The Jamestown Foundation: Orta Asya'da Rusya'nın boşluğunu Çin ve Türkiye dolduruyor
Rusya, Ukrayna'yı savaşı nedeniyle Orta Asya üzerindeki hakimiyetini hızla kaybediyor. Orta Asya'da Çin ile Türkiye büyük ve etkili alternatifler olarak ortaya çıkıyor.
Çin Halk Cumhuriyeti, uzun zamandır üzerinde çalıştığı ve merakla beklenen Özbekistan'a yönelik demiryolu projesini başlattı. Eylül 2022'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi'nin oturum aralarında, sözkonusu demiryolu üzerinde aktif olarak çalışmaya başlanması için resmi karar alındı.
Bu, son aylarda Çin'in Avrasya'daki eğilimlerine uyuyor ve aslında Rusya'nın, Ukrayna'yı işgal etmesi nedeniyle Güney Kafkasya ve Orta Asya üzerindeki hakimiyetini hızla kaybettiğine işaret ediyor.
Orta Asya Devletleri, bölge zaten olumsuz ekonomik ve siyasi sonuçlarla sarsılırken, Moskova'nın feci savaşının yansımalarına karşısında kendisini savunmasız hissediyor.
Kremlin'in bölgesel nüfuzunu kaybetmesinin en büyük dezavantajı, çevre ülkeleri için, birincil güvenlik garantörü olarak konumunun da zayıflamasıdır. Rusya'nın bu konuda zayıflamasının boşluğunu ise Çin ve Türkiye dolduruyor.
Bölgedeki ülkelerde güven dağıldıkça, Orta Asya Devletlerinin Rusya'ya güvenme isteği de azalıyor. Örneğin, son Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi'nde, Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki sınır anlaşmazlığının tırmanması, özellikle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için rahatsız ediciydi. Çünkü savaşan taraflar Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) üyesiydi ve bu örgüt şu anda müdahale edebilecek durumda değil.
Nitekim Moskova yakın zamandaki gelişmelere, müdahale etmeyi başaramadı.
Bu, Kırgızistan'ın KGAÖ askeri tatbikatları olan Yıkılmaz Kardeşlik-2022'den kaçınma kararına ve Tacikistan'daki tatbikatlara katılmayı reddetmesine yol açtı. Ayrıca Kırgızistan Devlet Başkanı Sadyr Japarov, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) zirvesi için Rusya'ya gitmeyi reddetti.
Askeri tatbikatlar, özellikle KGAÖ içinde ikili ilişkilerin önemli bir parçası olarak görülüyor. Katılmayı reddetmek, Moskova'nın zayıflayan prestijinin açık bir işaretidir.
Buna karşılık Pekin kendi güvenlik alternatiflerinin ve yine kendi kontrolündeki özel güvenlik şirketlerinin Orta Asya'da yaygınlaşması için aktif olarak çalışıyor.
Kremlin, Moskova liderliğindeki bir diğer büyük gruplaşma olan Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) içinde de sorunlar yaşıyor. Rusya'nın örgütün önemli bir müttefiki olan Kazakistan ile ilişkileri kötü durumda.
Astana, Rus politikacıların milliyetçi söylemlerine ve Kazakistan'daki etnik olarak Rus nüfusun yoğun olduğu bölgelere yönelik toprak taleplerine duyarlı bir şekilde tepki gösteriyor. Bu, bir Rus yetkilinin Kazakistan'ın AEB'ye katılımını kasıtlı olarak engellediğini öne sürmesine bile yol açtı.
Kazakistan, Rus tarafıyla işbirliğini giderek daha fazla sınırladığından, siber güvenlik işbirliği de karmaşık hale geliyor. Sonuç olarak buradaki ülkeler yeni ortaklar arıyor ve bu durumda ise Çin ve Türkiye bariz alternatifler olarak ortaya çıkıyor.
Rusya'nın yakın çevresindeki prestiji, askeri ve genel potansiyeli zayıflıyor ve Pekin'i Orta Asya'da daha proaktif bir rol aramaya itiyor. Pekin'in Orta Asya devletleriyle askeri işbirliği son on yılda istikrarlı bir şekilde artıyor.
Başkan Xi Jingping'in salgın sonrası Astana'ya yaptığı ilk ziyaretin ortaya koyduğu gibi, Kazakistan ve diğer Orta Asya devletlerinin Çin'in dış politikasında oynadıkları rol göz önüne alındığında, Çin'in bu bölge devletleriyle işbirliği yoğunlaşacaktır.
Çin'in çok taraflı çabaları, Moskova ve Orta Asya Devletleri'ndeki endişeleri hafifletmek için dikkatli bir şekilde programlanmıştır. Pekin, Orta Asya'yı kendi inisiyatiflerinin içine çekmek için bölge içinde daha fazla angajman için hazırlanıyor.
Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşıyla şiddetlenen zayıflıkları, bölgesel altyapının gelişimini engelleyememesinde de görülüyor. Rusya'nın müdahalesi ile durdurulan Çin-Kırgızistan-Özbekistan demiryolu projesi, Pekin'in öncülük etmesiyle ilerleme kaydetti. Buna ek olarak, Xi tarafından yakın zamanda Özbekistan ve Kazakistan ile imzalanan milyarlarca dolarlık ticaret anlaşmaları, Rusya'nın bölgedeki çabalarını daha da gölgede bıraktı.
Moskova'nın bölgedeki gücünün azaldığı, giderek daha belirgin hale geliyor. Dahası Pekin'e bağımlılık, Putin'in çok saygı gören çok kutuplu dünya kavramını da öldürüyor. Ancak daha da önemlisi, Orta Asya devletleri herhangi bir aktöre aşırı bağımlılıktan kaçınma gereğini de kabul ediyor.
Bölgede daha sağlıklı bir güç dengesi arayışı tüm hızıyla devam ediyor ve Çin ile Türkiye, bölgesel destek için uygun alternatifler olarak ortaya çıkıyor.
Moskova'nın Ukrayna'ya karşı savaşında, Rusya'nın hakimiyetindeki çok taraflı bocalamaları, Orta Asya devletlerinin cesaretlendirilmiş dış politikaları Kremlin'in geri döndürülemez düşüşünün bir göstergesidir.