Ukrayna'da 'Kirli Bomba' Söylemi
Rusya'nın, Ukrayna’nın kullanacağını iddia ettiği ‘Kirli bomba’ nedir? Rusya'nın böyle bir iddiayı ortaya atma sebebi ve olası etkileri ne olabilir?
Rus yetkililerin yaptığı açıklama ve Amerikan, İngiliz, Fransız ve Türk Savunma Bakanları ile yapılan görüşmelerde aktarıldığı üzere, Rusya Ukrayna’yı ‘kirli bomba’ hazırlamak ve Rusya’ya karşı kullanma planları içerisinde olduğuyla itham etmektedir.
Rusya aynı ithamları BM Güvenlik Konseyi seviyesinde de yapmıştır. Rusya’nın yaptığı bu ithamlar hiçbir şekilde delil veya bilgiyle doldurulmadığı gibi, İngiliz, Fransız ve Amerikan Dışişleri Bakanları tarafından yapılan ortak açıklamada da asılsız olarak nitelendirilmiştir. Ukrayna makamları da bu iddiaları yalanlamıştır.
Peki ‘kirli bomba’ nedir? Olası etkisi nedir ve Rusya neden böyle bir iddiayı ortaya atmaktadır?
Rusya’nın ‘kirli bomba’ olarak nitelendirdiği bomba nükleer materyallerin patlayıcı maddeler ile beraber havaya uçurulmasıdır. Nükleer bombanın aksine, kirli bomba doğrudan yüksek seviyede zenginleştirilmiş nükleer materyal gerektirmemektedir. Radyosyon içeren ve hastanelerde, nükleer reaktörlerde veya laboratuvarlarda bulunabilecek materyallerden yapılabilmektedir. Radyoaktif materyallerin sıradan patlayıcı maddelerle beraber arabada dahi taşınabilecek bir kirli bomba oluşturmaktadır.
Kirli bombanın yayılımı, dağılımı ve hedef alacağı bölge muğlaktır. Nükleer bombanın aksine ilk etapta patlama meydanında patlayıcı maddelerin fırlama etkisi ile küçük çaplı bir hasar oluşturması ve asıl hasarın bir bulut misali yayılarak vereceği öngörülmektedir. Patlama sonrası radyasyonlu bulut dalgasının nasıl yayılacağı ve nasıl dağılacağını kestirmek mümkün değildir. Örneğin Rusya’nın Ukrayna’da işgal ettiği bölgelerde patlayacak olursa, radyasyonun rüzgar etkisiyle bir bulut gibi hem Ukrayna’ya hem de Rusya’ya doğru yayılması mümkündür.
Kirli bombanın ölümcül etkisi hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Amerikan Bilim İnsanları Federasyonu'nun yaptığı çalışmaya göre New York’ta Manhattan’ın en üst noktasında patlatılacak bir kirli bomba tüm şehri asırlar boyunca yaşanılmaz yapacaktır. Ancak örneğin ABD’deki Texas Sağlık Hizmetleri Müdürlüğü’nün öngörüsüne göre bir kirli bombanın yüksek sayıda ölümlere veya sağlık sorunlara yol açmasının ihtimali düşüktür. Sağlık Hizmetleri Müdürlüğü’ne göre bir kirli bombanın bölgedeki insanlar üzerine yaratacağı etki röntgen cihazına benzeyecektir.
Kirli bombaya maruz kalan tüm bireylerin teker teker röntgen cihazından geçmesi ile eş tutulmaktadır. Bir benzetme olarak atılan bir taşın insana isabet etmesi durumunda acıtacağını, fakat aynı büyüklükteki taşın parçalanıp kum haline getirilip atıldığında etkisiz olması ile kıyas edilmektedir. Bundan dolayı kirli bombadan korunmanın en kolay yolunun fiziki olarak uzaklaşmak olduğu ifade edilmektedir.
Kirli bombanın etkisi hakkında bu denli büyük fark içeren öngörülerin olmasının bir sebebi, bugüne kadar kirli bombanın kullanılmamış olmasıdır. Günümüze kadar toplam dört kirli bomba saldırı denemesi olduğu aktarılmaktadır. ABD’de yakalanan iki El-Kaide üyesinin kirli bomba yapmayı planladıkları ifade edilmiş ve 2002 ile 2004 yıllarında iki zanlı da hiçbir somut hazırlık yapmadan yakalanmıştır. Ancak diğer iki deneme daha önemlidir. Çeçenistan direnişi kapsamında 1996 ve 1998 yıllarında iki kirli bomba Moskova ve Çeçenistan’da yerleştirilmiştir. Rus güvenlik güçleri iki bombayı da etkisiz hale getirmiş ve patlamalarını engellemiştir.
