Deprem sonrası Suriyeliler: İskan politikası olacak mı?

💢 Deprem sonrasında yerli nüfus başka illere yerleşirken Suriyeliler başka illere gitse de geri dönmek zorunda.

💢 Bu durum demografik açıdan bir tehlikeye işaret ediyor.

💢 Bölgede demografik değişim riskine karşı ne yapılmalı?

1. resim

Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen iki depremin ardından bölgedeki yıkımın boyutu daha fazla netlik kazanmaya başladı. Can kayıpları 40 bini geçti. Buna ilaveten tespit edilen ağır hasarlı bina sayısı da 100 binin üzerine çıktı.

Bölgede yaşayan birçok vatandaş geçici olarak çadırlara, yurtlara ve kamplara yerleştirildi. Aynı zamanda birçok bölge insanı da başka illere gitti. Bazıları akrabalarının yanına, bazıları ise geçici barınma alanlarına yerleşti. Peki bölgede yaşayan Suriyeli sığınmacılara ne olacak?

Depremden sonra Suriyelilerin sığınmacılar için alınan en önemli karar, tüm Suriyeli depremzedeler için İstanbul hariç 60 günlüğüne yol izin belgesinin düzenlemesi olmuştur. Bilindiği üzere, Türkiye’de geçici koruma altında bulunan Suriyeli sığınmacılar, kayıtlı oldukları ilin dışına çıkmaları yasaktır.

İl dışına çıkmak istediklerinde resmi makamlara müracaat ederek yol izin belgesi başvurusunda bulunmaları gerekmektedir. Yol izin belgesi olmadan il dışına çıkan Suriyeli sığınmacılar yasal anlamda suç işlemektedirler.

Buna ilaveten, kayıtlı oldukları illerin dışında bulunan Suriyeliler, yol izin belgesi olmadığı takdirde, devletin sağladığı hizmetlerden faydalanmaları mümkün değildir. Sağlık, eğitim, sosyal hizmetler gibi devlet hizmetlerinden sadece kayıtlı oldukları illerde veya yol izinleri oldukları takdirde yararlanabilmektedirler. Örneğin karakola başvurup şikayetçi olma gibi haklara da sadece kayıtlı oldukları ilde veya yol izin belgesi olduğu durumda erişebilmektedirler.

Bu yüzden dolayı düzenlenen 60 günlük yol izni belgesi ile depremzede Suriyeli sığınmacıların hak ve hizmetlere erişebilmeleri sağlanmaktadır. Deprem sonrası akrabalarının yanına veya başka illere giden Suriyeliler bu uygulama sayesinde suç işlememektedirler. Ancak Suriyeli sığınmacıların gittikleri illere kimliklerini ve kayıtlarını taşımaları söz konusu değildir.

Bu süreç boyunca aile veya akrabası olduğu ilde barınma imkanı olan Suriyeli sığınmacılar bu illere gidebileceklerdir. Barınma imkanı olmayan ise tahliye edildiği ilde imkanlar ölçüsünde STK ve başka kurumlarla irtibata geçerek barındırılmaları için gayret gösterilmektedir.

Deprem bölgelerinde durum normale döndüğünde veya yol izin belgesi uzatılmadığında, tekrar kayıtlı oldukları illere geri dönmek zorundadırlar.

Ancak işte bu zorunluluk yeni bir meydan okumayı da beraberinde getirmektedir. Depremin gerçekleştiği 10 ilden olan Türk vatandaşı depremzedeler diğer illerde yaşamaya devam edecekken ve birçoğu yeni hayatlar kurarken, Suriyeli sığınmacılar süre bittiğinde zorunlu olarak geri dönmek zorunda olacaklardır. Böylelikle, bölgedeki demografik denge değişime uğrayacaktır.

Türkiye’deki bazı ırkçı ve aşırı sağcı politikacıların yanlış gerekçelerle doğru tespit ettikleri bu tehlikeye karşı iskan politikası uygulamak gerekir. Irkçı ve aşırı sağcı politikacılar bu durumu Hatay’ın elden gitmesi, sessiz istila ve Araplaşma kavramları üzerinden araçsallaştırmaktadırlar. Ancak bu akıl tutulması söylemler hem gerçek dışıdır hem de Batı’daki İslam karşıtları ırkçılar ve aşırı sağcılar tarafından ithal edilmiş söylemlerdir.

