Chatham House The Royal Institute: Rusya Suriye'de ne kaybetti?

Esad'ın düşmesiyle Rusya büyük bir kozunu kaybederken bölgesel nufuzu da darbe aldı! Peki Rusya, Türkiye gibi aktörler iletişim kurarak gölgesel itibarını kurtarabilir mi?

1. resim

İngiltere merkezli düşünce kuruluşlarından Chatham House The Royal Institute'de, Suriye'de Esad rejiminin devrilmesinin ardından, yıllardır Esad'ın hamisi olarak hareket eden Rusya'nın Suriye'deki yatırımlarının ve bölgesel etkisinin geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Suriye'de Esad rejiminin çöküşünün ardından, Rusya'nın sadece Suriye'deki yatırımlarını değil küresel prestijini de kaybettiği belirtilen analizde, Rusya'nın ortakları gözünde de güvenilir bir müttefik olarak itibarına ciddi bir darbe aldığı tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca, Suriye'deki yeni yönetim ile Rusya'nın gelecekteki olası ilişkilerine dair öngörülere yer verildi.

İşte Chatham House The Royal Institute'de yayınlanan analiz:

Esad rejiminin çöküşü Rusya'nın çıkarlarına Suriye'nin çok ötesinde zarar vermiştir.

İlk olarak, bu çöküş Rusya'nın ortaklarının hayatta kalmasını garanti edebilecek güvenilir bir müttefik olarak itibarına ciddi bir darbe vurmuştur.

2015'teki askeri müdahalesinden bu yana Moskova'nın propaganda faaliyetleri, Rusya'yı Suriye'nin istikrarının garantörü rejimlerin dış baskı ve iç tehditlere karşı koruyucusu olarak konumlandırmıştı.

Esad'ın çöküşü potansiyel müttefiklerin Rusya'nın garantilerine olan güvenini sarstı. En azından Moskova'nın 'arkamızda kimseyi bırakmıyoruz' propagandası tamamen çökmüş oldu.

Rusya yatırımlarını kaybetti

Rusya sadece Esad rejimine sağladığı milyonlarca dolarlık kredileri değil Esad'ı korumak için harcanan askeri ve diplomatik çabalarını da tamamen kaybetti.

Ancak boşa harcanan ve bedeli olmayan başka bir kaynak daha var: Rus askerlerinin ve Wagner paralı askerlerinin hayatları.

Gelinen noktada ise Rusya'nın Ukrayna'yı işgali Putin'in Suriye hamlelerini ve Rus ordusunun Suriye maceralarını gölgede bıraktı.

Suriye'deki Rus askeri varlığı uzun zamandır Moskova'nın Ortadoğu meselelerindeki siyasi ağırlığının bir sembolüydü. Dahası, Rusya'nın Suriye'deki askeri varlığı büyük ölçüde İran ile mevcut ittifakını doğurdu.

Esad'ın düşmesiyle birlikte Moskova büyük bir kozunu kaybetti.

Ancak Rusya'nın kendisini bir dünya gücü olarak konumlandırması için çok erken olduğu da açıkça görülmüş oldu.

Bazı Rus uzmanların açıklamalarına rağmen, Rusya'nın Suriye'deki kayıplarının sorumlusu ABD, Trump ya da Biden değil. Rusya'nın kayıpları, Türkiye gibi bölgesel aktörlerin eylemlerinin yanı sıra İran'ın ciddi şekilde zayıflamasıyla belirlendi.

Son olarak Moskova'nın Afrika hedefleri de sorgulanmaya başlandı.

Örnek olarak Hmeymim hava üssü Rusya'nın küresel lojistik operasyonunun önemli bir unsuruydu ve Afrika'ya kuvvet ve ağır silah transferini kolaylaştırıyordu.

Şimdi ise Rusya'nın acilen destek rotalarını yeniden yapılandırması gerekecek.

Rusya ve Suriye

Esad tarafından yaratılan savaş ekonomisi, Rus ve İranlı işadamlarının bile faaliyet göstermekte zorlandığı bir ortamdı.

Esad'ın inatçılığı, muhalefetle ve komşularıyla uzlaşmayı reddetmesi ve Moskova ile Tahran arasındaki bitmek bilmeyen denge oyunu onu zor bir ortak haline getirdi.

Esad'ın kendisi de Rusya'nın değişim çağrılarına uymak için bir neden görmüyordu. İç politik oyunlara saplanmış, iç savaşın başında kendi tarafında savaşanların pozisyonlarını yok ediyor ya da zayıflatıyordu.

Ruslar için bu bir seçim anlamına geliyordu. SSCB'nin Afganistan'daki kaderini tekrarlamak ve Esad'ın Suriye'sinin tüm mali, ekonomik ve askeri sorumluluğunu üstlenmek ya da geri adım atmak.