Söz konusu iki saldırı girişimi yüzünden, Rusya’nın toplumsal hafızasında kirli bomba önemli bir yere oturmaktadır. Putin’in gelip ‘demir yumruğu’ ve Kadirov ile işbirliği sonucunda ‘çözdüğü’ Çeçenistan sorununu hatırlatmaktadır. Bu açıdan Rusya’nın kirli bomba söyleminin Rus iç siyaseti açısından da bir ehemmiyeti ve önemi bulunduğu göz ardı edilmemelidir.
Tekrar Rusya’nın Ukrayna’ya ithamlarına geri dönülürse, Rusya’nın bu ithamı aslında bir sürecin parçasıdır. Rusya’nın Şubat’ta Ukrayna’yı işgal etme girişimi başlamadan önce, Rus kaynakları ABD’nin Ukrayna’da biyolojik silah üretmek için laboratuvarlar inşa ettiği ve çalışmalar yürüttüğü iddia edilmişti. Rusya’nın dezenformasyon stratejisinin bir parçası olarak Ukrayna’dan ciddi bir tehdidin geldiği ve yasaklı silahların kullanılacağı algısı yaratılmaya çalışılmıştı. Ancak ABD’nin Irak’ı işgal etmesinde olduğu gibi söz konusu laboratuvarlar Rus işgali sonrası bulunmadı. Hatırlanacağı üzere, ABD Irak’ı işgal ederken ülkede kitlesel imha için kimyasal silah ve laboratuvarlar olduğu iddia edilmiş, fakat ne silahlar nede laboratuvarlar bulabilmişti.
Rusya’nın da ABD’ye benzer bir şekilde bu yönde bir dezenformasyon yaptığı bilinmektedir. Nitekim Suriye örneğinde görüldüğü üzere, Rusya birçok kez Suriyeli muhaliflerin ve El-Kaide’nin Suriye’de kimyasal silah kullanımı hazırlığında olduğunu iddia etmiştir. Rus propaganda makinesinin yoğun çalışmaları sonucunda, Suriye’de gerçekleşen Guta ve Han Şeyhun kimyasal silah saldırılarının muhaliflerce düzenlenen ‘false flag’ saldırı olduğuna milyonlarca insan inanmıştır.
Ancak hükümetlerarası organizasyon olan Kimyasal Silahların Yasaklaması Örgütü (OPCW)’nin Rusya ve ABD’nin anlaşması sonucunda yaptığı araştırmada, kimyasal silah saldırısının Esed rejimi tarafından gerçekleştirildiği delilleri ile ortaya konulmuştur. OPCW’nin o dönemki dönemsel başkanının da bir Türk olması tarihin ayrı bir cilvesidir.
Rusya’nın kirli bomba ithamları Suriye’de olduğu gibi dezenformasyon ve olası bir Rus kitlesel silah saldırısını örtmek adına öne sürülen bir algı çalışması olduğu değerlendirilmektedir. Ancak bu değerlendirmeyi de ispat etmek mümkün değildir. Ayrıca Amerikan istihbaratının değerlendirmesine göre Ukrayna veya Rusya tarafından savaşta bir kirli bombanın kullanılmasına dair herhangi bir istihbarı bilginin olmadığı ifade edilmiştir.
Geçmiş tecrübeler, değerlendirmeler ve kirli bombanın olası etkisi bir araya getirildiğinde, ne Ukrayna’nın ne de Rusya’nın kirli bomba kullanması olası olarak görülmemelidir. Rusya’nın kirli bomba ithamlarının ardında yatan temel sebep muhtemelen korku yaratmak ve tedirginlik oluşturmaktır. Nitekim Rus devlet yetkililerin sürekli olarak nükleer savaş tehdidinden dolaylı olarak hatırlatmaları üzerine gelen bu itham, batı toplumları arasında şu soruya yol açmaktadır: Ukrayna için bu kadar riske girmeye değer mi?
Görünen o ki, Rusya’nın kirli bomba ithamları bir yandan iç kamuoyuna Çeçenistan savaşını hatırlatırken, diğer yandan da batılı toplumların ne olduğunu bilmedikleri yeni bir tehdidin varlığını sunmaktadır. Rusya’nın bu açıklamaların büyük ihtimalle sadece batılı toplumlara karşı uyguladığı psikolojik harbin bir parçasıdır.