gdh'de ara...

ABD’nin eski Şam Büyükelçisi Ford: Trump Suudi Arabistan ile İsrail'in normalleşme sürecini başlatacak

ABD’nin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford, Trump’ın yeniden seçilmesi halinde Amerikan dış politikasında yaşanacak gelişmeleri anlattı.

1. resim

ABD’nin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford, ABD başkanlık seçimlerinden sonra Trump-Biden arası dengeleri ve olası senaryoları analiz etti.

"Trump kazanabilir ve ABD dış politikası muhtemelen değişecek"

Kamuoyu yoklamaları, ABD 2024 seçim yılına girerken Donald Trump’ın Joe Biden’ın biraz önünde olduğunu gösteriyor. Trump’a verilen destek haziran ayından bu yana değişmedi: ankete katılanların yaklaşık yüzde 44 ila 45’i ona oy vereceğini söylüyor.

Demokrat Parti’deki pek çok şahsiyet Trump’ın gücünden çok Biden’ın zayıflıklarından endişe ediyor. Kasım ayında, Barack Obama’nın üst düzey seçim danışmanlarından biri, Biden’ı hem partinin hem de ülkenin salahiyeti için yeniden seçilmeyi düşünmeye çağırdı. Ekim 2023 itibariyle Gallup anketine katılanların yalnızca yüzde 37’si Biden’ın başkan olarak performansını onayladığını söylerken, yüzde 48’i kesinlikle onaylamadığını ve yüzde 9’u da bir dereceye kadar onaylamadığını belirtti.

Amerikan ekonomisi büyüyor ve işsizlik oranı düşük, fakat Biden çok az kredi alıyor. NBC tarafından Kasım 2023’te yapılan bir anket, Amerikalıların yüzde 59’unun ekonomiden memnun olmadığını gösterdi; tıbbi bakımdaki yüksek ücretler yaşlı seçmenleri kızdırıyor.

Bu arada ABD Merkez Bankası’nın yüksek faiz oranları nedeniyle artan ev fiyatları ve kiralar, Biden’ın siyasi tabanı için hayati önem taşıyan gençlerin uygun fiyatlı evler bulmasını engelliyor. Kamuoyu yoklamaları, Amerikalıların yüzde 75 ila 80’inin 81 yaşındaki Başkan Biden’ın bir dört yıllık dönem daha için epey yaşlı olduğunu düşündüğünü gösteriyor.

Son olarak, Biden’ın Gazze’de 22 binden fazla Filistinliyi öldürmesine rağmen Hamas’a karşı savaşında İsrail’e verdiği mutlak destek, özellikle genç Amerikalılar olmak üzere pek çok sol görüşlü Demokratı çileden çıkardı.

NBC anketine göre, 18 ila 34 yaş arasındaki genç yetişkinlerin yüzde 70’i Biden’ın savaşı ele alış biçimini onaylamıyor. Halihazırda ekonomi nedeniyle hayal kırıklığına uğramış olan ve aynı zamanda Trump’ı da reddeden pek çok genç oy kullanmaktan kaçınabilir ve bu da Biden’a Trump’tan daha fazla zarar verebilir.

Trump’ın zayıflığı

Biden ve seçim ekibi endişeli Demokratları teskin etmeye çalışıyor. Kamuoyu yoklamalarının son seçimlerde ciddi hatalar yaptığına dikkat çekiyorlar.

Ayrıca Cumhuriyetçi Parti de muhafazakârlar ve aşırı muhafazakârlar arasında bölünmüş durumda. Başkanlık seçimleri 50 eyaletli bir seçim ve Cumhuriyetçi Parti Georgia, Arizona ve Michigan gibi kilit eyaletlerde örgütlü değil.

Trump’ın sağlam bir siyasi tabanı var ama bu taban büyümüyor ve Amerikalıların yarısından biraz fazlası kamuoyu yoklamalarında kendisinden hiç hoşlanmadıklarını söylüyor. Kampanya konuşmalarında Trump, kazanması halinde siyasi rakiplerine karşı misilleme yapmak için Adalet Bakanlığı’nı kullanmakla tehdit etti. Kasım ayında yaptığı bir konuşmada rakiplerini “haşarat” olarak nitelendirdi.

Bu dil pek çok seçmeni korkutuyor.

Ayrıca Trump, 2024’teki seçim kampanyasına da odaklanamayacak. Dört farklı mahkemede ağır suçlarla itham ediliyor. İlk duruşmalar, mart ayında başlarken Oval Ofis’ten ayrıldıktan sonra gizli belgeleri yasa dışı olarak saklamasıyla ilgili bir diğer dava mayıs ayında başlayacak. Georgia’daki seçimlere müdahalesiyle ilgili bir başka dava ise duruşma tarihini bekliyor.

