The European Council on Foreign Relations: Türkiye'nin genişleyen dış politika anlayışı ne hedefliyor?
Türkiye, Rusya ve Çin gibi ülkelerle geleneksel ittifakların ötesine geçerken Batı'dan da uzaklaşmıyor. Erdoğan, Türkiye'nin uluslararası statüsünü ve gücünü yükseltmeye çalışıyor.
İngiltere merkezli düşünce kuruluşu The European Council on Foreign Relations'da Türkiye'nin dış politika yaklaşımının değerlendirildiği bir analiz kaleme alındı.
Türkiye'nin, Kafkasya, Orta Asya, AB, Akdeniz ve Orta Doğu'yu büyük ölçüde etkileyebilecek bir potansiyele sahip olduğu belirtilen analizde, izlediği dış politika ile de hem bölgede hem de Ortadoğu'da etkisini artırdığı belirtildi.
Analizde ayrıca; çeşitli eleştirelere rağmen Türkiye'nin, Rusya ve Çin gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirirken Batı'dan da uzaklaşmadığına dikkat çekildi.
İşte The European Council on Foreign Relations'da yayınlanan analiz:
Son yıllarda Türkiye, Erdoğan'ın Libya ve Suriye'ye askeri müdahalede bulunma, Akdeniz'deki çeşitli taleplerini bastırma ve Çin ile Rusya'yı yanına çekme isteği nedeniyle komşularının ve müttefiklerinin öfkesini üzerine çekti.
Bu hamleler ve Erdoğan'ın izlediği politika, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün (NATO) diğer üyeleriyle ilişkileri gerdi ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) katılma olasılığı üzerinde daha fazla şüphe yarattı.
Ancak Erdoğan, bu gerilimler ve içerideki birçok zorluk karşısında iktidarını korudu ve 2023'te iktidarını beş yıl daha uzatacak bir seçim zaferi elde etti.
Türkiye neden önemli?
Türkiye, altı yüz yıl boyunca varlığını sürdüren, üç kıtaya yayılan ve İslam dünyasının yanı sıra Avrupa'nın büyük bir bölümünü yöneten Osmanlı İmparatorluğu'nun ardndan ortaya çıkmıştır.
Günümüz Türkiye'si bu etkileri yansıtırken aynı zamanda kendisini özgün bir ulusal kimliğe sahip bağımsız bir güç olarak hareket etmektedir.
Ülke, NATO üyeliği ve AB ile derinleşen ticari ilişkileri sayesinde Batı ile yakın bir ortaklık kurmuştur. Ancak, Rusya ile ilişkiler ve diğer konularda Batı ile giderek daha fazla ters düşmektedir.
Türkiye, Asya ve Avrupa'yı birleştiren konumu sayesinde Kafkasya, Orta Asya, AB, Akdeniz ve Orta Doğu'yu büyük ölçüde etkileyebilmektedir.
1936 Montrö Sözleşmesi uyarınca Ankara, Karadeniz ve Ege Denizi'ni birbirine bağlayan ve her yıl yüz milyonlarca ton yükün geçtiği hayati su yolları olan Türk Boğazları'ndan (İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı) geçişi kontrol etmektedir.
İncirlik Hava Üssü'nde bulunan ABD nükleer silahları ile birlikte birçok üssünde ABD ve NATO askeri güçlerine ev sahipliği yapmaktadır ve Soğuk Savaş sonrası Orta Doğu'daki çatışmaların birçoğunda kritik rol oynamıştır.
Tüm bunların sonucu olarak Türkiye, bölgeyi sarsan göç krizleri sırasında da önemli bir geçiş noktası olmuştur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi Türkiye'nin gücünü hem bölgede hem de özellikle ABD'nin varlığının azalmasıyla birlikte Orta Doğu'da daha da artırmayı hedefliyor.
Türkiye'nin dış politikası nasıl evrildi?
