Arab News: İran, düzenlediği saldırılar ile ne hedefliyor?
İran'ın saldırıları, etki alanı mücadelesi dışında başka hedefler de barındırıyor. İran, çok sayıda ülkeye mesaj verirken, Türkiye'nin tehdit olarak gördüğü unsurlarla ilişkilerini artırıyor.
Suudi Arabistan merkezli yayın organlarından Arab News'de, İran'ın son haftalarda Pakistan'dan Irak'a, Ürdün'den Suriye'ye kadar düzenlediği saldırıların ve bu saldırıların hedeflerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
İran'ın gerek vekil güçleri aracılığıyla, gerekse de son dönemdeki saldırıları ile bölgesel etkisini artırmak istediği belirtilen analizde, ABD, İsrail ve Türkiye gibi aktörlere de mesaj vermeye çalıştığı iddiasında bulunuldu.
Analizde ayrıca İran'ın; Türkiye'nin ulusal güvenlik tehdidi olarak gördüğü “Kürt unsurlarla” zımni bir ilişki kurmuş olduğu ancak Türkiye'nin istihbarat açısından bölgedeki en etkili aktörlerden birisi olarak hareket etmeye devam ettiği kaydedildi.
İşte Arab News'de yayınlanan analiz:
İran'ın son saldırılarını hem bölgesel hem de uluslararası dinamikleri göz önünde bulundurarak daha geniş bir bağlamda yorumlamak, tüm Orta Doğu aktörlerini etkileyen sonuçlara yol açtığı için çok önemlidir.
Geçtiğimiz hafta 24 saat içinde İran; Irak, Suriye ve Pakistan'daki hedeflere füze ve insansız hava aracı saldırıları düzenledi ve saldırıların sorumluluğunu üstlendiğini açıklayarak sıra dışı bir adım attı. Bu açıklamalar hedef alınan ülkeler arasında öfkeye yol açtı.
İdlib'deki hedeflere yönelik saldırı için Tahran, bunun şimdiye kadar düzenlediği en uzun menzilli saldırı olduğunu iddia etti ve füzelerin 1.900 km yol kat ettiğini açıkladı. Bu arada İran'ın Erbil'e düzenlediği füze saldırısında dört kişi öldü, çok sayıda kişi de yaralandı.
Tahran bu saldırılarla bölgesel ve uluslararası aktörlere açık bir siyasi ve güvenlik mesajı göndermeyi ve bölgesel gücünü ortaya koymayı amaçlıyor.
İran'ın her bir hedefe yönelik saldırılarıyla ilettiği mesaj Irak ve Suriye meselelerinin ve bölgesel siyasetin ötesine uzanıyor.
Bu İran'ın Erbil'i ilk hedef alışı değil. Ancak Tahran ilk defa bu kadar bariz bir şekilde sivilleri hedef aldı.
Ayrıca saldırıların zamanlaması ve niteliği, İran'ın başta ABD, İsrail, Irak ve hatta Türkiye olmak üzere dış ve iç aktörlerle ilgili daha büyük jeopolitik hedeflerini ortaya koydu.
Bu saldırılar, Gazze'de devam eden çatışmanın yayılabileceği endişesiyle bölgedeki gerilimin arttığı bir dönemde gerçekleşti. Bölgedeki gerilimi daha da tırmandıran bu saldırılarda İran'ın hedefinin hem doğrudan hem de dolaylı olduğunu söylemek mümkün.
Erbil'e yönelik saldırıda hedef açık ve netti. İsrail ve ABD. Tahran, İsrail ve ABD'nin bölgesel çıkarlarına yönelik saldırılarının ardından geleneksel askeri güç gösterme politikasını benimsedi ancak bu saldırıyla Washington ve Tel Aviv'den daha geniş bir kitleyi de gözüne kestirdi. Bu dolaylı olarak Bağdat'a ve Ankara'ya da bir mesajdı.
