Afrika'da Fransa’ya bir darbe daha: Gabon’da askeri müdahale

💢 Afrika halklarının öfkesi niçin Fransa’ya yöneliyor?

💢 Gabon’daki darbe, Nijer cuntasını nasıl etkiler?

1. resim

30 Ağustos 2023 sabahı dünya, Gabon’dan gelen askeri darbe haberiyle uyandı. 29 Ağustos’ta olağanüstü hal ilan edilen ülkede ordu, 30 Ağustos’ta seçimleri iptal ederek yönetime el koyduğunu duyurdu. Böylelikle 2020’de Mali’de, 2022’de Burkna Faso’da ve Haziran 2023’te Nijer’de gerçekleşen darbelerin ardından bir eski Fransız sömürgesinde daha askeri müdahale yoluyla yönetim değişikliği gerçekleşiyor.

Kuşkusuz bu durumun Afrika’daki jeopolitik kırılganlığı derinleştirmesi kaçınılmaz. Zira ECOWAS’ın Nijer’e askeri müdahale senaryosunu tartıştığı ve Afrika Birliği tarafından ECOWAS’ın diplomatik çabalarının desteklendiğinin açıklandığı bir dönemde Orta Afrika ülkelerinden Gabon’da ordunun yönetime el koyması, ECOWAS’ın olmasa da Afrika Birliği’nin gündemini hayli meşgul edecek.

Aynı zamanda Gabon darbesinin Nijer cuntasının üzerindeki baskının azalmasına katkı sağlayacağı da öngörülebilir. Çünkü artık baskı yapılması gereken bir değil, iki darbe yönetimi var.

Gabon’daki darbeye ilişkin ilk gelişmelere bakıldığında, Fransızlara yakınlığıyla bilinen Bongo ailesinin tasfiye edildiği görülüyor. Söz konusu aile, 50 yılı aşkın bir süredir Gabon’da Fransızlar tarafından desteklenmekteydi. Dolayısıyla Fransa’nın Afrika’da bir darbe daha yediğini söylemek mümkün. Zaten Gabon'daki Fransız madencilik şirketi Eramet’in darbenin ardından söz konusu ülkedeki tüm faaliyetlerini durdurduğunu açıklaması da tesadüf olmasa gerek. Nitekm darbeye yurtdışından gelen ilk tepki de Fransa’dan. Fransa Başbakanı Elisabeth Borne, Gabon’daki gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirten açıklamasıyla, Paris’in yaşananlardan endişe duyduğunu zımnen de olsa itiraf etmiş oldu.

Anlaşılacağı üzere Paris, uranyum zenginliğiyle öne çıkan Nijer’deki nüfuzunu yitirmesini hazmedemeden 2 milyar tondan fazla demir cevheri ve altın, kurşun, çinko, bakır ve elmas gibi değerli madenleri bulunan Gabon’da da tasfiye edilme riskiyle karşı karşıya.

Bununla birlikte Gabon’da darbenin Fransa’ya yapıldığını iddia etmenin erken olduğunu belirten yorumlar da yapılabilir. Fakat son dönemde Mali, Burkina Faso ve Nijer’de gerçekleşen darbelerle mukayese edildiğinde, darbeden sonraki hadiselerin benzerliği son derece dikkat çekici. Özellikle de Gabon halkının sokağa çıkarak kutlama yapması göz ardı edilmemeli. Benzer bir şekilde AB’den gelen kınamaya karşı Çin’in taraflara yaptığı diyalog çağrısı da fazlasıyla tanıdık.

Bahse konu olan durumdan dolayı “Geçişi Sürecini Planlama ve Barışı Koruma Konseyi” adını veren cunta yönetiminin ilerleyen dönemlerde Fransa Büyükelçiliği’nin boşaltılması talebi başta olmak üzere çeşitli hamlelerde bulunabileceği öngörülebilir. Peki, Afrika halklarının öfkesi niçin Fransa’ya yöneliyor?

Uluslararası ilişkiler teorileri arasında yer alan bağımlılık kuramları, en temelde merkez-çevre ilişkilerine dikkat çeker. Buna göre, dünya sisteminin merkezinde bulunan gelişmiş Batılı devletler, zenginliklerini çevrede yer alan geri kalmış ulusları sömürmelerine borçludurlar. Fransa’da Afrika’nın en vahşi sömürgecilerinden.

Her ne kadar 1950’li yıllarda de-kolonizasyon sürecinin bir parçası olarak sömürgeciliğin tasfiyesi başlamış ve zaman içerisinde sömürge ulusları bağımsızlıklarını kazanmışsa da eski sömürgecilerin bu devletlerin üzerindeki etkisi sürmüş ve modern sömürgecilik devam etmişti. Bu yüzden de Afrika halkları, zengin doğal kaynaklarına rağmen geri kalmışlık durumlarının sorumlusu olarak sömürge mirasını görüyorlar.

Kısacası devletler, geri kalmadıklarını ama geri bırakıldıklarını düşünüyorlar. Haksız da değiller. Bu durumda Fransa da Afrika halklarının öfkesinin yöneldiği doğal adres haline geliyor.

Diğer taraftan darbeye destek vermek için düzenlenen gösterilerde Rusya bayrağının açılmasının da şaşırtıcı olmayacağı öne sürülebilir. Çünkü yakın geçmişte gerçekleşen darbelerde kitlelerin Rus bayrağıyla sokağa çıktığı görüldü.

Fransız sömürgecilğine öfkelenen halklar, Rusya’nın desteğini bir denge unsuru olarak gördü. Cunta liderlerinden de bu yönde açıklamalar geldi. Bu ise her ne kadar özelde Fransa’ya ve genelde ise Batı’ya karşı bir denge arayışı olsa da oldukça riskli. Nasıl mı?

Şayet Afrika ülkeleri, gerçek anlamda doğal kaynaklarından azami düzeyde yararlanıp demografisinin dinamik yapısını efektif biçimde kullanacaksa, eski efendilerini gönderip yeni bir efendi bulmamalırı gerekecek.

Özetle eski Fransız sömürgelerinin birer modern Rus sömürgesine dönüşmesi, bu ülkelerin çıkarlarına uygun değil. Rusya, Fransa’ya karşı bir denge unsuru olarak görülse de efendi değişikliğinden başka bir anlam ifade etmeyecek dönüşümlerin Afrika ülkelerinin potansiyeline ulaşmasını engelleyeceği aşikar. Bu nedenle de Afrika’da gerçekleşen darbelerle Fransa’nın tasfiye edildiğini öne sürmek mümkün olsa da tam manasıyla sömürgeciliğin tasfiyesinden bahsetmek mümkün değil. Bilakis Fransa’nın Afrika’dan çekilmesini fırsata çeviren bir Rusya realitesiyle karşı karşıyayız.

Neticede Nijer ve Gabon başta olmak züere Fransa’yı tasfiye etme gayesiyle askeri darbeler gerçekleştirilen ülkelerin önünde iki seçenek var: Ya Rusya ile yakınlaşarak yeni bir sömürge ilişkisine girecekler ya da egemenliklerini ve pekiştirecekleri yeni bir yol bulacaklar. Özelde Gabon’da ve genelde ise Afrika’da yönetimlerin hangi tercihte bulunacaklarını zaman gösterecek.

Tartışma