The Telegraph: İsrail'in “çağrı cihazı” saldırılarına Hizbullah ve İran nasıl tepki verecek?

İsrail'in Hizbullah'a karşı gerçekleştirdiği “çağrı cihazı” saldırılarının asıl amacı neydi? İsrail'in saldırılarına Hizbullah ve İran nasıl tepki verecek?

1. resim

İngiltere merkezli önemli yayın organlarından The Telegraph'da, İsrail'in Lübnan'da düzenlediği iletişim cihazları saldırısının arka planının ve olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

İsrail'in bu eyleminin askeri stratejide “dolaylı yaklaşım” olarak tanımlanan bir yöntem olduğu belirtilen analizde, yöntemin daha önce de Afganistan gibi noktalarda kullandınıldığına dikkat çekildi.

Analizde ayrıca; bu eylemin İran için büyük bir utanç kaynağı olduğu ve önümüzdeki günlerde Hizbullah tarafından yapılacak büyük bir karşılığı tetiklediği iddia edildi.

İşte The Telegraph'da yayınlanan analiz:

İsrail tarafından iletişim cihazlarının patlatılması yoluyla İran destekli Hizbullah'a yönelik bu cüretkar saldırı, örgütün operasyonlarını en azından geçici olarak durdurdu, komuta ve kontrol ağlarını felce uğrattı ve birçok savaşçısını yaraladı.

Bu operasyon askeri stratejide “dolaylı yaklaşım” olarak bilinen yöntemi örneklemektedir.

Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra İngiliz tank komutanı B. H. Liddell Hart tarafından ortaya atılan bu strateji, Batı Cephesi gibi yoğun kuvvetlerin bulunduğu çatışma bölgelerinde yüksek kayıp oranlarını azaltmayı amaçlamaktadır.

Bu yaklaşım, sivillerin arasında saklanan hedeflerin, geniş çaplı bir ikincil hasara yol açmadan vurulmalarını hedeflemektedir. Bu strateji de tüm unsurlar, bu hedeflerin yok edilmesi ve ya yakalanması için kullanılır.

Yaklaşım General Bill Slim'in ifadeleri ile;

“Düşmanı olabildiğince çabuk, olabildiğince sert, en çok canını yakan yerden ve onlar size odaklanmamışken vurun”

şeklinde özetlenebilir.

Mossad'ın Hizbullah'a yönelik operasyonunda da bu prensibin rehberlik ettiği anlaşılıyor.

Saldırı nasıl planlandı

Görünen o ki; bu saldırı aceleye getirilmiş bir operasyon değildi. Aylar öncesinden planlanmış olduğuna dair çok sayıda veri bulunuyor.

Hizbullah savaşçıları uzun yıllardır; cep telefonlarının İsrail'in hassas güdümlü silahlarını doğrudan saklandıkları yerlere yönlendirdiğini ve bunun sonucunda Lübnan, Suriye ve Irak'ta birçok üst düzey komutanın öldüğünü fark ettikten sonra çağrı cihazları gibi daha düşük teknolojili iletişim yöntemlerine geri döndüler.

Ancak İsraillilerin bir adım önde olduğu görülüyor.

İsrail'in dikkat çekici saldırısında, 5,000 binden fazla çağrı cihazı, üstelik birbirlerine çok uzak noktalarda olmalarına rağmen aynı anda patlatıldı.

İsrail kaynaklarından verilen bilgilere göre; çağrı cihazlarına güç veren lityum pillerin ateşlenmesi için sadece küçük bir hızlandırıcı gerekiyordu.

İsrail'in istihbarat birimleri de bunu çok iyi planladı ve her bir çağrı cihazına, basit bir alfanümerik kod göndererek bir dizi patlamayı tetikledi.

Bu yöntem James Bond filmlerinden fırlamış gibi görünse de artık teröre karşı savaşın bir gerçeği.

Benzer taktikler aslında yakın geçmişte de kullanıldı

Afganistan'daki operasyonlar sırasında sık sık Taliban'ın aynı temel prensiplerle çalışan “bas-konuş” telsizleri ABD tarafından hedef alınmıştı.

Ancak bu yöntemde bir ikilem bulunuyor.

İletişimi engellemek için ağları bozmalı ve üyelere zarar vermek için patlamalar mı yapılmalı yoksa planlarını dinlemek için cihazlar sağlam mı tutulmalı?

İsrail yüksek ihtimalle uzun süre dinlemeler gerçekleştirdi ve artık sahada yanıt vermek gerektiğini düşünerek patlatma seçeneğini devreye soktu.

Ancak bu saldırının yıkıcı sonuçları da olabilir.

Hizbullah gibi İran vekillerini destekleyenlerin çok daha fazla “diş gıcırdatacağı” bir döneme girilebilir.

Ancak bu saldırı aynı zamanda, İsrail'e yönelik başarısız füze saldırılarıyla zaten küçük düşmüş olan İran rejimi için önemli bir utanç kaynağıdır.

Neredeyse tüm dünyada şok etkisi yaratan bu etkileyici operasyonun tüm tarafların müzakere masasına oturması için bir katalizör görevi yapması mümkün olmayabilir. Ancak taraflara mesaj göndermek açısından büyük bir etkisi olmuştur.

Bu durum, İran'ın Orta Doğu'daki vekillerine barışı dayatması ya da tüm rejimini istikrarsızlaştırabilecek yıkıcı sonuçlarla karşılaşma riskini alması zorunluluğunun altını çizmiştir.

Kaynaklar

Tartışma