The Washington Institute: ABD ve Batı'nın Güney Kafkasya'yı bir öncelik olarak görme zamanı geldi

Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşananlar, Sovyetler Birliği'nin hala dağılmakta olduğunu gösteriyor. ABD'nin bölgede etkin olması için, barış çabalarında öncü bir rol üstlenmesi gerekiyor.

1. resim

ABD merkezli düşünce kuruluşu The Washington Institute'de Güney Kafkasya'da son dönemde yaşanan gelişmelerin ve Batı'nın bölge politikalarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

ABD ve Batı'nın Güney Kafkasya'yı bir öncelik olarak görme zamanı geldiğine dair bir paradigmanın değerlendirildiği analizde ayrıca, yaşanan son gelişmelerin bölgesel dinamikler anlamında yeni bir dönemin başlangıcı olduğu belirtildi.

İşte The Washington Institute'de yayınlanan analiz:

Karabağ üzerindeki çatışma eski Sovyet coğrafyasındaki en uzun süreli çatışma olup, Moskova'nın Ukrayna ve diğer bölgelerdeki stratejik zihniyeti üzerinde önemli etkileri olmuştur.

19 Eylül'de Azerbaycan Savunma Bakanlığı, Dağlık Karabağ'da "terörle mücadele" olarak tanımladığı bir operasyon başlattı ve gün boyu süren çatışmaların ardından burada bulunan Ermeni silahlı güçler, Bakü'nün bölgenin kontrolünü yeniden ele geçirmesini sağlayacak bir ateşkesi kabul etti.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ise, ateşkes anlaşmasının hazırlanmasında Ermenistan'ın yer almadığını söyledi.

Bu süreçle ilgili ayrıntıların ortaya çıkması daha fazla zaman alacak olsa da, Azerbaycan'ın Ermenistan'la otuz yılı aşkın süredir devam eden çatışmasında, artık üstünlüğü ele geçirdiği açık.

Karabağ uluslararası alanda Azerbaycan'ın bir parçası olarak tanınıyor ancak, Ermenistan ile otuz yılı aşkın bir süredir devam eden bir anlaşmazlık var.

Ancak son askeri harekat ve ateşkes anlaşmasının ardından Karabağ'ın Azerbaycan'a yeniden entegrasyonu için görüşmeler başladı.

Geçtiğimiz yıl boyunca ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Ermenistan ve Azerbaycan arasında bir barış anlaşmasına aracılık etme çabalarına dahil oldu ve bu, yıllardır gerçek bir atılıma ulaşmak için en umut verici çaba olarak göründü.

Blinken daha önce Bakü'ye Karabağ'daki askeri eylemlerine son vermesi çağrısında bulunmuştu.

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ve Paşinyan görüşmesi
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ve Paşinyan görüşmesi

Yine de asıl soru şu: Bu son gelişmeler Ermenistan ve Azerbaycan arasında gelecekte yapılacak bir barış anlaşması için ne anlama geliyor?

Buraya nasıl gelindi?

Dağlık Karabağ üzerindeki günümüz çatışmasının kökleri Sovyetler Birliği'nin dağılmasına dayanmakla birlikte, tarihçiler bunun izini 1920'lere kadar sürmektedir.

Stalin, 1923'te Dağlık Karabağ Özerk Oblastı'nı Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne dahil etmiş ancak bundan önce de Karabağ anlaşmazlıklara konu olmuştu. Örneğin 1917'de Rus imparatorluğunun çöküşünden sonra Ermenistan ve Azerbaycan, Karabağ için yine kısa süreli savaşlar yapmıştı.

Sovyetler Birliği çökmeye başladığında, uzun süredir devam eden gerginlikler ön plana çıktı ve bağımsızlıklarını yeniden kazanan Ermenistan ve Azerbaycan arasında ilk savaşa yol açtı.

Rusya'nın aracılık ettiği bir ateşkes ile 1994 yılında Ermenistan, Karabağ ve çevresindeki birkaç büyük bölgenin kontrolünü ele geçirdi.

Bölge esasen ayrılıkçı, etnik Ermenilerin kontolündeydi ancak Karabağ, uluslararası alanda Azerbaycan'ın bir parçası olarak tanınmaya devam etti.

En önemlisi, Nisan 2016'da her iki tarafta da yüzlerce kişinin ölümüne ve nihayetinde Eylül-Ekim 2020'de bu bölgenin yıllardır gördüğü en ölümcül savaş olan ikinci bir tam ölçekli savaşa yol açan çatışmalar patlak verdi.

Savaş, Rusya'nın ateşkese aracılık etmesinin ardından sona erdi ve Azerbaycan'ı ilk Ermenistan-Azerbaycan savaşının kayıplarını tersine çevirmeye yaklaştırdı.

2. Karabağ Savaşı sonrası Rusya'da gerçekleşen barış görüşmesi
2. Karabağ Savaşı sonrası Rusya'da gerçekleşen barış görüşmesi

Anlaşmanın bir parçası olarak Bakü, Laçin Koridoru üzerinden Ermenistan'a bağlanan Dağlık Karabağ'ın kuzey bölgesi hariç, Nagono-Karabağ'a komşu yedi bölgenin ve Karabağ'ın önemli bir kısmının kontrolünü yeniden ele geçirdi.

Barışın önündeki engeller

1992 yılından bu yana ABD, Rusya ve Fransa'nın eş başkanlığını yaptığı Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Minsk Grubu, Ermenistan ve Azerbaycan arasında bir barış çözümü için birincil arabuluculuk forumu olarak hizmet vermiş, ancak pratikte çok az ilerleme kaydedilmiştir.

