni kabinede alacağı koltuk sayılarına kadar müdahil olmak istemişti. Muhalefete destek karşılığında Cumhurbaşkanlığı koltuğunu da talep eden Mevlana, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamayla Imran Khan’ı devirerek asıl hedeflerine ulaştıklarını ve artık genel seçim kararı alınması gerektiğini belirtmişti. Başbakan Şahbaz Şerif’se geleceks seçimlere kadar ülkeyi yönetmek istiyor. Sonuç olarak Imran Khan’ı görevden uzaklaştırmak için bir araya gelmiş olan siyasi partilerin Imran’dan sonra nasıl bir arada duracakları ise henüz bilinmiyor.
Ekonomik sorunlar
Pakistan özellikle COVİD-19 krizinin de etkileriyle son 2 yıldır adı konmamış bir ekonomik krizden geçiyor. Uluslararası piyasalarda yükselen enerji ve emtia fiyatları nedeniyle ülke içinde ciddi bir enflasyonist baskı oluşmuş durumda. Akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlardan sonra ciddi prostesto gösterileriyle karşılaşan devrik Başbakan Imran Han, yapılan son zamları geri aldığı gibi yeni zamların gelmesini önlemek için akaryakıt fiyatlarında subvansiyon uygulamasına gitmişti. 11 Nisan’da Başbakalnlık görevine başlayan Şahbaz Şerif ise dah görevinin ilk haftasında Pakistan Akaryakıt Düzenleme Kurumundan gelen %20’lik zam talebiyle karşılaşmıştı. Dar bir ekonomik büyüklüğe sahip Pakistan’ın akaryakıt fiyatlarını uzun dönemde daha fazla sübvanse edebilecek kapasitesiyse bulunmuyor.
Pakistan, ülkenin enerji üretimi için gerekli olan LNG ihtiyacının tedariği noktasında da ciddi sıkıntılar yaşıyor. Yetkililer Mayıs-Ağustos dönemi için henüz herhangi bir firma yada ülkeyle anlaşma sağlayabilmiş değil. Ülkede özellikle çok sıcak geçen yaz dönemlerinde artan klima ve soğutucu araçların kullanımı nedeniyle elektrik tüketiminde büyük artışlar yaşanıyor. Yükselen döviz kurları ve yüksek seyreden enerji fiyatlarıyla birlikte bu sorunlar Şahbaz Hükümetinin önünde zorlu birer sınav olarak bekliyor.
Yeni hükümetin önündeki bir diğer ciddi konu başlığıysa artan gıda fiyatları. Un, şeker ve yağ ülkedeki en temel gıda maddeleri durumunda. Ancak Pakistan’ın Ukrayna kriziyle birlikte özellikle buğday tedariğinde sorun yaşaması oldukça muhtemel. Devrik başbakan Imran Khan tam da Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başladığı gün Rusya’ya bir ziyaret gerçekleştirmişti. Bu ziyarette Rusya ile 2 milyon ton buğday ve petrol için anlaşmalar yapılmıştı. Yeni hükümetinse Imran Khan’ın yaptığı bu anlaşmaları uygulayıp uygulamayacağıysa henüz bilinmiyor.
Yeniden yükselen terörizm
Pakistan 11 Eylül saldırılarının ardından ABD’nin başlattığı Teröre Karşı Savaş’ta ve Afganistan İşgalinde ABD ile birlikte hareket etti. Ancak o dönem izlenen bu politika Pakistan’a terör olarak geri döndü. Ülke ABD’ye verdiğin desteğin bedelini hem Afgan Talibanın hem de 2007 yılında ülkenin kuzeyinde bir çok farklı grubun bir araya gelmesiyle kurulan Tehrik-i-Taliban Pakistan (TTP)’nin hedefi olarak ödedi. Pakistan bu dönemde maruz kaldığı saldırılarda sivil-asker yaklaşık olarak 70.000 insanını kaybetti. Yaşanılan ekonomik kayıplarsa yüzmilyarca dolar olarak ifade edilmektedir.
