Estonya'da halk ekonomik sorunların faturasını Kremlin'e kesti
💢 Estonya’da geçtiğimiz haftanın başında sonuçlanan genel seçimlerde çıkan sonuçlar ne anlama geliyor?
💢 Estonyalılar Kallas'a neden güvendi?
💢 Estonya'da koalisyonda kim olacak?
Estonya’da geçtiğimiz haftanın başında sonuçlanan genel seçimler ülkenin Rusya ile ilişkileri açısından da önemli sinyaller verdi.
İlk kez elektronik oyların geleneksel oylardan daha çok olduğu seçimin kazananı Başbakan Kaja Kallas liderliğindeki Reform Partisi oldu.
Rekor katılımın (yüzde 63,7) gerçekleştiği seçim sonucunda 6 parti Estonya Parlamentosu Riigikogu’da sandalye kazandı. Reform Partisi 37, muhafazakar EKRE 17, Merkezci Parti 16, Liberal Eesti 200 Partisi 14, Sosyal Demokrat Parti 9, sağcı İsamaa ise 8 milletvekili çıkartabildi. Merkezciler geçen seçime kıyasla 10, radikal sağcılar 4 sandalye kaybederken liberal “Eesti 200” ilk kez parlamentoya girdi.
Kaja Kallas'a rekor oy
Başbakan Kaja Kallas yarıştığı seçim bölgesinde ülke tarihinde en çok oyu alarak rekor kırdı. Başbakan Kallas, en yakın rakibi, merkezci Tallin Belediye Başkanı Mihail Kılvart’ın iki katı kadar – yaklaşık 32 bin oy aldı. Kallas, bu destekle Estonya tarihinde daha önce en yüksek oyu alan (8 sene önce) merkezci Edgar Savisaara’nın 25 bin oy rekorunu geçmiş oldu.
Kaja Kallas’ın Reform Partisi, geleneksel olarak kazandığı Tallin, Tartu ve kuzey bölgeler de dahil olmak üzere 12 seçim bölgesinden 10’unda lider oldu. İktidar partisi sadece Rusya ile sınırda bulunan İda Virumaa’da merkezcilere, güney dairesinde ise muhafazakarlara yenildi.
Rusya yanlıları kaybetti
Estonya’nın kuzeydoğusunda bulunan İda Virumaa geleneksel olarak merkezcileri destekleyen bir bölge. Ancak bu kez merkezcilerin yanı sıra, onlardan ayrılarak seçime bağımsız olarak katılan Putin destekçisi Mihail Stalnuhin ile yeni Rusya yanlısı, Birleşik Sol Parti’nin adayı Ayvo Peterson’a da yüksek oy verdi.
Stalnuhin, 20 sene Merkezci Parti’nin İda Virumaa milletvekili olarak parlamentoda bulundu. Ancak geçtiğimiz sene Narva’da tank anıtının kaldırılmasından dolayı Kaja Kallas yönetimini “faşist” adlandırınca kendi partisinden kovuldu. 5 Mart seçimine bağımsız aday olarak katılan Stalnuhin oyların çoğunu aldı, ancak Estonya seçim sistemi gereği, parlamentoya giremeyecek.
Kremlin'in adayı gözaltında
İda Virumaa’da ikinci yeri kazanan Ayvo Peterson’un durumu ise daha farklı. İki sene öncesine kadar masör olan ve Estonya Cumhurbaşkanlığına iddiasını açıklayan Peterson, son aylarda çok açık şekilde Kremlin yanlısı propaganda yürüten Koos (Birlikte) hareketinin başına geçti. Seçimden birkaç gün önce ise Kremlin propagandisti Vladimir Solovyev’in programına katıldı, Estonay’da iktidarın halk ayaklanmasıyla değiştirilmesi gerektiğini söyledi, Moskova’yı ziyaret etti, ardından Ukrayna’nın işgal altındaki topraklarında poz verdi. Seçimde Peterson’un adayı olduğu Birleşik Sol Partisi yüzde 2 oy aldı, parlamentoya giremedi, ancak devlet finansmanı almayı garantiledi. Bugün (13 Mart) ise Ayvo Peterson’un gözaltına alındığı haberleri Estonya medyasına düştü. Habere göre, Ayvo Peterson ve iki taraftarı, yabancı devlete ajanlık suçlamasıyla gözaltına alındı. Yabancı devletten kastın Rusya olduğu çok açık. Bu suçlama ile 6 yıla kadar hapsi öngörülen Peterson, Estonyalı Rus arkadaşı Dmitri Rootsi ve Rusya vatandaşı olan taraftarı Andrey Andronov hakkında iki ay tutuklama kararı çıkartıldı.
