gdh'de ara...

Bir devrin sonu: SSCB'nin son lideri Gorbaçov

Dünya tarihinin en tartışmalı isimlerinden olan Gorbaçov, tedavi gördüğü hastanede yaşamını kaybetti.

1. resim
01.09.2022

Son yüzyılda Sovyet ve Rus devletlerinin  yöneticileri ya görev başında öldüler, ya da iktidardan sonraki yıllarını sessiz emeklilik hayatıyla geçirdiler. Tek istisna Komünist Partisi Merkezi Komitesinin son Genel Sekreteri ve SSCB’nin ilk Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov idi. 

Dünya tarihinin en tartışmalı isimlerinden olan Gorbaçov, tedavi gördüğü hastanede yaşamını kaybetti. Öldüğünde 91 yaşındaydı…

Yönettiği ülkenin çöküşüne şahit olan ve iktidarı mücadele ettiği adama veren Gorbaçov dünyanın en popüler politikacılarından biri statüsünü hayatı boyunca para kazanmak, araştırmalar yapmak ve sosyal projeler düzenlemek için kullandı. Aynı zamanda ülkede iktidar için mücadeleye dönmeye de niyetlendi.  

Meduza sitesinin özel haber muhabiri İlya Jegulev, 2018 senesinde, Gorbaçov’un 87.doğum yıldönümünde Sovyetlerin eski lideriyle ilgili en kapsamlı makaleye imza attı. O makale, Gorbaçov’un ölümünün ardından yeniden yayınlandı.

Şimdiye kadar Gorbaçov hakkında yazılan en kapsamlı yazıyının ikinci bölümü gdh.digital okurları için yayında.

*****

Editör için mobil telefon

Yeltsin’in basın sekreteri Vyaçeslav Kostikov kendi anılarında Gorbaçov’un özellikle Komsomolskaya Pravda gazetesine röportajında  Rusya Devlet Başkanını eleştirdiğini yazıyor.  Röportajı o zaman gazetenin haber editörü görevinde bulunan Dmitri Muratov yapıyor.  Konuşmanın başında eski Devlet Başkanı’ndan görev mazbatasını göstermesini istiyor, sonra ise röportajda Gorbaçov’un cüzdanında 18 ruble ve birkaç kuruş olduğunu yazıyor. 

Gorbaçov Muratov’u beğeniyordu. Hatta o kadar beğeniyordu ki, görevden ayrıldıktan sonra gazeteciyi arıyor ve Komsomolskaya Pravda’da “Ayda bir kez Gorbaçov” ile köşesi yapmayı teklif ediyor.  

Ancak bu arada gazetede bölünme yaşanıyor. Direktör Yönetmeni Vladimir Sungorkin’in tirajdan gelen gelirleri gazeteciler arasında paylaştırmasına ve çalışanların refah durumunun belirgin şekilde iyileşmesine (1990’larda Komsomolskaya Pravda 23 milyon tirajla çıkıyordu) rağmen, bazı gazeteciler gazetenin “sarı basına” evrildiğini söyleyerek itiraz ediyor. Muratov ve birkaç başka gazeteci Komsomolskaya Pravda’yı terk ediyor ve kendi yeni projelerini – Novaya Gazeta’yı kurmak için yola çıkıyor. 

Kısa süre sonra yatırım olmadan bu işin zor olacağı anlaşılıyor. Bilgisayar için bile para bulunamıyor. Bu anda yardıma Mihail Gorbaçov geliyor. Muratov kendi istifasını daha önce de Gorbaçov ile görüşüyor, ancak eski Genel Sekreter gazeteciyi vazgeçiriyor. Fakat yazı işlerinde bölünme olunca Gorbaçov Muratov’u destekliyor. 

Muratov o günleri şu sözlerle hatırlıyor: “Bir anda 20 adet 286-xİBM bilgisayarı aldık. 1993 senesinde bu modern ötesi teknoloji idi. Gorbi’nin bilgisayarları ile gazete çıkartmaya başladık”.

Gorbaçov kendisi ise Novaya Gazeta’ya  eşinin “I Hope” kitabından aldığı 300 bin dolarlık telif ücretini yatırdığını açıkladı. 

Gazete hisselerinin yüzde 10’u Gorbaçov’a verildi ve son ana kadar da onda kaldı. Gorbaçov, sadece gazetede yazı yazmakla ve kurumsal kutlamalara düzenli katılmakla yetinmiyordu. Muratov’un sözlerine göre, Novaya Gazeta, Gorbaçov için gerçeklikle bağlantı kaynağı oldu.

Gorbaçov’un yardımı bilgisayarlarla sınırlı kalmadı. 1995 senesinde gazetede yine kriz yaşandı – Novaya’nın parası tamamen bitti ve Muratovi o zaman Novosibirsk’te konferans veren Gorbaçov’un yanına uçtu, yardım istedi. Gorbaçov dinledi ve döndüğünde kendi hesabından gazeteye 100 bin dolar aktardı. O zaman bu devasa yardım idi, gazetenin 50 çalışanının aylık maaşı 16 bin dolar idi.  Muratov’un anlattığına göre, Gorbaçov gazetenin kira, kağıt ve yayınevi borcunu tamamen kapattı. 

