gdh'de ara...

Tünelin ucunda görünen ışık tren çıktı

Misillemenin gecikmesi, ABD’nin İran’ı doğrudan hedef alacak bir saldırı planladığının belirtisi olabilir.

1. resim

7 Ekim’de Gazze’deki direniş gruplarının İsrail’e karşı başlattığı saldırı ve ardından İsrail ordusunun giriştiği katliam dördüncü ayını doldurmak üzereyken, çatışmanın bölgesel nitelik kazanma istikametindeki eğilimi güçleniyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 25 Ekim 2023 günü Katar’da ev sahibi ülkenin Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile düzenlediği ortak basın toplantısında sürece damgasını vuracak şu cümleyi sarf etmişti:

Bölgemiz tam manasıyla bir dönüm noktasındadır. İçinde bulunduğumuz konjonktürden ya daha büyük bir savaşa, ya daha büyük bir barışa gideceğiz.

Netanyahu’nun iktidarda kalmak uğruna savaşın yangınını bölgeye yayma hırsı maalesef bu öngörünün ilk kısmını doğrular nitelikte gelişmeleri tetikledi. Lübnan’ın güneyine yönelik orantısız saldırılara girişen İsrail bunun karşılığını Husilerin Kızıldeniz’deki ticaret akışını kesen saldırılarıyla aldı. İsrail bununla da kalmadı İran’ı işin içerisine çekmek için Suriye’nin başkenti Şam’da İran Devrim Muhafızlarını hedef alan saldırılar düzenledi.

Angajman kurallarının değiştiğine işaret eden ve geçmişte dokunulmaz kabul edilen hedeflerin de ateş hattına alındığı bu süreçte en tehlikeli adım 27 Ocak’ı 28 Ocak’a bağlayan gece atıldı. Suriye ya da Irak’taki İran destekli gruplar Suriye - Ürdün sınırındaki ABD ordusunun “Tower 22” olarak adlandırılan üs bölgesine kamikaze dronla saldırı düzenledi. Patlamada 3 ABD askeri ölürken, 20’den fazla asker yaralandı.

Bölgedeki benzer bir gerilim, Suriye ordusu ile Rus paralı asker şirketi Wagner’in 2018 yılında yine Suriye’nin doğusunda ABD güçlerini ve terörist partnerleri PYD/YPG’yi hedef almalarıyla yaşanmıştı. 7-8 Şubat 2018 günlerinde Khasham Köyü yakınlarında yaşanan çatışmalarda ABD hava ve topçu gücü Şam yönetiminin askerlerine, milislerine ve Wagner mensuplarına ölümcül bir darbe vurdu.

Rusya, burada kaybettiği vatandaşlarının kimliklerine ve sayısına dair hiçbir resmi açıklama yapmadı. Ancak darbenin şiddeti nedeniyle Ruslar bir daha Amerikan ordusu ile karşı karşıya gelmelerine neden olacak benzer bir girişimde bulunmadılar.

Cumhuriyetçiler misillemenin doğrudan İran'a yapılmasını istiyor

27 Ocak gecesi düzenlenen saldırının ardından ise ABD’deki işleyen seçim takvimi Biden yönetiminin girişeceği muhtemel bir misillemenin içeriği açısından belirleyici olacak. Göçmen politikası nedeniyle Teksas Valisi ile ona destek veren 25 eyaletin isyanıyla karşı karşıya olan Biden, bir de bu saldırı sebebiyle Kongre’nin her iki kanadındaki Cumhuriyetçilerin ağır baskısı altında kaldı.

Cumhuriyetçiler ve Cumhuriyetçi Parti’nin en güçlü başkan aday adayı Donald Trump, Suriye-Ürdün sınırındaki saldırıyı Biden’ı zayıflamak için bir fırsat olarak gördüler. Biden’ın başkomutanlığındaki bir ABD’nin hayatta kalmasının mümkün olmadığını söyleyen Trump ve yandaşı Cumhuriyetçiler, doğrudan İran topraklarını hedef alacak bir misilleme düzenlenmesi için baskı yapıyorlar.

Nitekim, ABD Başkanı da 28 Ocak Pazar gecesi Ulusal Güvenlik ekibi ile biraraya gelerek muhtemel misilleme ihtimallerini değerlendirdi. Eğer Cumhuriyetçilerin bu fırsatçılıkları olmasa yüksek olasılıkla Biden yönetimi Suriye ve Irak topraklarındaki İran destekli milis gruplarına kapsamlı bir saldırı düzenleyerek konuyu kapatabilirdi. Ancak yaklaşan seçim süreci buna izin vermiyor.

Yine kısıtlı bir çerçevede kalacak misilleme de ilk 24 saat içerisinde gelmeliydi. Bunun gecikmesi ABD’nin İran’ı doğrudan hedef alacak bir saldırı planladığının belirtisi olabilir. Bu durumda 36 yıl geriye dönüp 1988 yılının Nisan ayında neler olduğuna bir bakalım.

Praying Mantis operasyonu

Irak-İran Savaşı’nın son 4 yılı tarafların birbirlerinin petrol gelirlerini hedef alan saldırılara sahne olmuştu. Irak, İran’ın petrol platformlarını ve İran petrollerini taşıyan tankerleri hedef alırken, İran ise Hürmüz Boğazı’nı bloke ederek petrol ticaretini tamamen durdurmayı denedi. İran bunun ardından 1987-1988 yıllarında Irak’ı destekleyen Kuveyt’in petrol ticaretini hedef almaya başlayınca ABD donanması “Operation Earnest Will”i başlattı.

İşte bu operasyon esnasında 14 Nisan günü ABD savaş gemisi USS Samuel B. Roberts fırkateyni İran tarafından denize bırakılmış bir mayına çarptı. Patlamada can kaybı olmadı, firkateyn hasar gördü ancak mürettebatının olağanüstü çabasıyla batmaktan kurtuldu. ABD bu olay üzerine İran’a kapsamlı bir misilleme kararı aldı.

18 Nisan günü ABD donanması ve hava kuvvetleri İran’ın askeri amaçlı kullandığı Sassan petrol platformuna saldırdı. Operasyon, ABD donanmasının İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra girdiği en büyük deniz çatışmasına dönüştü. İki petrol platformu imha edilirken olaya müdahale etme girişiminde bulunan İran’ın 1 fırkateyni ile 4 hücumbotu batırıldı 56 askeri öldürüldü.

Muhtemelen ABD yönetimi şu sıralarda bu ölçekte bir misillemenin arayışları ve planlaması içerisinde. Peki, İran yürüttüğü nükleer programın hatırına bu ölçekteki bir saldırıyı da sineye çeker mi? İşte bu sorunun yanıtı sürecin bundan sonraki gidişatını belirleyecek.

Tartışma