gdh'de ara...

East Asia Forum: Tayvan krizi ve Güney Çin Denizi'ndeki ABD-Çin rekabeti yeni yılda nasıl şekillenecek?

Tayvan krizi; Çin ve ABD'nin 2023'te jeostratejik rekabeti nasıl yöneteceklerine göre şekillenecek. Peki Rusya-Ukrayna savaşı ile oluşan dengeler, yeni yılda Güney Çin Denizi'ndeki rekabeti nasıl etkileyecek?

1. resim

2022 yılında dünya gündeminin dikkat; önce Şubat ayında Ukrayna Savaşı ve ardından Ağustos ayında Tayvan Boğazı kriziyle birlikte bu bölgelere çekildi.

İki sorunu birbirinden bağımsız olarak değerlendirmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Ancak, Tayvan Boğazı'nda Ukrayna krizi nedeniyle oluşan dengelerden kaynaklı bir çatışmanın patlak vereceğine dair korkular henüz gerçekleşmedi.

Yine de Çin'in Güneydoğu Asyalı ve bölge dışı rakiplerine karşı deniz baskısı, Endonezya, Filipinler, Tayvan ve Avustralya'yı içeren geniş çaptaki bir grubu 2022 boyunca tedirgin etmeye devam etti.

Çin ve Filipinler de dahil olmak üzere bölgedeki çeşitli iddia sahibi ülkeler, Spratly Adaları gibi noktalarda askeri olarak inşaat faaliyetlerine devam ettiler. Vietnam gibi ülkelerin de önemli miktarda askeri depolama çalışması yaptığı gözlemlendi.

Yine de iyimser olmak için sebepler olabilir. 2022'nin sonlarında Bali'deki G20 Zirvesi'nin oturum aralarında Çin ve ABD başkanları arasındaki ilk yüz yüze zirveyi geçekleştirdi. Bu gelişme; Çin-ABD çatışma oladılığı nedeniyle nefesini tutan bölge ülkeleri için biraz soluklanma imkanı yarattı.

Çin ve ABD'nin 2023'te jeostratejik rekabeti nasıl yönetecekleri, Tayvan meselesi ve Güney Çin Denizi'ndeki jeopolitik dinamikleri güçlü bir şekilde etkileyecektir.

Biden Yönetimi, Güney Çin Denizi'ndeki Çin'in irredantizmine karşı dengeleme politikası yürüterek, iki ülke arasındaki rekabetin bu noktada kontrolden çıkmasını engellemeye çalıştı. ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'in planladığı bir hamle ile ABD üst düzey delegasyonunun Çin'e yaptığı son ziyaret, daha az gergin bir 2023 için iyiye işaretti.

Diğer yandan ASEAN ülkelerinin stratejik öncelikleri, enflasyonist baskılar ve hatta potansiyel bir küresel durgunluk gibi ekonomik sıkıntıları ele almaya yönelik olmaya devam ediyor. Bölgedeki rekabeti istikrara kavuşturmak için 2022 yılındaki zirvelerin ivmesini artırmak için diplomasiye yeniden dikkat gösterilmesi gerekecek.

Uluslararası seyahat üzerindeki kısıtlamaların gevşetilmesi, ASEAN-Çin müzakereleri gibi yüz yüze diplomatik girişimlerin yeniden canlanmasına da yardımcı olacaktır. Şu anda tartışılan ikinci müzakere metni taslağı ile müzakereler yeniden ivme kazanacak gibi görünüyor. Ancak, COVID-19 öncesi müzakerelerde yaşanan anlaşmazlıklar da sorun olmaya devam edecek.

Müzakerelerin olumlu bir yönde gitmesini sağlamak için Pekin'in; "anlaşmazlıklar yabancı müdahalesi nedeniyle yaşanıyor" şeklindeki yaklaşımını değiştirmesi gerekiyor. ASEAN'ın ise gün geçtikçe güvenilirliği daha fazla sorgulandığı için, bloğun kendi içerisinde yeni bir motivasyona ve doğrulamaya ihtiyacı olacak.

Bölge ülkeleri büyük ölçüde sosyo-ekonomik sorunları öncelikledikleri için 2023'te yeni bir atılım olması pek olası değildir. Ancak buna paralel olarak, Güney Çin Denizi'ndeki hem rekabet hem de gergin olan dinamiklerin devam etmesi muhtemeldir.

Washington, Güney Çin Denizi'ndeki faaliyetlerini yürütmeye devam edecek ve Güney Çin Denizi'nde bir askeri varlığı planlamak ve sürdürmek için yakın bölgesel müttefiklerle çalışmaya devam edecek gibi görünüyor. Nitekim bu sürecin devam edeceği, Amerika Birleşik Devletleri ve müttefik ordularını içeren tatbikatların planlanması ve Japonya gibi bölge ülkelerinin savunma duruşlarını geliştirmesinden dolayı da açık bir şekilde görülüyor.

Ayrıca yeni yılda da bölge dışı güçlerin Güneydoğu Asya'da genişletilmiş askeri angajmanlarını sürdürmesi bekleniyor. Hatta Endonezya, her yıl düzenlediği Super Garuda Shield tatbikatının kapsamını 2023'te daha fazla yabancı orduyu içerecek şekilde genişletmeye hevesli görünüyor.

Güneydoğu Asya ülkeleri, Çin ile canlı ve ekonomik odaklı ilişkileri sürdürürken, bölge dışı ortaklarla ortak bir yaklaşım yoluyla stratejik güvence aramaya da devam ediyor. Bu, Pekin'in Güney Çin Denizi'ndeki rakipleriyle olan dinamiklerini yönetme konusunda ihtiyatlı davranmasına neden olabilir.

Tartışma