The National Interest: Etkisini artıran Türk Devletleri Teşkilatı, Çin'i korkutuyor

Etkisini giderek artıran Türk Devletleri Teşkilatı, Çin'i korkutuyor. Güçlü Türk ittifakı, muhtemelen askeri bir ittifak oluşturmaya doğru ilerleyecek gibi görünüyor.

1. resim

Türk devletleri arasındaki işbirliği son yıllarda önemli ölçüde arttı. 2009 yılında kurulan Türk Keneşi olarak da bilinen Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi, üyelerinin ihtiyaçları doğrultusunda “daha dazla karşılıklı destek ve dayanışma” yaratmak amacıyla 2021 yılında örgütü Türk Devletleri Teşkilatı'na dönüştürdü.

Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye ve Özbekistan örgütün tam üyeleri iken, Macaristan ve Türkmenistan ise gözlemcidir. (Türkmenistan, örgütün Kasım 2022'de Semerkant'taki zirvesine tam üye olarak katılacak.)

Türk Keneşi'nin Türk Devletleri Teşkilatı'na dönüşeceğinin açıklanmasından kısa bir süre sonra Çin Komünist Partisi himayesinde yayınlanan Global Times gazetesi, bu değişikliğin “örgütün nasıl siyasileştiğini ve etki alanı" oluşturduğunu yazdı.

Gobal Times gezetesi tarafından yayımlanan analizde; “pan-Türkizm” eğilimi artık siyasi bir birliğe dönüşmüştür. Bu örgüt, etnik çatışmaları yoğunlaştırabilecek ve bölgesel istikrar ve güvenliği vurabilecek aşırı milliyetçiliğin yükselişini tetikleyebilir” " ifadeleri kullanıldı.

Ayrıca gazete, kuzeybatı Çin'de yaşayan Uygur halkının Türk etnik kökenini reddetti ve Çin'in pan-Türkizme ve “Çin'i bölmeye çalışan ayrılıkçı güçlere” karşı dikkatli olması çağrısında bulundu.

Bir Türk birliği ve hatta Türk birliği kurma fikri yirminci yüzyılın başlarında büyük destek gördü, ancak Orta Asya ve Kafkaslar'ın Rus İmparatorluğu ve ardından Sovyetler Birliği tarafından hakimiyeti nedeniyle, fikrin popülaritesi giderek azaldı.

Soğuk Savaş sonrası dönemde fikir yeniden ortaya çıktı ve önde gelen Türk şahsiyetleri şu anda daha güçlü bir Türk birliği için çağrıda bulunuyorlar.

Aralık 2020'de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakü Zafer Geçit Töreni'ne katıldı ve Azerbaycan'ın birleşmesi fikrini destekleyen, İranlılar arasında ise kargaşaya ve İran ile Türkiye arasındaki diplomatik gerilimlerde artışa neden olan tartışmalı bir şiir okudu.

Kısa bir süre sonra Türkiye Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli şiiri tekrarladı ve birkaç önemli açıklama yaptı. Bahçeli; “Geçmişte söyledim, yine söylüyorum: Şah İsmail, Yavuz [Selim] kadar Türk'tür. Türk'ün Sünni veya Şii'si yoktur. Türk Türk'tür ve başka hiçbir tanımlamaya veya bölünmeye sığmaz. Bilinmelidir ki; Ötüken stratejik aklı köreltilemez, kutsal hedefleri göz ardı edilemez.” ifadelerini kullandı.

Ötüken, Birinci Türk Kağanlığı'nın başkentiydi ve daha sonra Uygur Kağanlığı'nın başkenti oldu. Türk mitolojisinde Ötüken, lidere tüm Türk boylarını yönetme konusunda ilahi bir hak veren bir gücün yayıldığı eski Türk halkının kutsal dağının adıdır.

Türk devletleri arasındaki gelişmiş işbirliğinin Avrasya genelinde önemli stratejik sonuçları olabilir. Asya ve Avrupa arasındaki ticareti kolaylaştırabilir ve Avrupa'nın enerji güvenliğinde önemli bir rol oynayabilir.

Özellikle Rus-Ukrayna Savaşı'nın ardından Orta Koridor veya Trans-Hazar Uluslararası Taşımacılık Rotası (TITR), Avrupa'nın tedarik zincirleri için alternatif bir rota olarak daha önemli hale geldi.

Ancak Türk işbirliğindeki yükselişin bir başka önemli sonucu da Çin ile daha geniş bir çatışmada oynayabileceği potansiyel rol.

Çin, Çin anakarasını Tayvan ile yeniden birleştirme niyetini rutin olarak dile getiriyor. Son Çin Komünist Partisi kongresinde, Başkan Xi Jinping bu hedefi yineledi ve Çin'in barışçıl bir yeniden birleşme istemesine rağmen, "asla güç kullanımından vazgeçme sözü vermeyeceğini" ve "gerekli tüm önlemleri alma seçeneğini saklı tutacağını" tekrarladı.

Çin'in Tayvan'ı işgali, diğer ülkeleri içeren daha geniş bir savaşa dönüşebilir. Amerika Birleşik Devletleri ise Tayvan'ın yönetimi ele geçirmesini önlemek için çatışmaya müdahale etmeyi ciddi olarak düşünecektir.

2021'den bu yana Başkan Joe Biden, Çin'in adayı işgal etmesi durumunda ABD'nin Tayvan'ı savunacağını birkaç kez dile getirdi. Japonya ve Filipinler gibi diğer ülkeler de çatışmaya sürüklenebilir. Ancak böyle bir senaryoda Çin'in batı sınırları güvenli kalacak mı?

Çin'in komşuları arasında, bölgede geniş çaplı bir çatışma çıkması durumunda Çin anakarasının önemli bir bölümünü ele geçirme konusunda Türk dünyası kadar hiçbir ulus etkili olamaz. Çin'in Sincan bölgesinde ya da Uygurların dediği gibi Doğu Türkistan'da büyük bir Türk Uygur nüfusu var. Bu nüfus; Çin baskısı, keyfi gözaltılar, toplu kısırlaştırma, sistemik tecavüz, cinsel istismar ve işkence altında yaşıyor. ABD hükümeti, Çin hükümetinin Sincan'daki eylemlerini soykırım olarak ilan etti.

Türk devletleri arasındaki işbirliği büyüdükçe, ittifakları muhtemelen askeri işlerde artan işbirliğini içerecek ve hatta askeri bir ittifak oluşturmaya doğru ilerleyecektir. Böyle bir hareket, Orta Asya'da Çin sınırlarının ötesine, güçlü ve savaşa hazır ordulara sahip olan Türk ve Azerbaycanlıların çok daha yüksek bir projeksiyonu anlamına gelecektir. Güçlü bir Türk ittifakı, Çin çevresinde Moğolistan ve potansiyel olarak Japonya ve Güney Kore'yi de içine alacak bir Altay arkının kurulmasını teşvik edebilir.

Çin'in artan askeri gücü ve Tayvan'ı ele geçirme kararlılığına, yalnızca böyle bir hareket güvenilir bir caydırıcılık sağlayabilir. Tayvan üzerinde daha geniş bir savaş olması durumunda, Türk ittifakıyla olası bir savaş ve olası bir Sincan kaybı, herhangi bir Çinli lideri iki kez düşündürecek bir durum olacaktır.

Tartışma