Hastanelerde skandal yaratan olayın detayları ortaya çıktı: İşte Yenidoğan Çetesi
İstanbul ve Tekirdağ’da gerçekleşen operasyonlarla çökertilen Yenidoğan Çetesi, bebekleri hastanelerin Yenidoğan ünitelerine yönlendirerek kazanç sağlamakla suçlanıyor. Peki, Yenidoğan Çetesi kimdir, hastaneleri hangileri?
Yenidoğan Çetesi çökertildi haberleri gelmeye devam ederken iddialar, hemşirelerin bebek ölümlerini örtbas etme çabalarına kadar uzanıyor. Yenidoğan Çetesi olayı nedir? İşte detaylar…
Yenidoğan Çetesi nedir?
Yenidoğan çetesi, doktor ve hemşirelerden oluşan bir grubun, bebekleri sağlık durumları gerektirmediği halde yenidoğan yoğun bakım ünitelerine alarak sağlık hizmetlerinden menfaat sağlama girişimidir. Savcılığın başlattığı soruşturma sonucunda, doktor F.S. ve ekibinin, sağlık sektöründe dolandırıcılık ve kötüye kullanım suçlarıyla suçlandığı belirtildi
Yenidoğan çetesi, İstanbul ve Tekirdağ'da bulunan özel hastanelerin yenidoğan ünitelerinde haksız kazanç sağlamak amacıyla organize suç faaliyetlerinde bulunan bir grup olarak tanımlanıyor. Çetenin liderliğini doktor F.S.’nin yaptığı ve çetenin hastanelerle iş birliği yaparak hasta bebekleri sahte belgelerle yoğun bakıma yönlendirdiği tespit edildi. Bu hastaneler üzerinden kazanç elde etmek amacıyla gerçekleştirilen faaliyetler, sağlık sektöründe büyük yankı uyandırdı.
Yenidoğan Çetesi hastaneleri
Çete, anlaşmalı oldukları hastanelerin yenidoğan servislerini kullanarak hasta bebekleri bu ünitelerde gereksiz yere tedaviye aldırdı. Bu süreçte hasta bebeklerin sahte evraklarla entübe edilmiş gibi gösterildiği, bazılarının ise ihmaller sonucu hayatını kaybettiği iddia ediliyor. Özellikle bir bebek ölümünün ardından, hemşirelerin bebeği "entübe olmuş gibi" gösterme talimatı vermesi bu skandalın boyutlarını gözler önüne serdi.
Gazeteci Seyhan Avşar, devleti dolandırmak için bebeklerin katledildiği olayda adı geçen 19 özel hastaneyi paylaştı:
1- AKABE SAĞLIK TESİSLERİ
2-DOĞAMED SAĞLIK HİZMETLERİ
3-EKİP SAĞLIK HİZMETLERİ
4-GÜNEY HASTANESİ SAĞLIK HİZ.
5-MEDİLİFE SAĞLIK HİZMETLERİ
6-ÖZEL AVCILAR HOSPİTAL HASTANESİ
7-ÖZEL AVRUPA ŞAFAK HASTAHANESİ
8-ÖZEL BAĞCILAR MEDLİFE HASTANESİ
9-ÖZEL DOĞA HOSPİTAL
10-ÖZEL İSTANBUL ŞAFAK HASTANESİ
11-ÖZEL İSTANBUL ŞAFAK SAĞLIK HİZMETLERİ
12-REFİK ARSLAN SAĞLIK HİZMETLERİ
13-REYAP SAĞLIK HİZMETLERİ ANONİM ŞİRKETİ
14-SİLİVRİ KOLAN HASTANESİ
15-YONCA SAĞLIK HİZMETLERİ
16- MEDİSENSE SAĞLIK HİZMETLERİ ŞİRKETİ
17- GMZ SAĞLIK HİZMETLERİ
18- ÖZEL REYAP İSTANBUL HASTANESİ
19- ÖZEL TRG HOSPİTALİST HASTANESİ
Yenidoğan Çetesi soruşturması kapsamında 9 hastanenin ruhsatı iptal edildi.
