Atlantic Council: ABD'nin dengeleyici aktör olarak Türkiye'ye ihtiyacı var

Ortadoğu'daki istikrar, Suriye ve Irak'taki olası gelişmelerden geçiyor. ABD'nin dengeleyici bir aktör olarak Türkiye'ye ihtiyacı var. Peki ABD, Türkiye'yi kazanmak için neler yapmalı?

1. resim

ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Atlantic Council'de, Türkiye'nin bölgesel politika ve etkilerinin yanı sıra ABD ile olan ilişkilerinin öneminin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Amerika Birleşik Devletleri'nin Orta Doğu'yu tamamen terk etmesi için baskı altında olduğu ve bölgede ABD karşıtı eleştirilerin giderek daha fazla arttığı belirtilen analizde, Türkiye'nin ise gerek İran'ı dengelemek gerekse de bölgedeki hedeflerine ulaşmak için Türkiye'ye yönelmesi gerektiği tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca; Türkiye'nin Suriye sınırı boyunca 900 kilometrelik bir güvenli bölge oluşturma konusunda kararlı olduğu ve Biden'ın, Ankara'nın dengeleyici rolünü güçlendirmek için Türkiye'yi teşvik edecek adımlar atması gerektiği belirtildi.

İşte Atlantic Council'de yayınlanan analiz:

Amerika Birleşik Devletleri Orta Doğu'yu tamamen terk etmesi için baskı altında ve ABD karşıtı eleştiriler artarken Irak ve Suriye'de ABD güçleri giderek daha fazla saldırıya uğruyor.

Ancak, özellikle İran ve İsrail arasındaki kısasa kısas, Gazze'deki savaşta ateşkesin sağlanamaması ve DEAŞ'ın yarattığı tehdidin devam ettiği bir ortamda ABD askerlerinin evlerine dönmesine daha çok var denilebilir.

Bununla birlikte, ABD Başkanı Joe Biden eski bir ortaklığı güçlendirmek ve Türkiye'yi daha dengeli bir İran'ı teşvik etmek için bölgesel bir siper olarak konumlandırmak için diplomatik bir fırsata sahip.

Türkiye ise zaten, İran ve ABD arasında arabuluculuk yaparak bu sorumluluğu üstlenmiş durumda.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Mayıs ayında Beyaz Saray'ı ziyaret edecekti ancak ziyaret ertelendi ve yakında yeni bir tarih belirlenmesi bekleniyor.

Kesinleşmesi halinde ziyaret, Biden'ın 2021'de göreve gelmesinden bu yana ilk resmi ziyaret olacak ve en büyük iki orduya sahip NATO ülkeleri arasında gelişen ilişkilerin yakınlaşmasını sağlayacak.

Amerika Birleşik Devletleri bölgede dengeleyici bir aktör olarak Türkiye'yi destekleme fırsatını kaçırmamalıdır.

Ankara "düşmanlarıyla" iyi diplomatik ilişkiler sürdürme becerisini defalarca kanıtlamıştır. Türkiye ve İran'ın, Irak ve Suriye'de önemli anlaşmazlıkları olsa da, Ankara'yı istikrar ve itidalin değerli bir sesi olarak konumlandıracak işbirliği fırsatları mevcut.

Bu istikrarı sağlamanın yolu Suriye'den geçiyor ama son dönemde tartışma Irak'la başlıyor.

Türkiye, İran ve ABD'nin, başta Irak ve Suriye olmak üzere bölgenin geri kalanına yayılan çıkarları var.

Irak'ın dağlık arazisi, her ikisi de doğrudan ya da bağlı gruplar aracılığıyla Suriye'de faaliyet gösteren İran destekli Kata'ib Hizbullah ve Asa'ib Ahl al-Haq ve Türkiye'nin 1980'lerden bu yana mücadele içinde olduğu, ABD tarafından da terör örgütü olarak tanımlanan PKK dahil olmak üzere birçok paramiliter örgüte ev sahipliği yapıyor.

Ancak terör örgütü PKK'nın Suriye ayağı olan YPG, IŞİD'e karşı mücadelede ABD tarafından uzun süredir destek alıyor.

Türkiye'nin terör örgütü PKK'ya karşı uzun süredir yürüttüğü mücadele son aylarda giderek varoluşsal bir hal aldı ve Türk güçleri, Irak'ta bazı kayıplar verdi.

Buna karşılık Türkiye de Kuzey Irak'taki faaliyetlerini artırdı ve daha da artıracağının sinyallerini veriyor ki bu, nüfuzunu korumak için mücadele eden İran için alarm zillerini çaldırıyor.

Mart ayında Bağdat'taki Irak hükümeti, Ankara ile yapılan üst düzey görüşmelerin ardından terör örgütü PKK'yı resmen yasakladı ve bu Türkiye için büyük ve önemli bir kazanım oldu.

Tahran'ın terör örgütü PKK'ya ya da Suriye'deki uzantılarına desteğini arttırmak için bahaneler bulmasını engellemek Ankara için çok önemli.

İran'ın bazı vekilleri ABD askerlerinin Suriye'den çıkması için baskı yapmak amacıyla ABD destekli grupları hedef alırken, diğerleri terör örgütü PKK bağlantılı gruplarla birlikte Türk ordusuna karşı mücadele ediyor.

Türkiye'nin Kuzey Irak'taki varlığı Türkiye'yi İran'la karşı karşıya getirirken, Washington'un Tahran'ın Irak güvenlik güçleri üzerinde tam nüfuz sahibi olmasından duyduğu endişeyi de hafifletiyor.

