Dünyada iz bırakan isimlerin sabah rutinleri
Siz derin bir uykudayken sabah oldu ve alarmınız çalmaya başladı. Artık uyanmalı ve yeni bir güne başlamak için hazırlanmalısınız. Bu sizin için çok zorsa, kendinizi mutsuz, isteksiz ya da enerjisiz hissediyorsanız günlük hayatınızda bazı değişiklikler yapmanız gerekiyor olabilir.
Her sabah daha dinç, neşeli ve motive bir şekilde uyanmak için sağlıklı bir sabah rutini oluşturmaya ne dersiniz?
Güne güzel başlamanın yolunu bulmak için, önemli ve başarılı insanların sabah rutinlerine bakarak kendimize uygun gördüklerimizi deneyebiliriz.
Tarihe adını altın harflerle yazdırmış isimlerin sabah rutinleri nasılmış? İçeriğimizde sizin için derledik.
Benjamin Franklin: Güne karar vererek başlardı
Hayatında 13 kural olan Franklin bu kurallara sıkı sıkıya bağlıydı. Her gününü aynı titizlik ve disiplin ile devam ettirdi. Her sabah 5'te uyandı ve kendisine 'bugün ne yapacağım?' sorusunu sordu. Sabah rutiniyle ilgili otobiyografisinde; “Yükselin, yıkanın ve güçlü iyiliğe seslenin. Günlük işlerinizi analiz edin ve kararlı olun.” şeklinde bahsetmiştir.
Voltaire, Winston Churchill ve Edith Sitwell çalışmaya yatakta başlıyordu
Kulağa ilginç gelse de; Voltaire, Winston Churchill ve Edith Sitwel gibi büyük zihinler yatakta çalışmaya başlarlarmış. Voltaire, 50’den fazla oyununun çoğunu yatağında çalışarak yazdı. Saatlerce çalışıyordu ve bol bol kahve (günde 40-50 bardak kadar) tüketiyordu. İngiliz şair Sitwell de aynı şekilde yatakta çalışanlardandı.
Winston Churchill ise yataktan neredeyse çıkmazdı… Erkenden uyanıp kahvaltısını yatakta yapar, purosunu içer, gazetesini okur hatta toplantılarını bile yatağından çıkmadan yapardı.
Charles Darwin ve Georgia O’Keeffe'nin sabah rutini yürüyüştü
Charles Darwin ve Georgia O’Keeffe’nin sabah rutini yürüyüştü. Charles Darwin genellikle onun düşünme yolu olan İngiltere’de evinin yakınında bir çakıl parça etrafında bir yürüyüş ile güne başlayıp, güncel bilimsel konular üzerine düşünürdü. Yürüyüş gibi bazı egzersiz türleri, beynin motor ve duyusal bölgelerini uyardığı ve yeni fikirlerin ortaya çıkmasına yardımcı olduğu için Darwin'i fazlasıyla etkilemiş görünüyor.
Dünyaca ünlü sanatçı O’Keeffe’da sabah yürüyüşüne çıkanlardan biriydi. Sabah erkenden uyanan sanatçı, çayını içtikten sonra New Mexico mahallesinde yürüyüşe çıkardı. Bu yürüyüşler sırasında yanında bir de baston taşıdığı söyleniyor.
Immanuel Kant meditasyon yaparak güne başlıyordu
Aydınlanma çağının ünlü filozofu Immanuel Kant’ın her sabah ilk yaptığı şey sessizce meditasyon yapmaktı. Biyografi yazarı Manfred Kuehn’e göre, Kant sabah 5’te uyanıyor, meditasyon yapıyor ardından bir iki fincan çay ve pipo içiyordu.
Herman Melville ve Frank Baum sabahları bahçelerinde vakit geçiyordu
Yazar Herman Melville, batı Massachusetts’te 160 dönümlük çiftlik evi satın aldı. Çiftliğine yöneldi, atlarını ve ineklerini beslemek için sabah 8’de uyanmaktan keyif almaya başladı. “Bir ineğin çenelerini hareket ettirdiğini görmek hoş bir manzara” diye yazdı. Böylelikle kendisi için kahvaltı hazırlamaya ve yazmaya başladı.
Oz Büyücüsü’nün yazarı Frank Baum’da sabah 8’de uyanıyordu. Kahvaltısını yaptıktan sonra çiceklerine bakmak için bahçesiyle yönelirdi. Evini ve bahçesini ‘Ozcot’ olarak adlandırdı.
Le Corbusier ve P.G. Wodehouse egzersiz yaparak güne başlıyordu
Fransız mimar Le Corbusier sabah 6’da uyanıp ve her sabah 45 dakika jimnastik yapıyordu. İngiliz yazar ve mizahçı P. G Wodehouse’un da benzer bir rutini vardı.
Eğer yürüyüş yapacak zaman yoksa güne hareketle başlamak için bu iyi bir fikir olabilir.
Jane Austen güne enstrüman çalarak başlıyordu
Austen sabahları erkenden kalkar, ailesi uyanmadan önce piyano çalmaya başlardı. Ardından kitap okuyarak zihnini uyandırmaya çalışıyordu.
Freud, Napolyon ve Mozart kişisel bakımlarına önem veriyordu
İnsanoğlunun vazgeçemeyeceği şeylerden biri de kişisel bakım. Size iyi hissettiren şeyler yapmak hem güveninizi artırır hem de dinlenmenize yardımcı olur.
Sigmund Freud’un her sabah berberine sakalını düzelttirirdi. Napolyon Bonapart ve Wolfgang Amadeus Mozart ise saç tarama rutininden vazgeçmezdi.
Napolyon yıkanırken sık sık vücudunun üzerine lavanta suyu döküyor, Mozart ise bir saatten fazla bir zamanı giyinmeye ayırıyordu.