The Economist: Göç olmasa Almanya nüfusu geriler ekonomi riske girer

Almanya’da yaşayan 84 milyon kişinin 13.4 milyonu Almanya vatandaşı değil. En büyük göçmen nüfusu 3 milyon ile Türkler oluşturuyor. Göçmenler olmasa ekonomi çöker.

1. resim

Alman Ekonomi Enstitüsü'nün (IW) yayınladığı rapora göre, işverenlerin geçen yıl sektörlerindeki yaklaşık 630 bin açık pozisyonu hala dolduramadığını ortaya koydu.

Almanya Federal Meclisi’nin (Bundestag) göçmenlik yasa tasarısıyla ilgili reformu onaylaması, ülkeye daha fazla kalifiye işçi alımının önünü açtı.

Sosyal Demokratlar (SPD), Yeşiller ve Hür Demokratlar (FDP) koalisyonundan oluşan koalisyon hükümeti, bürokrasiyi azaltmak ve yurt dışından daha fazla göçü teşvik etmek için çeşitli tasarıları gündeme getirirken Economist kuruluşu göç ve Almanya ekonomisini değerlendirdi.

İşte o yazı...

Almanya’daki göç tartışmasının gerçeklikle bağı bazen kopabiliyor. Ülkedeki düşük doğum oranı ve işgücünün azalması acil işgücü ithalatı gerektiğine işaret ediyor. Gelgelelim siyasi tartışmaların büyük bölümü göçmenleri ülkeden uzak tutmakla ilgili. Göç karşıtı sağ partiler kamuoyu yoklamalarında giderek yükselirken diğer konularda liberal sayılan kişiler bile “bazı göçmen türlerinin” ulusal Leitkultur’a, yani aslında belirsiz olan Almanlık kavramına yabancı olduğunu söylemeye giderek yatkınlaşıyor.

Ama geçen hafta bu gidişat değişti. Bu ay başında Alman medyası kasım ayında Berlin yakınındaki lüks bir otelde bir araya gelen aşırı sağcı siyasetçilerin görüşmesindeki detayları ortaya çıkardı. Katılımcılar milyonlarca yabancının sınırdışı edilmesini görüşüyordu. Bu skandal uyuyan solu uyandırdı ve ülke çapında birçok şehirde büyük “anti faşist” gösteriler düzenlendi. 20 Ocak günü 250 bin Alman, 21. yüzyılın en büyük kitlesel gösterilerinden biri için sokağa indi.

İki yeni kanun

Bu arada iktidardaki merkez sol koalisyon, göç tartışmasına biraz sağduyu getirdi. Sosyal Demokratlar, Yeşiller ve liberal Hür Demokratlardan oluşan koalisyon 18 ve 19 Ocak’ta göçe dair iki kanun teklifini meclisten geçirdi. İlk teklif muhafazakarları memnun etti çünkü şüpheli davaları bulunan sığınmacıları sınırdışı etmeyi kolaylaştırıyordu. Pandemi bittiğinden beri bu kişilerin sayısı ciddi ölçüde artmış durumda. İkinci ve daha önemli bir kanun ise meşru göçmenlerin Alman vatandaşlığı almasını kolaylaştıracak.

İkinci kanunun sebepleri ortada olsa da Alman medyası tuhaf bir şekilde bunları tartışmaya çok az yer ve zaman ayırıyor. Almanya’da yaşayan 84 milyon kişiden tam 13.4 milyonu ülkenin vatandaşı değil. Bu kişilerin 5 milyondan fazlası on yılı aşkın süredir ülkede yaşıyor. Bazı şehirlerde oran daha da yüksek: Frankfurt’un uydu kentlerinden Offenbach’ta yabancıların toplam nüfusa oranı yüzde 45. Münih’te bu oran üçte bir, Berlin’de ise dörtte bir civarında.

On yıldır sayı giderek büyüyor. Bunun tek sebebi gelen göçmen sayısının artması değil. Almanya’nın halihazırda ülkede olanlara vatandaşlık vermemesi de etkili.

Türklere kucak açabildiler mi?