O sene Muratov günün birinde Gorbaçov’un evine misafir oldu. Orada Raisa Gorbaçova Dmitri Muratov’a bir kutu verdi ve kocasının sık sık bazı konuları netleştirmek için onu aradığını, çağrı cihazına mesaj gönderdiğinde ise Muratov’un telefon arayıp geri dönmek zorunda kaldığını söyledi. Kutuda o zaman Rusya’da çok nadir bulunan cep telefonu vardı – hatta cep telefonu için İletişim Servisinden özel  sertifika talep ediliyordu. 

Muratov “Operatörlerden sadece Bilayn vardı, telefonu ise sadece haydutlar taşıyordu” diye hatırlıyor. Şimdi o telefon Novaya Gazeta’nın müzesinde duruyor. 

Bu tür olaylar sonra da yaşandı. Gorbaçov zaman-zaman gazeteye, ya da gazetenin ayrı-ayrı çalışanlarına parasal destek verdi. Mesela, 1998 senesinde gazetenin muhabiri Elvira Goryuhina’nın tedavisi için 50 bin dolar vermişti. Ancak Novaya’nın uzun vadeli kalkınması için sürekli, stratejik yatırımlar gerekiyordu. Eski Devlet Başkanı bu sorunu da çözdü. Dmitri Muratov’un sözlerine göre, bir gün onu kendisini Aleksandr Lebedev diye tanıtan bir adam aradı ve Novaya’yı aramayı Mihail Sergeyeviç’in önerdiğini söyledi. 

Lebedev bankacı ve dolar milyoneriydi. 1996 senesinde gazeteye yatırım yapmaya başladı, 9 sene sonra ise gazetenin tam yatırımcısı oldu. Dmitri Muratov bu olayı şu sözlerle anlatıyor:  

“Gorbaçov her şeyi büyük bir kurnazlıkla çözdü. Sadece Lebedev’i getirmekle yetinmedi. Beni ve Lebedev’i Manej’de Dünya  Gazeteciler Cemiyeti’nin uluslar arası editörler forumuna davet etti. Orada gazetenin özgür ve bağımsız olması gerektiğini, bunun için hissedara ihtiyaç duyduğunu söyledi ve o hissedarı tanıtmak istediğini belirtti. Sonra ise sözü Lebedev’e verdi. Lebedev utangaç bir tavırla parayı kısa süreli çıkarlara değil, basın özgürlüğüne yatırdığını söyledi”.

Muratov Gorbaçov’un bu adımını “itibarlı halka arz” diye nitelendiriyor. Lebedev ise Meduza’ya yaptığı açıklamada Novaya Gazeta’daki yüzde 39’luk hissesinin “sembolik” olduğunu, 2006 senesinden itibaren gazeteye ayda 3 milyon dolar verdiğini ve karşılığında bir şey istemediğini söyledi. 

Muratov Gorbaçov’un gazeteciler içindeki tek dostu değildi. Eski Devlet Başkanının The New Times Genel Yayın Yönetmeni Yegveniya Albats ve Echo Moskvı Genel Yayın Yönetmeni Venediktov ile de iyi ilişkileri vardı. Ancak eski Genel Sekreterin Novaya dışında yer aldığı tek medya projesi eski İttifak radyosu idi. 1990’lı yılların sonlarında SSCB’de bir zamanlar çok popüler olan ve şimdi Radyo-1 adlanan medya kuruluşu, eski frekanslarını kaybetti. Kreditörlere ise milyon dolardan fazla borcu vardı. Mayıs 2000’de bu radyonun sahipleri Gorbaçov Fonu’nun yan kuruluşu oldu. Bu kuruluşun üçte birinden fazlası Gobraçov ve kızlarına ait idi. Palajçenko’nun sözlerine göre,  eski Genel Sekreteri bu projeye girmesi için teşvik eden iki aktif isimdi – Ulusal Enformasyon Grubu Başkanı, gazeteci Andrey Nasonov ve yine aynı kuruluşun eşbaşkanı Natalya Kozıreva.  Palajçenko, bu konuda çok sert konuşuyor:

“Çok sayıda insan onun etrafında kıvranıyordu. Enteresan fikirler veriyorlardı, sonra ise bunu kendi yemliklerine dönüştürmeye çalışıyorlardı."

Yeni sahipleri Radyo 1’i yoğun bakımdan  çıkartamadılar: bir seneden de az süre sonra şirketin tüm yönetimi istifa etti. Bir süre sonra radyo istasyonu,  başka radyoların yayınlarını tekrar etmeye başladı.  2010 senesinde ise yayın  hayatına tamamen son verdi.  1924 senesinde açılan radyodan duyulan son ses “Mission impossible”  filminin müziği idi.  