Erbil'in ABD ile güçlü bağları var. Ancak İran da önemli bir rol oynuyor ve güçlü bir askeri, siyasi ve ekonomik güç uygulayabilir. ABD, İsrail ve İran ile istikrarsız siyasi ve ekonomik bağları olan Irak'taki bölgesel Kürt yetkililer bölgesel bir çatışmanın içine sürüklenmekten kaçınmayı umuyor.
Bir zamanlar Irak'ın en güvenli bölgesi olduğu düşünülen Erbil'e yönelik yeni saldırı modeli, Tahran'ın doğrudan ya da dolaylı talimatıyla daha fazla saldırının hedefi olacağına işaret ediyor ve Washington'un Irak stratejisini, Ankara'nın çıkarlarını ve Bağdat ile Erbil'in kontrol sağlama kabiliyetini zorlaştırıyor.
Türkiye son saldırılarla ilgili olarak şu ana kadar temkinli bir tutum benimsemiş, tırmanan gerilimle ilgili endişelerini dile getirmiş ve barışçıl bir çözüm çağrısında bulunmuştur.
Türkiye'nin Erbil Başkonsolosu Mehmet Mevlüt Yakut, İran saldırısında hayatını kaybedenlerin yakınlarına taziye ziyaretinde bulundu ancak özel bir yorum yapmadı.
Tahran, Erbil'e yönelik önceki saldırılarında Türkiye de dahil olmak üzere Irak'taki etkili aktörlere bir mesaj göndermeyi amaçladı. İran uzun yıllar boyunca Türkiye'nin etkisini Irak içindeki kendi stratejilerine potansiyel bir meydan okuma olarak gördü.
Tahran, tıpkı Suriye'nin kuzeyinde olduğu gibi Irak'ın kuzeyinde de Türk etkisinden korkuyor. Irak'ın kuzey vilayetleri İran ve milis müttefikleri için stratejik öneme sahip. Özellikle Suriye ile olan sınır kapıları Tahran'ın politikalarını desteklemek için kritik bir unsur ve milislerin buradaki kaçakçılık yollarına hakim olması bu bölgeyi elde tutmak için önemli bir teşvik.
Bu amaçla İran, vekilleri aracılığıyla Türkiye'nin ulusal güvenlik tehdidi olarak gördüğü Kürt unsurlarla zımni bir ilişki kurmuş durumda.
İran ve Türkiye, Rusya ile birlikte 2017'den beri Suriye için Astana barış süreci çerçevesinde sınırlı bir işbirliği geliştirmişti. Ancak Rusya'nın Şubat 2022'den bu yana Ukrayna ile savaş halinde olması nedeniyle bu işbirliği bir süredir askıya alınmış durumda. Bunun bir nedeni de kriz henüz sona ermemiş olsa da geçtiğimiz yıl Suriye'deki şiddet olaylarında bir azalma yaşanmış olması.
İran'ın İdlib'e yönelik saldırısı bu noktada dikkate değer. Tahran bu saldırıyla IŞİD'e bağlı unsurları ortadan kaldırmayı amaçladığını iddia etti. Ancak İran destekli Hizbullah'a yakınlığıyla bilinen Lübnan gazetesi Al-Akhbar, hedefte IŞİD'e bağlı unsurların bulunmadığını ve İran istihbaratının güncel olmayabileceğini belirtti.
Bu durum akıllara Ankara ile Tahran arasında İdlib konusunda istihbarat paylaşımı eksikliği mi var sorusunu getiriyor. Türkiye ise istihbarat açısından bölgedeki en etkili aktörlerden birisi.
İran bu saldırılarla muhaliflerine doğrudan mesaj vermeyi amaçlamış olsa da daha geniş bir kitleye ulaşmayı ve nüfuz mücadelesi verdiği bölgesel aktörlere dolaylı mesajlar göndermeyi de hedefliyor.