gdh'de ara...

The National News: Türkiye, Orta Doğu'da tarih yazma şansına sahip olabilir

Bölgesel jeopolitik rüzgarlar, Türkiye'nin daha büyük bir rol oynaması yönünde değişiyor! Erdoğan ve Fidan'ın diplomatik adımları ile Türkiye, Orta Doğu'da tarih yazma şansına sahip olabilir.

1. resim

ABD'nin önde gelen yayın organlarından The National News'de, Türkiye'nin dış politikasının özellikle arabuluculuk faaliyetleri büyük bir etki yarattığı ve Türkiye'nin dünyadaki rolünün giderek daha önemli hale geldiğinin değerlendirildiği bir analiz kaleme alındı.

Son dönemde yaşanan gerilimler ve çatışmalar nedeniyle, bölgesel jeopolitik rüzgarların Türkiye'nin daha büyük bir rol oynaması yönünde değiştiği tespiti yapılan analizde, Türkiye'nin Rusya-Ukrayna meselesinde olduğu gibi Filistin-İsrail meselesinde de önemli bir rol oynayabileceğine dikkat çekildi.

Analizde ayrıca, Türkiye'nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, bu krizin çözülmesine yardımcı olarak Filistinlilerin kendi devletlerine kavuşmasının yolunu açma konusunda neden iyi bir noktada olduğuna dair tespitlere yer verildi.

İşte The National News'de yayınlanan analiz:

İsrail ve İran birbirlerine ciddi şekilde tartarken, bölgesel jeopolitik rüzgarlar Türkiye'nin daha büyük bir rol oynaması yönünde değişiyor.

Değişen dengelere dair, uzun süredir devam eden İsrail-İran gölge çatışmasının son haftalarda su yüzüne çıkmasıyla başlamak gerekiyor.

Tahran'ın İsrail'in son saldırılarına verdiği sessiz tepkiye rağmen, gerilimin tırmanmasını önlemek için müzakereler gerekebilir ve bu da, Ankara'nın Tahran'la olan dostane bağlarını çok değerli hale getirebilir.

İlk olarak; İranlı yetkililer bu ayın başlarında misilleme seçeneklerini değerlendirirken Türkiye zaten Tahran ve Washington için kilit bir arka kanal görevi görüyordu.

İsrail ve müttefiklerinin İran'ın 300 füzesinin neredeyse tamamını düşürmesinin ardından, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'a arabuluculuk yaptığı için açıkça teşekkür etti.

Bu da, ABD'nin gergin bir bölgesel anda Türkiye'ye takdirinin önemli bir göstergesi oldu.

İkinci olarak Doha, ABD Kongresi'nin bazı üyeleri tarafından başarısız barış görüşmeleri nedeniyle eleştirildikten sonra Hamas-İsrail arabuluculuk rolünü bırakmak zorunda kalabilir. Başbakan Şeyh Muhammed bin Abdülrahman geçen hafta Doha'da Türk Dışişleri Bakanı Fidan ile birlikte düzenlediği basın toplantısında;

“Arabuluculuğumuza hakaret edildiğini ve dar siyasi çıkarlar uğruna istismar edildiğini gördük"

değerlendirmesinde bulundu.

Bu arada hafta sonu Hamas liderlerine Katar'dan ayrılmaları için baskı yapıldığına dair haberler ve Türkiye'nin süreçte pozitif rol almaya çalıştığına dair ek raporlar ortaya çıktı.

Üçüncüsü, Ankara'nın diplomatik faaliyetlerindeki kararlılık, daha fazla müdahil olma arzusuna işaret ediyor.

Hakan Fidan'ın geçen haftaki Doha ziyareti adeta bayrağı devralmak anlamına geliyordu.

Katar Başbakanı ve Hamas lideri İsmail Haniye ile görüşen Fidan, 1967 sınırlarında bir Filistin devletinin kabul edilmesi halinde örgütün silahlı kanadını dağıtıp siyasi bir parti haline gelebileceğini belirtti.

Haniye daha sonra Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmek üzere İstanbul'a geçti.

Erdoğan da bu trafik devam ederken Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Shoukry ile görüştü ve ardından Pazartesi günü Bağdat'a uçarak Tahran'a yakın olan Irak Başbakanı Muhammed Şii El Sudani ile bir araya geldi.

