Center for Transatlantic Relations: BM Zirvesi, dünya için büyük bir misyonu yerine getirmek zorunda!

BM, barış ve güvenlik sorumluluğunu yerine getiremeyen Güvenlik Konseyi'nin içine düştüğü durumun ağırlığı altında eziliyor. Zirve, hayal bile edilemeyen "cesur" bir dil ve mesajlar içeren sonuç deklarasyonuna sahne olacak.

1. resim

ABD merkezli düşünce kuuluşu Center for Transatlantic Relations'da, ABD'nin New York şehrinde gerçekleşen BM Zirvesi'nin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

BM Zirvesi'nin bu yıl P5 ülkelerinin tamamı tarafından liderler düzeyinde temsli edilmemesine rağmen büyük bir misyon taşıdığı belirtilen analizde, bunun nedeni olarak ise son dönemde küresel dayanışmanın yerini bölünmenin ve parçalanmanın almış olması gösterildi.

Analizde ayrıca; BM'nin sonuç bildirgesinin “cesur” bir dille önemli mesajlar içereceği belirtildi.

İşte Center for Transatlantic Relations'da yayınlanan analiz:

78. BM Genel Kurulu devam ediyor ve New York'a yıllık ziyaretlerini gerçekleştiren dünya liderleri; İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyanın karşı karşıya olduğu benzeri görülmemiş zorluklar nedeniyle, tüm uluslararası kurumların ve dünya düzeninin kaderinin tehlikede olduğunu düşünüyor.

Trinidad ve Tobago'nun daimi temsilcisi olan Genel Kurul Başkanı Dennis Francis'in seçtiği tema aslında her şeyi açıklıyor:

"Güveni yeniden inşa etmek ve küresel dayanışmayı yeniden canlandırmak."

Dünya ulusları arasında, özellikle de Küresel Güney ile gelişmiş dünya ya da Küresel Kuzey arasındaki güven açığı giderek derinleşen bir uçurum haline geldi.

Küresel dayanışma yerini bölünme, rekabet ve parçalanmaya bırakmıştır.

Bunu yeniden canlandırmak için BM'nin temsil ettiği barış vaadini yaşatma gücüne sahip olan ülkelerin gerçek bir kararlılık göstermesi gerekecektir.

BM Genel Kurulu ile ilgili tüm analizler dünyamızın durumu, BM'nin ve küresel işbirliğinin geleceği hakkında olumsuz yaklaşımlar ortaya koyuyor.

BM merkezine akın eden dünya, bir ya da iki yıl önce tanıdığımız dünya değil ve Dünya, örgütün kuruluşundan bu yana hiç görmediğimiz şekilde bölünmüş durumda.

BM'nin kendisi de güncelliğini korumak için muazzam bir baskı altında çünkü onu güçlü tutması gerekenler, BM çerçevesi dışındaki eylemleriyle, bazen tüzüğünü ihlal ederek ya da devasa zorluklar karşısında eylemsiz kalarak BM'nin altını oyuyorlar.

Bu zorluklar çatışmalardan artan yoksulluk ve eşitsizliğe, kötüleşen iklim krizi ve doğal afetlere, korkunç bir pandeminin sonuçlarına ve demokrasi ve insan haklarında gerilemeye kadar uzanmaktadır.

BM, bu çoklu krizlerin ve geçen yıl pek çok kez çatışmalar karşısında barış ve güvenliği koruma sorumluluğunu yerine getiremeyen Güvenlik Konseyi'nin içine düştüğü tıkanıklığın ağırlığı altında eziliyor.

Dünya liderleri ve uzmanlar için BM'yi suçlamak çok kolay. Ancak suçu örgütün değil üye devletlerin, özellikle de yeni yükselen güçler de dahil olmak üzere büyük güçlerin omuzlarına yüklemek gerekir. Zira; BM ancak üyeleri ve onların eylemleri kadar güçlüdür ve onlar ne kadar güçlü kılarsa o kadar zayıftır.

Geçtiğimiz yıl, BM'ye nasıl davranılmaması gerektiğinin ve onun dışında ya da çevresinde hareket ederek etkisini azalttığınızda, onu zayıflattığınızda neler olacağının bir göstergesiydi. Geçen yıl yaşanan sulandırılmış çok taraflılık, güç rekabeti ve BM'ye ve acil küresel sorunların çözümüne yönelik yerine getirilmeyen taahhütler, önümüzdeki daha zorlu yolun habercisiydi.

Genel Sekreter Antonio Guterres'in barışa yönelik saldırıyı kınarken aklından geçen de hiç şüphesiz bu gerçekti.

Guterres geçen hafta yaptığı açıklamada;

"Savaş zehri damla damla dünyamıza bulaşıyor. Şu an, kayıtsızlık ya da kararsızlık zamanı değil. Gerçek ve pratik çözümler için bir araya gelme zamanı"

ifadelerini kullandı.

Diğer yandan BM, dünya liderleri ve delegasyonları için, dünyayı iyileşme ve toparlanma yoluna sokmaya karar vermeleri halinde çözümlere giden yollarla birlikte çok dolu bir gündem hazırladı.

Örnek olarak; BM Genel Kurulu toplantılarının merkezinde Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Zirvesi yer alıyor. Zirve merkezi bir öneme sahip. Çünkü hedeflerin uygulanması şu anda rayından çıkmış durumda.

Zirve, üye devletler arasında halihazırda müzakere edilmiş olan bir siyasi deklarasyon yayınlayacak ve ilk kez, önceki deklarasyonlarda hayal bile edilemeyen "cesur" bir dil ve mesajlar içerecek.

Bildirge; "Kötüleşen borç krizinin ele alınması için tüm kreditörler tarafından güçlendirilmiş çok taraflı eylemler ve koordinasyon" çağrısında bulunacak ve "gelişmekte olan ülkelerin uluslararası ekonomik karar alma ve norm belirleme süreçlerine katılımını güçlendirmek" için, yeni iş modelleri ve finansman modelleri çağrısında bulunacak.

Bildirge ayrıca; “Uluslararası finansal mimarinin daha adil ve gelişmekte olan ülkelerin finansman ihtiyaçlarına daha duyarlı hale getirilmesi gerektiğini" belirterek "uluslararası finansal mimarinin reformunun" desteklenmesi çağrısını içerecek.

Bu, büyük güçler de dahil olmak üzere dünya liderleri tarafından onaylanan bir BM deklarasyonu için yeni bir dil ve yeni küresel siyasi manzarayı yansıtan bir değişime işaret etmektedir.

ABD Başkanı Joe Biden, BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinden katılması planlanan tek lider olmasına rağmen, bu dolu gündemle BMGK son zamanların en yoğun toplantılarından biri olma yolunda ilerliyor.

Sonuç olarak; örgütün ve üzerine inşa edildiği mimarinin bugüne kadar 78 yıl boyunca yeni bir dünya savaşını önleyebilmiş olması ve tüm bu ülkeleri bir arada tutmayı başarması, bu kusurlu örgüte duyulan güvenin bir göstergesidir.

Tartışma