Gorbaçov kendisi bu proje ile ilgili hiç konuşmadı. Belki de yeni sahipleri hem de Gorbaçov’un radyoyu kendisinin yeni siyasi projesine destek amacıyla aldığını düşündükleri için ilgilerini çabuk kaybettiler. Gorbaçov’un çok sayıdaki yeniden siyasete dönme girişimlerinden biri daha hayata geçmedi…

Merkezci blok

Boris Yeltsin, 1990’lı yılların başlarında Gorbaçov’un davranışını çok doğru değerlendirmişti – selefi politika ile uğraşmaya son verme niyetinden uzaktı. 

1996 senesinde devlet başkanlığı seçimlerine birkaç ay kala Yeltsin’in destek oranı yüzde 5’in altına düşünce Gorbaçov rövanş almaya teşebbüs gösterdi ve seçime katılacağını açıkladı. Sadece Gorbaçov Fonu’nun en önemli çalışanları değil, eski Genel Sekretere en yakın insan olan eşi Raisa Gorbaçova da buna itiraz etti.  Dmirti Muratov, hatta bundan dolayı bir kez onların tartışmasına da tanık olduğunu söylüyor – Gorbaçov eşine “insanlarla konuşmam, onlara açıklama yapmam lazım” diyordu.

Palajçenko da Gorbaçov’un 1996 senesinde güçlü ve enerjik olduğunu doğruluyor: “Seçim kampanyası onun için halkın önünde tribün kazanmanın tek yoluydu. Konuşmak, televizyonlarda görünmek, insanlarla iletişim kurmak, söyleyemediklerini söylemek, canlı insanlarla bir araya gelmek, soruları yanıtlamak olanağıydı”. 

Gorbaçov seçim kampanyası konuşmalarının birinde eşiyle tartışmasına bile değindi ve “karını dinle, ama tersini yap” sözünü hatırlattı.  Seçime katılma niyetini ise iki sebeple açıkladı. Öncelikle ülkenin Yeltsin ile Züganov arasında tercih yapmak zorunda kalmasını istemediğini söyledi. Diğer yandan da seçimi kazanmasa bile oyların çoğunu kendisinin kurmak istediği “merkezci blok”un alacağından emindi.  Bu bloka ise Gorbaçov’un dışında adaylardan Yabloko Partisi kurucusu Grigori Yavlinskiy, general Aleksandr Lebed ve diş doktoru Svyatoslav Fedorov dahil olacaktı. 

Raisa Maksimovna kocasını ikna edemeyeceğini anlayınca kampanya boyunca onu yalnız bırakmadı. Bu ise elbette, kolay olmadı. 

Neredeyse her görüşmede salonların ilk sıralarını eski Genel Sekreteri ülkeyi bölmekle ve yoksulluğa mahkum bırakmakla suçlayan komünistler kapıyordu. Muratov’un sözlerine göre, Gorbaçov buna çok sert cevap veriyordu: “Hadi sahneye çıkın ve beni burada çarmıha gerin”.

Bundan sonra salon susuyordu ve Gorbaçov iki-üç saat insanları orada tutmayı başarıyordu. Eski Devlet Başkanı, özgürlüğün iktidarlar değil, halklar için olduğunu, ülkenin demokrasiye hazır olmadığına ilişkin iddiaların ise yalandan ibaret olduğunu söylüyordu. 

Taubmann’ın kitabında ise Gorbaçov’un seçim kampanyasında yaşanan daha sert tartışmalara da değiniliyor. Mesela, Omsk’ta memnun olmayan izleyicilerden biri politikacıya tokat atmıştı, Gorbaçov birkaç dakika hakaretleri dinlemiş, ardından “Faşizm Rusya’ya böyle geliyor” diye bağırarak salonu terk etmişti. 

Gorbaçov, gençlerin oylarını almak için popüler elektronik müzik sanatçısı  DJ Groov ile işbirliği yapmıştı. Groov’un anlattığına göre, politikacının adamları onunla irtibat kurmuş ve Gorbaçov’la eşinin sözlerine müzik bestelemesini istemişlerdi. Müzisyenin  “Mutluluk var” adlı en meşhur şarkısı böyle ortaya çıkmıştı. Gerçi Groov  Yeltsin için yapılan “Oy ver, yoksa kaybedeceksin” adlı müzik kampanyasında da yer almıştı. 

Gorbaçov, seçmenleri ikna etmeyi başaramadı. Seçimleri öyle bir başarısızlıkla kaybetti ki, Yeltsin artık onu rakip olarak görmeye son verdi. Gorbaçov, 0,5 gibi aşağılayıcı bir yüzdeyle yedinci sırada yer aldı ve hatta Yavlinskiy ve Lebed ile birlikte merkezci blokta görmek istediği Fedorov’a bile yenildi. Ancak Gorbaçov ve diş doktoru bundan sonra dost oldular, doktor Fedorov Gorbaçov Fonuna yardım etti. 