Modern Türkiye'nin sınırları, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'ndaki yenilgisinden sonra şekillendi. Özellikle İngiltere ve Fransa, bölgeyi işgal etti ve imparatorluğun büyük bölümünü Ermeniler, Rumlar ve Kürtler arasında bölüştürmeye çalıştı.
Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki Türk milliyetçileri bu öneriyi reddederek 1923 yılında Türkiye'nin bağımsız bir cumhuriyet olarak kurulmasıyla sonuçlanan bir bağımsızlık savaşı başlattılar.
Kurucu cumhurbaşkanı olarak Atatürk, kamusal alanı sekülerleştirmek ve Batı modeline dayalı modernleşme vizyonunu ilerletmek için kapsamlı reformlar başlattı.
Dünya Savaşı'nın büyük bölümünde tarafsız kalan Türkiye, savaştan sonra Batı ile bağlarını daha da güçlendirdi. Türkiye 1952 yılında da NATO'ya katıldı.
Yeni Türkiye'de Erdoğan nasıl bir rol oynadı?
Erdoğan ve partisi olan Adalet Kalkınma Partisi, siyasi istikrarsızlık ve mali krizle geçen on yılın ardından 2002 yılında iktidara geldi.
Adalet Kalkınma Partisi, Türkiye'yi AB standartlarına yaklaştırmak için ekonomik ve siyasi reformlar yaptı ve ülke ekonomisi 2001-2011 yılları arasında yılda ortalama yüzde 7,5 oranında büyüdü.
Dış politikada Adalet Kalkınma Partisi'nin sloganı "komşularla sıfır sorun" oldu ve Ankara ticari bağlar kurarak, demokrasiyi teşvik ederek ve İslami kimliğini vurgulayarak Türkiye'nin etkisini genişletmeyi hedefledi.
Erdoğan, dış politikada Türkiye'nin askeri ve diplomatik ayak izini genişletmeye odaklanan iddialı bir değişim tasarladı. Bu amaçla Türkiye Azerbaycan, Irak, Libya ve Suriye gibi ülkelere askeri müdahalelerde bulundu. Etiyopya ve Ukrayna gibi ortaklarına insansız hava araçları tedarik etti ve yurtdışında okullar inşa etti.
Türkiye'nin Avrupa ile ilişkileri nasıl gelişti?
Türkiye, bir insan hakları örgütü olan Avrupa Konseyi ve AB'nin öncülü olan Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) gibi Avrupa kurumlarına katılarak Soğuk Savaş döneminde Batı ile olan uyumunu resmileştirdi.
AET üyeliği, malların serbest dolaşımına izin veren bir Türkiye-Avrupa gümrük birliğinin oluşturulmasına yol açtı. Milyonlarca Türk de başta Almanya olmak üzere Avrupa'ya işçi olarak göç etti.
Türkiye'nin en büyük ticaret ve yatırım ortağı olan AB'ye katılma plan ise geçen uzun yıllara rağmen gerçekleşmedi.
Mülteci krizleri Türkiye-AB ilişkilerini daha da gerdi çünkü Ankara, Ekim 2022 itibariyle dünyanın en büyük mülteci nüfusuna sahip olan Türkiye'yi Brüksel üzerinde bir koz olarak kullandı.
2016 yılında Türkiye üzerinden Avrupa'ya giren sığınmacı sayısının artmasının ardından Ankara, artan yardım karşılığında göçmenlerin AB ülkelerine gitmesini engellemeyi kabul etti. Ancak Türkiye, Avrupa'dan gelen eleştirilere cevaben birçok kez "kapıları açma" tehdidinde bulundu.
ABD-Türkiye ilişkileri nasıl ilerledi?
Soğuk Savaş sırasında Sovyetler Birliği'ne karşı birleşik bir cephe oluşturmak NATO müttefikleri arasında Türkiye'nin “Kıbrıs'ı işgali” diğer erilimleri gölgede bıraktı.
Türkiye, 2012-2016 yılları arasında ABD'nin Tahran'a uyguladığı yaptırımları delmeye çalıştığını ve Suriye savaşı ile birlikte iki ülke arandaki ilişkileri daha da sınandı.
