The National Interest: ABD için Ortadoğu'da rotayı değiştirme zamanı geldi

Geleneksel politikalar, ABD'yi Ortadoğu'da defalarca yıkıma sürükledi. İsrail'in Hamas ile savaşı, Washington için bir uyanış çağrısı olmalıdır.

1. resim

ABD merkezli The National Interest'de, İsrail-Filistin savaşı ve Abraham Anlaşmaları üzerinden ABD'nin Ortadoğu politikasının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

İsrail-Hamas savaşının, bölge çapında yıkıcı sonuçlara ve büyük bir felakete dönüşme riski taşıdığı belirtilen analizde, bu durumun ABD içerisindeki farklı görüşleri tetiklediğine dikkat çekildi.

Analizde ayrıca, ABD'nin geleneksel politikalarının, ABD'yi Ortadoğu'da defalarca yıkıma sürüklediği belirtilerek, Biden yönetiminin bu tecrübeler doğrultusunda ABD'nin bölgeye etkisinin sınırlarını kabul etmesi gerektiği belirtildi.

İşte The National Interest'de yayınlanan analiz:

İsrail ve Hamas arasında patlak veren savaş ABD'nin Orta Doğu politikasına büyük bir darbe vurdu.

Savaşın başlamasından birkaç gün önce Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Biden yönetiminin bölgedeki başarılarını övdü ve "Orta Doğu bölgesi bugün yirmi yıldır olmadığı kadar sakin" dedi.

Halihazırda binlerce kişinin öldüğü bu savaş, bölge çapında yıkıcı sonuçları olacak bir çatışmaya dönüşme ihtimaliyle birlikte uzun süreli bir felakete de dönüşme riski taşıyor.

Dikkat çekici bir şekilde, ABD'nin Ortadoğu'daki derin angajmanının bazı savunucuları, mevcut felaketi, ABD'nin bölgeden ayrılmasına bağlıyor.

Bazıları ise savaşın patlak vermesinin "ABD'nin son yarım yüzyıldır Amerikan ulusal güvenlik gündemine hakim olan bir bölgeden kendini kurtarabileceği yanılsamasını" sona erdirdiğini savunuyor.

Diğerleri ise savaşın "Amerikan sonrası Ortadoğu”nun neye benzeyeceğini gösterdiğini söylüyor. Bu bakış açısına göre, ABD çıkarlarını korumak için Ortadoğu'da kalmaya devam etmeli hatta daha da derine inmelidir.

İsrail ve Hamas arasındaki savaş, bölgesel düzenin reformuna yönelik büyük tasarımların ortasında patlak verdi; ABD'nin müdahil olmaması gibi bir durum söz konusu değil. Son üç yönetimin Amerika'nın Orta Doğu'daki müdahalesini azaltma vaatleriyle kampanya yürütmesine rağmen, ABD'nin bölgedeki dış politikası değişime değil sürekliliğe dayanmaktadır.

İsrail ve Hamas arasındaki savaş ABD'nin Orta Doğu politikasının statükosunu gözden düşürmelidir çünkü Washington'un istikrarsız ve liberal olmayan bölgesel düzene bağlılığının hem bölgesel istikrara hem de ABD çıkarlarına zarar verdiğini göstermektedir. Hamas'ın saldırısı ve İsrail'in buna verdiği yanıt, ABD'nin bölgeden çekilme değil, bölgeye derinlemesine müdahil olma politikası altında gerçekleşti.

Şimdi ise ABD kendisini Orta Doğu'da ciddi bir tırmanışın ve uzun vadeli bir sıkışmışlığın eşiğinde buluyor. Mevcut savaş ABD'nin çıkarlarına aykırı bir şekilde hızla içine çekilebilir. Ancak Biden yönetimi bölgeye yönelik verimsiz yaklaşımını yeniden değerlendirmek yerine, ABD politikasını İsrail ile ilişkileri normalleştirme karşılığında Suudi Arabistan'daki diktatörlükle güvenlik garantileri ve nükleer işbirliği üzerine kurma planına bağlı görünüyor.

Aralarında Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Ben Cardin'in de bulunduğu on ABD'li senatörden oluşan iki partili bir heyet, 20 Ekim Cuma günü anlaşma için girişimlerini sürdürmek üzere Suudi Arabistan'a gitti.

Diğer yandan, CBS 60 Minutes programında konuşan Biden, İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri normalleştirme çabalarının devam edeceğini yineleyerek;

"Bu zaman alacak. Ancak normalleşme yönünde ilerlemek İsrail için olduğu kadar Arap ülkeleri için de mantıklı."

ifadelerini kullandı.

İsrail'in BM Büyükelçisi Gilad Erdan da bunu yineleyerek;

"Suudi Arabistan'ın sasadan kalkması için herhangi bir neden görmüyoruz. Hala gerçekleşmesini istiyoruz"

açıklamasında bulundu.

Başlangıçta "yeni bir Orta Doğu'nun şafağı" olarak pazarlanan İbrahim Anlaşmaları aracılığıyla ABD bölgedeki statükoyu sağlamlaştırmak için resmi bir koalisyon oluşturmayı umuyordu. Bazıları Anlaşmaları "Ortadoğu'da Amerikan sonrası yeni bir düzenin ilk işaretlerinden biri" olarak nitelendirse de bu tam anlamı ile bir yanılsamaydı.

Sonuç olarak, İsrail ve Suudi Arabistan normalleşse de normalleşmese de yeni Orta Doğu eski Orta Doğu'ya çok benzeyecektir.

Biden yönetiminin yaptığı gibi bu oyuna kanmak bir hatadır ve İsrail'in Hamas ile savaşı Washington için bir uyanış çağrısı olmalıdır.

ABD'nin Orta Doğu politikasının temelden yeniden gözden geçirilmesini sağlamalı, başarısız politikaları tamamen sıfırlamalıdır.

Washington'un istikrarsız bir bölgesel düzene on yıllardır verdiği destek bir kısır döngüye yol açmıştır. ABD kendisini bölgesel istikrarsızlığın kökenine bağlayarak, büyük ölçüde Orta Doğu'daki kendi varlığının, ortaklarının ve politikalarının ürünü olan sorunlarla tekrar tekrar yüzleşmek zorunda kalmaktadır.

Son yıllarda geleneksel düşünce tarzı ABD'yi Orta Doğu'da defalarca yıkıma sürükledi.

ABD, gerilimi tırmandırmak ya da kendini tuzağa düşürmek yerine, geçmiş politikalarının başarısızlığını kabul etmeli, ABD'nin bölgeye getirebileceği katkıların sınırlarını kabul etmeli ve Ortadoğu politikasını ABD'nin çıkarlarıyla orantılı bir düzeye indirmelidir.

Tartışma