Seçimlerdeki yenilgi Gorbaçov’u politikaya katılma niyetinden vazgeçirmedi. 1999 senesinde politik çatışmanın en sıcak döneminde, Kremlin’in yine zayıfladığının ve Yevgeni Primakov-Yuri Lujkov ittifakına yenileceğinin düşünüldüğü aylarda  Gorbaçov Rusya Birleşik sosyal Demokrat Partisi’nin başına geçmeye karar verdi. Onun dışında Moskova’nın demokratik yolla seçilen ilk belediye başkanı Gavriil Popov  bu partiye geçti. Oyuncu Armen Cihangiryan ve yönetmen Yuri Lyubimov da parti konseyinde yer aldı. Partiyi Mart 2000’de kurdular, 2001’de ise yine devlet başkanı olma iddiasında bulunan Samara Valisi Konstantin Titov Gorbaçov’a müracaat etti. Titov o zaman Gorbaçov’un “perestroyka”daki en yakın taraftarı Aleksandr Yakovlev ile birlikte Rusya Sosyal Demokrat Partisi’nin başındaydı ve Gorbaçov’a birleşme önerisinde bulundu. Bu, iki taraf için de çıkarlı anlaşmaydı. Titov’a Gorbaçov uluslar arası ölçekte lazım idi, eski SSCB Başkanına ise bu durumda yeni bir organizasyon ve kaynak gerekmeyecekti. 

Gorbaçov, Samara Valisinin parayı nerden bulduğuyla ilgilenmedi. Politikacının çevresindeki insanların bildirdiğine göre, partiye, kendi iş ortağı ile birlikte Titov’un zengin oğlu destek veriyordu.  Titov’un oğlu Aleksey’in şirketine 2001 senesinde Trast bankası 57 milyon dolarlık kredi vermişti. Bu kredi Samara yerel yönetiminin, daha doğrusu, YUKOS petrol şirketinin garantisi altındaydı. Daha sonra hem Tİtov’un oğlu, hem de yerel yönetim bu krediyi ödemeyi reddedince para YUKOS’un hesabından çekildi. Dolayısıyla, Gorbaçov’un politikaya dönmek için yaptığı son hamlenin parasını Mihail Krodorkovskiy ödemiş oldu. Birkaç sene sonda YUKOS’un hisselerini ele geçiren Rosneft, bu 57 milyon doları Trast’tan geri aldı. 

Sosyal-demokrat ittifakın da ömrü uzun olmadı. 2004 senesinde Gorbaçov kimsenin seçime katılma gibi niyetinin olmadığını anlayınca partiden ayrıldı. Muratov’un anlattığına göre, Gorbaçov Titov’un maceracı olduğunu tahmin etmemişti ve ona inanmıştı. Titov, konuyu öğrenince Meduza ile konuşmayı reddetti. Gorbaçov kendisi ise Titov’u  “pislik” adlandırıyordu ve onun iktidar ile oynadığını söylüyordu: “İktidar partisi ile anlaşmışlardı”.

Gorbaçov’un anlattığına göre, o dönem Devlet Başkanlığı’nda iç politikadan sorumlu olan Vladislav Surkov, eski Genel Sekretere parti kuruculuğunun bir geleceğinin olmadığı konusunda imada bulundu:

“Mihail Sergeyeviç, siz daha tarihte kimsenin başaramadığı şeyi yapmışsınız. Buna ihtiyacınız yok”.

Gorbaçov ise Surkov’a şu sözlerle cevap vermişti: “

Ama bu çok aptalca bir konu. Bütün hayatı boyunca politika ile bağlantısı olan bir adamın geri çekilmesi… Politika benim için varlık sebebi”.

Gorbaçov Fonu’ndan Palajçenko ise Rusya’da partilerin ideolojik sistemle kurulmadığını söylüyor: “Mevcut sistemde iktidar partisi ve dekor partiler var. Sosyal demokrat parti için yer yok”.

Gorbaçov’un ardınca Titov da partiyi terk etti. 2007 senesinde ise Yüksek Mahkeme kararıyla parti feshedildi. 

Aynı sene – 2007’de Gorbaçov, Sosyal Demokrat İttifakı adlı sivil toplum örgütünün başına geçti. Görünürde o STK halen çalışıyor, ancak ittifakın sitesinde Başkan Yardımcısı olarak gösterilen gazeteci Lyudmila Telen’in sözlerine göre, o kuruluş uzun zaman önce kendini feshetti: “Bu, çok iyi hedefleri olan bir STK idi. Ben bu nedenle Mihail Sergeyeviç’in siyasi ve toplumsal faaliyetlerini desteklemeye karar verdim. Önce STK sosyal demokrasi ile ilgili konferanslar düzenlemeye başladı,  ancak sonra kurucular arasında sorunlar ortaya çıktı.  Para bulunamadı ve zamanla her şey bitti”.