Suriye'deki ABD güçlerinin PKK ile bağlantılı Kürt gruplarla işbirliği yapması Erdoğan'ı kızdırdı. Türkiye'nin şikayetleri arasında belki de en önemlisi, ABD ve NATO'nun 2016 darbe girişimini teşvik ettiği suçlaması oldu.
2019 yılında Türkiye, NATO sistemleriyle uyumlu olmayan Rusya'nın S-400 füze savunma sistemini satın almaması için ABD tarafından yapılan uyarılara karşı çıktı. Ankara hava savunmasını geliştirmesi gerektiğini savundu ancak ABD tarafından, Patriot sistemi talebi reddedildi.
Bu gelişme Türkiye'ye karşı yaptırımların yanı sıra ülkenin ABD'nin F-35 savaş uçağı programından çıkarılmasına neden oldu.
Bu gerginliklere rağmen Erdoğan, Başkan Donald Trump ile dostane bir ilişki kurdu. Ancak Başkan Joe Biden, yönetimi devarladıkta sonra Ankara'ya ilk aşamada mesafeli durdu.
Son dönemde ise Türkiye'nin Rusya'ya karşı Ukrayna'yı desteklemesi ve NATO ittifakını genişletmesi hesapları değiştirdi.
Türkiye geleneksel ittifaklarının ötesine nasıl geçiyor?
Batı ile gerilim sürerken Türkiye, özellikle Çin ve Rusya ile yakın ilişkiler kurmaya çalışıyor.
Türkiye, özellikle 2021 yılından sonra Ankara'nın en büyük ithalat ortağı haline gelen Pekin ile bağlarını güçlendirdi. Türkiye 2015 yılında Kuşak ve Yol Girişimi'ne katılarak, nükleer ve kömürle çalışan enerji santralleri de dahil olmak üzere altyapı projeleri için Batı dışı finansmana erişim sağladı ve Çin'den gelen yabancı yatırımı teşvik etti.
Rusya ile ilişkiler de aynı şekilde karmaşık. S-400 füze sistemlerinin yanı sıra Ankara ve Moskova, TürkAkım doğalgaz boru hattı ve Türkiye'nin ilk nükleer enerji santrali gibi altyapı projelerinde de işbirliği yapıyor.
İki ülke, Libya ve Suriye'deki iç savaşlar ve Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki 2020 çatışması da dahil olmak üzere son dönemdeki çatışmalarda karşıt tarafları destekledi.
Rusya-Ukrayna savaşına gelindiğinde ise Türkiye, her iki ülke arasında bir denge kurmaya çalıştı.
Türkiye Ukrayna'ya insansız hava araçları tedarik etti, Rusya'nın işgalini kınayan BM oylamasını destekledi, tüm savaş gemilerinin Türk Boğazlarından geçişini yasakladı ve Suriye'ye giden Rus uçaklarının Türk hava sahasından geçişini engelledi.
Öte yandan Türkiye, kendi enerji ihtiyaçları nedeniyle Batı'nın Rusya'ya yönelik yaptırımlarına karşı çıktı.
Analistler, Türkiye'nin kendisini çatışmada bir arabulucu olarak konumlandırdığını ve Ukrayna gıda malzemelerinin küresel pazarlara ulaşmasını sağlayan bir anlaşmaya aracılık ettiğine dikkat çekiyor.
Uzmanlara göre Türkiye bu ilişkileri geliştirerek Batı'dan da uzaklaşmıyor.
Uzmanlar, Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 2023 seçimlerindeki başarısının, Cumhurbaşkanı'nın önümüzdeki beş yıl boyunca izleyeceği politikanın devamı anlamına geleceğini belirtiyor.
Erdoğan nihayetinde Türkiye'nin uluslararası statüsünü yükseltmeyi, ülkeyi Müslüman dünyasının temsilcisi olarak konumlandırmayı ve "dünya beşten büyüktür" mottosu ile uluslararası liderliğini BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinin ötesine taşımayı amaçlıyor.