Türk savunma sanayiini NATO ülkeleriyle bekleyen fırsatlar neler?

T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı (SSB) Prof. Dr. Haluk Görgün, Antalya'da düzenlenen Savunma ve Havacılık Sanayiinde Küresel Stratejiler Konferansı'nda Türk savunma sanayii basına açıklamalarda bulundu.

1. resim

Görgün, SSB'nin hedefinin ihracatı arttırmak ve bunu sürdürülebilir hale getirmek olduğunu vurguladı.

“Amacımız, işimiz, gücümüz ihracat. Yani bunu nasıl arttırabiliriz. Bunu nasıl sürdürülebilir ve sistematik hale getirebiliriz. Dost ve müttefik ilkelerle aslında riskleri nasıl karşılıklı paylaşabiliriz. Bunların üzerine çok kafa yoruyoruz.”

İhracatı kolaylaştırmak için atılan adımlar

Görgün, SSB'de Uluslararası İş Geliştirme Daire Başkanlığı'nın direkt Başkan'a bağlandığını ve bu sayede bürokratik ve zamansal süreçlerin ortadan kalktığını kaydetti. Bu sayede haftada bir toplantı yaparak uluslararası iş geliştirme faaliyetlerini takip ettiklerini ve değerlendirdiklerini belirtti.

“Kendi içimizde malumunuz SSB’ye başladığımda bir organizasyonel bir değişiklik yaptık. Dağınık birtakım birimler vardı onları toparladık. Ama Uluslararası İş Geliştirme Daire Başkanlığını direkt Başkan’a yani kendime bağladım. Benden önce bir Başkan Yardımcısına bağlı idi. Yani Daire Başkanlığı, Başkan Yardımcısı üzerinden Başkan’la irtibatlanıyordu ki bu durum bürokratik ve zamansal bir sorun oluşturuyordu.

Şimdi biz direkt çalışıyoruz. Uluslararası İş Geliştirme’deki tüm arkadaşlarımla, bölge müdürleriyle, daire başkanıyla haftalık mutlaka toplantılar yapıyoruz. Her hafta cuma günü bana raporlama yapıyorlar. Cumartesi günü ben onları okuyorum, değerlendiriyorum. Pazartesi günü de toplantıda hem ülkeler bazında hem şirketler bazında bunları değerlendiriyorum.

Hem ekibin güçlendirebilme, daha fazla uluslararası ve iş geliştirme anlamında arkadaşımızı SSB’de aramızda görme ve uzmanlıkları ve alanları biraz daha arttırma müdürlük seviyesinde gayretlerimiz olacak.”

Uluslararası iş geliştirmede ezber bozan yeni yaklaşımlara ihtiyaç olduğunu vurgulayan Görgün, bunun bir kısmının finansman ve kaynakla alakalı olduğunu, ancak önemli bir kısmının da müşteriyi ikna edebilmekle alakalı olduğunu söyledi.

Görgün, IDEF Fuarı'nın hem katılımcı seviyesi hem de düzenlenen paneller anlamında savunma sanayiinde önemli bir gösterge olduğunu ve Türk firmaları için prestijli bir etkinlik olduğunu kaydetti.

NATO ülkeleriyle fırsatlar

gdh defence'in özel sorusu üzerine Görgün, Türk firmalarının NATO ülkeleriyle ortak üretim için eşsiz bir fırsata sahip olduğunu ve Vilnius Zirvesi'nde de bu konunun ele alındığını belirtti.

Görgün, Türk savunma sanayinin insan kaynağı, mühendislik, yetkinlik, pratik çözüm, tesisler ve yapılanma bakımından önemli avantajlara sahip olduğunu vurguladı.

Ayrıca, Türk savunma sanayinin satış sonrası desteğiyle de öne çıktığını ve kullanıcıların ihtiyaçlarını karşıladığını söyledi.

“Bizim en önemli varlığımız insan kaynağımız. Genç bir nüfusumuz var. Aslında tüm dünya için uzun soluklu bir iş birliği vaat ediyoruz. Çalışan yaş ortalamamız 34 civarında. Yani bu insanlar en az 60 yaşına kadar 65 yaşına kadar çalışsa bir 30 sene muhataplarımız açısından var olan tecrübenin zaman içinde ciddi ve iyi bir ilişkinin devamı demek. Bu çok önemli.

Tesislerimiz ve yapılanmamız diğer ülkelere göre daha güncel. Yıllardır üretim yapan Avrupa’nın birçok tesisinden daha güncel tesislerimiz var. Bunları nereden biliyoruz? Hem kendi ziyaretlerimizden biliyoruz hem de işte Avrupalı ülkelerin şirketlerini ziyaret edip sonra da ülkemize gelen ülkelerin temsilcilerinden biliyoruz.

Ülkelerin temsilcileri diyorlar ki şimdi şu ülkedeydik bu firmayı ziyaret ettik. “Şimdi buradayız. Gurur duyuyoruz, hayranlıkla görüyoruz. Çok daha iyi altyapınız var” diyorlar.

NATO’daki hem modernizasyon, hem yeni ürünlerin geliştirilmesinde Avrupa’daki ülkelerle beraber çalışabilmek için önemli bir fırsat olduğumuzu düşünüyoruz.”

Türk savunma sanayii ürünleri neden tercih ediliyor?

Görgün, Türk savunma sanayinin kendi ordusuyla ürünlerini geliştirmiş olmasının bir çalışma refleksi oluşturduğunu ve bu refleksin de son kullanıcılara sunulduğunu söyledi.

“Kendi tecrübeme göre biz bir güven telkin ediyoruz. Satış sonrası sat-unut gibi bir durumumuz yok. Ürünün ihtiyacı olduğunda kullanılması gerektiğinde o desteği verebilen ve verebilecek bir endüstrimiz var.

Bizde sistemi sattık, ortalık bitti, işimiz bitti gibi bir anlayış yok. Ben kullanıcı tarafından bunun kıymetli olduğunu biliyorum ve çokça hissediyoruz.

Ama sektör olarak baktığımızda biz karşımızdakini dinleyen, anlayan bir hızlı çözüm oluşturmaya çalışan ve ihtiyaç olduğunda da yanında olduğumuz hissiyatını veren bir yapımız var.

Biz kendi ordumuzla ürünlerimizi hep birlikte geliştirmişiz. Yani kullanıcının değerlendirmelerini hep kıymete almışız ve onlara göre güncellemişiz. Bu bir çalışma refleksi oluşturmuş bizde. O çalışma refleksini karşı tarafa aktardığınızda işte son kullanıcı arzu ettiği arayıp bulamadığı yaklaşım. O da bir tercih oluyor.”

Kaynaklar

Tartışma