Arab News: Türkiye Suriye politikası ile nüfuzunu artırıyor
Esad rejiminin çöküşüyle birlikte yeni bir bölgesel düzen ortaya çıkıyor. Türkiye, Suriye'nin geleceğindeki kritik rolüyle bölgesel nufuzunu artırıyor.
Suudi Arabistan merkezli Arab News'de, Suriye'de Esad rejiminin çöküşünün ardından ortaya çıkan yeni gerçeklikte, Türkiye'nin olası hamlelerini ve Suriye'nin geleceğine dair müttefikleri ile ilişkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Esad rejiminin çöküşüyle birlikte yeni bir bölgesel düzenin ortaya çıktığı tespiti yapılan analizde, Suriye'deki kilit aktör olan Türkiye'nin özellikle Körfez ülkeleri ile yapacağı anlaşmalarla Suriye'nin geleceğine dair önemli adımlar atabileceği belirtildi.
Analizde ayrıca; Türkiye'nin istikrarlı bir Suriye'nin inşasını sağlaması halinde, hem bölgedeki nüfuzunu arttıracağı hem de önemli kazanımlar elde edeceği belirtildi.
İşte Arab News'de yayınlanan analiz:
Suriye son derece kırılgan bir yapıya sahip ve çeşitli zorluk ve risklerle karşı karşıya. Bu durum, Türkiye'nin çeşitli istikrarsızlık evrelerinden geçen ve çeşitli aktörlerin dahil olduğu birçok güç mücadelesine sahne olan ülkede, gelişen stratejisi için geniş bir bölgesel destek sağlamasını elzem kılıyor.
Suriye, güvenlik algılarını önemli ölçüde etkilediği için bölge devletleri arasındaki ilişkiler açısından kritik bir turnusol işlevi gördü.
Bölge devletleri arasındaki bölünmüşlük, geride kalan iç savaş sürecinde Suriye'deki karmaşıklığı daha da artırdı ve Esad rejimi ile müttefiklerinin işine yaradı.
Ancak Suriye'de değişen dinamikler bölgesel dengeleri değiştirmeye başlıyor ve yeni Suriye'yi şekillendirmek için bölgesel aktörler arasında daha fazla işbirliğine kapı açıyor.
Esad rejiminin çöküşüyle birlikte yeni bir bölgesel düzen ortaya çıkıyor.
Bölge, Demir Perde'nin yıkılışının kendi versiyonunu yaşıyor.
Tıpkı 2003 yılında Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinin Irak ve daha geniş anlamda Orta Doğu'daki güç dinamiklerini yeniden şekillendirmesi gibi, Beşar Esad'ın düşüşü de hem Şam'da hem de bölge genelinde yeni yapılanmalara yol açacaktır.
Suriye, yeni bir devletin ortaya çıkması için elzem olan zorlu bir aşamadan geçmektedir. Yeni bir Suriye doğarken, bölgesel müttefiklerinin devletin yeniden inşasını ve istikrarlı, birleşik bir geleceğin kurulmasını aktif bir şekilde desteklemesi çok önemlidir.
Türkiye'nin bölgesel desteğe sahip olması neden önemli?
Suriye krizinin başlangıcından bu yana, Ankara etki yaratmaya çalışırken, ülkedeki durum da Türk dış politikasını farklı aşamalardan geçirerek şekillendirdi.
Böylece iki yönlü bir etki ortaya çıktı.
Türkiye'nin politikaları bölgeyi etkilerken, Suriye'deki gelişmeler de çeşitli noktalarda Türkiye'nin önceliklerini yeniden ayarladı ve Ankara'nın bölge ülkeleriyle ilişkilerini etkiledi.
Türkiye, 900 km'yi aşan uzunluğuyla Suriye ile en uzun kara sınırını paylaşan ülkedir.
Bu yakınlığın getirdiği önemli güvenlik, siyasi ve ekonomik zorluklara rağmen Türkiye, Suriye'deki muhalefeti desteklemeye ve Suriyeli mültecilere açık kapı politikasını sürdürme konusunda kararlı davrandı.
Zira; Türkiye için Suriye, bölgedeki diğer ülkeler için olduğu gibi sadece bir dış politika meselesi değildi.
Suriye'de önemli bir siyasi ve güvenlik etkisine sahip olan Türkiye, şimdi daha geniş bir bölgesel destek sağlayarak konumunu güçlendirmeyi amaçlıyor.
Bugünün Suriye'si 13 yıl öncekinden çok farklı. Suriye'deki durum giderek daha karmaşık hale geldi ve ülke daha fazla istikrarsızlığa karşı savunmasız durumda. Bu kritik anda Türkiye, Suriyelilerin bölgede istikrarlı ve birleşik bir ulus inşa etmelerine yardımcı olmak için bölgesel müttefiklerinin desteğine ihtiyaç duymaktadır.
Suriye'de yeni yönetimin kamu düzenini sağlamak, kurumları inşa etmek ve gerekli kaynakları temin etmek için Türkiye'ye ve diğer bölgesel müttefiklere güvenmesi gerekecektir. İstikrarlı bir Suriye'nin inşası sadece kendi halkı için değil, aynı zamanda Türkiye ve daha geniş bir bölge için de büyük bir kazanım olacaktır.
Bu nedenle Türkiye, Esad'ın devrilmesinden bu yana yoğun bir diplomatik çaba içerisine girmiştir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al-Thani ve Lübnan Başbakanı Necip Mikati ile Suriye'yi görüşmek üzere bir araya geldi.
Erdoğan ayrıca Kahire'de düzenlenen D-8 Zirvesi'ne katıldı ve burada Mısırlı mevkidaşı ile Suriye konusunda doğrudan görüşmelerde bulundu.
Kahire'deki toplantıya İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan da katıldı. Düşüşünden önce Esad'ın iktidarı elinde tutmaya devam etmesi bazı açılardan Türkiye ve İran'ı birbirine yakınlaştırmıştı.
Ancak Suriye'deki liderlik değişiminin ilişkilerdeki dengeleri değiştirmesi muhtemel. Çünkü Ankara artık Tahran karşısında üstünlüğe sahip.
Dahası Türkiye'nin artık daha geniş bir bölgede Arap devletleriyle daha yakın çıkarları var.
İran bu değişen dinamiği dikkatle değerlendirmeli ve hem Türkiye hem de Suriye'ye yönelik politikasını buna göre uyarlamalıdır. Ya Suriye'nin yeniden inşası için daha geniş bölgesel desteğin bir parçası olacak ya da ortaya çıkan bu düzenden dışlanma riskini göze alacaktır.
Suriye'de siyasi bir geçiş süreci, başta Suriye'nin komşuları ve Körfez ülkeleri olmak üzere masada yeni bir dizi aktörün yer almasını gerektirecektir.
Bu bağlamda, Türkiye'nin rolü, bölge ülkeleriyle yakın işbirliği içinde olmak ve Suriye muhalefetiyle bağlarını güçlendirmek açısından hayati önem taşımaktadır. Geçmişten alınan dersler göz önünde bulundurulduğunda bu yaklaşım önemlidir.
Tarih, bölgeye hakim olma çabalarının sıklıkla gerginliklere yol açtığını göstermiştir. Suriye'yi bir çekişme noktası haline getirmek yerine, güçlü bir işbirliği noktası haline getirebilir.
Türkiye, bölgedeki müttefikleriyle birlikte, belirli sınırlar dahilinde de olsa, istikrarlı bir Suriye'nin inşasına katkıda bulunabilirse, hem bölgedeki nüfuzunu arttıracak hem de önemli kazanımlar elde edecektir.