Koalisyonda kim olacak?
Estonya Başbakanı Kallas seçimin ardından yaptığı açıklamada partisinin amacının 4 yıl sürecek bir koalisyon oluşturmak olduğunu açıkladı. Hükümetin efektif çalışabilmesi için 101 sandalyeli Estonya Parlamentosunda en az 54 vekilden oluşan bir koalisyona ihtiyacı var.
Her türlü süprpiz olasılığı bulunsa da, koalisyonda kimlerin olacağı artık belli. İktidar partisi geçtiğimiz sene yollarını ayırdığı ve bu nedenle yeni kabine kurmak zorunda kaldığı merkezcilerle yeniden bir araya gelmemeyi tercih etti. Merkezcilerle koalisyon olasılığını hem daha önceki kötü tecrübe, hem de toplam milletvekili sayısının 53’te kalması gerçeği düşürüyordu.
Bir diğer olasılık, mevcut üç partili kabine sistemini Sosyal Demokratlar ve sağcı İsamaa ile sürdürmekti. Bu durumda koalisyon için gerekli 54 sandalyeye ulaşılıyordu, ancak Başbakan Kaja Kallas daha güçlü bir koalisyon için İsamaa yerine liberal Eesti 200’yi tercih etti. Reform Partisi, Sosyal Demokrat Parti ve Eesti 200’ün toplam sandalye sayısı 60. Bu ise parlamentoda daha güçlü bir koalisyon anlamına geliyor. Üç parti 8 Mart’ta başlattığı koalisyon görüşmelerini sürdürüyor.
Estonlar neden Kallas'a güvendi?
Kallas ve partisinin seçimi kazanacağı öncesinde de kimsede şüphe doğurmuyordu, ancak bu kadar büyük destek uzmanlar için de şaşırtıcı oldu. Zira Estonya, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı nedeniyle en fazla ekonomik zarara uğrayan Avrupa ülkelerinden. Ülke ekonomisi çok zor dönemden geçiyor ve 4 yılda bütçe açığını kapatmak için 750 milyon Euro gerekiyor. Bu durumda bile hükümete verilen destek ve özellikle Başbakan’ın rekor oy alması, siyasi açıdan halkın mevcut politikaların devamından yana olduğu şeklinde değerlendirilebilir. Görünüşe bakılırsa, Estonlar Ukrayna’ya maksimum aktif destekten, Kremlin ile ilişkilerde tavizsiz tavrın sürdürülmesinden ve Batı ile daha sıkı işbirliğinden yana. Kallas ise ülkede bu çizginin lideri olarak kabul ediliyor. Zira uzmanlara göre, Kaja Kallas bir sene içerisinde sadece ülkesi içerisinde desteğini arttırmakla kalmadı, aynı zamanda Avrupa’nın en popüler politikacılarından birine çevrilmeyi başardı.
Adı NATO Genel Sekreteri adaylığı için bile geçen 1977 doğumlu Kaja Kallas siyasette yeni isim değil.
