The New Arab: Seçimler Türkiye'nin dış politikası için ne anlama gelecek?
Türkiye'de ikinci turun sonucu; ABD, AB, Rusya ve Orta Doğu'ya yönelik önemli sonuçlar doğuracak. Erdoğan kazanırsa, “Doğu'ya demir atan, Batı'yı ise kol mesafesinde tutan” benzersiz politikasını devam ettirecek.
İngiltere merkezli The New Arab, artık günler kalan ikinci tur seçimlerinin sonuçlarının, Türk dış politikasına nasıl yansıyacağına dair bir analiz yayımladı.
Analizde; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçilmesi halinde Türk dış politikasının Doğu ve Batı arasında bir tercihe gitmeyeceği ve çıkarlarına göre hareket eden 'köprü' rolünü sürdüreceği belirtilirken, Kılıçdaroğlu'nun seçilmesi durumunda ise Rusya'ya karşı Batı'ya yakınlaşılacağı ve başta Katar olmak üzere Arap ülkeleri ve Orta Doğu ile ilişkilerin bozulacağı tespitine yer verildi.
İşte The New Arab'da yayımlanan analizin tamamı:
Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında yapılacak cumhurbaşkanlığı ikinci turunun sonucu, Türkiye'nin ABD, AB, Rusya ve Orta Doğu'ya yönelik politikası üzerinde önemli sonuçlar doğuracak.
Türkiye'de 14 Mayıs'ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, ne Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ne de muhalefet adayı Kemal Kılıçdaroğlu oyların yüzde 50'sini alamadı. Sonuç olarak 28 Mayıs'ta ikinci tur seçim yapılacak.
Önümüzdeki hafta boyunca Türkiye'de siyasi ortam sıcak olmaya devam edecek. Yine de, Erdoğan'ın rakibinin yüzde 44,9'unu geride bırakarak oyların yüzde 49,5'ini kazanmasıyla birlikte, iyi bir konumda olduğu söylenebilir.
Ankara'nın uluslararası sahnedeki rolü ve yabancı hükümetlerle ilişkileri hakkındaki sorular bu yarışta merkezi noktada olmadı. Dış politika konuları genellikle Türkiye seçimlerinde yalnızca ulusal güvenliği ilgilendirdiğinde önemli olduğu daha da açığa çıktı.
2023'te Ankara ile Batılı güçler arasındaki gerilimler, ortalama Türk seçmeni için o kadar önemli olmadı. Bunun yerine Türkiye ekonomisine odaklandılar.
Ortadaki pek çok kararsız seçmen için kilit soru, Erdoğan'ın mı yoksa Kılıçdaroğlu'nun mu on yıllardır yüksek seyreden enflasyonla başa çıkacağı ve Türkiye vatandaşlarının yaşam standartlarını yükseltebilecek politikaları uygulayacağıydı.
Adana, Antakya, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa gibi depremden zarar gören bölgelerin yeniden inşasına hükümetin tepkisi konusundaki tartışmalar da bu seçimi şekillendirdi.
Bununla birlikte, bu yarışın sonucunun önemli dış politika sonuçları olacak.
Erdoğan yeniden seçilirse, Türkiye'nin son yıllardaki dış politikasının devam etmesi beklenebilir. Özellikle Ankara, geçmişte Türkiye ile her zaman kolay ilişkilere sahip olmayan Ermenistan, Mısır, İsrail, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerle ilişkileri yeniden normalleştirme ve iyileştirme çabalarına bağlı kalacaktır.
2005'ten 2009'a kadar ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Avrupa ve Avrasya'dan Sorumlu Müsteşar Yardımcısı olarak görev yapan Matthew Bryza, The New Arab'a verdiği röportajda Ankara'nın daha geniş Türk dünyası karşısındaki dış politikasını ele aldı.
Matthew Bryza;
"Sanırım, Erdoğan'ın yeniden seçilmesi durumunda, Türk devletleri arasında ortak kültürel ve ekonomik çıkarlar güden Türk Devletleri Örgütü'nün öneminin arttığını göreceğiz."
ifadelerini kullandı.
Doğu-Batı ayrımı ve Ukrayna savaşı
Ankara'nın bir yanda Ukrayna ile NATO, diğer yanda Rusya arasındaki arabuluculuğu muhtemelen Erdoğan'ın dümende kalması durumunda devam edecek.
Bryza, Erdoğan yönetimindeki Türkiye'nin bundan sonra da, “Doğu'ya demir atmaya ve Batı'yı kol mesafesinde tutmaya” odaklandığını, yani Doğu ile Batı arasındaki tam köprü rolünü sürdüreceğine inanıyor.
