Arab News: Gazze'deki savaşda geçen her gün İsrail'in aleyhine işliyor!
Gazze'deki savaşın gidişatı, İsrail'in dünyadaki 'mağdur' algısını kaybetmesine ve Filistin'e sempatiye neden oldu. İsrail artık, “herkesten daha güçlü” olduğunu iddia ederek kendi şartlarını dayatamayabilir.
Suudi Arabistan merkezli Arab News'de, İsrail'in Gazze'ye saldırılarının ve işlediği savaş suçları nedeni ile uluslararası arenada değişen İsrail algısının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
İsrail'in Gazze savaşındaki savaş suçlarının dünyadaki “Holokost'tan kaçan Yahudiler için bir sığınak olduğu algısının yerini, sömürgeci bir güç olduğu” görüşüne dönüştürdüğü belirtilen analizde, bu durumun dünyada Filistin'e olan sempatiyi de artırdığı belirtildi.
Analizde ayrıca, Gazze'deki savaşın her geçen gün İsrail'in aleyhine işlediği ve İsrail'in artık “caydırıcı” ve “herkesten güçlü” olduğu propagandası ile kendi şartlarını dayatamayacağı tepitine yer verildi.
İşte Arab News'de yayınlanan analiz:
İsrail Dışişleri Bakanlığı kısa bir süre önce Papua Yeni Gine'nin Batı Şeria'daki bir yerleşimde konsolosluk açmayı planladığını açıkladı.
Ancak bu uluslararası topluma küstahça meydan okuyan ve İsrail'in Batı Şeria üzerindeki egemenliğini iddia eden bir öneri olarak tepki çekti.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ise, Filistinlilerin Gazze'den göç etmesini teşvik etmek istediğini söyledi ki bu, sınır dışı etmek istediğini söylemenin başka bir yolu.
İsrail hükümeti Filistinlilerle siyasi çözüm ve barış anlaşması görüşmelerinden kaçınmak için elinden gelen her şeyi yapıyor ve zamanın kendilerinden yana olmadığını ve Filistinlilerle ne kadar erken bir anlaşma yaparlarsa o kadar iyi olacağını anlamıyorlar.
İsrail'in bu tutumu, üstünlüğün kendisinde olduğunu ve Filistinlilere işine gelen herhangi bir çözümü dayatabileceğini düşünmesinden kaynaklanıyor. Ancak sorun şu ki, İsrailliler adeta bir balonun içinde yaşıyor ve Filistinlilere uyguladıkları vahşetin meşru olduğunu sanıyor.
Kendilerine ait bir dünyada yaşadıkları için dezavantajlı durumda olduklarının farkında değiller.
Özellikle üç faktör, İsrail aleyhine işliyor. Bunlar; İsrail algısının küresel olarak değişmesi, düşmanlarının artan kapasitesi ve İsrail toplumundaki iç bölünmeler.
On yıl önce kimse, dünyada Filistin'i destekleyen kitlesel protestolara tanık olacağını hayal bile edemezdi.
Dünyada Filistin meselesi artık, iki taraf arasındaki bir çatışma olarak değil, bir "sosyal adalet" merceğinden görülüyor. Dünyanın dört bir yanında Filistin'le ya da Filistinlilerle hiçbir bağlantısı olmayan insanlar, adaletsizlik olarak gördükleri şeye karşı tavır alıyor ve İsrail artık uluslararası sempatiyi kaybetti.
İsrail'in Holokost'tan kaçan Yahudiler için bir sığınak olduğu algısının yerini, yerli halka boyun eğdiren sömürgeci bir güç olduğu görüşü aldı.
Örnek olarak Gazze savaşını protesto etmek için istifa eden BM insan hakları yetkilisi Craig Mokhiber, İsrail'in Filistinlilere yönelik katliamının etno-milliyetçi, sömürgeci-yerleşimci bir ideolojiden kaynaklandığını belirtti.
İsrail daha fazla Filistinli sivil öldürüldükçe bu görüşün güçlenmesi muhtemeldir. Batı'daki siyasi elitler İsrail'e sempati duyuyor, ancak taban, özellikle de genç nesiller aynı bakış açısını paylaşmıyor.