Ruhsatı İptal Edilen Hastaneler:
1- Özel Avcılar Hospital Hastanesi
2- Özel TRG Hospitalist Hastanesi
3 - Özel Birinci Hastanesi
4- Özel Güney Hastanesi
5- Özel Bağcılar Medilife
6- Özel Beylikdüzü Medilife
7- Özel Reyap İstanbul Hastanesi
8- Özel Şafak Hastanesi Bağcılar
9- Özel Silivri Kolan Hospital Hastanesi
Yenidoğan Çetesi skandalları
Yenidoğan çetesine dair skandal olayların ortaya çıkmasının ardından Ekşi Sözlük ve diğer sosyal medya platformlarında büyük bir tepki oluştu. Kullanıcılar, sağlık sektöründe güven sarsıcı bu tür olayların, denetimlerin yetersiz olmasından kaynaklandığını dile getiriyor. Özellikle bebeklerin hayatını tehlikeye atan ve haksız kazanç sağlayan kişilerin cezalandırılması gerektiği yönünde yorumlar yapılıyor.
Bebekleri bilerek enfeksiyona ittiler
İddianamede, maktul bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yatırıldığı, bu şekilde bazı bebeklerin enfeksiyon kapmasına, bazılarının da ölümüne neden olunduğu aktarılarak, şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları ilaçları hastaneden çıkarıp satarak maddi kazanç elde ettikleri vurgulandı.
Özel Hastaneler Yönetmeliğine aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında şüpheli Fırat Sarı'nın elebaşısı olduğu "yenidoğan suç örgütünün" çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalıştığı belirtilen iddianamede, sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hemşire yardımcılarıyla verildiği, bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı ifade edildi.
İddianamede, tıbbi yöntemlerden uzak tek düze, bebeklerin mevcut özel sağlık durumlarıyla bağdaşmayan uygulamalar gerçekleştirildiği, hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı ve doktor olarak müdahalede bulundukları aktarılarak, bazı şüphelilerin yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşirelerin usule aykırı epikriz raporları yazdığı anlatıldı.
Şüphelilerin incelenen dijital materyallerinde "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablonlar bulunduğu dile getirilen iddianamede, şüphelilerin çoğu zaman hastaların kan değerleri ve enfeksiyon olup olmadığı gibi hususlarda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmaksızın kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize ettikleri, raporların şablon olarak tek elden hastane dışındaki merkezden yazıldığı kaydedildi.
2 hastanenin faaliyetleri durduruldu
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca 22'si tutuklu 47 şüphelinin yer aldığı "Yenidoğan çetesi" hakkındaki iddianamede, "malen sorumlu" sıfatıyla yer alan 19 özel hastaneden ikisinin faaliyetlerinin askıya alındığı ortaya çıktı. Söz konusu hastanelerden Bağcılar Özel Şafak Hastanesi'nin eylül, Medilife Sağlık Hizmetleri Hastanesi'nin ise mayıs ayından beri faaliyet yapmadığı öğrenildi. Bağcılar Özel Şafak Hastanesi'nin camında el yazısıyla "Hastane kapalıdır" şeklinde bilginin yer aldığı, hastanenin kapı girişinin ise iki dubayla bağlanıp kapatıldığı gözlendi.
Fırat Sarı ve İlker Gönen'e 177 yıl hapis isteniyor
İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.
Aralarında doktor, hemşire ve sağlık görevlilerin de bulunduğu 18 şüpheli hakkında da bebeklerin ölümüne ilişkin "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçundan 10 ila 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.
İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor.
Yenidoğan Çetesi doktorları
Operasyon sonrası ortaya çıkan belgelerde, bazı doktorların hasta bebeklerin sağlık durumlarını yanlış bildirdiği, entübe edilmesi gerekmeyen bebekleri entübe gibi gösterdikleri öğrenildi. Bununla birlikte, bebeğin ölümünden sonra durumu gizlemek amacıyla sahte akciğer grafisi kullanıldığı da tespit edildi. Bu olay, doktorların etik dışı uygulamalarıyla sağlık sektöründe güven kaybına neden oldu.
