Arab News: Bölge ülkelerinin artan diplomatik hamleleri Gazze'de sonuç verecek mi?
Gazze Savaşı konusunda Katar ve Türkiye gibi ülkeler diplomatik adımlarını hızlandırdı. Peki bölge ülkelerinin artan diplomatik hamleleri Gazze'de sonuç verecek mi?
Suudi Arabistan merkezli Arab News'de, Gazze'de Cuma günü devreye giren ateşkes anlaşmasının geleceği ve bölge ülkelerinin diplomatik girişimlerinin vereceği olası sonuçların değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Soykırım derecesine ulaşan İsrail saldırılarına karşı bölge ülkelerinin harekete geçtiği belirtilen analizde, özellikle Katar ve Türkiye'nin etkin bir rol almaya çalıştığı kaydedildi.
Analizde ayrıca, Türkiye, Katar, Mısır, Ürdün, Nijerya, Suudi Arabistan, Endonezya tarafından oluşturulan bir grubun, diplomatik faaliyetlerini yoğunlaştırdığı ve bu grubun faaliyetlerinin önümüzdeki dönemde de çok etkili olacağı belirtildi.
İşte Arab News'de yayınlanan analiz:
Gazze'deki savaşın başlangıcından bu yana bölge ülkeleri tarafından insani felaketi sona erdirmek amacıyla çeşitli girişimlerde bulundu.
Bu girişimler arasında Arap Ligi ve İslam İşbirliği Teşkilatı'nın bu ay Riyad'da yapılan zirvesinde oluşturulan ve Türkiye, Katar, Mısır, Ürdün, Nijerya, Suudi Arabistan, Endonezya ve Filistin Yönetimi'nden dışişleri bakanları ve diğer temsilciler ile İİT genel sekreterinden oluşan bir grup da yer alıyor.
Bu ülkelerden diplomatlar geçen hafta BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinin başkentlerini ziyaret ederek İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına acil bir çözüm bulmayı amaçladılar.
Cuma günü yürürlüğe giren karmaşık ateşkes anlaşması, uluslararası topluma kalıcı bir çözüm için çabalarını yoğunlaştırma ve kalıcı barış için İsrail'e baskı yapma fırsatı sağlayabilir. Bu nedenle yeni kurulan bölgesel grup kendisini kritik bir noktada bulmaktadır.
Grubun ilk ziyaretleri Pekin, Moskova, Londra ve Paris'e oldu. Çatışmanın kilit aktörlerinden biri ve İsrail'in en sadık müttefiki olan Washington'un ziyaret programında yer almaması dikkat çekiciydi.
Grup, her biri etkili bir pazarlık pozisyonuna sahip çeşitli ülkelerden oluşuyor. Bu ülkelerin ortak sesleri Gazze'deki savaşın gidişatını şekillendirme potansiyeline sahip.
Katar, çok sayıda zorlu müzakere turunun ardından ateşkes anlaşmasının sağlanmasında etkili oldu. Katar, bir tarafta Filistinli Hamas üyelerini, diğer tarafta ise İsrail ve Batı hükümetleri arasında bir köprü konumunda. Katar geçmişte de Hamas ve İsrail arasında ateşkes sağlanmasında rol oynamıştı.
İsrail ile ilişkilerini normalleştirmemiş olsa da Doha, Gazze'de gerilimi azaltmaya yönelik çabalara öncülük ederek elindeki kozu arttırmayı hedefliyor. Katar'ın Gazze'deki savaşın gidişatında Batılı ve bölgesel ülkelerin hesaplarının merkezinde yer alması muhtemel.
İkinci aktör Türkiye
Ankara Gazze'deki savaşı Orta Doğu için bir dönüm noktası olarak görüyor. Bölgesel rolünü canlandırmak için taraflar arasında arabuluculuk yapmaya çalıştı ve hatta çatışmayı çözmek için gelecekte kurulacak bir Filistin devletinin garantörü olacağı bir formül önerdi.
Ateşkes başladığında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ateşkesin sürmesi halinde Türkiye'nin Gazze'de zarar gören altyapı, hastane ve okulların yeniden inşası için çaba sarf edeceğini söyledi. Savaş, Türkiye ve İsrail'in on yılı aşkın bir süredir devam eden çıkmazın ardından ilişkilerini normalleştirdiği bir dönemde patlak verdi. Katar gibi Türkiye'nin de çatışmanın çözümünde yüksek çıkarları var.
Filistin'in yakın komşuları Mısır ve Ürdün de diğer önemli aktörler. Her iki ülke de Filistinlilerin kendi topraklarına kitlesel olarak akın etmesinden son derece endişe duyuyor ve bunun diğer şeylerin yanı sıra bir Filistin devletine yönelik umutları ciddi şekilde baltalayacağından korkuyorlar.
Kahire ve Amman, İsrail ordusunun Gazze halkını yerinden etme girişimlerini reddetti. Uluslararası toplumu yardım çabaları için ateşkesten yararlanmaya çağırdılar ve Filistin sorununa iki devletli bir çözüm için kapsamlı bir siyasi sürecin önemini vurguladılar. Hamas Ürdün ve Mısır'da çok popüler bir örgüt olmasa da Filistin halkının çektiği acılar Ürdünlü ve Mısırlıların çoğu için merkezi bir mesele olmaya devam ediyor.
Suudi Arabistan, Ekim ayında Cidde'de İİT devletlerinin acil toplantısını ve Kasım ayında Riyad'da Arap Birliği-İİT ortak zirvesini düzenleyerek kolektif bir Arap ve İslami tepkiye öncülük etme arayışında rol oynayan bir diğer önemli aktör oldu.
Suudi Arabistan, 2002 yılında Arap Barış Girişimi'nin önerilmesinde etkili olmuştu ve bu girişim, uygulanabilir iki devletli bir gerçeklik için gündemde kalmaya devam etmektedir.
Nijerya, gruptaki ilginç devletler karışımında yer alan tek Afrika ülkesiydi. Nijerya Gazze'deki savaşa karşı tarafsız bir diplomatik tutum benimsemiş olsa da, Filistin davasıyla derin bağları olan önemli bir Müslüman nüfusa sahip. Ayrıca İsrail'in Gazze savaşının, farklı dini ve etnik yapılarıyla bilinen Nijerya'da mevcut gerilimleri tırmandırma potansiyeline sahip olmasından endişe ediliyor.
Filistin davasının uzun süredir destekçisi ve dünyanın en kalabalık Müslüman çoğunluğa sahip ülkesi olarak Endonezya, Gazze için yürütülen diplomatik çabaların dışında kalamaz. Endonezya savaşı, Müslüman dünyasıyla dayanışma içinde olduğunu göstermenin bir yolu olarak görmektedir.
Yakın zamanda Gazze için oluşturulan bu grup, her bir üyenin kendi kaldıraç ve pazarlık gücünü kullanabileceği çok önemli bir grup olarak etkisini daha da artıracaktır.