Dikkat çekici bir şekilde, siyasi tabanı ona sadık kalmaya devam ediyor. Davalar 2024 yılı boyunca arka planda kalacak, ancak davalar tüm sorulara kolay ve tek cümlelik cevaplar isteyen Amerikan halkı açısından son derece karmaşık.

Derin bir şekilde bölünmüş Amerikan basını arasındaki çelişkiler ve tartışmalar kamuoyundaki kafa karışıklığını ve nihayetinde ilgisizliği artıracaktır.

Trump’ın şansına, ilk kararların ve temyiz başvurularının ardından davaların hiçbirinin Kasım 2024 seçimlerinin sonrasına kadar sonuçlanması pek mümkün görünmüyor. Ve özellikle Ocak 2021’de Kongre binasına yapılan saldırıdan sonra, yeni siyasi şiddet olaylarından sürekli endişe duyulacak.

Biden ve dikkatli dış politika

İç politikadaki zorluklar, Biden’ın 2024’teki dış politikasını etkileyecektir. Amerikalı seçmenleri önemli konularda dünyanın çoğunun lideri olduğuna ikna etmeyi amaçlarken, aynı zamanda büyük bir savaş da dahil olmak üzere büyük yeni dış maceralardan kaçınacaktır.

Amerika’nın jeostratejik rakipleri Çin ve Rusya da dahil olmak üzere ortak tehditlere karşı çok uluslu askeri ve iktisadi işbirliği oluşturan ittifakların Amerikan liderliğini vurgulayacaktır. Biden yeni askeri taahhütler konusunda dikkatli olacak, fakat zayıf görünmek de istemeyecektir.

Bu nedenle Ukrayna’yı güçlü bir şekilde desteklemeye devam edecek ve Kiev’e Devlet Başkanı Putin ile müzakere etmesi için kamuoyu önünde baskı yapmayacaktır.

Kasım ayında San Francisco’da Çin Devlet Başkanı Şi ile bir araya gelen Biden’ın dengeleyici tavrı gözle görülür bir şekilde ortaya çıkmış, kamuoyu önünde sert konuşmuş ama aynı zamanda Amerika’da yaygın bağımlılığa ve sosyal sorunlara yol açan bir uyuşturucu olan fentanilin Çin’e ihracatının azaltılmasına yönelik bir anlaşma yapılmasını sağlamıştı.

Biden, ayrıca iklim değişikliği konusunda da geniş çaplı bir işbirliğine vurgu yapacak ki bu konu özellikle kampanyası için heveslerine ihtiyaç duyduğu genç seçmenlere hitap ediyor. Küresel konularda dikkatli bir rekabet ve işbirliği politikasını sürdürecektir.

Bu çerçevede Biden, görev süresinin dördüncü yılında Orta Doğu politikasında büyük değişiklikler yapmayacaktır. Gazze’deki çatışmalara uzun vadeli bir son vermeye çalışacak ama İsrail hükümetiyle kamuoyu önünde büyük bir tartışmaya girmekten kaçınacak.

Biden’ın Cumhuriyetçi Parti’yi ve hatta bazı Demokratları Gazze’nin yeniden inşası için milyarlarca dolar sağlamaya ikna etmesi zor olacaktır. Bu nedenle yönetimi, Amerika’daki Araplar Biden’ın İsrail’in askerî harekâtına verdiği desteği unutmaya ve Biden’ı tekrar desteklemeye ikna etmek için bu çabaları öne çıkaracaktır.

2024’te Gazze’de güvenlik bir başka büyük zorluk olacaktır. İsrail bölgeyi işgal eder ve yerinden edilmiş Filistinliler için çok az şey yaparsa, Arap Amerikan toplumunun ve Amerikan aşırı solunun Biden’a karşı öfkesi azalmayacaktır.

İsrail çekilirse, Amerikan halkı Gazze’de barışı tesis etmek için Amerikan askerlerini göndermekte tereddüt edecektir. ABD’nin politikaları açısından Amerikan askerlerini Birleşmiş Milletler’in emrine vermek mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla Washington, Gazze’deki güvenlik misyonunu bazı uluslararası kuruluşların üstlenmesini tercih edecektir.

Elbette İsrail’in bu güvenlik gücü konusunda güçlü görüşleri olacaktır ve Biden yine İsrail’e kamuoyu önünde karşı çıkma konusunda son derece dikkatli olacaktır, özellikle de bir seçim yılında. Biden’ın 2024’te Gazze konusunda ilerleme kaydedebilmesi için İsrail ile diplomatik ilişkileri olan Arap ülkelerinin yardımına ihtiyacı olacak.

