gdh'de ara...

Unutulmuş ortaçağ alışkanlığı: Günde iki uyku

Tarih öncesi ilk insanlardan devraldığımız normal uyku anlayışı bu şekilde olabilir miydi? İki uyku nasıl uyunuyordu? Ve bu kadar yaygın olan bu alışkanlık nasıl tamamen unutuldu?

1. resim
12.01.2022

İnsanlar yaklaşık 1000 yıl boyunca bir akşam bir de sabah, günde iki kez uyudu. Bunun sebebi neydi? Bu alışkanlık neden kayboldu?

13 Nisan 1699, saat 23.00 suları. İngiltere'nin kuzeyinde küçük bir köyde yaşayan dokuz yaşındaki Jane Rowth, gözlerini kırpıştırarak açtı. Annesiyle birlikte yattıkları kısa uykudan uyandı ve gecenin değişken gölgelerini izledi.

Annesi, kalkıp evdeki ateşin başına geçmiş ve pipo içmeye başlamıştı. Tam o sırada pencerede beliren iki erkek, annesine hazırlayıp kendileriyle gelmelerini söyledi.

Jane daha sonra mahkemede, annesinin bu iki adamı bekliyor gibi göründüğünü söylemişti. Annesi onlarla gitmeden önce kızının kulağına "güzelce yat ben sabah gelirim" demişti.

Ancak Jane'in annesi sözünü tutmadı ve eve bir daha dönemedi. O gece vahşice öldürülmüştü. Birkaç gün sonra da cesedi bulunmuştu. Bu cinayeti kimin neden işlediği hiçbir zaman çözülemedi.

Olaydan yaklaşık 300 yıl sonra 1990'lı yılların başında tarihçi Roger Ekirch, Londra'daki Kamu Kayıtları Ofisi'ndeydi. Ekirch, 1838-2003 yılları arasında Birleşik Krallık Ulusal Arşivleri'nin saklandığı bu binada; eski parşömen kağıtlar arasında Jane'in mahkeme ifadesini buldu. Bu ifadede tuhaf şeylerin olduğunu düşündü.

Aslında tarihçi Ekirch, gece saatleriyle ilgili kitabı için araştırma yapıyordu ve bunun için Orta Çağ'ın başlarından Sanayi Devrimi'ne kadar olan tüm belgeleri taramaya karar vermişti. Uyku bütün toplumlarda gerek duyulan, biyolojik olarak değişmez bir yaşam unsuru olduğu için bu bölümü yazma konusunda canı sıkkındı. Yeni bir şey bulabileceğini düşünmüyordu.

Fakat Jane'nin ifadesini okurken, 17. yüzyıl yaşamına ilişkin daha önce hiç rastlamadığı heyecan verici iki kelime dikkatini çekti: "ilk uyku".

Jane mahkemede, iki adam evlerine gelmeden önce, annesiyle birlikte akşamın ilk uykusundan uyandıklarını anlatıyor. İlk uyku geceyi ikiye bölen bir de ikinci uykunun varlığına işaret ediyor.

Bu bir tuhaflık mı yoksa başka bir şeyin ipucu mu?

Ekirch uzun yıllar arşivleri tarıyor ve iki fazlı uykuya dair daha fazla bilgi buluyor. Profesör Ekirch, çalışmalarını yazılı kayıtların da bulunduğu internet veri tabanlarını kapsayacak şekilde genişlettiğinde, iki uyku olgusunun başta düşündüğünden çok daha normal bir şey olduğunu fak ediyor.

Ekirch yüzlerce mektupta, günlükte, makalelerde, felsefi denemelerde, tiyatro oyunlarında ve gazete metinlerinde gecede iki kez uyumaktan bahseden birçok referans buldu. Bu tarihi alışkanlık "Old Robin of Portingale" gibi baladlara bile girmişti:

"Ve ilk uykundan kalktığında, sıcak bir şey içeceksin ve bir sonraki uykundan kalktığında acıların dinecek…"

İki fazlı uyku

İki fazlı uyku sadece İngiltere'ye özgü bir alışkanlık deği. Sanayi öncesi birçok toplumda görülüyor.

İtalya birinci uykuya "primo sonno", Fransa ise "premier somme" diyor. Hatta Profesör Ekirch, Afrika, Güney ve Güney Doğu Asya, Güney Amerika ve Orta Doğu'da bazı bölgelerde de iki fazlı uyku alışkanlığı olabileceğine dair kanıtlar bulmuş. 1555 yılında, Brezilya Rio de Janeiro'da yazılmış bir metinde, Tupinamba halkının birinci uykudan sonra akşam yemeği yediği anlatılıyor.

Ekirch'in bulabildiği en eski iki fazlı uyku kaydı, MÖ 8. yüzyılda yazılmış epik Yunan hikayesi Odysseia'dan, sonuncusu ise 20. yüzyıl başlarındaydı. Bundan sonra iki fazlı uyku ortadan kayboluyordu.

Yeni bir endişe

İnsanlığın uyku kalıplarındaki değişikliğin önemli bir yan etkisi uykuya olan yaklaşımların da değişmesi. Çok uyuyanları suçlama veya erken kalkma ve üretken olma endişesi gibi.

Ekirch, uyku kalıplarımız tamamen değiştiği için gece uyanmanın insanlarda panik duygusu yaratabildiğini söylüyor.

İki uyku sistemini terk etmiş olmamız, bugün uyuduğumuz uykunun daha kalitesiz olduğu anlamına gelmiyor. Ekirch, şu anda çok fazla uyku problemi yaşayan insan olmasına rağmen, 21. yüzyılın "uykunun altın çağı" olduğunu düşünüyor. Çünkü insanlığın büyük bir kısmı, önceki çağlarla kıyaslandığında artık gece yatağında öldürüleceğinden ya da donacağından endişe etmiyor. Çok sayıda insanla birlikte uyuma mecburiyeti de azaldı.

Kısacası tek parça uyku çok doğal olmasa da en azından fiziksel olarak ve güvenlik açısından daha rahat uyku uyuyoruz.