Emzik ve Suriye politikası
Suriye’de 61 yıllık baskı rejimi yıkıldı, Suriyeli devrimciler, Beşar Esed’in diktatörlüğünü yıktı. Bu hengame içinde bizler bir kere daha Özgür Özel gerçeğiyle karşılaştık.
Suriye’de 61 yıllık baskı rejimi yıkıldı, Suriyeli devrimciler, Beşar Esed’in diktatörlüğünü yıktı. Dünya, dört gözünü açmış şekilde Suriye’de yaşananları izlerken bir şeyin farkına vardı: Dehrin hükmü sanal gerçekliklerden yana olmadı, gerçekten ve hakikatten yana oldu. Bu hengame içinde bizler bir kere daha Özgür Özel gerçeğiyle karşılaştık.
Kaç gündür yaşadığımız gulgule arasında kaynayıp gitmesin diye ve belki de içinde bulunduğumuz durumu anlamak bakımından en faydalı verilerden biri olduğu için hatırlamalı ve not düşmeliyiz.
Artık muhalifler demediğimiz Suriyeli gruplar Şam’ı ele geçirmiş, Esed’in işkence yuvalarından mazlumları kurtarırken bir tablo çıktı karşımıza. Bir adamcağız, kim bilir kaç senelerdir mahpus tutulduğu, işkence gördüğü hücresinden serbest bırakılmış, Hafız Esed’in öldüğünden de Saddam Hüseyin’in akibetinden de bihaber “Bizi Saddam Hüseyin mi kurtardı?” diye soruyor.
Adamcağızın nasıl bir zulme maruz kaldığını tasavvur edemediğimiz için ancak hayretle karşılayabildik. Zamandan ve mekandan kopartılmış bir zihin, zar zor konuşabilen bir acuze var karşımızda. Gerçi Esed’in hapishanelerinden kurtulanların bir kısmının delirdiğini, bir kısmının kendi adını dahi unuttuğunu görünce biraz olsun anlayabiliyoruz yaşatılan şeyin boyutunu.
Bu insancıklar için bu saatten sonra niyazımız ancak ömürlerini huzur içinde tamamlamaları ve bir daha böyle zulümlere maruz kalmamalarıdır. Ne yeniden kurulacak Suriye’ye ne de çevrelerine yönelik herhangi bir hayır beklenmez bu kimselerden.
Tam olarak bu saatlerde, Beşar Esed bavulunu toplarken, Şam artık devrimcilerin eline geçmişken Türkiye’nin ana muhalefet partisi lideri, yani “İktidar yönetmezse biz yöneteceğiz, endişe etmeyin Türkiye başsız kalmaz” diyen Özgür Özel, Kilis’te bir konuşma yaptı. Atatürk dedi, Atatürk’ü kendi muayenesinden konuşturdu, "Yurtta sulh cihanda sulh" dedi, Atatürk dedi, Atatürk dedi. Bir de “Türkiye acilen Esat’la görüşmeli, Suriye’de huzurun teminine gayret etmelidir” minvalinde şeyler söyledi.
Muhtemelen o saatlerde Esed ile ne İran muhatap oluyordu ne de Rusya. Bizim alternatif devlet başkanımız bize Esed ile görüşmeyi önerdi. Oysa o saatten sonra Esed ile en fazla anılarını konuşabilirdiniz. Fakat Özgür Özel, bunu bize teklif etti. Mebzul miktarda Atatürk dediği için de kılıfa hazırladı. Saçmaladığının farkına varılmasını akabinde muhtemelen “Atatürk dememden rahatsız oldular” diyecekti; muhtemelen bir aklı başında danışman çıktı ve “Efendim lütfen bir süre susun” dedi.
Bu noktada duralım ve karşımızdaki soruyu cevaplamaya gayret edelim: Bahsettiğimiz ülke Papua Yeni Gine değil, Mikronezya değil; nüfusunun üçte biri Türkiye’de yaşayan, bir kısmı Misak-ı Milli sınırlarımız içinde yer alan, 800 küsür kilometre ile en uzun kara hududuna sahip olduğumuz, hepimizin gündelik hayatının bir parçası olan Suriye. Yahu Allah aşkına, bu partinin genel başkanı diplomasiden, dış politikadan, stratejiden, güvenlikten anlamaz da yanında anlayan kimseler de mi bulundurmaz?
Dillerine pelesenk olmuş liyakat sözcüğünün ne anlama geldiğinden bu kadar mı bihaber bunlar? Ana CHP Genel Başkanı Suriye’deki gelişmeleri takip etmez olur mu ya huu? İnsan dünyayı bu kadar mı bilmez? İşte sorumuz budur.
Karşımızda heyula gibi duran cevap ise bu sorudan daha acıdır. Allah aşkına kendi memleketini tanıyor mu ki dünyayı tanısın? Gerçeklikten bu kadar bihaber, aktüaliteden bu kadar uzak, ezberi dışına çıkmaktan bu kadar ürkek bir akıl Türkiye’nin alternatif yöneticisi olabilir mi?
Elinde bir emzik, patlıcan gibi ne niyetine yersen o oluyor, her derdin devası, her sorunun cevabı, her ihtiyaç duyduklarında kaçacakları sığınak Atatürk. Ve ne ilginçtir ki, bunlar Atatürk dedikten sonra ne dedikleri ile ilgilenmeyen bir topluluğa siyaseten riyaset ediyor.
Mızrak çuvalı paramparça edince doğal olarak alay konusu oldu Özel, Nevşin Mengü bile dalga geçti kendisiyle. Fakat gündem öyle yoğun ki bunu da unuttururlar, yine akıldanelik eder, yine liyakatten bahsederler.
Esed’in zindandan çıkan amcadan kimsenin bir beklentisi yok, en fazla merhamet ediyoruz ve geçiyoruz. En az onun kadar gerçeklikten bihaber Özgür Özel’den ise memleketin alternatif lideri olmasını bekliyoruz. Bu kadar orantısız ümitler silsilesi CHP seçmeni için bile fazla. Bu emzik siyasetini Türkiye hak etmiyor!