gdh'de ara...

Arab News: ABD ve müttefikleri artık bir Orta Doğu çatışmasının içinde!

Savaş alanı genişliyor ve ABD ile müttefikleri, artık istemeseler de bir Orta Doğu çatışmasının içinde! İran ve İsrail nükleer güce sahip ve her iki ülke de bu silahları kullanabilecek yönetimler tarafından idare ediliyor!

1. resim

Suudi Arabistan'ın önde gelen yayın organlarından Arab News'de, İran, İran'a bağlı gruplar, İsrail, ABD ve ABD'nin bölgedeki müttefikleri arasında, Ortadoğu'da devam eden ve giderek ısınan ilişkilerin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

İsrail'in Gazze'de 100'ünü gününü geride bıraktığı soykırım savaşında geri adım atmıyor olmasının, bölgeyi her geçen gün kaosa sürüklediği belirtilen analizde, İran ve bölgeeki Husiler gibi vekil güçlerinin hamleleri nedeni ile de, ABD'nin artık Ortadoğu'daki savaşın içinde olduğu tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca, hem İran hem de İsrail'in nükleer güce sahip ülkeler olduğu ve daha da kötüsü her iki ülkenin de bu silahları kullanabilecek yönetimler tarafından idare edildiğine dikkat çekildi.

İşte Arab News'de yayınlanan analiz:

Fransa'nın BM Büyükelçisi ve ABD istihbarat yetkilileri, Tahran'ın üç nükleer silah için yeterli uranyum zenginleştirmesinin son aşamasına "birkaç hafta kadar" kaldığı konusunda uyarıyor.

Tahran bu arada çatışmalarda bölgesel vekillerini kullanıyor.

Husilerin deniz taşımacılığına yönelik saldırıları sonucunda Kızıldeniz ticareti yaklaşık üçte bir oranında azaldı ve bu durum küresel ekonomiyi ciddi şekilde sekteye uğrattı. Bundan en çok etkilenenler ise Batı devletleri kadar Arap devletleri de oldu.

İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron, harekete geçmemenin bu tür saldırıların "hayati bir deniz yolunu görece cezasızlıkla neredeyse kapatabileceğini" kabul etmek anlamına geleceğini savunsa da, ABD ve İngiltere'nin hava saldırıları Husilerin füze ateşleme kabiliyetlerinin en az yüzde 75'ini sağlam bıraktı ve Batılı istihbarat başka uygulanabilir hedefler tespit etmekte zorlandı.

Biden yönetiminin Husileri terörist grup listesinden çıkarması, on yıllardır birbirini izleyen ABD yönetimlerini rahatsız eden kronik stratejik düşünme eksikliğinin bir kanıtıdır. Batı'nın büyük ölçüde sembolik misilleme yapması, bölgesel profillerini yükselterek Husilerin ekmeğine yağ sürüyor.

Deniz taşımacılığını korumak ve Husi tehdidine karşı koymak için çok uluslu bir koalisyon oluşturuldu. Gözlemci statüsündeki tek Arap katılımcı, uzun süredir ABD Beşinci Filosuna ev sahipliği yapan Bahreyn oldu.

Irak'taki Kataib Hizbullah grubunun sözcüsü Cafer El Hüseyni, Körfez bölgesindeki ABD üslerini saldırıyla tehdit etti ve Haşd El Şaabi militanları Irak ve Suriye'deki ABD mevzilerine karşı düzinelerce saldırı düzenledi.

Beyaz Saray sözcüsü John Kirby, "Herhangi bir çatışma ile ilgilenmiyoruz" dedi. Ancak ABD ve müttefikleri isteseler de istemeseler de artık halihazırda bir Orta Doğu çatışmasının içinde.

İsrail ve ABD'nin Suriye, Irak ve Lübnan'da düzenlediği hava saldırılarında Kudüs Gücü, Hizbullah ve paramiliter güçlerin lider kadroları da dahil olmak üzere onlarca kişi öldürüldü.