Ancak yanlış gerekçeler ve sebeplerden dolayı da olsa, doğru bir tespit olduğundan bu durum göz ardı edilmemelidir. Suriyeli sığınmacıların Türk toplumu ile uyum içinde yaşaması ve toplumun faydalı bir parçası olması için, gettolaşmaları engellenmelidir ve entegrasyon ile uyum programlarına önem verilmelidir. Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar için uygulanacak tüm politikaların en önemli iki sütunu Türkçe dil bilgisi ve Suriyelilerin yereldeki oranlarıdır.

Göç İdaresi Başkanlığı bunu doğru tespit ettiği için son 2-3 yıldır Suriyeli sığınmacılara yönelik uyum programları ve kurslara önem vermektedir ve mahalle yabancı sığınmacı kayıtlıysa, o mahalle yeni yabancılar için kapatılmaktadır ve hiçbir yabancı o mahallelere yerleşememektedir.

Mevcut olarak tüm Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların oranı %4,12’dir. Göç İdaresi uyguladığı bu politika da Suriyeli sığınmacıların yayılması ve gettolaşmasını önlemek adına da çok başarılı olduğu rakamlarda görülmektedir. Güncel rakamlar 2020 yılındaki rakamlar ile kıyas edildiğinde ciddi bir ilerleme ve gelişme görülmektedir.

2020 yılında Suriyelilerin oransal olarak en yoğun olduğu iller şöyleydi: Kilis (%81,73), Hatay (%27,39), Gaziantep (%22,29), Şanlıurfa (%21,11), Mersin (%11,29), Adana (%10,82), Mardin (%10,61), Osmaniye (%9,53), Kahramanmaraş (%8,12), Bursa (%5,91), Kayseri (%5,80) ve Konya (%4,98).

2023 yılı itibariyle Suriyelilerin oransal olarak en yoğun olduğu iller şöyledir: Kilis (%37,48), Gaziantep (%17,76), Hatay (%17,51), Şanlıurfa (%14,66), Mersin (%11,16), Adana (%9,97), Mardin (%9,02), Kahramanmaraş (%7,26), Osmaniye (%6,47), Bursa (%5,49), Kayseri (%5,31) ve Konya (%5,02).

Göç İdaresi Başkanlığı’nın başarısı en belirgin Kilis, Gaziantep, Hatay ve Şanlıurfa’da görülmektedir. Oranların en iyi düştüğü bu dört il ise deprem bölgeleri arasında. Depremden etkilenen ve Suriyeli sığınmacıların il nüfusu içindeki oranın azaldığı diğer iller ise Adana, Kahramanmaraş, Osmaniye’dir. Yani 10 il arasından yedi ilde Suriyeli sığınmacı oranı Türkiye ortalamasının üstündedir ve son üç yılda ildeki oran azalmıştır.

Şimdi ise depremden dolayı üç yılda elde edilen başarının geriye dönmesi tehlikesi bulunmaktadır. Bu tehlikeyi ortadan kaldırmak ve hatta bu politikayı güçlendirmek için dolaylı bir iskan politikası uygulanmalıdır. Bu politika sonucunda depremzede Suriyeli sığınmacıların hepsinin kayıtlı oldukları illere geri dönmesinin yerine, Suriyeli sığınmacıların oranı düşük olduğu diğer illere yerleşmeleri teşvik edilmelidir.

Bunun için depremzede Türk vatandaşları için uygulanacak kira yardımı gibi uygulamalar, Suriyeli sığınmacılara da şartlı olarak sağlanmalıdır. Örneğin ildeki Suriyeli sığınmacı oranı %0,3’ün altında olan illere yerleşmek isteyen Suriyeli sığınmacılar için kira yardımı gibi teşvik uygulamaları devreye sokulabilir.

Böylelikle Gaziantep ve çevresinde yoğunlaşmış Suriyeli sığınmacılar depremden etkilenen 10 ilden, Suriyelilerin çok az olduğu diğer illere taşınmaların önü açılır. Böylelikle mevcut olarak Suriyeli oranı %0,1 olan Gümüşhane, %0,02 olan Hakkari, %0,15 olan Edirne, %0,11 olan Zonguldak ve 0,05 olan Tunceli oransal olarak belirlenecek üst limite kadar gelen Suriyeli sığınmacılar için yeni yurt olabilir. O üst limite ulaşıldığında, o ile yönelik teşvik uygulaması son bulur ve diğer iller ile aynı statüye kavuşur. Zaten bu uygulama depremden etkilenen 10 ilde kayıtlı olan Suriyeliler için geçici bir süreliğine uygulanacaktır.

Tartışma