Trump'ın başkan seçilmesi Rusya-Ukrayna savaşının gidişatını değiştirecek mi?
💢 Beyaz Saray'a dönen ABD'nin 45. başkanının, düşmanlıkları sona erdirmek için Vladimir Putin ile müzakere etmenin yollarını bula bilir.
💢 Moskova için bu durumda sorun, Trump'ın pragmatik müzakerelerin başlangıcı olarak gerilimi maksimuma çıkarmaya yönelik geleneksel dış politika tarzıdır.
💢 Yani Moskova ile müzakerelere başlanmadan önce varsayımsal Trump yönetiminin Rusya üzerindeki baskısı tam tersine artabilir.
ABD'de yaklaşan başkanlık seçimleri sadece ABD için değil, birçok ülke için büyük önem taşıyor. Özellikle Ortadoğu'daki süreçler, Rusya-Ukrayna savaşının gidişatı bir ölçüde seçimlere bağlı.
5 Kasım 2024'te yapılması planlanan seçim, ülke tarihindeki 60'ıncı başkanlık seçimi olacak ve bu seçimde Amerika Birleşik Devletleri'nin 47'nci başkanı seçilecek. 15 Kasım 2022'de Amerika Birleşik Devletleri'nin 45. başkanı Donald Trump, seçim kampanyasının başladığını duyurdu. Demokrat partiden Kamala Harris mücadeleye devam edecek.
Trump'ın adı geçen siyasetçiler arasından seçilmesi Rusya-Ukrayna savaşının gidişatını nasıl değiştirecek? Konuyla ilgili gdh'a konuşan Rusya Siyasi ve Ekonomik İletişim Ajansı Analitik Projeler Direktörü Mikhail Neyzmakov, Trump'ın başkan seçilmesi durumunda bazı değişikliklerin olabileceğini belirtiyor.
Donald Trump'ın Rusya-Ukrayna çatışmasının taktiklerine ilişkin öngörülerin ağırlıklı olarak ya Cumhuriyetçi başkan adayının kişisel seçim açıklamalarına ya da etrafındaki siyasilerin yorumlarına dayandığını dikkate almak gerekiyor. İkinci durumda, Trump'ın ilk başkanlığı sırasında CIA direktörü Mike Pompeo'nun The Wall Street dergisindeki Temmuz 2024 tarihli köşe yazısı bunun açık bir örneğidir. Bu materyalde, bilindiği gibi, Amerikan dış politika bürosunun eski başkanı, Rusya'ya yönelik yaptırımları artırarak ve Ukrayna'ya silah tedarikini sınırlandırarak oldukça sert bir baskı hattı önerdi. Aslında "Pompeo'nun stratejisinin" Kiev açısından en sorunlu kısmı, Ukrayna tarafına silahların bedelsiz olarak değil, ödünç verme-kiralama yoluyla sağlanması önerisidir.
Neyzmakov, Trump'ın aynı konudaki açıklamalarının üç ana teze dayandığını söylüyor:
"Öncelikle çatışmanın daha da genişlemesi ve bunun 'Üçüncü Dünya Savaşı'na sıçraması' riskleri hakkında.
İkincisi, Joseph Biden yönetiminin Ukrayna'yı destekleme yaklaşımı nedeniyle Amerikalı vergi mükelleflerinin üzerindeki ağır yüke atıflar.
Üçüncüsü, Beyaz Saray'a dönen ABD'nin 45. başkanı, düşmanlıkları sona erdirmek için Vladimir Putin ile müzakere etmenin yollarını bulabilir.
Aslında Trump, Rusya-Ukrayna çatışmasına ilişkin somut vaatlerde bulunmadan manevra alanı yaratmaya çalışıyor. Şimdilik, cumhuriyetçi yönetimin iktidara gelmesi durumunda Kiev'in sorununun en azından NATO içindeki çelişkilerin artması ve Ukrayna'ya çeşitli şekillerdeki desteklerin finansmanına yönelik yaklaşımların gözden geçirilmesi olabileceği varsayılabilir. Öte yandan Moskova için bu durumda sorun, Trump'ın pragmatik müzakerelerin başlangıcı olarak gerilimi maksimuma çıkarmaya yönelik geleneksel dış politika tarzıdır. Yani Moskova ile müzakerelere başlanmadan önce varsayımsal Trump yönetiminin Rusya üzerindeki baskısı tam tersine artabilir.”
Neyzmakov, Moskova ile Washington arasında müzakerelerin yeni seçimlerden sonra mümkün olabileceğini de sözlerine ekledi.
Elbette, artık Donald Trump ve Kamala Harris'in ABD başkanlık yarışını kazanma şansının neredeyse eşit olduğunu hatırlamakta fayda var. Bir yandan Demokrat Parti adayı, bu çatışmada Ukrayna'yı destekleme çizgisi konusunda daha güçlü konuşuyor. Öte yandan Moskova ile Washington arasında müzakerelerin yenilenen demokratik yönetim koşullarında mümkün olduğu belirtiliyor. Harris'in seçilmesi durumunda ABD yönetiminin kompozisyonunun nasıl değişeceği önemli.