2021’de Almanya’nın yıllık “vatandaşlık verme” oranı sadece yüzde 1.2’ydi ve Avrupa’daki yüzde 2.2’lik ortalamanın çok gerisinde kaldı. İsveç’teki oran yüzde 10’u buluyor. Alman vatandaşlığı verilen kişi sayısı 2021’de 130 binken 2022’de 168 bine çıkarak son yirmi yılın rekorunu kırdı. Ancak birikme artarak devam ediyor. Engeller muhtelif.

Çifte vatandaşlık kısıtlamaları, oturma izni için çok sayıda şart bulunması, dil becerisi sınavlarının ve kazançlı bir iş yaptığınızı kanıtlamanın zorlukları, ayrıca bürokrasideki tıkanıklıklar ciddi rol oynuyor.

Alman vatandaşlığı alan Türk göçmenler ortalama 24 yıldır ülkede. Almanya’daki en büyük göçmen nüfusunu oluşturan 3 milyon Türkiye kökenli göçmenin neredeyse yarısının hala vatandaşlığa geçmemiş olması şaşırtıcı değil. Türkiye’den gelenlerin özel bir durumu var.

1960 ve 70’lerde gelen yüz binlerce Türk Gastarbeiter’ın (konuk işçi) büyük bölümü memleketlerine geri döneceğini düşündüğü için Alman vatandaşlığı başvurusu yapmamıştı. Ancak aşırı sağcı otoritelerin Türk göçmenlerin entegre olamadığı yönündeki iddialarıyla birlikte Almanya’nın onlara kucak açmadaki becerisi de incelenmeyi ve sorgulanmayı hak ediyor.

5 milyon AB vatandaşı var

Yeni kanun vatandaşlıktaki birikmeyi gidermeye yardımcı olacak. Çoğu başvuran için gereken ikamet süresini sekiz ila beş yıla düşürüyor. Böylelikle Almanya istediği yetenekleri çekmek için rekabet halinde olduğu Fransa ve Amerika’yla aynı seviyeye geliyor. Özel durumlarda bekleme süresi üç yıla kadar inebilecek. Almanya’da doğmuş ve ebeveynlerinden en az biri beş yıldır Almanya’da yaşayan çocuklara otomatik olarak vatandaşlık verilecek.

Çifte vatandaşlığa da genel olarak izin verilmeye başlandı. Yeni vatandaşlar demokratik özgürlükleri koruma, ayrıca Almanya’nın Nazizm konusundaki “özel tarihi sorumluluğunu” ve Yahudilerin yaşamını koruma ihtiyacını kabul etme sözü vermek zorunda olacak.

Alman olmayıp Almanya’da yaşayan tam 5 milyon AB vatandaşı var ancak bu kişiler halihazırda Almanlarla neredeyse eşit haklara sahip olduğundan yeni bir vatandaşlık almaya gerek görmeyebilir. Geri kalan sekiz milyon yabancıdan kaçının Alman pasaportu için hemen harekete geçeceği meçhul. Aralarında bir milyon Ukraynalı mülteci de bulunuyor. Genellikle yerel hükümetler tarafından yönetilen ve yeterli personel ve finansmandan yoksun Alman bürokrasisinin yeni kurallara ne kadar iyi uyum sağlayacağı da belirsizliğini koruyor.

AfD’nin göçmen oyu korkusu

Birkaç yıl içinde en az 2 milyon Alman’ın seçmen kütüğüne ekleneceğini öngörenler var. Bu kişilerin sayısı 2025 sonbaharında yapılacak genel seçimde büyük etki yaratmaya yetecek gibi görünmüyor. Ne var ki aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif Partisi (AfD) yeni kanunu “seçmen demografisinin zorla yeniden yapılandırılması üzerinden gerçekleşen bir darbe” diye nitelendirerek karşı çıkıyor.

Yeni vatandaşlığa geçen Almanlar kime oy verirse versin iki konu kesin görünüyor. Göç olmasa Alman nüfusu çoktan büyük bir gerileme içine girmiş, Alman ekonomisi de tehlikede olurdu. Almanlar göçmenlere kucak açmazsa tam da aşırı sağın korktuğu ihtimal artacak: Oy hakkından yoksun ve hoşnutsuz yabancılardan oluşan dev bir kalabalık içlerinde yaşayacak.

Kaynaklar

Tartışma