Atlantic Council: Körfez ülkeleri yeni Suriye'nin şekillendirilmesinde nasıl bir rol oynayacak?

Esed rejiminin hızlı bir şekilde düşmesinin ardından Esed'i destekleyen Körfez ülkelerinin eli boş kaldı. Türkiye, Suriye'nin geleceği ve hatta Orta Doğu ve Afrika'da geniş bir nüfuza sahip olacak!

1. resim

ABD merkezli düşünce kuruşlarından Atlantic Council'de, Esed rejiminin çöküşün ardından Suriye'de oluşan denklemin ve Türkiye'nin etkisinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Esed rejiminin hızlı bir şekilde düşmesinin ardından Moskova'ya kaçmasıyla, Esed'i destekleyen Körfez ülkelerinin Suriye'deki yatırımlarının boşa çıktığı belirtilen analizde, Suriye'de etkin olacak güçlerin ise bundan sonraki süreçte Türkiye ile işbirliği yapması gerektiği tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca; Türkiye'nin Suriye'nin geleceği ve hatta Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da giderek artan iddialı rolü göz önüne alındığında bölge üzerinde geniş bir nüfuza sahip olmasının muhtemel olduğu belirtildi.

İşte Atlantic Council'de yayınlanan analiz:

Geçtiğimiz altı yıl boyunca Körfez ülkeleri Suriye'deki Beşar Esed rejimiyle ilişkilerini normalleştirmeye başlamış, hatta bazıları 2011'de patlak veren iç savaşın ardından kapatılan Şam'daki büyükelçiliklerini yeniden açmıştı.

Bunun nedeni, Esed'in iktidarını sağlamlaştırmış görünmesine ve İran'ın bölgedeki etkisinin artmaya devam etmesine rağmen izole edilmesinin stratejik maliyetinin ağır olabileceğinin algılanmasıydı.

Körfez ülkeleri normalleşmeye gerekçe olarak bölgesel gerilimleri ve Arap olmayan devletlerin Suriye'de artan rolünü gösterdiler.

ABD'nin eski Suriye Büyükelçisi Robert Ford'a göre, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn'in Aralık 2018'deki benzer hamlelerinin ardından, Eylül 2024'te Şam'daki büyükelçiliğini yeniden açan en son ülke Suudi Arabistan oldu ve bu hamle görünüşte “İran'ın etkisini azaltmak” içindi.

Hatta Esed geçen yıl Suudi Arabistan'daki bir zirveye katılarak Arap Birliği'ne yeniden kabul edildi.

Diğer yandan o dönemde, BAE'nin, Esad'ın İran'ın Suriye üzerinden silah kaçakçılığını engellemesi karşılığında ABD yaptırımlarının hafifletilmesini sağlamayı amaçlayan müzakerelerde ABD'ye katıldığı bildirildi.

Ancak Esed rejiminin hızlı bir şekilde düşmesinin ardından Moskova'ya kaçmasıyla, Esad'ı destekleyen Körfez ülkelerinin eli boş kaldı.

Olayların bu şekilde gelişmesi, nadiren bir blok olarak hareket eden bu ülkelere güçlerini birleştirmek ve Suriye'nin geleceği üzerinde hem siyasi hem de mali açıdan önemli bir etkiye sahip olmak ve Türkiye'nin ülkede artan önemine uyum sağlamak için muazzam bir fırsat sunuyor.

Körfez'in dostane yaklaşımları

Esed'in 8 Aralık'ta devrilmesinden kısa bir süre sonra Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Umman Şam'daki diplomatik faaliyetlerine yeniden başladı ve Suriye'nin yeni hükümetinin Siyasi İşler Bakanlığı da 12 Aralık'ta yaptığı bir açıklamayla bu ülkelere teşekkür etti.

Bu açıklama, yeni yönetimin bu ülkelerin yanı sıra Katar'ın büyükelçileriyle gerçekleştirdiği toplantıların ardından geldi.

Bu yıl Arap Birliği'ne başkanlık eden Bahreyn de 12 Aralık'ta Suriye'deki yeni yönetime gönderdiği bir mektupla geçiş sürecine desteğini ifade etti.

