The New Arab: Türkiye-Türkmenistan doğal gaz işbirliği bölge için ne anlama geliyor?

Türkmenistan kaynakları için yeni pazarlar ararken, Türkiye ise enerji üssü olma hedefi ile hareket ediyor. Peki Türkiye-Türkmenistan doğal gaz işbirliği, bölge için ne anlama geliyor?

1. resim

İngiltere merkezli yayın organlarından The New Arab'da, Antalya Diplomasi forumunda Türkiye ve Türkmenistan arasında imzalanan ve bölgedeki enerji akışı açısından dengeleri etkileyebilecek olan iki mutabakat metninin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Türkiye'nin Rusya ile anlaşarak bölgede bir enerji üssü olma hedefi ile hareket ettiğine dikkat çekilen analizde, Türkmenistan gazının da bu proje doğrultusunda Türkiye üzerinden Avrupa'ya transfer edilebileceği belirtildi.

Analizde ayrıca, Azerbaycan-Ermenistan sorununun çözülmesi ve Orta Koridor'un artan önemi ile birlikte Türkmen gazının transferinin daha mümkün hale geldiği, ve bunun ülke için bir sıçrama tahtası olabileceği tespiti yapıldı.

İşte The New Arab'da yayınlanan analiz:

Antalya Diplomasi Forumu sırasında Türkiye ve Türkmenistan arasında doğal gaz işbirliği konusunda iki ön belge imzalandı.

Bunlardan biri mutabakat zaptı, diğeri ise niyet mektubuydu. Bu belgeler tam teşekküllü, bağlayıcı bir anlaşma için hazırlık aşamaları olarak kabul ediliyor.

Özellikle kaya gazı rezervlerinin keşfi nedeniyle, ülke başına düşen doğal gaz rezervlerinin büyüklüğü konusunda rakamlar her zaman tutarlı değildir. Ancak en büyük rezervlere sahip ülkelerin sıralaması kabaca şu şekildedir.

Rusya: 47.800 km³

İran 34.000 km³

Katar 23.900 km³

ABD 17.710 km³ ve Türkmenistan 10.000 km³

Çeşitli tarafların Hazar Denizi'ndeki deniz yetki alanlarının ve deniz yatağının belirlenmesi konusundaki anlaşmazlıklarının üstesinden gelmeleri çok uzun zaman aldı.

Rusya ve İran, daha önce sadece Sovyetler Birliği ve İran tarafından paylaşıldığı için denizin kontrolünde aslan payını almaya çalıştı. Anlaşmazlık sonunda, denize kıyısı olan ülkelerin, deniz yatağı boyunca gaz boru hatlarının döşenmesi için tüm Hazar Denizi ülkelerinin değil, yalnızca boru hattının geçtiği deniz yetki alanındaki ülkelerin onayının gerekeceği konusunda anlaşmasıyla çözüldü.

Bölgede şu anda, Azerbaycan'ın Hazar Denizi'ndeki Şah Deniz kaynaklarından İtalya'nın en güney noktasına gaz taşınmasını sağlayacak ve halihazırda faaliyette olan iki ana boru hattı bulunmaktadır.

Bunlardan biri Türkiye'yi doğudan batıya geçen Trans-Anadolu Boru Hattı, diğeri ise gazı Arnavutluk ve Adriyatik Denizi üzerinden İtalya'ya taşıyan Trans Adriyatik Boru Hattı'dır.

Sovyet döneminde Türkmen gazının büyük bir kısmı Rusya'ya, daha az bir kısmı da İran'a gönderiliyordu. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Türkmenistan Çin ve Hindistan'a gaz ihraç etmeye başladı. Ancak şimdi pazarlarını çeşitlendirmeyi hedefliyor.

Ukrayna savaşının patlak vermesine kadar, alternatiflerden biri Türkmen gazını Rusya ve Ukrayna üzerinden Avrupa'ya göndermekti. Ancak savaş nedeniyle Rusya güzergahının kapanması ile birlikte güzerha seçenekleri de değişmiş oldu.