STK’nın internet sitesindeki en son haber 2013 yılına ait. 

Gorbaçov ise bu STK’nin halen daha çalıştığını iddia ediyordu:

“Aslında bu, bir nevi sosyal demokrat bir kulüp”.

Gorbaçov, 2011 senesinde işadamı Aleksandr Lebedev ile birlikte yeniden parti kuracağını açıkladı, ancak bu da niyetten öteye gitmedi. Buna rağmen, Gorbaçov, yine de taraftarlarının onu bir parti kurmaya çağırdıklarını ve partiye Rus Marksizminin klasiklerinden Georgi Plehanov’un şerefine bir isim verebileceğini söylüyordu. 

Öyle veya böyle, Gorbaçov’un son yıllardaki siyasi aktifliği az sayıdaki röportajlarıyla sınırlı kaldı. Kendisinin en önemli projesi ise hayırseverlik oldu. 

Gorbaçov kimyasal silahlara karşı

Haziran 1992’de Sovyet Devlet Başkanının basın sözcüsünün eski yardımcısı, daha sonra Gorbaçov Fonu’nda çalışmaya başlayan Aleksandr Lihotal yazlığında dinleniyordu. Radyoyu açınca beklenmedik bir haber duydu. Bu sırada Rio de Janeiro’da 20.yüzyılın en büyük ekolojik toplantısı - BM’nin çevre ve kalkınma konferansı düzenleniyordu.  Haberde çevre koruma örgütü Yeşil Haç’ın kurulduğu ve yeni kuruluşun başına SSCB’nin ilk ve son başkanı Mihail Gorbaçov’un  getirildiği bildiriliyordu. 

Lihotal patronunu aradı ve Gorbaçov için de bu atamanın sürpriz olduğunu öğrendi. Ancak Gorbaçov bunu yalanlamak için acele etmedi:

“Hele bir bekle, orada devlet başkanları toplanmış, belki kimse yanlış anlamış, şimdi öğreniriz”.

İki hafta sonra Gorbaçov’u Yeşil Haç’ın başına geçmek için ikna etmek ve ilk kez bu fikri kendisinin öne sürdüğünü hatırlatmak amacıyla BM heyeti Moskova’ya geldi. Gerçekten de Gorbaçov,  1990 senesinde SSCB Başkanı olarak yaptığı konuşmaların birinde çevresel sorunların ciddiliğini dikkate alarak KızılHaç benzeri bir uluslar arası çevre örgütünün kurulması gerektiğimi söylemişti. Ancak sonraki yıllarda Gorbaçov kendi önerisini bile unutmuştu. BM ise unutmamış ve bu projeye 700 bin dolar ayırmıştı. 

Sonuç olarak Gorbaçov Yeşil Haç’ın kurucusu olmayı kabul etti.  Kendisinin söylediğine göre, bu konuda rahip Pitirim önemli rol oynadı. O dönem Rus Ortodoks Kilisesinin dış ilişkilerindeki en etkili isimlerinden olan Pitirim, çevre konularına çok hassastı ve Rio De Janeiro’daki toplantıya da katılmıştı. Gerek Raisa Gorbaçova ile gerekse de Mihail Gorbaçov’un kendisiyle çok yakın arkadaştı ve bu nedenle onu ikna etmesi zor olmadı.

Örgütün merkezi önce Hollanda’da idi, sonra Cenevre’ye taşındı. Daha önce Gorbaçov’un konuşmalarından etkilenerek “Tüm dünya için yeşil haç” adlı sivil toplum kuruluşu kuran  Roland Wiederker’in ofisi de aynı şehirde bulunuyordu.  Onlar faaliyetlerini Yeşil Haç’ta birleştirdiler. 

Lihotal’in sözlerine göre, Gorbaçov hiçbir zaman “düğün generali” olmadı, onun siyasi ağırlığı tüm ciddi konuları gündeme getirmesine olanak tanıyordu. Bunlardan en önemlisi de kimyasal silahların imhası konusuydu. Gorbaçov’un yardımcısının sözlerine göre, soğuk savaş sonrası elde edilen bu anlaşmanın uygulanması sürecinde kimse aktiflik sergilemiyordu, çünkü kimse buna para ayırmıyordu.  Hatta bir dönem Rusya kimyasal silahların imhası çalışmalarını finanse etmeye son vermişti. Gorbaçov o zaman Putin ile bizzat görüştü ve süreç yeniden başladı. 

Eski Genel Sekreter, Savunma Bakanlığından bile Yeşil Haç için fon aldı – bu fon sayesinde 2000’li yılların ortalarında Saratov vilayetinde kimyasal silahların imhası için fabrika kuruldu. 