Çetenin lideri TV programına katılmış
Yenidoğan çetesinin lideri Fırat Sarı’nın eski görüntüleri de ortaya çıktı. Çetenin elebaşı olduğu ileri sürülen Fırat Sarı'nın YouTube'da yayınlanan Kadınca TV'nin yayınına katıldığı, "Yenidoğan Nedir?" konusunun işlendiği programda soruları yanıtladığı ortaya çıktı.
Fırat Sarı, "Prematüre bebek nedir, tam anlamıyla tanımını yapar mısınız?" sorusuna şu yanıtı veriyor:
"Ortalama 40 hafta ama biz literatürde 37 haftanın altını prematüre olarak tabir ediyoruz. 37 haftanın altında doğan bebekler, işte şu an 21-22 haftaya kadar bebekler bile yaşatılabiliyor. 24 hafta, 28 hafta, 30 hafta doğan bebekler, erken doğan bebekler prematüre oluyor."
Bebeklerin canlarıyla dalga geçtiler
Öte yandan Yenidoğan çetesi lideri Fırat Sarı ile Çorlu Reyap Hastanesi hemşiresi Bahar Kanık'ın telefon konuşmaları da ortaya çıktı. Telefon konuşmaları kan dondurdu.
"Ben gelinceye kadar ölmesin ha"
"Sarıkaya'nın (bebeğin adı) fişini çekeceğim he gelmezseniz,
- Haha dedemin fişi"
"Tüh Halime'yi de bugün bekleyecektik bak."
Sağlık Bakanlığı Yenidoğan Çetesi açıklaması
Kamuoyunda “Yenidoğan Çetesi” adıyla bilinen, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri belirlenen kişilerle ilgili olay, Mayıs 2023’te İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve Emniyet Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülen bir operasyonla tespit edilmiş, cezai işlemler yapılmış ve konu adli makamlara iletilmiştir.
Sağlık Bakanlığımız tarafından söz konusu hastanelerin faaliyetleri hakkında başlatılan inceleme sonucu hukuki yaptırım süreçleri devreye alınmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı olarak özveriyle görevini yerine getiren, insanların hayatını kurtaran ve şifa dağıtan sağlık çalışanlarımızın insanlık dışı davranışlarda bulunan kişiler sebebiyle töhmet altında kalmasına izin vermeyeceğiz.
Yargıya intikal etmiş sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız.
Yenidoğan Çetesi Whatsapp konuşmaları ortaya çıktı
Yenidoğan Çetesi üyelerine ait olduğu iddia edilen Whatsapp konuşmaları ortaya çıktı. İşte o kan donduran sohbetler:
TESPİTİ YAPILAN SUÇA KONU ÖRNEK (BAZI) EYLEMLER:
H. D. T.: Alo
F. S.: Doğukan ne yapıyorsun canım, günaydın
H. D. T.: Günaydın hocam
F. S.: Ne var ne yok
H. D. T.: ... Hocam, sinirli misin hâlâ bana?
F. S.: Hıh
H. D. T.: Sinirli misin hâlâ?
F. S.: Yo, niye sinirli olayım ki?
H. D. T.: Vallahi hocam, bak, seninle hiç bu muhabbeti
yapmamıştık ama özür dilerim yani, bak daha önce
böyle bir...
F. S.: Yo yo, öyle şeylere takılmam ben öyle
H. D. T.: Yalanımız olmamıştı ama boşluğuma denk geldi
F. S.: Hıı, olsun olsun...
H. D. T.: Ama o Mert’in de ... yani hocam
F. S.: Yo yo, gerek yok ya, bir şey demedi, öyle gerek yok
H. D. T.: Bak, hocam, yok, ben zaten kafamı ve dilimi...
F. S.: Hı
H. D. T.: Ben onunla konuşurken ağzımdan kaçırdım, tek dediğim şey şu: dedim ki, bak kanka, hani çok hastam yok, ben çok sıkıştım burada, dedim, hani oradan gebe çıkıyormuş. Fehmi zaten biliyordu hocam, Fehmi ile konuşurken demişti, belki gebe varsa alırım diye geçen sene konuştuğumuzda.
