gdh'de ara...

Arab News: Suriye'nin geleceğinde Türkiye-Rusya bağları kritik önem taşıyor

 Suriye'nin geleceği hakkında, BMGK beş daimi üyesi olan ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa uzun süredir bölünmüş durumda. Suriye'nin geleceğinde Türkiye-Rusya bağları kritik önem taşıyor.

1. resim

Suudi Arabistan merkezli Arab News'de, NATO Zirvesi sonrası Türkiye-Rusya ilişkilerinin ve buna bağlı olarak Suriye'ye olası etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Rusya'nın Suriye'ye gönderilen yardım koridorunu BMGK'da reddetmesinin, Türkiye'nin buradaki etkisi ve politikaları açısından önem arz ettiği belirtilen analizde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın böyle krizlerin engellenmesi için sürekli gündeme getirdiği 'dünya beşten büyüktür” mottosuna dikkat çekildi.

Analizde ayrıca, son yaşanan gelişmeler ile Türkiye'nin Batı yanlısı bir tutum izledği ancak bunun, Türkiye-Rusya ilişkilerine etkisinin sınırlı düzeyde olacağı tespiti yapıldı.

İşte Arab News'de yayınlanan analiz:

Geçtiğimiz günlerde Rusya, Türkiye'den Suriye'nin kuzeybatısındaki milyonlarca kişiye yardım ulaştıran bir yetkilendirmenin yenilenmesini engellemek için BM Güvenlik Konseyi'ndeki veto yetkisini bir kez daha kullandı.

Bu yardım, Suriyeliler için sadece son can simidi değil ancak Ankara için, buradaki kırılgan koşulların korunması açısından son derece kritik. Yardımların kesilmesi nedeniyle artan acılar, Türkiye için tedirgin edici riskler oluşturabilir ve hatta Suriye'deki hassas Türk-Rus işbirliğini etkileyebilir.

Şam'daki Esad rejimi, yardım akışını sürdürmek için Türkiye'den Bab Al-Hawa kapısını önümüzdeki altı ay boyunca açık tutmayı tek taraflı olarak teklif etti. Ancak bu teklifin nasıl karşılanacağı henüz belli değil.

Suriye, BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi olan ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa'nın uzun süredir bölünmüş olduğu bir konu olarak dikkat çekiyor.

Çoğu üye, yardım yetkisinin tam bir yıl uzatılmasını isterken, dokuz aylık bir uzatma konusunda uzlaşmayı desteklediler. Ancak Rusya yalnızca altı aylık bir uzatma konusunda ısrar etti. Rusya'nın bu hamlesi, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın BM'nin Şubat ayı başlarında Suriye ve Türkiye'yi vuran deprem kurbanlarına yardım göndermesine izin vermesinin ardından açılan Türkiye'den ek iki sınır kapısının geleceğini de şüpheye düşürdü. Bu onay Ağustos ortasında sona eriyor.

Rusya'nın vetosu, Türkiye'nin Litvanya'nın Vilnius kentinde düzenlenen NATO Zirvesi'nde adımlarının ardından geldi. Türkiye'nin zirvedeki konumu Moskova'da tepkilere neden olurken, Rus yetkililerin de tepkisine yol açtı.

Moskova, İsveç'in onayından sonra bile Türkiye'nin bir gün AB'ye girmesine izin verilebileceği yanılgısına kapılmaması gerektiğini vurgularken, aralarındaki mevcut anlaşmazlıklara rağmen Rusya'nın Ankara ile güçlü ilişkiler kurmak istediğini söyledi.

Moskova'nın açıklamasının ardından Rusya dışişleri bakanı Türk mevkidaşıyla yaptığı telefon görüşmesinde, Moskova ile Ankara arasındaki ilişkilerin “güvene dayalı doğasının” korunması ve güçlendirilmesi gerektiğini yineledi.

Suriye rejiminin yakın müttefiki olan Rusya, savaşın başladığı 2011 yılından bu yana Suriye konusunda en az 17 kez veto hakkını kullandı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan daha önce BMGK daimi üyelerinin veto yetkisini eleştirmişti. Hatta BMGK'nın reform ihtiyacına ve uluslararası meselelerin kaderinin sadece bu beş ülkenin eline bırakılmaması gerektiğine atıfta bulunarak “dünya beşten büyüktür” ifadesini kullanmıştı.

Türkiye, büyük güçlerin birbiriyle rekabet halinde olduğu ve Suriye'deki insani yardım meselesinde olduğu gibi üçüncü ülkelerin sorunlarını istismar ettiği yönündeki endişelerini dile getirdi. Erdoğan 2021'de BMGK'de reform çağrısında bulunduğunda, Rus mevkidaşı Vladimir Putin, onun daimi üyelerin veto yetkisini kaldırma önerisini, bunun kurumu bir "tartışma kulübü"ne çevireceğini söyleyerek reddetmişti.

Rusya'nın son vetosu, ister Suriye savaşı ister büyük olasılıkla Ukrayna ile ilgili diğer uluslararası meseleler bağlamında olsun, siyasi hedefler doğrultusunda baskı uygulamak için insani bir amacı siyasallaştırması olarak yorumlandı. Ayrıca bu hareket, paralı asker grubu Wagner'in patronu Prigojin'in Rusya'da Moskova'nın askeri liderliğindeki ve Putin'in Suriye'deki gücündeki çatlakları ortaya çıkaran isyan girişiminden kısa bir süre sonra geldi.

Ancak sınır ötesi gelişmeler, yalnızca Rusya'nın Batı'ya muhalefetiyle veya Suriye rejimiyle ittifakıyla ilgili değil. Suriye bağlamında da Türk-Rus bağlarıyla ilgilidir. 2017'de başlatılan Astana barış süreciyle Ankara ve Moskova, Suriye konusunda hassas bir işbirliğine imza attı.

Savaşla ilgili karşıt görüşlere sahip olmalarına rağmen, süreç sonunda aralarında daha yakın bağlar kurdu. En önemlisi, Suriye konusundaki işbirlikleri 2015-2016 Türk-Rus geriliminden sonra başladı ve nihayetinde Türkiye'nin Rusya'nın açık onayıyla Suriye'de birçok askeri operasyon gerçekleştirmesine izin verdi.

2014 tarihli orijinal BM yetkisi, dört sınır kapısından insani yardım erişimi sağladı. Bununla birlikte, 2020'den bu yana Rusya, veto tehdidini kullanarak, her altı ayda bir yenilenmesi gereken bir Türkiye sınır kapısıyla sınırlandırdı.

Rusya'nın son vetosunu yorumlamak zor olsa da, BMGK üyelerinin çıkmazdan çıkmak için ortak bir zemin bulabileceği konusunda hâlâ iyimserlik var. Rusya'nın yardım operasyonuna ilişkin olumlu bir hamlesi, Ukrayna'daki savaş sırasında bile hem Moskova hem de Batı ile sıcak ilişkiler sürdürmeye çalışan Ankara tarafından kesinlikle memnuniyetle karşılanacaktır. Erdoğan, Rusya'ya yönelik Batı yaptırımlarına katılmayı reddetti ve hatta Putin'i Ağustos ayında Türkiye'yi ziyaret etmeye davet etti.

Ankara'nın son NATO Zirvesi'ndeki Batı yanlısı hamlelerine rağmen, Türk-Rus ilişkilerinin önemli olmaya devam etmesi muhtemel. Suriye'deki hassas işbirlikleri ise birçok faktöre bağlı.

Kaynaklar

Tartışma