Hükümette Wilders etkisi: Gözler, Türkiye-Hollanda ilişkilerine çevrildi
Geert Wilders'in rol üstlendiği hükümetin Ankara ile izlemeyi planladığı yol haritası merak konusu oldu. Lahey Stratejik Araştırmalar Merkezi'nden Gerben Bakker ile Hollanda'daki Müslümanların durumunu ve Türkiye ile ilişkilerin geleceğini konuştuk.
Hollanda'da hükümet 223 gün sonra kuruldu. Irkçı ve İslam düşmanı Geert Wilders'in gölgesinde aşırı sağ-merkez sağ koalisyon hükümeti hayata geçirildi. Lahey Stratejik Araştırmalar Merkezi'nden (HCSS) Gerben Bakker, yeni hükümetin Türkiye-Hollanda ilikişlerine olası yansımalarını gdh için değerlendirdi.
Ülkesindeki Müslümanları hedef alan söylemleriyle bilinen Wilders, bu tavrını Başbakan Dick Schoof liderliğindeki koalisyon hükümeti kurulmadan önce de sürdürdü.
Wilders'in dışlayıcı üslubunun Hollanda kamuoyunda ve dış politikasında nasıl bir etkiye sahip olacağı soru işaretlerine neden oluyor. Özellikle Türkiye'yi her fırsatta hedef almaktan geri durmayan 60 yaşındaki siyasetçinin izlediği yolun, yeni hükümeti nasıl yönlendireceği merak ediliyor.
Avrupa ülkesindeki yeni dönemle ilgili gdh'a açıklamalarda bulunan Gerben Bakker, "İki ülke arasındaki ilişkilerde sakinlik sağlanabilir mi yoksa gergin günler mi bizi bekliyor?" sorusuna "Bu henüz belli değil. Lahey-Ankara ilişkileri, zaman zaman zorluklara sahne olmuştur." dedi.
"Türkiye NATO'da güçlü bir askeri müttefik"
Türkiye'de yapılan seçimler sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve AK Parti'nin Hollanda'daki Türk toplumunu mobilize etmeye çalıştığını öne süren Bakker, Rutte dönemine ve iki ülke arasındaki bağlara işaret etti:
Merkez sağ parti VVD'nin eski Başbakanı Mark Rutte, Erdoğan ve hükümetiyle perde arkasında ortak zemin bulma ve anlaşmalar yapma konusunda yetenekliydi. Yetkililer, Türkiye-Hollanda ticari ilişkilerinin hayati öneme sahip olduğunu kabul ediyorlar. Ayrıca Türkiye, NATO bağlamında güçlü ve önemli bir askeri müttefik.
Başbakan Schoof'un uluslararası geçmişi yok
Yeni Başbakan Dick Schoof'un uluslararası arenada nasıl hareket edeceğinin belirsizliğini koruduğunu anlatan Bakker, şunları ifade etti:
Schoof'un çok fazla iç güvenlik tecrübesi var, güçlü bir lider olarak görülüyor ancak uluslararası geçmişi yok. Schoof'un dört(!) başbakan yardımcısını, bunlardan biri olan Wilders'i, hizaya sokup sokamayacağı önemli olacak. Bu zor olabilir çünkü Wilders'in PVV'si seçimi kazandı. Bu nedenle işleri kendi istediği gibi yönetme beklentisi var.
Wilders'ten 'geçici' yumuşama
Bakker, Wilders'in seçim nedeniyle İslam karşıtı söylemini geçici olarak yumuşatmasının muhtemel olduğuna dikkati çekti. Diğer taraftan, "Bu fırsatı kaçırmak istemediği için yumuşatmasının bir nebze sürdürülebilir olma ihtimali de var." dedi.
Hollandalı araştırmacı, Hollanda'daki Müslüman nüfusun, PVV ve Wilders'in varlığına "alışkın" olduğuna dikkati çekti.
"Müslüman topluluklar içe kapanabilir"
"Bazı Müslümanlar, göç karşıtı politikaları bile destekleyebilir." tezini öne süren Bakker, şöyle devam etti:
Seçim sonuçlarına karşı sosyal huzursuzluk yaşanmadı. Ancak analistler, Gazze savaşı, Avrupa'da radikal sağın yükselişi gibi etkenlerin genç Müslümanları hayal kırıklığına uğratarak radikalleşmeye yatkın hale getirebileceği konusunda hemfikir. Ayrıca, Müslüman topluluklar yabancılaşmış hissedebilir ve içe kapanabilir.
