ABD: Suudi Arabistan ve İsrail arasındaki normalleşmenin yakın tarihte olmasını beklemiyoruz

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Suudi Arabistan ve İsrail arasındaki normalleşme anlaşmasının yakın olduğunu iddia eden haberleri reddetti.

1. resim

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Washington’un üzerinde çalıştığı Suudi Arabistan ve İsrail arasındaki normalleşme anlaşmasının yakın tarihte olacağını iddia eden haberleri reddetti.

Sullivan, Salı günü gazetecilere verdiği brifingde, "Bu konuda daha kat edilecek çok yol var" dedi.

Geçtiğimiz aylarda Sullivan ve yardımcıları, bir anlaşmaya zemin hazırlamak için Suudiler ve İsrailliler’le ayrı ayrı görüşmelere başlamıştı.

İki ülke arasındaki barışın "çok önemli" olacağını ve ABD'ye "temel açıdan fayda sağlayacağını" söyleyen Sullivan, ülkelerin "ekonomi, teknoloji ve bölgesel güvenlik gibi konularda işbirliği yapabileceği daha entegre, daha istikrarlı bir Ortadoğu" hedefinin altını çizdi.

Sullivan, gelecek ay Yeni Delhi'de yapılacak G20 Zirvesi’nin oturum aralarında ABD Başkanı Joe Biden ile Suudi Veliaht Prens Muhammed Bin Salman arasında görüşme ihtimali hakkında yorum yapmaktan kaçındı.

Suudi Arabistan ile İsrail ilişkilerinin normalleşmesi konusu, eski ABD Başkanı Donald Trump yönetiminde gündeme getirilmeye başladı. Trump yönetimi, Suudi Arabistan’ın 2020’de “İbrahim Mutabakatı” (Abraham Accords) imzalayarak İsrail’i tanıyan Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Fas’a katılmasını istiyordu.

Mutabakattan bu yana Riyad'ın İsrail'le bağları giderek ısındı.

Riyad’ın hava sahasını İsrail'e ve İsrail'den gelen uçuşlara açması, geçen yıl Temmuz’da Biden'ın Tel Aviv'den Cidde'ye doğrudan uçan ilk ABD başkanı olmasını sağladı.

ABD-Suudi-İsrail anlaşması

Müzakereler devam ederken taraflar şartlarını kamuoyuna açıklamadı.

Bununla birlikte medyada, ABD, Suudi Arabistan ve İsrail arasındaki bir anlaşmanın neye benzeyebileceğinin ana hatlarını çizen haberler çıktı.

Anlaşmayla birlikte İsrail, kilit bir Arap ülkesi ve Müslüman dünyasının fikir belirleyicisi konumunda olan Suudiler’le ilişkileri normalleştirerek, geniş siyasi ve ekonomik etkiden fayda sağlamak istiyor.

Aynı zamanda İsrail, bölgede İran'ı caydırmak için daha fazla Suudi desteği almayı hedefliyor.

Anlaşma İsrail’in, Endonezya ve Malezya gibi Müslüman çoğunluğa sahip diğer ülkeler tarafından tanınmasına yol açabilir.

Washington, Çin’e karşı rekabetinde Suudiler’in ABD ile daha uyumlu olmasını ve Riyad ile Tahran arasında bir vekalet çatışması yaşanan Yemen'deki savaşı çözmesini istiyor.

Biden, kısmen Kongre'deki Demokratlar’ın desteğini güvence altına almak için İsrail'i Filistinliler’le iki devletli bir çözüm hedefini korumaya zorlayabilir. Biden, muhtemelen İsrail’i işgal altındaki Batı Şeria'yı asla ilhak etmeyeceği veya İsrail yerleşimlerini genişletmeyeceği sözünü vermeye zorlayabilir.

Bu arada Riyad açısından anlaşma, İran’dan korunmak için Washington ile bir tür karşılıklı savunma anlaşması içermesi gerekiyor. Ayrıca Riyad anlaşmanın, petrolünün tükeneceğini öngörerek, ABD’nin Suudi Arabistan’ın ülke içi zenginleştirmenin de yer aldığı sivil nükleer programına desteğini içermesini istiyor.

Sullivan, Biden yönetiminin bu şartları kabul etmeye istekli olup olmayacağını söylemeyi reddetti.