2017 senesinde Vladimir Putin sonuncu kimyasal mühimmatın imha edildiğini açıkladı. Mihail Gorbaçov’un adını bile anmadı.  Gorbaçov ise Putin’i zamanla daha çok eleştirmeye başladı. Gerçi ilk zamanlarda Yeltsin’in halefinin kendisinin tarihi statüsünü kabul etmesinden çok memnun idi. SSCB Başkanı Putin’in yemin törenine davet edilmişti ve nihayet Rusya büyükelçiliklerinde resmi isim olarak kabul görüyordu. 

Yeşil Haç’ın başka önemli projeleri de vardı. Gorbaçov, çevre korumanın gerekliliğini ciddi şekilde vurgulayan ilk dünya ölçekli politikacılardandı. Seçimlerde George W.Bush’a yenildikten sonra ekoaktivizme başlayan başarısız ABD Başkanı Albert Gore de istemeden bile olsa örgüte yardım etti. Lihotal’ın anlattığına göre, Gore’a kadar çevre ile ilgili tüm faaliyetler süpergüçe değil de, hippiye yakışır tuhaf bir hobiden ibaret idi.  Albert Gore’un küresel iklim değişikliği ile yaptığı film iki Oscar aldı, politikacının kendisi ise 2007 senesinde Nobel ödülüne layık görüldü. Gorbaçov ise artık Yeşil Haç’taki faaliyetleri çerçevesinde dünyayı geziyor, Merkel, Obama gibi politikacılarla görüşüyordu. 

Yeşil Haç sadece devletlerle çalışmıyordu, bütçenin büyük kısmını hayırseverlerin yardımları oluşturuyordu. Bu sponsorlar arasında sürpriz isimler de var. Örneğin, Giorgio Armani Yeşil Haç’a yılda iki milyon dolar ödüyor, bu para ise  Afrika’nın ücra noktalarında okulların su teçhizatı için  harcanıyor.  New Orlean’da “Katrina” fırtınası mağdurları için güneş bataryalı ekolojik evlerin yapılması fikrine ise yerli işadamları destek vermişlerdi. 

Yeşil Haç’ın başarılı PR çalışmaları da vardı. Örneğin, hibrid araçları tanıtmak için Hollywod yıldızlarının 2003 senesinde Oscar törenine bu arabalarla gelmesi fikri vardı. Bu kampanyadan  2000 yılına kadar zengin bir Amerikalı işadamının eşi olan, başında bulunduğu Global Green’i kendi kaynaklarıyla finanse eden  Diana Meyer sorumluydu. 

Gorbaçov’u Meyer kendisi 1990’lı yılların başında bulmuştu. Sonrasında ise çok yakın dost olmuşlardı. Gorbaçov sık sık Diana’nın Los Angeles’teki evine misafir oluyordu. O kadar sık gidiyordu ki, yerli insanlar Meyer ile Gorbaçov’un bir arkadaştan daha fazlası olduğunu konuşmaya başlamışlardı. Özellikle de Gorbaçov dul kaldıktan sonra. Gorbaçov’un yakın çevresi ise bunu tamamen inkar ediyor. Lihotal’in sözlerine göre, Gorbaçov hem Meyer ile, hem de kocasıyla yakın arkadaştı ve hiçbir zaman onların evinde kalmadı, otelde gecelemeyi tercih etti. 

Dmitri Muratov, Gorbaçov’un kadınlarla ilişkisini bir hikaye üzerinden anlatıyor. Birkaç sene önce Gorbaçov, Muratov’u kendisinin Moskova Devlet Üniversitesi Gazetecilik bölümündeki konferansına davet etti. Muratov arka sırada oturuyordu.  Konferans devam ederken bir öğretim görevlisi eline bir not tutuşturdu.  Notta tanıdık bir el yazısıyla “Hadi kızlara gidelim” yazıyordu.  Muratov şaşırdı, ancak bir tanıdığını aradı ve “doğru adresleri” öğrendi. Arabaya bindiklerinde ise Gorbaçov’a sordu: “E şimdi kızlara gidiyor muyuz?”  Gorbaçov  “Evet, Raisa Maksimovna’ya gidiyoruz” diye cevap verdi. Mezarlıkta bir saat durdular: “Orada sakin bir sesle Raisa’nın mezarıyla konuştu. Ben de yakınında bekledim. Sonra mezarlığın karşısında bir küçük Gürcü restoranına gittik, Raisa’yı andık. Kız macerası da böyle bitti. Gorbaçov’un mizahı kara ve serttir – bu, onun en önemli özelliklerindendir”.

Kendi kendine yeten adam

Henüz first lady iken, 1990 senesinde Raisa Gorbaçova Moskova’da çocuk hastanesini ziyaret etti ve orada lösemili çocukların aileleri ile görüştü. Ebeveynler ağlayarak çocuklarının ölüme mahkum olduğunu söylediler. Bu görüşmenin etkisi altında Gorbaçova çocuklarda lösemi hastalığı ile yakından ilgilenmeye başladı. Çocuk Hematolojisi Enstitüsünde kemik iliği nakli bölümü oluşturması için kocası ilk Amerika turundan kazandığı  yarım milyon doları ona verdi.  