2024 yılına gelindiğinde, yasadışı uyuşturucu ticareti ve yolsuzluk faaliyetleri ile desteklenen Suriye ekonomisi çöküşün yaklaştığının işaretlerini veriyordu. Halk arasındaki umutsuzluk ve ordu birliklerindeki motivasyon kaybı en üst seviyeye ulaşarak rejimi 'içi boş' bir devlete dönüştürdü.

Tüm bunlar, Türkiye tarafından desteklenen ve Esad rejimine bir alternatif olasılığı yaratan muhalif yerleşim bölgeleriyle tam bir tezat oluşturuyordu.

Ruslar için bu bir seçim anlamına geliyordu. SSCB'nin Afganistan'daki kaderini tekrarlamak ve Esad'ın Suriye'si için tam mali, ekonomik ve askeri sorumluluk almak, ekonomisini tamamen finanse etmek ve Suriye ordusu için savaşmak.

Ancak Putin'in Ukrayna'daki 'ana' savaşı göz önüne alındığında, bu seçenek gerçekçi değildi.

Şam'ın düşmesi, Rusya'nın bölgedeki emellerine şüphesiz bir darbe olsa da, Kremlin'in ihtiyaç duymadığı uzun süreli bir çatışmadan çıkmasını sağladı.

Rusya Suriye'de kalabilir mi?

Suriye'deki iktidar değişimi Moskova için daha da kötü olabilirdi. Ancak kazanan muhalif güçler dış dünya ile müzakere etmeye istekli olduklarını gösterdiler ve devlet mekanizmalarına dokunmadılar.

Bu Rusya için önemli sonuçları beraberinde getirebilir. Moskova genellikle hükümet dışı aktörler yerine devlet kurumlarıyla muhatap olmayı tercih eder.

Genel olarak, Moskova'nın Hmeymim ve Tartus askeri üsleri üzerindeki kontrolünü koruma şansı son derece düşük olsa da, Esad sonrası Suriye'de Rusya için hala bir yer olabilir.

Suriye halkının gözünde Rusların imajı, İran ya da Esad'ın halkı kadar olumsuz değil. Rusya, Suriyeli muhalif güçlerle iletişim kanallarını korumayı başarırsa kayıplarına dair yeni bir süreci başlatabilir.

Suriye'deki muhalif güçler ülkenin geleceğinin belirsiz olduğunu çok iyi biliyor. Rusya'yı bir dost olarak değilse bile tarafsız bir taraf olarak görmek istiyorlar. Rusya ile muhalefet arasında bazı anlaşmaların Şam yürüyüşü öncesinde ya da sırasında yapılmış olması bile mümkün.

Şam'daki Rus büyükelçiliği gelişen olaylar karşısında soğukkanlı davranırken, Moskova muhalefetle kayda değer bir hızla diplomatik ilişkiler kurdu. Hatta muhalif güçler, Hmeymim ve Tartus'taki Rus üslerine şimdilik dokunmamayı kabul etti.

Çıkarılan dersler

Esad'ın devrilmesinden sonra Rusya muhtemelen 'bekle ve gör' stratejisini benimseyecek ve Suriye'de yeni düzenin nasıl oluşacağını anlamaya çalışacaktır.

Moskova'nın ana hedefi, örneğin mevcut üslerinde askeri varlık göstererek ya da Türkiye gibi diğer bölgesel aktörlerle temas kurarak en azından asgari düzeyde nüfuzunu sürdürmek olacaktır.

Aynı zamanda Moskova, maliyetleri en aza indirmeye ve Basra Körfezi'ndeki Arap monarşileri gibi Orta Doğu'daki daha umut verici alanlara yeniden yönelmeye çalışacaktır.

Suriye önemini koruyacak ama artık Rusya'nın bölgedeki stratejisinin öncelikli bir unsuru olmayacak.

Ancak Suriye'deki durumun Ukrayna üzerinde kritik bir etkisi olabilir. Kremlin stratejistlerinin çıkarabileceği sonuçlardan biri, Esad'ın düşüşünün muhaliflere çok fazla taviz vermesinin, iç savaşın uzun süreli donmuş bir çatışmaya dönüşmesine izin vermesinin ve düşman kontrolü altındaki bölgeleri geri alamamasının bir sonucu olduğudur.

Ukrayna'da bu durum ateşkeslerin ya da müzakerelerin reddedilmesi şeklinde kendini gösterebilir.

Rusya, sadece güç kullanarak ve kendi koşullarını dayatarak uzun vadede olumlu sonuçlar alınabileceğine inandığı için muhtemelen daha sert bir tutum sergileyecektir.

Tartışma