İvmelenen İslam karşıtlığı
Geert Wilders, siyasetteki yolculuğunu İslam karşıtlığıyla şekillendirdi. 2006'da PVV'yi kurdu. Girdiği ilk seçimde parlamentoda 9 sandalyenin sahibi olurken İslam karşıtlığına ivme kazandırdı.
"PVV'ye destek göçmenlik karşıtlığıyla yönlendiriliyor"
Wilders'in Müslümanlara yönelik hakaret ve dışlayıcı söylemlerini değerlendiren Gerben Bakker, Hollanda'yı nelerin beklediğine de değindi:
Hollanda'da Wilders'in PVV'sine verilen destek, büyük ölçüde göçmenlik karşıtı duyguyla yönlendiriliyor. Önceki hükümetler göçmen sayısını azaltmada başarısız oldular ve birçok insan göçmenleri konut sıkıntısı ve işsizlik gibi çeşitli sorunların temel nedeni olarak görüyor.
Bu durum, birçok ülkenin yaşadığı gibi 'önce ulus' duygusunun yükselmesine neden oluyor. Buna ek olarak, Wilders, vatandaşları ve kişisel dini koruyan anayasal haklara uymak zorunda.
"Müslümanların aktif olarak zarar göreceğini düşünmüyorum"
Geçmişte Wilders'in, Faslılara yönelik açıklamaları nedeniyle Hollanda yasalarına göre yargılandığını hatırlatan Bakker, "Bu durum, onu daha temkinli yapacak. Yeni hükümet altında Müslümanların aktif olarak zarar göreceğini düşünmüyorum." ifadelerine yer verdi.
Lahey Stratejik Araştırmalar Merkezi araştırmacısı, toplumun bazı kesimlerinde artan sosyal gerilimleri ise "kesinlikle" görebileceklerini, bunun da endişe kaynağı olması gerektiğini kaydetti.
Başbakan olma beklentisi var
Aşırı sağcı PVV lideri Wilders'in, seçimleri birinci sırada tamamlamasına rağmen başbakan olma talebi kabul görmedi. Ancak hükümetin bir parçası olmaya devam edecek. Mart ayında yaptığı açıklamada, "Bu talebimden vazgeçtim, ancak daha fazla Hollandalının desteğiyle başbakan olacağım" dedi.
"Hollanda için felaket olur"
Bakker, "Wilders'in gelecekteki bu hedefine ulaşabileceğini düşünüyor musunuz?" sorusuna yanıt verdi:
Hayır. Wilders, seçimleri popülist söylemi nedeniyle kazandı. Eğer gerçek görüşleri tam anlamıyla politik olarak hayata geçerse, bu Hollanda'nın uluslararası duruşu açısından felaket olur.
"Göçü durdurma hedefi imkansız hale geldiğinde destek azalabilir"
Bakker, milliyetçi politikaların Hollanda'nın uluslararası ticaret ve sanayi hedefleriyle büyük ölçüde çeliştiğini de anlattı.
"Yeni hükümetin göç karşıtı vaatlerini yerine getirmekte zorlanacağı yönünde de yüksek bir beklenti var." diyen Bakker, "Hükümetin göçü tamamen durdurma hedefi imkansız hale geldiğinde destek azalabilir." şeklinde konuştu.
Gerben Bakker, son olarak dünyanın 18'inci büyük ekonomisi olan Hollanda'nın dış politikasının yeni dönemde ticari ilişkilerin güçlendirilmesine odaklanacağını söyledi.
İnsani yardımlarda kesinti beklentisi
Yeni hükümetteki sağ partilerin insani yardım programlarına yapılan harcamalarda kesinti yapması bekleniyor. "Bu, milliyetçi söylemle tutarlı." diyen Bakker, sözlerini şöyle tamamladı:
Vergi gelirleri, Hollanda'nın kaygıları için harcanmalı. 'İdealist, solcu' gündemler için kullanılmamalı.