Türkmenistan şimdi gazını Türkiye üzerinden geçirmeye istekli görünüyor.

Şimdiye kadar projeye yönelik kararsızlığın nedenlerinden birisi Hazar Denizi'nin uluslararası statüsünün belirlenmemesiydi. Ancak artık bu sorun da aşılmış görünüyor.

Çin'in ortaya koyduğu Kuşak ve Yol Girişimi için üç olası rotası bulunuyor.

Bunlardan birincisi Orta Doğu'dan geçecek kara ve deniz rotası, ikincisi Çin ve Rusya'dan geçerek İskandinav ülkelerine ulaşan rota, üçüncüsü ise "Orta Koridor" olarak adlandırılan ve Güney Kafkasya'dan, daha doğrusu Azerbaycan'dan geçecek olan güzergahtır.

Üçüncü güzergah, diğer güzergahlardaki sorunlar nedeniyle artık en ekonomik güzergah haline gelmiştir.

Orta Koridor için birden fazla alternatif var. Azerbaycan-Ermenistan sorunu tam bir uzlaşmayla sonuçlanırsa, Ermenistan'ın güneyinden geçen Meghri Koridoru aynı anda birkaç sorunu çözebilir.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 2020'de ateşkese aracılık ettiğinde, bölgeye muazzam bir ekonomik faaliyet getirmek için Ermenistan topraklarından geçen kuzey-güney ve doğu-batı koridorlarının açılması konusunda ısrar etti.

Ermenistan ayak sürümeye devam ederse, petrol ve doğalgaz boru hatları muhtemelen bu ülkeden geçmeyecek ve Hazar Denizi'nden Gürcistan'a ve oradan da Türkiye'ye uzanan hattı takip edecek. Yani kaybeden taraf Ermenistan olacak.

Benzer bir tartışma 1990'ların başında Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı projesi için en kısa güzergah tartışılırken ortaya çıkmıştı. Türkiye ve Azerbaycan'ın Ermenistan'a olan güvensizliği nedeniyle, bu ülkenin topraklarından geçmek yerine, iki ülke daha uzun bir güzergâhta karar kılmıştı.

Şu anda ise yine benzer bir durum sözkonusu. Azerbaycan-Ermenistan sorunu çözüldüğü taktirde, Anadolu ve Adriyatik'ten geçen boru hatları sayesinde buradan transfer edilecek olan gazın, Avrupa petrol ve doğalgaz ağlarına giden rotanın geri kalanı hazır.

Bu güzergah üzerinde bir başka önemli proje daha var. Bunlardan en dikkat çekici olanı, Türkiye ve Rusya'nın İstanbul'u ya da Trakya Bölgesi'ni bir petrol ve gaz transiti için önemli bir merkez haline getirme fikridir.

Türkmenistan'ın petrol ve gaz kaynakları on yıllar boyunca Sovyetler Birliği ve daha sonra Rusya Federasyonu tarafından kötü yönetildi. Şimdi ise bu projenin varlığı, eğer Türkmenistan siyasi istikrarsızlığa düşmezse, ülke için ileriye doğru bir sıçrama anlamına gelebilir.

Türkmenistan'ın bağımsızlık sonrası ilk cumhurbaşkanı Saparmurat Niyazov, ekonomiyi kötü yöneterek ülkenin kaynaklarını israf etmişti. Ancak şu andaki makul yönetim, birçok sorunun üstesinden gelebilir.

Antalya Diplomasi Forumu sırasında gündeme gelen bir diğer önemli konu da Türkmenistan'ın Türk Devletleri Birliği'ne olası üyeliğiydi.

Örgüt şu anda; Türkiye, Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan'dan oluşmaktadır. Türkmenistan bir Türk devleti olmasına rağmen, İsviçre gibi “tarafsız” olduğu için örgüte tam üye değil ve gözlemci olarak katılmış durumda.

Türkmenistan gibi daimi tarafsız bir devletin örgüte üye olup olmayacağını şüphesiz zaman gösterecek.

Kaynaklar

Tartışma