Yine Pazartesi günü, Sayın Erdoğan'ın 9 Mayıs'ta Washington'a yapacağı ziyaretin iptal edilebileceği yönündeki haberlerin ortasında, ABD'nin terörle mücadele büyükelçisi Elizabeth Richard üst düzey Türk yetkililerle görüşmek üzere Ankara'ya geçti.

Ayrıca tüm bu gelişmelere ek olarak, bu hafta yola çıkması beklenen ve Türkiye'nin Levant'taki profilini daha da yükseltecek olan yeni Gazze yardım filosu da var.

Son olarak, bu ay yayınlanan bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Türk Dışişleri Bakanlığı'nda bir arabuluculuk müdürlüğü kurularak reform yapılması planlandı. Bu bazılarına bölgesel önem kazanma çabası olarak gelebilir ancak bu Ankara için alışılmadık bir rol değil.

Türkiye 2021 yılında Taliban, ABD ve Afgan hükümeti arasında barış görüşmelerine ev sahipliği yapmış, Suriye'de siyasi bir çözüme ulaşılması için yıllarca Rusya, İran ve Katar ile birlikte çalışmış ancak bu çabaların ikisi de sonuçsuz kalmıştı.

Türkiye ayrıca, Mısır ve Etiyopya'nın Rönesans Barajı anlaşmazlığında arabuluculuk yapmayı teklif etti ve elbette 2022'de Rusya-Ukrayna görüşmelerinin iki turuna aracılık etti.

Ankara şimdi yine, Ortadoğu'daki gerilimler konusunda arabuluculuk yapmak için kamuya açık bir kampanya başlatmış görünüyor.

SETA Düşünce kuruluşunun başkanı ve köşe yazarı Burhanettin Duran;

“Erdoğan'ın bölgeyi İsrail-İran gerginliğinden kurtarmak için dünya liderleriyle daha yakın çalışmasını bekliyorum”

değerlendirmesinde bulundu.

Ankara arabuluculuk için Doha'dan daha iyi bir konumda mı?

Her iki ülke de Hamas, İran, ABD ve İsrail'den üst düzey yetkilileri arayıp cevap bekleyebilecek az sayıda ülke arasında yer alıyor.

Katar bölgedeki en büyük ABD askeri varlığına ev sahipliği yapıyor. Ancak Türkiye de, İncirlik üssünde büyük bir ABD askeri birliğine ve ABD'nin nükleer silahlarına ev sahipliği yapıyor.

Türkiye ayrıca Katar'ın sahip olmadığı Doğu Akdeniz enerjisindeki etkisi ile de öne çıkıyor. Ankara, bu konuda müttefik olan İsrail, Mısır ve Yunanistan'a bir tür deniz enerji imtiyazı sunabilir.

Önemli bir NATO üyesi ve AB adayı bir ülke olarak Ankara, Batı'nın ekonomik ve güvenlik mimarisine sağlam bir şekilde yerleşmiş durumda.

Hamas destekçisi ve Tahran'ın dostu olarak bölgedeki aşırılık yanlısı gruplar da Türkiye'nin liderliğine güvenme eğiliminde.

Diğer yandan Erdoğan, defalarca İsrail'i Gazze'de soykırım yapmakla suçladı ve Aralık ayında İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu için "Hitler'den daha kötü" ifadelerini kullandı.

Erdoğan ayrıca, geçen hafta partisinin meclis toplantısında çarpıcı bir iddiada bulunarak, Hamas'ın bir asır önce Türkiye'ye bağımsızlığını kazandıran ulusal direniş hareketine eşdeğer bir yapı olduğunu savundu.

ABD Başkanı Joe Biden ve Netanyahu hükümeti üzerinde savaşı durdurmanın ve İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamanın bir yolunu bulmaları için baskı artıyor. Ve Türkiye bu konuda hem yerel aktörler hem de ABD için önemli bir müttefik pozisyonunda.

Erdoğan, bu krizin çözülmesine yardımcı olur ve Filistinlilerin kendi devletlerine kavuşmasına kendisine kusursuz ve kalıcı bir miras sağlamış olacak.

Bu noktaya ulaşmak için stratejik zeka, ahlaki cesaret ve dünyanın en düğümlü muammalarından birini çözmeye yönelik inatçı bir kararlılık gerekecektir.

Tartışma