İsrail için kötü haber ise siyasi değişimin toplumsal değişimi takip etmesidir. Bu nedenle, İsrail'in uluslararası desteğinin çekirdeğini oluşturduğu ABD'de bile, özellikle Demokrat Parti üyeleri arasında durumun değişmesi muhtemel.
Joe Biden, İsrail'i destekleyen son ABD başkanı olabilir. Peki İsrail artık ABD ya da Avrupa desteğine sahip olmadığında ne yapacak?
İkinci neden; İsrail'in düşmanlarının ve potansiyel rakiplerinin artan kapasitesi.7 Ekim saldırısı İsraillilere Hamas'ın neler yapabileceğini gösterdi. Bu büyük bir şoktu ama aynı zamanda yeni bir gerçeğe de uyanış çağrısıydı. Gerçek şu ki İsrail'in düşmanları giderek güçleniyor.
Mesala geçtiğimiz günlerde bir Hamas yetkilisi 7 Ekim'in tekrarlanacağı sözünü verdi ve bu muhtemelen tekrarlanırsa daha da acımasız olacak.
Hamas daha zayıf bir düşman olarak görülüyor. Gazze'ye hapsolmuş durumdalar ve 17 yıldır kuşatma altındalar. Bu durum, Lübnan'da serbestçe faaliyet gösterirken çok daha gelişmiş yeteneklere ve İran'la doğrudan bağlantıya sahip olan Hizbullah'tan çok farklı.
İran da savunma kabiliyetlerini geliştiriyor. Türkiye'ye geldiğimizde ise, Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İsrail'e suçlarının bedelini ödetme sözü verdi.
İsrailliler bu konuda ne düşünüyor?
İsrail yeni bir gerçekle yüzleşmek zorunda. İsrail Hamas'a karşı olabilir ancak komşuları karşısında rekabetçi bir teknolojik üstünlüğe sahip değil.
Örnek olarak Türk yapımı insansız hava araçları, çok sayıda noktadaki çatışmaların gidişatını değiştirebildi. Bölgedeki ülkeler bir gün İsrail'i tehdit edebilecek silahlar üretiyor.
İsrailliler artık bölgedeki herkesten daha güçlü ve gelişmiş oldukları ve dolayısıyla kendi şartlarını dayatabilecekleri gerçeğine güvenemezler.
İsrail daha önce sahip olduğu caydırıcı güce sahip değil ve güvenliğini garanti altına almak için bir barış anlaşmasına ihtiyaç duymaktadır.
Üçüncü neden ise; İsrail toplumundaki iç bölünmedir. Şu anda "bayrak etrafında toplanmanın" etkisini görsek de, savaş sona erdiğinde bölünmelerin yeniden ortaya çıkması ve daha da büyümesi muhtemel.
İşte tüm bu nedenlerden dolayı zaman İsrail'in yanında değil.
İsrail'in BM kararlarına ve genel kabul görmüş normlara uygun olarak Filistinlilerle barış yapması daha iyi olacaktır. Bu İsrail'in kabul görmesini ve komşu ülkelerle, hatta İran'la bile iyi ilişkiler kurmasını sağlayabilir. İsrail Filistinlilerle adil bir çözüme ulaşırsa Tahran da bunu kabul etmek zorunda kalacaktır.
Barış, İsrail'in kendi içindeki bölünmeleri onarmasına ve ulusal bütünlük üzerinde çalışmasına olanak tanıyacaktır.
İsrailliler zamanın kendi taraflarında olmadığının farkında olmalıdır. İsrail bu konuda ne kadar uzun süre bekler ve Filistinlilere boyun eğdirmeye devam ederlerse, konumları o kadar zayıflayacaktır.
Hala ABD'nin desteğine sahipken bugün yapacakları bir anlaşma, 10 yıl sonra muhtemelen çok az destek alacakları ya da hiç destek alamayacakları bir anlaşmadan kesinlikle daha iyidir.