The Quincy Institute: Dünyadaki güvenlik mimarilerinin yeniden şekillenmesi ve AUKUS
Dünyada artan çatışmalarla birlikte, küresel güvenlik mimarileri de yeniden şekilleniyor. AUKUS'un genişlemesi bölgesel ve küresel güvenlik mimarileri açısından ne anlam ifade ediyor?
ABD merkezli düşünce kuruluşlarından The Quincy Institute'de, dünyada artan çatışmalarla birlikte yeniden şekillenen güvenlik yaklaşımlarının ve olası etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Son dönemde, dünyada artan çatışmalarla birlikte küresel güvenlik mimarilerin de yeniden şekillendiği belirtilen analizde, QUAD ve AUKUS gibi yeni platformların da öneminin giderek arttığına dikkat çekildi.
Analizde ayrıca; özellikle AUKUS platformunun genişlemesinin etkileri ve Çin'in olası tepkilerine dair değerlendirmelere yer verildi.
İşte The Quincy Institute'de yayınlanan analiz:
Son yıllarda, yerel çatışmalar ve büyük güç rekabeti artarken, küresel güvenlik mimarilerinin yeniden düzenlenmesine yönelik çok sayıda girişim hayata geçirilmeye çalışılıyor.
Bu eğilim, doğrudan tehdit altında olan ya da potansiyel bir tehdit algılayan pek çok ülkede, ulusal güvenliğin en önemli sorun olarak görülmeye başlanmış olması nedeniyle gerçekleşiyor.
Güvenlik düzenlemelerinin bu şekilde yeniden yapılandırılması ikili, üçlü, dörtlü ve hatta çok taraflı olmak üzere pek çok şekilde gerçekleşmektedir.
Hint-Pasifik bölgesi hem güvenlik hem de ekonomik alanlarda bu türden çeşitli yapılara sahne oluyor.. Bu noktada güvenlik alanında öne çıkan iki platform ise QUAD ve AUKUS'tur.
Bu platformların her ikisi de, özellikle dünyada son dönemde çatışmaların artmasının ardından bölgenin güvenlik sorunlarıyla başa çıkmada çok aktif hale gelmiştir.
Diğer yandan, bu iki platformun yeni üyeler alarak genişletilmesi yönünde görüşmeler yapılmaktadır.
Arka plan
ABD, Birleşik Krallık ve Avustralya arasındaki yeni üçlü stratejik savunma ittifakı olan AUKUS güvenlik paktı, ilk olarak 2021 yılında nükleer tahrikli bir denizaltı sınıfı inşa etmek için kuruldu.
Ancak yeni pakt kapsamındaki üç üye ülke, Çin'in Hint-Pasifik bölgesinde artan gücünün artan bir tehdit oluşturduğu düşünülen Hint-Pasifik bölgesinde de çalışmaya karar verdi. Bu nedenle yeni teknolojiler geliştirme ihtiyacı hissedildi.
Bu da Avustralya'nın mevcut Collins denizaltı filosunun yerine 12 adet dizel elektrik motorlu denizaltı inşa etmek üzere 2016 yılında Fransa'ya verdiği sözleşmeyi sona erdireceği anlamına geliyordu.
Bu anlaşma ile ABD ilk kez İngiltere dışında bir müttefikiyle nükleer tahrik teknolojisini paylaşmış oldu.
Çin'in geniş kapsamlı operasyonları ve faaliyetleri nedeniyle algılanan tehdit, Hindistan-Pasifik bölgesindeki birçok ülkenin bu yeni meydan okumayla başa çıkmak için politika formülasyonlarına yansımaktadır.
Tehdit, Çin'in Hindistan'ın doğusundan Japonya'ya ve güneyinden Avustralya'ya kadar uzanan dünyanın en hayati deniz yollarından bazılarında ve genel olarak bölgede dramatik bir şekilde derinleşen genişleme hamlelerinden kaynaklanmaktadır.
Avustralya nükleer tahrikli denizaltıların daha uzun menzilli, daha hızlı ve tespit edilmesinin daha zor olduğunu düşündü ve bu nedenle işbirliği için Fransa'dan vazgeçerek ABD'yi seçti.
BM eski ulusal güvenlik danışmanı Stephen Lovegrove AUKUS'u;
“AUKUS platformu, bir denizaltı grubundan daha fazlası. Belki de son altmış yılda dünyanın herhangi bir yerindeki en önemli işbirliği"
olarak tanımladı.
ABD Başkanı Joe Biden ise;
“Özgür ve açık bir Hint-Pasifik ortamını sürdürmeye ve bölgenin mevcut stratejik ortamını ele almaya kararlıyız. Bu açıdan bakıldığında, denizaltı projesi bu hedefimizde ülkeler arasında iyi uyum sağlıyor.”
ifadelerini kullandı.
Tepkiler
AUKUS'un oluşumuna küresel çapta karışık tepkiler geldi. Başlangıçta tartışmalar iki QUAD üyesinin (Hindistan ve Japonya) neden dışlandığı ve hatta AUKUS'un kuruluşu ilan edilmeden önce kendilerine danışılmadığı üzerinde yoğunlaştı.
Bu çekinceler, AUKUS'un Çin'in Hint-Pasifik bölgesinde artan gücüne karşı üç üyenin ortak çabası olduğu açıklandığında kısa sürede netleşti.
