Chatham House The Royal Institute: İsrail'in İran ve Lübnan'daki saldırıları nasıl bir gerçeklik yaratacak?

Gazze'deki ve Lübnan-İsrail sınırındaki çatışmalar bölgesel bir savaşı kaçınılmaz hale getirdi. Peki Netanyahu, ABD'yi savaşın içine çekebilir mi?

İngiltere merkezli düşünce kuruluşlarından Chatham House The Royal Institute'de, İsrail ve İran arasında artan gerilimin ve ABD'nin sürece olası müdahalesinin sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e yönelik saldırısından bu yana İran'ın, İsrail'e yeni bir stratejik gerçeklik dayatmaya çalıştığı belirtilen analizde; son yapılan suikastlerin ise Netanyahu'nun, çatışmayı uzatmak ve genişletmek konusundaki niyetini ortaya koyduğu tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca; böyle bir savaşın olası bir askeri çözümünün olmadığı ve iki tarafın da kazanması mümkün olmadığı tespiti yapıldı.

İşte Chatham House The Royal Institute'de yayınlanan analiz:

Temmuz ayında Orta Doğu'da yaşanan olaylar çarpıcı bir paradoksa doğru ilerliyor. İsrail ve İran'ın başını çektiği 'direniş ekseni' sonuçları feci olacak bir savaşa doğru ilerliyor.

Herkesin hemfikir olduğu bir konu var ki o da; İsrail'in İran'da Hamas lideri İsmail Haniye'yi öldürdüğü iddiası ve Lübnan'da Hizbullah komutanı Fuad Şükr'e düzenlediği suikast, bölgedeki tansiyonu yükseltti.

Bu gelişme, İsrail ile Hamas arasında ateşkes ve dolayısıyla İsrailli rehinelerin serbest bırakılması için yürütülen müzakereleri ciddi şekilde sekteye uğrattı. Ayrıca; İsrail ile Hizbullah arasındaki düşmanlıkların alevlenmesine neden oldu.

İsrail için daha da kötüsü Haniye'nin öldürülmesi, Hamas'a fazla zarar vermeyecek.

Haniye, Katar'da yaşayan bir siyasetçiydi ve grubun mesajlarını ve finansmanını yönetiyordu. Öldürülmesi şüphesiz sembolik bir anlam taşıyor ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu için siyasi bir kazanım olarak kayıtlara geçti. Ama grubun savaşma isteği ve yeteneği üzerinde hiçbir etkisi olmayacak.

Grubun faaliyetleri Gazze'de bulunan ve 2017'den beri tüm kararları veren lideri Yahya Sinvar'ın ayrıcalığı olmaya devam ediyor.

Hizbullah'a gelince, grubun yapısı derin ve geniş bir kadroya sahip. Grup, kısa bir süre içerisinde Şükrü'den çok daha etkili komutanları göreve getirecektir.

İran'ın stratejisi

Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e yönelik saldırısından bu yana İran, İsrail'e yeni bir stratejik gerçeklik dayatmaya çalışıyor.

Hedef, ülkeyi birden fazla yönden gelen tehditlerle kuşatmak ve İran'ın on yıllar boyunca sabırla inşa ettiği sözde 'direniş ekseninin' bir değil tüm üyeleriyle savaşmaya zorlamaktır.

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Gazze'de ateşkes sağlanır sağlanmaz örgütünün sınır ötesi saldırılarını durduracağını defalarca dile getirerek Gazze'deki ve Lübnan-İsrail sınırındaki çatışmaların birbiriyle bağlantılı olduğu konusunda hiçbir şüphe bırakmadı.

Hizbullah'ın saldırılarını başlatmasından kısa bir süre sonra Husiler de Kızıldeniz'deki deniz taşımacılığını sekteye uğratma kampanyasına başladı ve son olarak, İran yapımı uzun menzilli bir insansız hava aracıyla Tel Aviv'e saldırarak çıtayı yükseltti.

İsrail'in yanıtı

Diplomasi henüz İsrail'in güvenlik stratejisine ciddi bir şekilde dahil edilmedi.

İsrail 7 Ekim'den bu yana tamamen askeri bir karşılık vermeyi tercih etti. Ancak bu, kaba kuvvetin güvenlik durumunu iyileştirmek için yapabileceklerinin ve daha geniş bir çatışmada elde etmeyi bekleyebileceklerinin bir sınırı olduğunu gösterdi.

Netanyahu, ABD Kongresi'nde yaptığı konuşmanın ayakta alkışlanmasından güç almış olabilir.

Ancak Netanyahu, muhtemelen dar siyasi bakış açısı nedeni ile çatışmayı uzatmak ve genişletmek konusunda çekince duymuyor.

Netanyahu, kurşunlar havada uçuşmayı bıraktığı anda, kendisini İsrail demokrasisinin altını oymakla, 7 Ekim saldırılarını öngörememekle ve savaş suçu ithamları ile karşı karşıya kalmak zorunda kalacağını biliyor.

Netanyahu, ABD Kongresi'nde yaptığı konuşma sırasında ayakta alkışlanmasının kendisine güç verdiğini düşünüyor olabilir.

Ancak tüm ABD'li siyasetçiler başkanlık seçimleriyle meşgul ve hepsi de bölgenin patlamasını önleyecek tutarlı bir yaklaşımdan yoksun.

Biden yönetiminin bölgesel gerilimi azaltma yönündeki tercihine rağmen, hiçbir ABD lideri İsrail başbakanına kırmızı çizgilerini kesin bir dille dile getiremiyor.

Netanyahu, ABD'yi çatışmanın içine çekebilir mi?

ABD Başkan adaylarından Donald Trump ya da Kamala Harris'in, Netanyahu'nun kesinlikle İsrail'in hayatta kalması için bir savaş olarak tasvir edeceği bir dönemde, İsrail'e yardımı kesmeleri mümkün görünmüyor.

Bu nedenler; İsrail ile İran liderliğindeki eksen arasında giderek daha tehlikeli bir hal alan kısasa kısas devam edecek. Ancak Hizbullah da, Şükrü'nün öldürülmesine kesinlikle karşılık verecek.

ABD'nin bölye bir durumda, durumu kontrol altına almak için derhal harekete geçmesi neredeyse kaçınılmaz.

Ancak; böyle bir savaşın olası bir askeri çözümü yok ve iki tarafın da kazanması mümkün değil.

Tartışma