Kılıçdaroğlu 28 Mayıs'ta kazanırsa, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyelerine yönelik dış politikasının daha az çatışmacı hale geleceğine bahse girilebilir. Bryza'ya göre bu durum, özellikle Türkiye'nin Yunanistan ile olan ilişkilerinde de gerçekleşecek.
Beklentiler, Kılıçdaroğlu yönetiminin Türkiye'yi Rusya'ya karşı NATO ve AB ile daha fazla yakınlaştıracağı yönünde.
Türk-Rus ilişkileri, ikili ilişkileri şekillendiren hem işbirliği hem de çatışma unsurlarıyla oldukça karmaşıktır. Bununla birlikte, Ankara ve Moskova'nın belirli alanlarda ne ölçüde işbirliği yapabildikleri ve karşılıklı saygıyı koruyabilmeleri, büyük ölçüde Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasındaki ilişkiye bağlanabilir. Türk liderliğindeki bir değişiklikle Ankara-Moskova ilişkileri olumsuz yönde ilerleyebilir.
Orta Doğu
Bazı uzmanların uyarılarına göre, Kılıçdaroğlu'nun kazanması Ankara'nın Arap ülkeleriyle ilişkilerini olumsuz etkileyebilir.
The Arab News'e konuşan Ömer Özkızılcık;
“Orta Doğu ve Arap devletleri söz konusu olduğunda, Kılıçdaroğlu'nun ilişkilerinin çok daha kötü olması bekleniyor. Çünkü Türk muhalefeti Araplara neredeyse yabancı düşmanı bir yaklaşım sergiliyor ve onlarla resmi ilişkiler dışında hiçbir şey yapmak istemiyor."
tespitinde bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun kazanması, Ankara'nın dış politikasında ancak Erdoğan yıllarında önemli bir rol oynamaya başlayan Katar için muhtemelen kötü bir haber olacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi, 2017-2021 Körfez krizi sırasında Katar'ı bu kadar katı bir şekilde desteklediği için Erdoğan yönetimini çok eleştirdi.
2017'de Erdoğan, Katar ablukasını kınadı ve kuşatmanın başlamasından iki gün sonra Türk parlamentosu, Türk kuvvetlerinin Türk-Katar ortak askeri üssüne konuşlandırılmasına izin veren yasayı onayladı.
Ankara'dan gelen bu askeri destek, komşu ülkeler ve Mısır'la yaşanan çekişmede Katar'ın güven duygusunu pekiştirdi. Ancak CHP'li milletvekilleri, Ankara'nın Arap devletleri arasındaki bu anlaşmazlığa daha dengeli bir tepki vermesi gerektiğine inanıyorlardı.
Kılıçdaroğlu'nun Ankara'nın Doha ile derin bağlarına karşı durması, analistlerin Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanını yenmesi halinde Türk-Katar ilişkilerinin gerileyeceğini varsaymasına yol açtı.
Ankara'nın Washington ile zorlu ilişkisi
Washington'daki pek çok ses bu seçimi Türkiye-ABD ittifakı için bir bitiş ya da bozuşma anı olarak yorumlasa da, bazı uzmanlar bu hararetli yarışta bu kadar çok şeyin tehlikede olduğuna inanmıyor.
Erdoğan'ın kaybının Washington'un Ankara ile ilişkisini sıfırlayacağı görüşlerine rağmen Bryza;
“Kılıçdaroğlu'nun ABD ile çok sıcak bir ilişki sürdüreceğini düşünmüyorum çünkü partisi CHP, onlarca yıldır Amerikan karşıtlığını kazanmak için bir yol olarak kullandı."
tespitinde bulunuyor.
Bryza, ABD-Türkiye ilişkilerinin retorik değişim dışında, tamamen bu seçimin sonucuna bağlı olacağına inanmadığını belirtiyor.
Bryza yaptığı değerlendirmede;
“Asıl tehlikede olan Türkiye'nin kendi evrimidir. Kılıçdaroğlu daha 'demokratik' bir Türkiye vaat ediyor. Cumhurbaşkanlığında çok fazla gücün olduğu bir siyasi sistem yerine, parlamenter bir siyasi sistemi yeniden kurmak istiyor. Bu, Türkiye'nin bir demokrasi olarak evrimi için büyük bir değişim olacaktır ve Türkiye'nin bir demokrasi olarak evrimi, ABD ve Batı Avrupa için gerçekten önemlidir. Çünkü Türkiye, tüm gerilimlere rağmen çok önemli bir stratejik ortaktır.”
ifadelerini kullanıyor.