Arap, Batılı ve Türk diplomatlardan oluşan Arap Bakanlar Suriye Temas Komitesi 14 Aralık'ta Suriye'de geçici yönetim altında siyasi geçiş sürecine Arap desteğinin altını çizdi.

Bu arada Suudi Arabistan, Esed hükümetinin düşmesinin ardından Suriye halkına “en güçlü desteği” verdiğini ifade ederek Şam'daki yeni yönetimin Suriye'nin azınlıklarını korumak ve istikrarı teşvik etmek için aldığı tedbirleri övdü.

Suudi Kraliyet Sarayı'ndan bir danışmanın başkanlığındaki Suudi heyeti 22 Aralık'ta Suriye'nin yeni lideriyle bir araya gelirken, Suudi Arabistan'ın Şam'a petrol tedarik etmeye başlayacağına dair haberler de geldi.

Suudi Arabistan'ın Suriye'deki geçiş süreciyle işbirliği yapma konusunda ciddi olduğunun iyi bir göstergesi, krallığın halihazırda Suriye'deki en etkili dış aktör olan ve bölgede hızla yükselen Türkiye ile en üst düzeyde işbirliği yapıyor olması.

Körfez'de Esed'le normalleşme sürecini başlatan BAE, 23 Aralık'ta iki ülkenin dışişleri bakanları arasında yapılan telefon görüşmesiyle Suriye'nin yeni yönetimiyle olumlu bir ilişki kurduğunun sinyalini veren son Körfez ülkesi oldu.

BAE Devlet Başkanı'nın diplomatik danışmanı Enver Gargaş 14 Aralık'ta yaptığı açıklamada yeni yönetimin birlik konusunda kullandığı dile ilişkin iyimserliğini dile getirdi.

Körfez genelinde atılan bu adımlar, Esed'le normalleşen ülkelerin yeni Suriye'nin gerçekleriyle pragmatik bir şekilde başa çıkabileceklerine dair olumlu bir sinyal anlamına geliyor.

Türkiye'nin yükselen etkisi

Suriye'nin yeni liderliği ile en güçlü ilişkiye sahip ülke olarak Türkiye'nin Suriye'nin geleceği ve hatta Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da giderek artan iddialı rolü göz önüne alındığında bölge üzerinde geniş bir nüfuza sahip olması muhtemeldir.

Türkiye'nin Suriye'deki kazanımları, İran'ın Ermenistan ile yakın bağları varken Türkiye'nin Azerbaycan ile yakın işbirliği içinde olduğu Güney Kafkasya gibi diğer bölgelerde de İran karşısındaki konumunu güçlendiriyor.

Körfez ülkeleri arasında, Esed'in kaderini belirleyen Doha Forumu sırasında Arap ülkeleri, Türkiye, Rusya ve İran dışişleri bakanları arasındaki görüşmeleri kolaylaştırmada merkezi bir rol oynayan Katar'ın da Şam'daki yeni liderlik üzerinde etkiye sahip olması muhtemeldir.

Trump yönetiminin fırsatı

Esed'in düşüşü İran için büyük bir gerileme anlamına gelmektedir ve Körfez ülkeleri bu anı Suriye'nin geleceğinde Arap rolünü güçlendirmek için eşsiz bir fırsat olarak değerlendirmelidir.

Körfez ülkeleri, Suriye'deki yeni liderliğe kapsayıcı bir hükümet kurması için baskı yaparak ve yol göstererek, tüm bölgeyi tehdit eden yeni istikrarsızlık risklerini en aza indirirken kendi çıkarlarını da koruyabilir.

Trump yönetiminin de oynayacağı kilit bir rol var.

Yeni Suriye hükümeti göz korkutucu ve maliyetli yeniden inşa göreviyle karşı karşıya kalırken, Suriye'nin tekrar başarısızlığa uğramaması ve bölgeyi istikrarsızlaştırmaması için bölgesel ve uluslararası destek vazgeçilmez olacaktır.

ABD'nin seçilmiş Başkanı Donald Trump, Suriye'nin yeniden inşası ve geçiş dönemi yönetimi için gerekli fonların bir araya getirilmesinde Türkiye ve Körfez Arap ülkeleri ile birlikte öncülük etmelidir.

Bu aynı zamanda İran'ın Suriye'deki varlığına da kesin bir stratejik darbe vuracaktır.

Tartışma