Beklendiği üzere Çin, AUKUS anlaşmasını tehlikeli olarak nitelendirdi ve bölgesel bir silahlanma yarışına yol açabileceği uyarısında bulundu. Üç AUKUS üyesinin Çin ile ilişkilerinin zaten gergin olduğu unutulmamalıdır.
İttifak çerçevesinin oluşturulmasında Çin'in adı geçmese de, AUKUS'un Pekin'in Güney Çin Denizi'ndeki yayılmacılığına ve Tayvan'a yönelik saldırganlığına bir yanıt olduğu açıktı. Bu nedenle Çin'in hızlı tepkisi şaşırtıcı olmadı.
Hint-Pasifik'teki yeni savunma ittifakının jeopolitik önemi küçümsenemez.
Başlangıçtaki çekincelerin ardından Japonya ve Hindistan gibi bölgesel ortaklar AUKUS'un oluşumunu memnuniyetle karşıladı. Hindistan, AUKUS'un Hint-Pasifik'e odaklanacağı haberini memnuniyetle karşılasa da, aynı zamanda yeni güvenlik ittifakının 2030'lardan itibaren Hint Okyanusu'nun doğusunda faaliyet gösteren nükleer güçle çalışan saldırı denizaltılarının sayısında artışa neden olabileceğinden endişe duydu.
Endişenin nedeni, Hint Donanması'nın şu anda bu tür gemilere sahip olmaması, ancak sahip olmak istemesiydi. Ülkenin şu anda böyle bir planı bulunmuyor.
AUKUS'un genişlemesi
Dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olan Japonya, Yeni Zelanda, Kanada, Güney Kore ve muhtemelen Singapur ile birlikte, AUKUS'a potansiyel ortak olarak katılması düşünülen birkaç ülkeden sadece biri.
Japonya ve diğer ülkelerle potansiyel işbirlikçiler olarak, 2024 yılının sonlarına doğru görüşmelere başlayacak. Şaşırtıcı bir şekilde, yükselen küresel profiline rağmen Hindistan'ın gruba katılacağına dair bir gelişme bulunmuyor.
Diğer yandan, Japonya'yı bu kurumsal çerçeveye dahil etmek o kadar kolay değil ve Tokyo için zorluklar büyük olabilir.
Ancak üç AUKUS üyesi, Japonya'nın her üç ülkeyle de yakın ikili savunma ortaklıkları olduğu için, Japonya'yı AUKUS'un projeleri çerçevesine dahil etmenin herkes için bir kazan-kazan adımı olacağını düşünüyor.
Çin'in Filipinler'in Güney Çin Denizi'ndeki sularına yaptığı saldırılar nedeniyle ABD Başkanı Joe Biden, Japonya ve Filipinler de dahil olmak üzere ABD'nin Asya'daki müttefikleriyle ortaklıklarını arttırmaya çalışıyor.
Bu ülkelere göre; Çin'in tarihi askeri yığınağı ve artan yayılmacılığı, bölgesel düzeni tehdit ediyor ve bu nedenle Japonya'nın katılımı daha da büyük önem kazanıyor.
AUKUS anlaşmasının bir sonraki aşamasının Japonya, Kanada ve dbelirtilen diğer ülkelerle derinleştirilmiş siber güvenlik ve denizcilik işbirliğini öngördüğü artık neredeyse kesin.
Şimdilik üç üyenin odak noktası Çin'in Pasifik'teki saldırganlığına karşı koymak için yapay zeka, insansız hava araçları ve derin uzay radarlarının kullanımı olacak.
Üç üye şimdilik Japonya, Güney Kore ve Singapur gibi müttefiklerin masaya ne gibi varlıklar getirebileceğini tartışıyor. Ancak erçek bir genişleme olursa Hindistan'ın belli bir noktada dışlanmaya devam edebilir.
Asya'nın ötesinde Kanada ve Yeni Zelanda gibi diğer ülkeler de AUKUS'un radarında. Her iki ülke de ABD, Avustralya ve İngiltere ile birlikte Beş Göz ittifakının üyesi. Kanada'nın lehine olabilecek bir diğer husus ise kritik öneme sahip doğal maden yataklarına sahip olması.
Üç AUKUS üyesi Kanada'dan ithalatı arttırarak Çin'e olan bağımlılıklarını azaltabilirler. Kanada'nın AUKUS'a katılması halinde uzun kıyı şeridinin yeni denizaltılarla korunabileceği de ileri sürülüyor. Kanada, Kuzey Kutbu boyunca uzanan dünyanın en uzun kıyı şeridine sahip.
Gelecekteki olası eğilimler
AUKUS'u çevreleyen gelişmeler göz önüne alındığında, AUKUS'un üç üye için güvenlik kaygılarından kaynaklanan büyük bir siyasi çağrı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Ancak herhangi bir genişleme ya da mevcut haliyle bile Tayvan ile potansiyel bir çatışmanın tohumlarını taşımaya devam ediyor. Zira üç üye de Tayvan'a silah tedarik etmeyi taahhüt etmeye devam ediyor.
ABD ise zaten, Tayvan'la ilgili herhangi bir çatışmada AUKUS denizaltılarının Çin anakarasına karşı konuşlandırılabileceğini kamuoyuna açıklayarak tutumunu netleştirdi.
Jeopolitik ve jeostratejik algıların değişmesi ile birlikte, AUKUS platformunun yakın dönemde daha etkin ve daha geniş bir güvenlik platformu gelmesi kaçınılmaz görünüyor.