The National News: Ankara'daki liderliğin değişmesi, küresel jeopolitikte de değişiklik anlamına gelecek
Erdoğan'ın zafer ya da yenilgisi artık sadece bir iç mesele değil. Ankara'daki liderliğin değişmesi, küresel jeopolitikte de değişiklik anlamına gelecek. Peki uluslararası arenada, kim Erdoğan'ın kazanmasını kim kaybetmesini istiyor?
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Haziran'da yeni bir seçime hazırlanırken uluslararası toplumda kimin Erdoğan'ın kazanmasını isteyip kimin istemediği ise araştırılmaya değer. Çünkü bu seçimin sadece yerel bir önemi olmayacak, aynı zamanda jeopolitik sonuçları da olacak.
Çünkü; Erdoğan'ın zafer ya da yenilgisi artık sadece bir iç mesele değil.
Türkiye Cumhurbaşkanı'nın dünyanın dört bir yanındaki liderlerin hepsiyle samimi ilişkilere sahip olmadığı varsayılabilir.
Bazı Avrupalı liderler, özellikle Yunanistan'la açmazından Avrupa'ya göçe yaklaşımına kadar bir dizi konuda Erdoğan'ı provakatif ve fırsatçı buldukları için politikaları konusunda Erdoğan'a karşı temkinli davranıyorlar.
ABD yönetimi ve Kongre, Türkiye'nin NATO güvenlik ittifakının bir üyesi olmasına rağmen, diğer yandan da NATO'nun yanında "bir baş belası olduğunu" düşünüyor olabilir ve Erdoğan'ın yeni bir dönemi için de endişeli olabilir.
İran rejimi, Erdoğan'a karşı temkinli, özellikle de her iki ülkenin de Mena bölgesinde hakimiyet için yarıştığı, kendisininkine rakip olan bölgesel emelleri olduğu göz önünüe alındığında İran, Erdoğan'ı tehlike olarak görüyor olabilir. Tahran, Ankara'nın bölgeye yayılmasını istemiyor.
Bazı Arap ülkeleri son aylarda Ankara ile ilişkilerini geliştirdiler, ancak Ankara'nın bölgesel emelleri İran'ı ilgilendirdiği kadar onları da endişelendiriyor. Bu arada İsrail, Erdoğan'ın dürtülerine boyun eğdi ve Erdoğan'ı Filistin yanlısı olarak Hamas'ın daimi bir dostu ve Suriye'den Sudan'a kadar Hamas'ın emellerini sabote eden biri olarak görüyor.
Hem Irak hem de Suriye, egemenlikleri ve toprak bütünlükleriyle ilgili olarak Türkiye ile en az bir endişeyi paylaşıyor. Bunun büyük bir kısmının, her üç sınırda da Ankara'nın yaptığı sınır ötesi askeri operasyonlar nedeniyle olduğu belirtilebilir.
Geriye, Erdoğan'ın kazanmasını isteyecek ülkelerden biri gibi görünen Rusya kalıyor. Başkan Vladimir Putin, Ukrayna savaşı ve bunun sonucunda Batı yaptırımları nedeniyle kendisine ne kadar ihtiyacı olduğu göz önüne alındığında, Rusya'nın Türkiye ile ilişkilerini bizzat Erdoğan'a bağladı.
Moskova için siyasi ve ekonomik çıkarımlar da var. Gerçekten de Rusya ekonomisinin kaderi Türkiye ekonomisine sıkı sıkıya bağlamış durumda. Putin, petrol ihracatı, tanker geçişi, teknoloji transferi ve Amerika ve Avrupa yaptırımlarından etkilenen diğer faaliyetler dahil olmak üzere Türkiye ile yaptırımları aşan ticarete büyük ölçüde güveniyor ve Türkiye'de bundan büyük çıkar sağlıyor. Ukrayna savaşı başladığından beri Rusya ile Türkiye arasındaki ticaret ikiye katlandı.
Erdoğan'ın Moskova'yı düşmanlaştırmama kararı, Moskova'yı izole etmeye çalışan batılı müttefiklerini hüsrana uğratıyor.
ABD, ekonomisi için yıkıcı olabilecek bankacılık işlemlerinin bloke edilmesi de dahil olmak üzere Türkiye'ye ikincil yaptırımlar uygulama tehdidinde bulunuyor. Erdoğan ise bunun olmayacağından emin görünüyor.
Biden yönetiminin, geçtiğimiz günlerde Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanlarının Moskova'da düzenlediği ve Suriye'nin Esad rejimiyle ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik toplantıdan memnun olmadığı söyleniyor. Ancak Biden'ın asıl öfkesi Erdoğan'a yönelik.
Türkiye Cumhurbaşkanı, Suriye'de ABD destekli "Kürt güçlerine" karşı askeri operasyonlar başlatma tehdidinde bulunduğu sırada aynı zamanda böyle bir bir anlaşma ararması, ABD yönetimini kızdırmış durumda. Erdoğan Türkiye sınırı boyunca bir tampon bölge oluşturmak istiyor ve bunun için çıkış yolları arıyor.
Anladığımız kadarıyla Erdoğan, Moskova'dan Rusya ve Suriye'nin Ankara'ya daha fazla sorun çıkarmayacağına ve bunun da Türkiye'nin Suriye topraklarındaki operasyonlarını hızlandırmayacağına dair garantiler istemiş.
Ayrıca Türkiye, Ukrayna savaşı hakkında NATO içinde aksi takdirde yaygın olan mutabakatın bir parçası olmamıştır. Bu durum Batı'da endişe yaratırken, Erdoğan küresel gıda güvenliğini artırdığı için dünya çapında memnuniyetle karşılanan bir hareketle Rusya ile Ukrayna arasında bir tahıl anlaşmasına aracılık ederek önemli bir rol oynadı. Erdoğan, iki ülke liderleri arasında arabuluculuk yapma girişimlerinde de bulundu.
Türkiye Cumhurbaşkanı bugün bölgesel manzarada, özellikle Suriye'de ve küresel jeopolitik manzarada etkin bir oyuncu. Bu nedenle, Ankara'daki liderliğin değişmesinin kesinlikle küresel jeopolitikte bir değişiklik anlamına geleceğini gösteriyor.