Gorbaçov, Hollandalı Fred Matzer’i de aynı miktarda yardım yapmaya ikna etti. Bir milyon dolar ise Yegor Gaydar hükümetinden alındı. Sonra Gorbaçov Fonu ülke genelinde lösemili çocuklar için ilik nakli merkezleri oluşturmaya başladı.  Kızı İrina Birganskaya, az sayıdaki röportajlarının birinde annesinin ülkede hiç olmayan bir sistem kurduğunu anlatıyor:

“Başta çocuk lösemisi olmak üzere bu hastalığın tedavisinin temelleri onun sayesinde atıldı. Ve aniden kendisi lösemiden öldü”.

Raisa Gorbaçova 1999 senesinde iki ay içinde öldü. Gorbaçov’un fikrince, Raisa Maksimovna eleştiriler ve zorbalık nedeniyle yaşadığı depresyondan öldü. Gorbaçov, Münster’deki klinikte sürekli  eşiyle birlikteydi. Odaya gazete almak yasaktı, ancak bir kez kuralı bozdu. Çünkü İzvestiya gazetesinde karısıyla ilgili çıkan “Onurlu hanım” yazısını ona göstermek istiyordu. Daha sonra anlattığına göre, makaleyi sesli okudu ve birden Raisa Gorbaçova “Anlaşılmak için ölmem mi gerekiyor” diye ağladı…

Raisa Maksimovna’yı anma törenine beklenmedik şekilde Yeltsin’in eşi Naina da katılıyor.  Dmitri Muratov’un anlattığına göre, çok sıradan bir ortam vardı:

“Votka, krep ve vinegret salatası vardı. Naina İosifovna İrina’yı kadınca teselli etti ve ikisi de ölçülü şekilde ağladı”.

Eşinin ölümünden sonra Gorbaçov St.Petersburg’ta Çocuk Onkolojisi Enstitüsü açtı. Enstitü için cihazları Gorbaçov Fonu aldı, binayı ise işadamı Aleksandr Lebedev kendi parasıyla yaptırdı.  Defalarca bu merkeze kaynak toplamak için kampanyalar düzenledi. Örneğin, orada  Gorbaçov’la akşam yemeği organizasyonu düzenlediler. Bir defasında oyuncu Hugh Grant, bu yemek için 250 bin sterlin ödedi. 

2009 senesinde ise Gorbaçov  “Zaman Makinesi” grubunun lideri Andrey Makaraviç’in önderliğinde sevilen Sovyet şarkılarından oluşan bir müzik albümü bile çıkarttı.  Tek nüsha olarak hazırlanan albüm müzayedede 165 bin dolara satıldı. 

2005 senesinde Gorbaçov Fonu’nun başına, Raisa Gorbaçova’nın 1997 senesinde kurduğu feminist eğilimli  “Raisa Maksimovna Kulübü”nün eski başkanı Olga Zdravomıslova geçti. Fon aktif şekilde çağdaş taleplere cevap vermeye çalışıyor. Ancak bu cevaplar devleti ilgilendirmiyor. Mevcut olduğu yıllar içerisinde Gorbaçov Fonu bir kez olsun devlet siparişi almadı, bu fonun hazırladığı raporlarda ise Rusya iktidarının başarıları çok yüksek değerlendirilmedi.  Gorbaçov Fonu’nun 2005 senesinde hazırladığı raporlardan birinde ülkede demokrasinin tüm özelliklerinin dekoratif, bastırılmış ve enerjisiz olduğu, siyasi partilerin hükümetin oluşturulması ve karar alınma süreci üzerinde resmi etkili kanallara sahip olmadığı, otoriter yöntemlerin güçlendiği bildiriliyordu.  

Gorbaçov Fonu, Rusya’da ilk think tank kuruluşu olarak ortaya çıkmıştı. Ancak 2000’li yıllarda diğer benzer kuruluşlar da ortaya çıkınca rekabete dayanamadı, kurucularının parası ise zamanla azalmaya başladı. Zdravomıslova’nın sözlerine göre,  1990’larda Gorbaçov  Fonu’nda 100’den fazla kişi çalışıyordu, 2000’li yıllarda bu rakam 50’ye, son yıllarda ise 15’e düştü.  Çalışanlar, fonun mali kaynaklarının ciddi şekilde azaldığını bildiriyorlar. Raporlar göre, 2010 senesinde Gorbaçov Fonu’nun bütçesi 21 milyon, 2016’da ise 17 milyon idi.  Fona artık sponsorlar da yardımcı olamadı – 2017 senesinde Londra’da daha önce bir uluslar arası PR ajansının ofisinin bulunduğu bir malikanede Gorbaçov’un imzasıyla bir mektup bulundu. Mektupta Gorbaçov, Shell, HSBS ve British Airways’tan finans yardımı talebinde bulunuyordu. Gorbaçov Fonu o zaman bunu yalanladı. Rusya’da “yabancı ajan” yasasından sonra ise olası yardım kaynaklarının tamamı tükendi. Zdravomıslova’nın sözlerine göre, Gorbaçov için kurduğu fonun “yabancı ajan” statüsü alması fikri bile kabul edilemez idi. 