2014 yılındaysa TTP sınır şehri Peşaver’de bir askeri okula saldırı düzenledi. Yaşları 9-15 arasında değişen 140’dan fazla öğrenci bu saldırıda katledildi. Ülkede büyük bir travmaya sebep olan bu saldırının ardında Pakistan çok büyük bir terörle mücadele faaliyetine başladı. Bu mücadelede yalnızca silahlı gruplar hedef alınmadı. Merkezi otoritenin hemen hemen hiç bir gücünün bulunmadığı Aşiret Bölgesi olarak bilinen bölgede idari düzenlemelere gidildi. Ordu gücüyle otoritesini sağlayan merkezi yönetim, bu bölgenin yapısını da değiştirerek bölgeyi Hayber-Paştunhava eyaleti altında topladı. Ancak ülke içinde 2017’den itibaren sağlanan göreceli barış ve huzur ortamı Taliban’ın Afganistan’ın kontrolünü sağladığı Ağustos 2021’den sonra giderek bozulmaya başladı.
Taliban, Afgan hükümeti ve ülkedeki ABD güçlerine karşı başlattığı saldırıda ele geçirdiği hapishanelerde bulunan TTP militanlarını, lider kadroları da dahil olmak üzere serbest bıraktı. Pakistan askeri ve güvenlik makamları, TTP’nin ABD’nin Afganistan’da bıraktığı modern silah, teçhizat ve donanımın (özellikle gece görüş sistemleri) bir kısmını ele geçirdiğine dair ellerinde deliller olduğu yönünde açıklamalarda bulundu. Ancak TTP’nin Afganistan içerisinde bulunan bu askeri ekipmanlara Taliban’ın izni olmadan erişmesinin pek de mümkün olmadığı da yine uzmanlar tarafından dile getirilmektedir. Sonuçta Afganistan’da doğan güvenlik boşluğundan yararlanarak savaşçı ve modern teçhizat desteği elde eden TTP özellikle 2022 başından beri saldırılarını ciddi olarak arttırdı. Pakistan Ordu Sözcüsü de bu durumu teyit eden bir açıklama yaptı. Açıklamada 1 Ocak -31 Mart 2022 döneminde gerçekleşen saldırılarda 98 Pakistan güvenlik görevlisinin şehit düştüğünü açıkladı. En son 12 Nisan’da Afganistan-Pakistan sınırındaki bir askeri konvoya saldırı düzenleyen TTP, bu saldırıda 7 Pakistan askerini öldürdü. Saldırının ardından Pakistan Ordusu artan terör saldırılarına karşılık Afganistan içerisinde bulunan TTP hedeflerine havadan ve karadan saldırılar düzenledi. Fakat bu durum Taliban tarafından hoş karşılanmadığı gibi, Taliban Basın Sözcüsü Emir Zabihullah Twitter üzerinden yaptığı açıklamada bu tarz bir saldırının yeniden tekrarlanmaması, aksi takdirde bunun Pakistan için ağır sonuçları olacağı yönünde açık bir tehditte bulundu.
Yükselen bu yeni terör dalgasıyla birlikte Pakistan ve TTP arasında devam eden mücadelenin bir Pakistan – Taliban çatışmasına evrilebileceği de yine konuşulan senaryolar arasında. Ancak olası bir Pakistan-Taliban çatışmasının zaten istikrardan uzak olan Güney Asya bölgesini daha derin sorunlara boğacağı da herkesin bildiği ancak dillendirmekten çekindiği bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
Bir sonraki genel seçime kadar oldukça kısıtlı bir zaman sahip olan Başbakan Şerif, bu kısıtlı zamanda kırılgan koalisyonunu korumak, vatandaşları aleyhine bozulan ekonomik dengeyi toparlamak, en önemlisiyse Ordu ve İstihabarat tekelinde bulunan güvenlik konularıyla yükselen terör dalgasını karşı önlemler almak zorunda.