İran destekli bu geniş paramiliter orduların temel varlık nedeni, Arap ülkelerinin çapraz ateşte kalmasından bağımsız olarak, ABD'nin ve Tahran'ın diğer bölgesel düşmanlarının varlığına karşı koymaktır. Eğer Haşd milisleri ABD askerlerini Irak'tan çıkarma hedeflerine ulaşırlarsa, bu durum IŞİD için genişleme fırsatları sunacaktır.

Geçtiğimiz günlerde IŞİD, Kamerun'un kuzeyindeki savaşçılarının Hıristiyanları katlettiğini gösteren tüyler ürpertici bir video yayınladı. Bir IŞİD komutanı cesetlerin başında durarak "Gazze'deki Müslümanların intikamını almak" için "Yahudilere ve Hıristiyanlara" karşı bu tür vahşetlerin devamını teşvik ediyordu.

Bu, örgütün Gazze ile "dayanışma" kampanyasının bir parçası olarak dünya çapında gerçekleştirdiğini iddia ettiği 100'den fazla saldırıdan sadece biriydi.

Husiler, IŞİD, İran ve Haşd'ın kendilerini yücelten bu tür gösterileri dikkatleri sadece Gazze'deki katliamdan uzaklaştırıyor.

Aylardır ilk kez haber bültenleri Gazze halkının çektiği korkunç acılara değil Yemen'e ve bölgesel jeopolitiğe odaklanıyor. İsrail daha ne isteyebilir ki?

İran'ın askeri nükleer yetenekler edinme konusundaki son hamlesi, bu çatışmanın ne kadar kötüye gidebileceğini bir kez daha hatırlatıyor.

İran gibi, İsrail de nükleer kapasiteye sahip, dolayısıyla iki taraftan birinin köşeye sıkışması halinde, her iki ülkede de böylesine korkunç silahları kullanmayı göze alabilecek yönetimler var.

Nitekim Hamas'ın 7 Ekim saldırılarının hemen ardından İsrail Adalet Bakanı, çatışmaya çözüm olarak Gazze'ye nükleer bomba atılmasını korkunç bir şekilde önermişti.

Savaşın üzerinden 100 günden fazla bir süre geçtikten sonra, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda açtığı soykırım davası ayrıntılı ve ikna ediciydi. İsrail'in ayrım gözetmeksizin attığı 2.000 kiloluk devasa bombalarla 23.000'den fazla Filistinlinin toplu olarak öldürülmesi, yaklaşık 8.000 kişinin enkaz altında kalması, 60.000'den fazla kişinin yaralanması, tüm bir nüfusun zorla yerinden edilmesi, tüm şehirlerin ve mülteci kamplarının yok edilmesi ve Gazze'deki tüm hastanelerin devre dışı bırakılması gibi gelişmeler Güney Afrika'nın iddianamesinde yer aldı.

Nihai hukuki karar ne olursa olsun, İsrail'in soykırım suçlamasıyla sağlam hukuki argümanlara dayanılarak bu mahkemeye çıkarılmış olması, İsrail'in uluslararası itibarına ölçülemez ve kalıcı bir zarar vermiş ve “diplomatik açıdan dokunulmaz” olan algısını ortadan kaldırmıştır.

Hem ABD hem de İran Gazze'de akan kanın durmasını ve savaşın bölgeselleşmesini önlemek istediklerini iddia etseler de attıkları adımların çoğu tehlikeli bir şekilde ters yönde ilerliyor.

İsrail üzerindeki büyük etkisiyle Amerika en büyük kozlara sahip. Tahran ise vekil güçlerinin kontrolünü sağlayabilir. İki ülke, bu çatışmanın ateşinin bölgeye yayılmasını önlemek istiyorsa için acilen elinden geleni yapmalıdır.

Daha fazla nefret, daha fazla şiddet ve daha fazla ceset hiç kimsenin, hele de onlarca yıllık bu çatışmayı körükleyen İsrail'in yararına değildir.

ABD ve İran, sonuçları ölçülemeyecek kadar kötü bir şeyi tetiklemeden önce bu savaş durdurmalıdır. 

Tartışma