gdh'de ara...

Düzenin düzensizliği ve BM

BM Anlaşması gözümüzün önünde yırtıldı! Artık her geçen dakika BM etrafında şekillenen dünya düzeninin çatırdadığına şahit oluyoruz. BM fonksiyonunu büyük ölçüde kaybetmiş bir kurum haline döndü.

🔗

1. resim

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda olağan bir gündem yaşandı. Eskiden olsa BM çatısı altında yapılan bu toplantılar çok fazla ilgi ve alaka görürdü ama artık herkesin bildiği bir hakikat var o da BM fonksiyonunu büyük ölçüde kaybetmiş bir kurum haline dönmüştür.

BM Güvenlik Konseyi üyesi beş liderden sadece ABD Başkanı Biden söz konusu toplantıya iştirak ederken diğer dört üyenin lider düzeyinde toplantıya iştirak etmemesi yeteri kadar manidar bir görüntü değil mi?

7 Ekim sonrası hiçbir şey eskisi gibi değil

07 Ekim’de HAMAS’ın gerçekleştirdiği saldırılar zaten var olan bir hakikati öylesine gün yüzüne çıkartmıştır ki görmemek için ya Siyonist olmanız lazım gelir ya da insan olmamanız. Aslında bu noktada Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Kerim Han’a kulak vermek lazım.

UCM Başsavcısı Kerim Han
UCM Başsavcısı Kerim Han

Kerim Han ABD merkezli bir televizyon kanalına verdiği mülakatta, İsrail’in işlediği soykırıma dair Adalet Divanında görülen yargılama ile alakalı yoğun baskılar gördüğünü duyurmuştu.

Kerim Han’ın

Bir devlet başkanı benimle konuştu ve çok iyi biliyorsunuz ki bu mahkeme Afrika ve Putin gibi haydutlar için kurulmuştur dedi

sözleri unutulmamalıdır.

Daha öncesi de ABD'li 12 senatör UCM yargıçlarına bir mektup göndererek mahkemeyi açıkça tehdit etmişlerdi.

Netenyahu'ya katıldığı bir programda 'tutuklanmaktan korkmuyor musunuz?' diye bir soru sorulduğunda 'ben niye korkacağım, UCM yargıçları korkmalı' demişti. Düşünün, MOSSAD gibi dünyanın her bir noktasında suikastlar düzenleyebilen, terörize olmuş bir istihbarat teşkilatına sahip ülkenin başbakanı, tüm dünyanın gözünün önünde dünya düzeni için oluşturulmuş bir mahkemenin yargıçlarını alenen 'korksunlar' diyerek tehdit ediyor, edebiliyor.

Oysa, bu mahkemeler Nürnberg mahkemeleri bir daha kurulmak zorunda kalınmasın, masum insanlar katledilmesin, hukuk kaba güce ve kaba kuvvete galip gelsin diye kurulmuştu. Şimdi olan bitenden anlıyoruz ki meğer sadece Putin gibiler ya da Afrika, Ortadoğu ve Güney Amerika gibi ülkelerin liderleri için kurulmuş.

BM Anlaşması gözümüzün önünde yırtıldı

Daha önce İsrail’in BM nezdindeki Büyükelçisi'nin dünyanın dört bir yanından gelen delegelerin huzurunda BM Anlaşmasını yırtması aslında BM'nin işlevsizliğinin dünyaya haykırılmasından başka bir şey değildi.

Geçtiğimiz günlerde Richard Falk tarafından kaleme alınan bir değerlendirmede okuduğum bir anekdot sanırım olanı en iyi özetler tarzdaydı. 1945’te Meksikalı bir diplomat, yeni kurulan BM'den ne beklenmesi gerektiğine ilişkin bir soruya şu sözlerle yanıt vermiş:

Kaplanlar özgürce dolaşırken fareleri sorumlu tutan bir örgüt yarattık.

Sanırım Kerim Han’a telefon açıp ‘Bir devlet başkanı benimle konuştu ve çok iyi biliyorsunuz ki bu mahkeme Afrika ve Putin gibi haydutlar için kurulmuştur' diyen liderler bu anekdotta geçen kaplanlar olmalılar.

Dönelim BM üzerinden çatırdayan dünya düzenine

20. yüzyılın ilk yarısında II. Dünya Savaşı'nın acıları üzerine kurulan, uluslararası hukukun üstünlüğü ve kalıcı bir dünya barışının sağlanması gibi prensiplerin ışığında yazılan BM Anlaşması ve hemen ardından kabul edilen İnsan Hakları Bildirgesi bu hedeflere yönelik işlev gördü mü?

Soğuk Savaş döneminde nükleer dehşet dengesi içinde bunu çok fazla hissetmedik ve yaklaşık yarım asrı bu şeklide atlattık lakin soğuk savaşın sona ermesinden bu yana geçen her saat diliminde dahi artık BM etrafında şekillenen dünya düzeninin çatırdadığına şahit oluyoruz.

Bu dönemde özellikle birilerinin tarihin sonu tezlerine karşılık, dünyanın birçok noktasında başta ekonomik birliktelikler olmak üzere çeşitli birlikteliklerin ortaya çıktığını görmekteyiz. Bölgesel ve küresel nitelikteki bu birliktelikler, geldiğimiz noktada çok taraflı diplomatik hamleler ile alternatif olabilme potansiyellerini de ortaya koymaya devam ediyorlar.

Elbette bu örgütlenmeler yeni bir düzen anlamına gelmiyor lakin bu türden yapıların bir arayışın sonucu ortaya çıktığı gerçeğini de görmezden gelemeyiz.

Düzenin düzensizliği nasıl aşılacak?

Düzenin düzensizliği nasıl aşılacak sorusunun basit ve öngörülebilir cevabı yok. Tüm bu ümitsiz tabloya rağmen çözüm çabaları da var lakin bu çabalar karamsarlığımızı daha da arttırıyor.

Nasıl mı?

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres bütün liderleri dünya profili ve 21. yüzyılın ekonomik, finansal, sosyal ve çevre sorunlarına çözüm üretebilecek bir küresel yönetim modeli üzerinde uzlaşmak için Geleceğin Zirvesi programına davet etti.

Bu davet çok büyük bir heyecan içinde dünya ile paylaşıldı ve adeta bir kurtuluş reçetesine giden yolun ilk adımları gibi lanse edildi ancak yukarıda da değindiğim gibi BM Güvenlik Konseyi üyesi liderlerden hiçbiri bu zirveye katılma gereği dahi duymadı.

Sanırım BM’nin geleceğine dair karamsar olmamız için sadece son bir hafta içinde BM özelinde yaşananlara ve 07 Ekim’den bu yana dünyada yaşananlara bakmamız kâfi.

Tartışma