Gazze’nin ötesinde, Biden yönetiminin 2024’te ya da yeni bir Biden yönetiminde İsrail ile Filistinliler arasında iki devletli bir çözüm için yeni bir girişim başlatmasını beklemeyin. Biden bunu yapabilecek bir Demokrat değil.

Bu arada Biden, İran’a dönük yaklaşımını dikkatle dengeleyecek. Suriye ve Irak’tan askerlerini çekmeyecek ve İran’ı buradaki küçük Amerikan kuvvetlerine karşı daha büyük saldırılardan caydırmak için Suriye ve Irak’taki İran destekli milislere karşı ara sıra saldırılar düzenleyecek.

Kırmızı çizgisi değişmeyecek: Amerikan askerlerini öldürmek sert bir misillemeye neden olacak. Amerikan iç siyaseti bu karşılığı gerektirecektir. Beyaz Saray’ın da bildiği üzere risk, Washington’un misilleme yaparken İran’ın kırmızı çizgisini aşması ve Biden’ın İran’la savaşmak yerine caydırma arzusuna rağmen durumun tırmanmasıdır.

Biden, aynı zamanda İran’ın nükleer silaha doğru ilerlemesini engelleyen fiili anlaşmayı sürdürmeyi kabul etmesini ve Washington’un İran’ın Asya’ya, özellikle de Çin’e petrol sevkiyatını görmezden gelmesini umacak.

Fakat Biden yönetimi, İran’ın nükleer silah geliştirme kapasitesinin eşiğinde olduğunu giderek daha sessiz bir şekilde kabul ediyor.

Trump döneminde Amerikan dış politikası

Washington’un 2025 gündemindeki en büyük değişiklik, Trump’ın ülkenin yarısını şoke etmesi ve devam eden ciddi hukuki meselelerine rağmen Oval Ofis’e geri dönmesi durumunda yaşanacak. Bu sorunlar ona dış politikaya odaklanmak için yeterli zaman bırakırsa, danışmanları onu savaşın hızla sona ereceğine ikna etmedikçe İran’a karşı doğrudan bir savaş başlatmayacaktır.

Bunun yerine yeni bir Trump yönetimi İran’ın ekonomisini ve hükümetin meşruiyetini zayıflatma çabalarını iki katına çıkaracaktır. Amerikan Donanması İran’ın Çin’e yaptığı petrol sevkiyatına el koyabilir.

Trump ile iyi ilişkilerini sürdüren Mike Pompeo muhtemelen önemli bir rolde —belki de Savunma Bakanı olarak— geri dönecektir. Bu yeni Trump ekibi Filistinlilerden uzak duracak ve bunun yerine Körfez ülkeleriyle ilişkileri güçlendirmeye —hem İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi için baskı yapmaya hem de İran’ı kontrol altına almak ve nihayetinde zayıflatmak için işbirliğini artırmaya— çalışacaktır.

Trump’ın Cumhuriyetçi Parti içindeki aşırı sağcıların istediği gibi Amerikan kuvvetlerini Suriye ve Irak’tan çekme ihtimali de daha yüksek. Ve elbette yeni bir Trump yönetimi mültecilere, özellikle de Müslüman mültecilere ve dünyanın dört bir yanından gelen göçmenlere kucak açmaya sıcak bakmayacaktır.

Trump’ın Orta Doğu’daki Amerikan politikasına getirdiği değişiklikler önemli olacaktır ama dünyanın diğer bölgelerindeki değişiklikler daha büyük olacaktır. Ukrayna ile Rusya arasında, şartları Devlet Başkanı Putin’i tatmin edecek ve muhtemelen Devlet Başkanı Zelenskiy ile büyük zorluklara neden olacak bir anlaşmayı teşvik etmeye çalışacaktır.

Biden, Avrupa ile ilişkileri geliştirdi ama Trump’ın pek çok Avrupa ülkesiyle büyük sorunlar yaratması muhtemel.

Bu arada Trump’ın Asya’ya ve Tayvan, Güney Çin Denizi ve Çin ile rekabet gibi sorunlara nasıl yaklaşacağını izlememiz gerekecek. Trump, doğası gereği büyük anlaşmalar yapmayı sever. Çin ve belki de Kuzey Kore ile büyük anlaşmalara nasıl bakar?

Biden’ın 2024’te ve sonrasında Trump’la birlikte nereye gideceğine dair iyi bir fikir edinebilsek de ben Arapça ifadeyi tercih ediyorum: Allahuâlem (Allah daha iyi bilir)

Kaynaklar

Tartışma