Katedilecek uzun yol

Ortadoğu Enstitüsü kıdemli uzmanı Brian Katulis, "Eğer bu olası anlaşma bir yemek olsaydı, aşçılar şu anda sadece malzemeleri biraraya getiriyorlar ve onları karıştırmaya bile başlamadılar denilebilir" ifadesini kullandı.

 Katulis, Washington'a yönelik taleplerine ek olarak, Suudiler’in, 2020'de BAE, Bahreyn ve Faslılar’ın aksine, Filistinliler’i dışlayan bir anlaşmayı muhtemelen kabul etmeyeceğini söyledi.

Riyad’ın, İsrail'in tanınmasını bir Filistin devletinin kurulması şartına bağlayan 2002’de Suudi liderliğindeki Arap Birliği barış girişiminin "barış için toprak" ilkesini hatırlatarak, taviz vermesi için İsrail’e baskı yapacağı yorumu yapılıyor.

Bununla birlikte İsrail Bar-Ilan Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölüm Başkanı Jonathan Rynhold, ABD’nin güvenlik garantisi, sivil nükleer program ve Filistinliler’e yönelik imtiyazların Suudiler için arzu edilir olduğunu ancak Riyad'ın bunlardan hiçbirine acil olarak ihtiyaç duymadığını söyledi.

Bu bağlamda Riyad, karşılıklı çıkarlarla yönlendirilen İbrahim Mutabakatı’nın imzacılarından farklı bir konumda.

Fas, Trump yönetiminin Fas'ın Batı Sahra ve Sudan üzerindeki egemenliğini tanımasını güvence altına almak için mutabakatı imzaladı.

Sudan, bu belgeyi Washington'un terörizmi destekleyen devletler listesinden çıkmak ve yüklü borcuna yardım almak için yaptı.

Rynhold’a göre asıl mesele, Washington'un Suudiler’e istediklerini vermeye niyetinin olup olmaması.

Biden yönetimi, Riyad'ın taleplerini karşılamaya istekli olduğuna karar verirse, Suudiler’in ve İsrailliler’in anlaşmayı kendi koşulları altında imzalamalarına izin verebilir ya da İsrail'in Filistinliler’e asgari düzeyde taviz vermesi yönünde baskı yapabilir. Rynhold, Biden’ın böylece, "Kongre’deki Demokratlar’a İsrail'in doğru yolda ilerlediğini açıkça ortaya koyacağını" söyledi.

Filistin konusunda uzlaşma

Ülke tarihindeki en sağcı hükümet olan mevcut İsrail hükümeti döneminde Filistinliler’le uzlaşmanın gerçekleşmesi pek olası görünmüyor.

Ancak Washington, İsrail'i daha merkez bir koalisyona doğru itebilir.

Rynhold, "Örneğin Biden'ın atabileceği adım, İsrail'in yerleşimlerde harcadığı her doların Amerikan yardımından aynı şekilde kesilmesi anlamına geleceğini söylemek olabilir" dedi.

Rynhold, "Bu, İsrail kamuoyunun sağcı bir hükümete sahip olmanın maliyetinin farkına varmasını sağlayacak bir şey" diye ekledi.

Böyle bir hamle, 2024 seçimleri için başkanlık kampanyası öncesinde Biden için önemli bir siyasi risk de taşıyor.

Cumhuriyetçiler, Biden’ın, Trump'ın Filistinliler’i izole eden İbrahim Mutabakatı’na ve maksimum baskı politikasına yaklaşımıyla tezat oluşturarak, İsrail'i destekleme konusunda zayıf olduğunu göstermeye çalışabilir.

 Filistinliler de anlaşmaya şüpheyle bakıyor.

Filistin Politika Ağı El Şabaka'dan Dana El Kurd, Suudi-İsrail normalleşmesinin çatışmaları çözemeyeceği gibi, Filistinliler’e adalet getirmeyen baskıcı bir yapının temel direği olarak da hizmet edeceğini savundu.

El Kurd, "Nihai bir Filistin-İsrail anlaşmasına ilişkin yarım yamalak fikirlerin gerçekte çatışmanın altında yatan nedenleri çözmediğini, ancak giderek şiddetlenen bir statükoyu güçlendirdiğini" söyledi.

Tartışma