Kendi halkınıza da coğrafya halklarına da hesap vereceksiniz
İran, Suriye'den Esad rejiminin borçlarını isteyen söylemler ile el yükseltip Suriye'deki varlığını sürdürmek istiyor. Bu konuyu da pazarlık unsuru olarak masada tutmak istiyor lakin sizin ne Suriye masasında ne de Suriyelilerin gönlünde yeriniz yok.
Geçtiğimiz günlerde İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü yaptığı açıklamalar ile Suriye’de yaptıkları yıkım için okkalı bir para isteyebileceklerini açıklamıştı. Açıklama aynen şu şekildeydi: ‘Yeni Suriye Hükümeti, Suriye'nin İran'a karşı tüm mali yükümlülüklerini üstlenecek’.
Şimdi de İran’ın dini otoritesi Hamaney bir taraftan, danışmanı olan Ali Ekber Velayeti diğer taraftan Suriye’ye yönelik ardı ardına açıklamalar yapıyorlar. Aslında konu Suriye gibi gözükse de konu çok açık İran rejiminin kendine halkına hesap vermemek istemesinin üzerinin örtülmesinden ibaret.
Enerji zengini İran’da enerji krizi yaşanıyor
Her türden enerji kaynağının içindeki İran’da bu kış başından bu yana kayda değer bir enerji krizi yaşanıyor. Maalesef bugüne kadar İran halkının kaynaklarını etrafındaki coğrafyaları istikrarsızlaştıran yapılara peşkeş çeken İran rejimi günün sonunda karşı karşıya kaldığı manzarayı şimdi kendi halkına izah etmede büyük müşkülat yaşamakta.
İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan büyük bir cari açık ile baş başa kaldığını ve işlerinin oldukça zor olduğunu, kimsenin toprağında gözlerinin olmadığını söylese de Hamaney ve saplantılı ekibi hamaset ile olanı biteni gizle telaşına düşmüş gözükmekte.
Dönelim İran’ın Suriye’de çıkarmaya devam etmek istediği fitneye.
Neyin tazminatı bu?
İran Suriye’yi terör tehdidinden korumak için Suriye’ye yardım elini uzatmış, elini cebine atmış, lojistik destek sunmuş bu yüzden de yeni kurulan hükümet bu yardımların faturasını İran’a ödemeliymiş.
Bu nasıl bir hayasızlık ki Rusya ile birlikte biriniz havadan diğeriniz karadan yüzbinlerce Suriyeliyi katlettiniz, öldürdünüz, yurtlarından sürgün ettiniz, şimdi de bu uğurda attığınız mermilerin parasını mı talep ediyorsunuz?
Kasım Süleymani ve Ebu Azrail gibi cani ruhlu adamları sayenizde tüm coğrafya mazlumları çok acı bir şekilde tanımak zorunda kaldı, bu eli kanlı caniler Suriyelinin muhayyilesinde kapatılmayacak travmalar oluşturdu.
Halepliyi Halep’ten Hamalıyı Hama’dan terörist damgası vurarak sürdünüz çıkarttınız, bu insanların evlerine dünyanın birçok farklı coğrafyalarından çeteleri getirip yerleştirdiniz. Şimdi de kalkıp bu katliamların masraflarını bu insanlardan talep mi ediyorsunuz?
‘Ben seni evinden yurdundan sürdüm, çoluğunu çocuğunu hem karadan hem havadan vurdum, dolayısıyla da masraf oluştu. Şimdi bir zahmet bu masrafları ödeyin’ mi diyorsunuz?
Siz Ortadoğu coğrafyasının ölü soyucuları mı oldunuz?
Elbette konu sadece ölü soyuculuğu ile izah edilemez.
İran bu söylemler ile el yükseltip Suriye siyasetinde ve Suriye içinde varlığını sürdürmek istiyor. Bu konuyu da pazarlık unsuru olarak masada tutmak istiyor lakin sizin ne Suriye masasında ne de Suriyelilerin gönlünde yeriniz yok.
Siz bu söylemler ile ancak Suriye halkının İran’a olan kinini ve öfkesini arttırırsınız.
Suriye yönetimi İran’a karşı oldukça dikkatli
Suriye’de yeni kurulan yönetim eğer Stockholm Sendromu'na kapılmadıysa daha düne kadar kendilerini katleden bu katilleri, ülkelerinin yanına yamacına yanaştırmaz.
Hmeymim Askeri üssünden kalkan her uçak yüzlerce Suriyelinin canını almadan dönmemişken hala Ruslara bu askeri üste kalabilirsiniz demek, başını Ukrayna sahasından kaldırabilirsen gel beni vurmaya devam et demektir.
Aynısı İran için de geçerlidir.
Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani İran’ı yaşanan bu gelişmeler üzerine Suriye’nin iç işlerine karışmaması konusunda son derece kararlı bir lisan ile bu yüzden uyardı.
Suriye Yönetimi İran’dan 300 milyar dolar tazminat mı talep ediyor?
Asıl tazminat davası açması gereken evlatları katledilmiş, yurtlarından sürülmüş Suriyelilerdir demiştik hemen ardından Suriye yönetimi İran’dan 300 milyar dolarlık bir tazminat talep edeceklerini duyurdu.
İran Dışişleri Eski Bakanı Cevad Zarif bunu anlamış olmalı ki şimdidden ön alma manevralarına başladı bile. Zarif, kendilerinin Suriye’de DEAŞ ile mücadele kapsamında bulunduklarını söylemekten haya dahi etmedi.