F. S.: Yo sorun yok, bir şey olmaz.
H. D. T.: Zaten biliyordu, Fehmi söyledi ona, gelip sana anlatıyor.
F. S.: Hı
H. D. T.: O kadar dedikodu var, şey var. Ben de ona dedim ki sen dedim damlayı ... mu dedim. Güldü, eğlendi böyle falan filan. Kim söyledi dedim? Herkes söylüyor dedim, Hüseyin söyledi, hoca söyledi, Hasan söyledi, herkes biliyor dedim. O da güldü, makara yaptı, gelip sana bunu başka şekilde anlatıyor.
F. S.: Yo, bir şey olmaz.
H. D. T.: Bu kadar da karaktersiz.
F. S.: Bir şey olmaz, önemsiz şeyler bunlar, çok önemli değil.
H. D. T.: Vallahi yine mahçup olduysan benim yüzümden, özür dilerim hocam.
F. S.: Yok be, bir şey olmaz. Ne Mert’in neyine mahçup olacağım ben?
H. D. T.: Ne bileyim hocam.
F. S.: İşlerini yapsın yeter, köpek. Hasta yok, her tarafta dedim, çağırdım, fırçaladım.
H. D. T.: He, o zaten...
F. S.: Sayı gösteriyor dedim, bana sayı mayı anlatma dedim, senin hasta yok.
H. D. T.: İki üç tane hasta geldi, onların hepsini de dedim Fehmi gönderdi dedim. Hoca, dedim, bana hedef kaç hasta geldi, kim gönderdi diye soruyor dedim, haberin olsun dedim.
F. S.: ...
H. D. T.: Bundan sonra dedim, hasta aldığın zaman dedim, Fırat hocayı arayacaksın, haber vereceksin dedim. İlker hocayı aramayacaksın dedim. Ben dedim, her aradığımda hocam, hasta geliyor, şuradan Fehmi gönderdi diye hocaya bilgi veriyorum, haberin olsun dedim. Bir daha da dedim, bana kanka, ben sana yatırdığım hastaları tek tek göstereyim, kaç gün yatırdığımı dedim, oturttum bilgisayar başına, gösterdim. Bir daha bana şu gün taburcu, bugün taburcu bu muhabbetleri yapma bilader dedim, haberin olsun dedim, öyle o kadar.
F. S.: Ya, hastayı zaten kimse bizle şey yapmıyor ki, şimdi o diğer tarafın ya, şimdi bu tarafında ben, ben ona da anlattım, bak, ben doktorum, aile sıkıntılıdır, göndermek zorundasın. Ya hasta iyidir, vicdanın el vermez, göndermek zorundasın. Niye zorla hastayı tutasın?
H. D. T.: Yahu hocam, yirmi beş gün, otuz gün.
F. S.: Hı, niye tutasın, ben ben o kadar.
H. D. T.: Yahu, yine ben bakıyorum, ben vicdansızım, ben vicdansızım, vicdansızlık yapıyorum, yatırıyorum.
F. S.: He, hı, yani göndereceksin bunları, böyle bir şey yok. Mert yani, hasta bulacaksın oğlum sen.
H. D. T.: Sen biliyorsun, kırk beş gün yatırdığım sarılık var benim ya, bunlar şey ben bak.
F. S.: Ya, İlker'le konuşuyor, ondan sonra bana şey demeye getiriyor yani bizim hasta sayımız az değil de işte Medicana şey, Duygu'yla Güney'e de göndermeye başladık, onu demeye getiriyor. Dedim, senin görevin bu bak, bunun üç misli olacak başka yerde olacak, sen bana hasta bulacaksın yani.
