Türk dış politikasında 2023 yılı nasıl geçti?
2023 yılında Ankara, kırmızı çizgilerinden taviz vermeyen tutumuyla ulusal çıkarlarını koruma konusundaki kararlılığını gösterdi.
2023 yılı Türk dış politikasında kırmızı çizgilerin korunduğu ama bu sırada dostların çoğaltılıp hasımların azaltılmasına özen gösterilen bir yıl oldu. Bu süreçte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünya liderleriyle olan ikili ilişkilerinin de yapıcı bir rol oynadığını ifade etmek mümkün.
Krizler karşısında barışçıl diplomasi
Türk dış politikası, 2023 boyunca gerek Mevlüt Çaavuşoğlu’nun gerekse de Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanı olarak görev yaptığı dönemlerde krizler karşısında ön alıcı bir diplomasi yürütmeye çalışmasının yanı sıra var olan kriz alanlarında da çatışmaların sonlandırılması gayretiyle ön plana çıktı. Buna ek olarak Türkiye, mevcut kriz alanlarının bölgesel ve küresel istikrarsızlığı tetikleyecek gelişmelere sebep olmasını önlemek için de aktif bir diplomasi yürüttü.
Türkiye’nin arabuluculuk diplomasisinin odaklandığı yerin Rusya – Ukrayna Savaşı olduğunu söylemek mümkün. Bu konuda Kırım’ın uluslararası hukuka aykırı bir biçimde ilhak edilmesini tanımayan Türkiye, Ukrayna ile olan dostane ilişkilerini sürdürürken, enerji ve savunma başta olmak üzere çeşitli alanlarda Rusya ile de ilişkilerini derinleştirecek adımlar attı.
Elbette bu durum, Rusya – Ukrayna Savaşı’nda Türkiye’yi arabuluculuk konumuna taşıyan temel husus. Ancak Moskova ile Kiev arasındaki beklentilerin farklılığı, tarafların ateşkese ikna edilmesini zorlaştırıyor. Buna rağmen Türkiye, Tahıl Koridoru’ndan çekilen Rusya’yı Afrika ülkelerine tahıl ulaştırılması konusunda bir sürece ikna etmeyi başardı. Bu da gıda krizinin derinleşmesini engelleyen mühim bir başarı.
Diğer taraftan İsrail’in Gazze halkına yönelik soykırım girişiminin başladığı 7 Ekim’den bu yana Türkiye iki farklı noktaya yoğunlaşan bir diplomasi sergiledi ve bu tutumunu sürdürüyor. Bunlardan ilki, çatışmaların en kısa sürede sona erdirilmesi için İsrail’in üzerinde baskı oluşturulması. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Bakan Fidan da çalışmalarını buna yoğunlaştırdı.
İkinci husus ise Türkiye’nin uluslararası kurumların krizleri önlemedeki yetersizliğini her platformda dile getirmesi. Esasen bu, Ankara’nın uzun yıllardır devam ettirdiği bir politika ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür.” söylemine dayanıyor. Bu anlamda Türk dış politikasında bir tutarlılığın bulunduğundan bahsetmek mümkün.
Tüm bunlara ek olarak Türkiye, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecine de yapıcı katkılarda bulundu. Üstelik bunu yaparken Kafkasya – Orta Asya hattını refah yoluna çevirmek isteyen Orta Koridor’u da ön plana çıkardı.
Dostları çoğaltma politikası
2023 yılında Türk dış politikasına barışçıl diplomasi anlayışının bir parçası olarak geçmişin husumetlerinin aşılmasına yönelik gelişmeler damga vurdu. Bu anlamda Mısır ile yürütülen normalleşme süreci oldukça mühim. Türkiye’nin Mısır ile başlattığı normalleşme, karşılıklı olarak Büyükelçilerin atanması ile önemli bir eşiğin aşılmasını sağladı. Bunun Doğu Akdeniz’deki gerilimin düşürülmesine de katkı yapacağı aşikar.
Doğu Akdeniz’deki gerilimi düşürecek en kritik gelişme ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan ziyareti vesilesiyle Ankara ile Atina’nın kriz alanlarından ziyade işbirliği fırsatlarına odaklanma kararı alması. Bu bölgesel istikrar ve barış ortamına katkı sağlayacak gibi gözükmekte.
Diğer taraftan Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi Arap ülkeleriyle de krizleri arka plana iten yapıcı ilişkiler geliştirme yoluna giderek geçmişin dargınlıklarının aşılmasını sağladı. Benzer bir gelişmenin Ankara - Bağdat hattında da yaşandığı biliniyor. Taraflar petrol ticareti konusunda ciddi ilerleme kat ederken, Kalkınma Yolu Projesi ile de bölgesel refaha hizmet edecek bir projeye imza attı. Türkiye’nin normalleşme süreçleri ile anılan 2023 dış politikası, tavizkar bir siyaset anlayışını da barındırmadı. Özellikle de Türkiye - Batı ilişkilerinde bunu görmek mümkün.
Kırmızı çizgilerin görüldüğü yer: Türkiye - Batı ilişkileri
Türkiye - Batı ilişkilerine bakıldığında Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) eski Türkiye’yi özleyerek birtakım dayatmalarda bulunduğu görülüyor. Bu dayatmalara ise Ankara’nın boyun eğmediği aşikar. Bunun en somut göstergesi de İsveç’in 2022 yılından beri Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) üyeliğinin gerçekleşmemesi.
Türkiye, İsveç’in terör örgütü PKK ve FETÖ’ye verdiği desteği kesmesi ve terörle mücadelede somut adımlar atmasını bekledi. Bu konuda ABD başta olmak üzere Batılı devletlerden ciddi baskı görmesine rağmen geri adım da atmadı.
Terörle mücadele Ankara’nın 2023 yılındaki dış politikasındaki en önemli kırmızı çizgiyi oluşturdu. Bunu Bakan Fidan’ın Irak ziyaretinde yaptığı açıklamalarda, İran’a verdiği mesajlarda ve bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’ye özellikle de PKK/YPG konusundaki çıkışlarında gördük. Türkiye, 2023 yılı içerisinde terör örgütlerine karşı sınır ötesinde önemli operasyonlar ifa etti. Bu operasyonların Batı’da yarattığı rahatsızlık ise 2023 yılında Türkiye - Batı ilişkilerindeki gerilimin devam etmesine sebebiyet verdi.
Sonuç olarak Türkiye, 2023’te krizler karşısındaki yapıcı tutumuyla dostlarını çoğaltmaya dönük bir strateji yürüttü. Bunu yaparken Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) yapısını tartışmaya açarak uluslararası sistemin işlevsizliğini de tüm dünyaın gündemine taşıdı. Bu esnada dostlarını çoğaltmayı amaçlayan politikasıyla çok sayıda başkent ile normalleşme süreci yürüten Ankara, kırmızı çizgilerinden taviz vermeyen tutumuyla ulusal çıkarlarını koruma konusundaki kararlılığını da ortaya koydu. 2024’te aynı tutarlı yaklaşımın devam edeceğini öngörmek mümkün.