ABD için şimdi önündeki zorlu ve diplomatik görev, Ankara, Tahran ile istikrarlı ilişkilerini sürdürürken Türkiye'yi ABD ile ortaklık kurmaya teşvik etmektir.

Türkiye ve İran dost mu düşman mı olacak?

Irak hükümeti, Kuzey Irak'tan geçen ve Türkiye'ye önemli enerji kaynakları sağlayabilecek olan Kerkük-Ceyhan boru hattının bir bölümünü yeniden açmayı planlıyor.

Türk yetkililere göre; Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın Türkiye'nin güneydoğusundaki Gabar Dağı bölgesinde yüksek kaliteli ham petrol bulması, Türkiye'nin petrol ithalatını yüzde 10 oranında azaltmaya yardımcı olabilir.

Türkiye ve Irak ayrıca Irak'ın Basra vilayetini Türkiye üzerinden Avrupa'ya bağlayacak bir Kalkınma Yolu projesinde işbirliği yapma konusunda da anlaştı.

Bunlar, Irak'ın İran'a olan enerji bağımlılığını kırmak için ABD'nin desteklemesi gereken büyük fırsatlardır.

Bunu yapmak ABD için Irak'ın sadece daha güvenilir bir bölgesel müttefik olmasına yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda ABD'nin İran'a karşı aldığı tedbirlerin daha etkili olmasını da sağlayacaktır.

Mart ayında ABD, Irak'a enerji kaynaklarını geliştirmesi için daha fazla zaman tanımak amacıyla, Irak'ın İran'dan elektrik satın almasına yönelik yaptırım muafiyetini uzattı. Türkiye de tam olarak bunu yapıyor ve Irak'ı İran'ın yörüngesinden uzaklaştırıp ABD çıkarlarına yaklaştırıyor.

İran'ın girişimlerinde sorunlar

Öncelikle Türkiye, Irak'tan sonra İran'ın en büyük ikinci doğalgaz müşterisi ancak Ankara kendi kıyılarında petrol ve doğalgaz aramalarına yatırım yaparak ve Irak ve Azerbaycan gibi komşu ülkelerin kaynaklarına daha kolay erişim sağlayacak altyapılar inşa ederek bu bağımlılığı kırmaya çalışıyor.

Ankara ayrıca 2026 yılında sona erecek bir boru hattı sözleşmesinin yenilenmesi konusunda Tahran'la müzakere etmek konusunda da isteksiz davranıyor.

ABD yaptırımları nedeniyle İran petrolü için alternatif alıcılar listesi sınırlı ve Türkiye'nin Irak'taki projeleri İran'ı daha da yalnızlığa itmek için tasarlandı.

Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen Ankara ve Tahran enerji işbirliğini arttırmaya ilgi gösteriyor.

Nisan ayında Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin Ankara ziyaretinden sadece birkaç ay sonra Tahran'ı ziyaret etti ve bu ziyaret enerji ile ilgili ekonomik anlaşmalar ve yıllık ticaret hacminin 30 milyar dolara çıkarılması için yenilenen bir taahhütle sonuçlandı.

Türkiye'nin içinde bulunduğu vahim ekonomik durum ticari ilişkileri elbette önemli kılıyor ancak en azından enerji söz konusu olduğunda Ankara'nın alternatifleri var.

Türkiye-İran ilişkileri nasıl gelişecek?

Suriye; Türkiye, İran ve ABD arasındaki denge diplomasisinin bel kemiğini oluşturuyor.

ABD destekli güçleri, güneye sürmek ve milyonlarca mülteciyi geri döndürmek için Türkiye-Suriye sınırı boyunca 900 kilometrelik bir güvenli bölge oluşturmak, Ankara için en önemli öncelik olmaya devam ediyor.

Bunun için geçen yıl Türkiye'nin güçlerini Suriye'nin kuzeyinden çekmeyi kabul etmesi önkoşulu olmadan Erdoğan'la masaya oturmayacağını söyleyen Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın onayı gerekiyor ki bu Ankara için müzakere edilemez bir madde.

Dolayısıyla Türkiye'nin mesajını iletebilmesi için İran ve Rusya'nın da devreye girmesi gerekiyor.

Ukrayna'daki savaşla meşgul olan Rusya, Gazze savaşının başlamasından bu yana bölgesel politikaları görüşmek üzere Ankara'ya üst düzey heyetler göndererek Türkiye ile arasındaki mesafeyi kapatmaya başlayan İran'a kıyasla daha az potansiyel destekçi konumunda.

İran hem ABD'yi hem de Türkiye'yi Suriye'de işgalci güçler olarak görüyor ancak diplomatik kanalların Türkiye ile olan anlaşmazlıklarını çözebileceğine inanıyor.

Tahran, Şam ve Ankara arasında arabuluculuk yapmaya çalışsa da bu sonuç vermedi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Eylül 2023'te Suriye konusunu görüşmek üzere Tahran'a yaptığı ve öncesinde Moskova'ya gerçekleştirdiği ziyaretin de gösterdiği gibi, Türk liderliği Tahran ve Moskova'dan destek alma seçeneklerini araştırmaya devam ediyor.

ABD'nin, Suriye'nin Türkiye-İran ilişkilerinin en önemli itici gücü olduğunu anlaması gerekiyor.

ABD'nin, İran ve İsrail arasındaki kısasa kısas ve Orta Doğu'nun genelinde ABD güçlerine yönelik saldırılar gibi krizleri yatıştırmak için Türkiye'ye ihtiyacı var.

Erdoğan önümüzdeki aylarda Washington'u ziyaret ederse Biden, Ankara'nın dengeleyici rolünü güçlendirecek ve İran'ı daha itidalli olmaya zorlayacak teşvikler sunmalıdır.

Tartışma