Polyakov, Gorbaçov Fonu çalışanlarının şimdi oldukça düşük maaş aldıklarını söylüyor. Kimse görevden alınmıyor, ancak insanlar yaşlanıyor, bazıları ölüyor, yeni insanlar ise gelmiyo. Fonda “perestroyka“ döneminde Gorbaçov ile birlikte olanlar, Gorbaçov’la birlikte politikayla uğraşanlar ve yardımcıları çalışıyor.  Günün en yoğun zamanında bile binada mutlak sessizlik var. 

Gorbaçov’un diğer projesi ise daha iyi durumda. Yeşil Haç’ın bütçesi 1990’larda olduğundan 6 kat daha fazla. Ancak Gorbaçov’un artık bu örgütle bir bağlantısı yok. Lihotal’in anlattığına göre, 2017 senesinde Gorbaçov Direktörler Konseyi Başkanlığından emekli olunca Yeşil Haç’ın İsviçreli temsilcileri küçük bir “devrim” yaparak örgütün kontrolünü ele aldılar ve Gorbaçov’la çalışan insanların çoğunu oradan uzaklaştırdılar. Gorbaçov ise örgütün kurucusu ve fahri başkanı gibi unvanlarını feshetti ve kendi isminin Yeşil Haç’ın faaliyetlerinde kullanılmasını yasakladı. Meduza’ya ise bu yorumu yaptı: “Orada sonuç ne oldu bilmiyorum. Bence kötü bitti”.

Gazeteci Vladimir Pozner Gorbaçov’a zayıf noktasının ne olduğunu sorduğunda, eski Genel Sekreter “demokratlığım” demişti:

“Bu, benim içimde.  Sadece boş konuşmuyorum. “Perestroyka” döneminde benim en önemli inancım kan dökmemek idi. İnsanlara saygı idi. Ben kabalaşamam."

Gorbaçov, pişmanlığı ile ilgili soruya ise “Ben çok şeyi affettim” diye cevap vermişti. 

Aleksandr Lebedev ise dostu ile ilgili bunları söylüyordu: “O, değişmez. Çok parlak mizah duygusu var, aynı zamanda kendisini çok eleştiriyor ve dünyanın idealist fikirler temelinde yeniden şekillenebileceğine inanıyor”.

Gorbaçov’un kızı İrina uzun zamandır lojistik şirketi sahibi olan eşiyle birlikte Almanya’da yaşıyor. Gorbaçov’un aile birikimi ile aldıklarını söylediği Berlin’deki dairesinde ise torunu Kseniya oturuyor.  Kseniya, “L’Officiel” dergisinin genel yayın yönetmenliğinden gittikten sonra Berlin’e taşındı ve orada kızını büyütüyor, hem de aile ticaretinin bir kolu olan ViniGrandi şarap markasını yönetiyor. Meduza’ya yaptığı açıklamaya göre, dedesine en son 3 sene önce gitti. Dedesi ise Berlin’e çık geliyordu ve kendi evi olmasına rağmen kızının ve torunun aile düzenlerini bozmamak için hep otelde kalıyordu. 

Kseniya’nın sözlerine göre, ailede hiçbir finans bağı yok:

“Kimse kimseye yardım etmiyor. Dedem kendi kendine yeten bir adam, yaşlılığında da kendi geçimini sağlıyor.”

Son yıllarında Gorbaçov’un evinde sadece ev işlerine yardımcı olan bir kadın yaşıyor. Aynı zamanda yasayla belirlenmiş korumaları da var, gerçi eskisi gibi 17 değil, 4 kişi.  Onlar da vardiya ile çalışıyor ve Gorbaçov’un hareketine yardımcı oluyor (du): zira son yıllarda Gorbaçov sırt ağrısı yaşıyordu, bastonla yürüyordu ve kendi başına yerinden kalkması çok zordu…

Gorbaçov, William Taubman’ın kitabı için verdiği röportajda sabah 6’da uyandığını, kalkmadan önce hafif egzersizler yaptığını söylüyordu. Salı-Cuma günleri arasında Gorbaçov Fonu’na gidiyor, orada sadece karısının portresi olan geniş odasında oturuyor, kitap üzerinde çalışıyor (du). 

Gorbaçov’un sözlerine göre, yakınları uzun zamandır ona ne zaman sakinleyeceğini soruyorlar:

“Dürüst olmak gerekirse, ben de bu soruyu soruyorum. Ancak bence, politikadan gitseydim, benim için daha kötü olacaktı. Bu yaşta sadece şunu söyleyebilirim: keşke gençlik bilseydi, keşke yaşlılık becerebilseydi”.

Meduza'da yayınlanan analiz gdh.digital tarafından tercüme edilmiştir.