H. D. T.: Yo, sonra işte ben dedim, bak yine hani zaten dedim, zaten ben biliyorum dedi, Fehmi söyledi falan. İyi dedim, benden duyduğunu bak söyleme dedim. Hocaya dedim, şey, gebe muhabbetini saçmalama, ben öyle şey olur mu, geldi direkt, sen beni aradın, dedim ki, sen dedim ne kadar...
F. S.: Lan, kafam iyi olduğu için aradım, yoksa aramam, bir şey olmaz. Şeydeyken Doğukan, bunlar bunlar önemli şeyler değildir.
H. D. T.: Sen dedim, niye böyle bir şeye... dedim, ondan sonra sen öyle mi söyledin, ben duymadım ya dedim, bırak bu işleri ya dedim. Ondan sonra dedim, senin yanında ne konuşup konuşulmayacağını da anladım dedim, kapat dedim telefonu.
F. S.: Köpek ya, hı.
H. D. T.: Üçkağıtçı ya.
F. S.: O üçkağıtçı, uyanık, anasının gözü.
H. D. T.: Yok, ben fark ettim, yüzde yüz fark ettim.
F. S.: Ya, ben bir şey söylüyorum, ben, bende.
H. D. T.: Tam bir sinsi, tam bir ortalık karıştırıcı.
F. S.: Tabii, ben mesela kızıyorum, İlker aleyhine bir şey söylüyorum, şey yapıyorum, bakıyorum, İlker iki dakika sonra beni arıyor yani.
H. D. T.: Öyle, öyle hocam.
F. S.: Demiyor, yo yo, ben sana açık ha, İlker duysun diye söylüyorum. Yo, o da hani, o da diyorum ki, bak oraya gidecek, böyle yapacak, az çalışıyor, şudur budur. Hani söylesin yani, İlker kendini bilsin, check etsin diye.
H. D. T.: Hı.
F. S.: Hemen anında yetiştiriyor. Dün söyledim, bak dedim, oğlum bak iki de oynamayı da bırak ha. Tamam ya, İlker ile iletişimin zaten olsun, koparma o ayrı. Ama böyle hani, ikili, benden ne duyduğunu oraya baksan, benle çalışıyorsun ya. Hocam, işte ben... ben yemin ettim, ben senleyim, şöyle böyle... var ama bakalım.
H. D. T.: Yok hocam, üçkağıtçının önde gideni, sinsi köpek ya. Ben sana şey diyeceğim hocam.
F. S.: Evet.
H. D. T.: Şimdi bu özel hasta var ya...
F. S.: Hıhı, hıhı.
H. D. T.: Dün gece, ben şimdi yüz on ikiyle bayağı görüştüm.
F. S.: Hıhı.
H. D. T.: Üç dört tane hastane buldular, Mehmet Akif, Çam Sakura, Kanuni.
F. S.: Hıhı.
H. D. T.: Üçü de hocam, yüklü miktarda ödeme istiyor.
F. S.: Hıh.
H. D. T.: Aile ödeme yapmadığı takdirde ameliyatı yapmayacaklarını söylüyorlar.
F. S.: Hıhı.
H. D. T.: Şimdi ben ne yapayım, aileden ameliyat istemediğine dair bir şey mi alayım?
F. S.: Tabii, onam al.
H. D. T.: Aileden.
F. S.: Aileden. Yani yüz on ikiyle görüşme geçti, aileden de işte, hani yüz on ikinin belirttiği yerler hangisiyse, üç hastanenin ödeme istediği, ailenin de bu ödemeyi kabul etmediği için bebeğinin tansiyonu sağlanamadığı diye, sen bir epikrizin içine not düş.
H. D. T.: Peki, buradaki ödemesini nasıl yapalım? Burada sadece beş günlük ödeme yapılmış.
F. S.: Epikrizin içine, sen ilk günden, hı, ödemesini aile yani bir aileden isteyin bakalım, vermeyecek mi?
H. D. T.: Sadece on iki buçuk ödeme yapılmış hocam, beş günlük.