2009 yılında grup, çatışmanın çözümüne ilişkin Madrid İlkeleri'ni (temel ilkeler olarak da bilinir) güncelledi. Üst düzey Ermeni ve Azeri yetkililer önerilen ilkelerin bazıları üzerinde anlaştı, ancak o zamandan beri çok az ilerleme kaydedildi.

Düşük seviyeli çatışmanın Moskova'nın çıkarlarına hizmet etmesi ve çatışmanın altında yatan nedenleri ele alma konusunda çok az istekli olması meseleyi daha da karmaşık hale getirdi. Aynı zamanda Batı da Güney Kafkasya'yı bir öncelik olarak görmüyordu.

Karabağ çatışması, eski Sovyet coğrafyasında Batı ile daha iyi bağlar kurmak yerine bölgeyi istikrarsız ve Rusya'ya bağımlı kılan birkaç "dondurulmuş çatışmadan" biri olarak ortaya çıktı.

Yıllar boyunca Azerbaycan ile bir anlaşmaya varmak için daha uzlaşmacı bir yaklaşım izlemek Ermenistan yönetimi için hep riskli oldu. Ermenistan'ın 1991-1998 yılları arasında cumhurbaşkanlığını yapan ve şu anda muhalefetteki Ermeni Ulusal Kongresi İttifakı'nın lideri olan Levon Ter-Petrosyan, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü tanımak için nedenler olduğuna inanıyordu, ancak sonraki Ermeni yönetimleri daha az uzlaşmacı bir yaklaşım benimsedi.

Ermenistan'ın 1991-1998 yılları arasında cumhurbaşkanlığını yapan ve şu anda muhalefetteki Ermeni Ulusal Kongresi İttifakı'nın lideri olan Levon Ter-Petrosyan
Ermenistan'ın 1991-1998 yılları arasında cumhurbaşkanlığını yapan ve şu anda muhalefetteki Ermeni Ulusal Kongresi İttifakı'nın lideri olan Levon Ter-Petrosyan

Ter-Petrosyan'ın danışmanı olan deneyimli Ermeni diplomat Zhirayr Liparityan yakın zamanda verdiği bir röportajda;

"Bizim yönetimimiz barış üzerine bahis oynadı. Sonraki yönetimler ise savaş üzerine bahis oynadı.”

Nitekim 2020 savaşından sonra Paşinyan, Azerbaycan ile 2020 barış anlaşmasını imzalaması konusunda iç protestolarla ve iç baskılarla karşı karşıya kaldı. Kasım 2020'de Paşinyan'ın Azerbaycan ve Rusya ile barış anlaşması imzaladığını duyurmasının ardından öfkeli bir kalabalık Ermenistan Parlamento Başkanı Ararat Mirzoyan'a saldırdı.

Sırada ne var?

Bakü'nün bu ay Karabağ'a yapacağı askeri harekât konusunda Moskova'yı önceden bilgilendirdiği bildirildi. Yine de Moskova, yükse ihtimalle Paşinyan'ın iktidardan indirildiğini görmek istediği için harekete geçmedi.

Şu anda Ermenistan'da binlerce kişi protesto gösterileri düzenliyor ve Karabağlı ayrılıkçıları desteklemediği gerekçesiyle Paşinyan'ın istifasını istiyor. Bu protestoların ne kadar ciddi olduğunu söylemek için henüz çok erken ancak Paşinyan'ın görevden alınması muhtemelen barış görüşmelerinin birkaç adım geri gitmesinin başlıca nedeni olacak.

Bir yandan Rusya'nın Ukrayna savaşında dikkatinin dağılması Moskova'nın Güney Kafkasya'daki etkisini zayıflatmış gibi görünüyor. Bu zayıflama muhtemelen bölgeyi ilk etapta bir dönüm noktasına getirdi ve ABD'nin barış çabalarını ilerletmede daha öncü bir rol üstlenmesi için bir fırsat yarattı. Gerçekten de Ermenistan'ın Rusya ile ilişkileri son bir yılda giderek gerginleşti.

Öte yandan, Moskova'nın Ermenistan'da rejim değişikliği yaratma girişimi olarak Bakü'nün askeri operasyonuna karşı hareketsiz kaldığı ya da zımnen onay verdiği yönündeki haberler doğruysa, Kremlin Ermenistan ve Azerbaycan arasında gerçek bir barış, özellikle de ABD'nin aracılık ettiği bir barış görmek istemeyeceğinden, Moskova'nın hala oynayabileceği bazı kartlar var demektir.

İzlenmesi gereken bir diğer konu da ABD'nin Gelişen Avrasya Demokrasileri ve Açık Pazarlar Yasası'nın 907. bölümünden feragat etmeyi reddederek Azerbaycan'a güvenlik yardımını durdurup durdurmayacağı ve bunun Azerbaycan'ın barış görüşmelerine yönelik tutumunu nasıl etkileyeceğidir.

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali gibi, Sovyetler Birliği'nin çöküşü de dünyayı bir gecede yeniden şekillendirdi, ancak aynı zamanda bugüne kadar devam eden bir süreç oldu.

Karabağ üzerindeki çatışma, bölgedeki Sovyet sonrası alanda en uzun süren çatışma olmuştur. Ermenistan ve Azerbaycan arasında imzalanacak bir barış anlaşması bu döngüyü sona erdirecektir.

Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşananlar, Sovyetler Birliği'nin hala dağılmakta olduğunu gösteriyor.

Tartışma