Kallas’ın babası Sovyet zamanından beri ülkenin en etkili politikacılarından Siim Kallas, Sovyet döneminde Sberbank Estonya’nın başında bulunuyordu, Estonya’nın bağımsızlığından sonra ise 1995’e kadar Estonya Bankası’nı yönetti. 1995’te istifa ederek siyasete atıldı ve Reform Partisi’ni kurdu. Estonya Dışişleri Bakanı görevinde bulunan Siim Kallas 2002-2003 yılları arasında da Estonya Başbakanı görevini icra etti. Ardından Avrupa Birliği kurumlarında çalışmaya başladı ve 2004-2014 yılları arasında Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı görevinde bulundu. Halen daha siyasette olan baba Kallas 5 Mart seçimlerine bile katıldı. Kızından 4 kat az oy alsa da ülke sıralamasında en yüksek oy alanlar arasında altıncı oldu.
Kaja Kallas’ın annesi ise 1940’lı yılların sonlarında Estonya’nın SSCB tarafından işgal edilmesinin ardından Omakaitse ulusal askeri oluşumunun bir üyesi ile akraba olduğu için Sibirya’ya sürgün edilen bir ailenin kızı. Kallas, annesinin altı aylıkken babaannesi ve büyük annesi ile birlikte hayvan vagonlarında Sibirya’ya sürüldüğünü, ardından Krasnoyarsk’a yerleştirildiklerini ve yalnız 1959 senesinde Estonya’ya geri dönebildiklerini söylüyor.
Hukuk eğitimi alan Kaja Kallas çoğu Kuzey Avrupalı politikacılar gibi otomobil korteji kullanmıyor, sokakta tekbaşına geziyor, bisiklet sürüyor, koşuyor, dans etmekten veya da davul çalmaktan çekinmiyor. Kitaplarla ilgili düşüncelerini paylaşmayı, oyun oynamayı seviyor. Başbakanlığından önce, siyasetin içindeyken televizyondaki bir yarışma programında da yer alıyordu. Ancak bütün bunlar oldukça parlak siyasi profil oluşturmasına engel olmadı.
Kaja Kallas, siyasete 2010 senesinde Reform Partisi’ne üye olarak başladı ve bir sene sonra parlamentoya seçilmeyi başardı. 32 yaşındayken Estonpa Parlamentosu ekonomi komitesinin başındaydı.
2014 senesinde Estonya Parlamentosunda yapılan oylamada en yüksek oyu alarak Avrupa Parlamentosu üyeliğine seçildi ve 2018’e kadar burada ülkesini temsil etti. Kallas, 2017 senesinde Politico dergisi tarafından Brüksel’in en etkili kadınlarından biri seçildi – o dönemde Avrupa Parlamentosu Dijitalleştirme Komitesi üyesiydi. Aynı yıl Kallas VoteWasth tarafından da Avrupa Parlamentosunun en etkili 70 vekilinden biri seçildi.
2018 senesinde geri döndü ve Refrom Partisi Genel Başkanı oldu, 2019’da yeniden milletvekili seçti. Dönemin Cumhurbaşkanı, Kallas’ı Başbakan adayı olarak gösterdi, ancak o, milletvekilleriyle anlaşamadı ve Başbakan olması için 8 oyu yetmedi. Başbakanlık görevine Merkezci Parti’den Yuri Ratas seçildi, ancak 2021 senesinde yolsuzluk skandalı nedeniyle kabinesiyle birlikte istifa edince, Cumhurbaşkanı Kersti Kaljulaid yeniden Kallas’ın adaylığını öne sürdü. Bu kez Kaja Kallas ezici oyla (70) Başbakan seçildi. Ülkenin ilk kadın Başbakanı olan Kallas kabinesinde karın-erkek eşitliğini gözeterek Estonya tarihinde başka bir rekora da imza attı. 14 bakandan 7’si kadın oldu. Ancak bu kez de koalisyon ortağı 2022’de Merkezci Parti’den olan bakanların adının çocuk yardımı skandalına karışmasıyla yeni bir kriz yaşandı. Kallas, Cumhurbaşkanı Alar Karis’ten Merkezci Partili 7 bakanın görevden alınmasını istedi, kendisi de istifa etti, ancak yeniden cumhurbaşkanının görevlendirmesiyle Sosyal demokratlar ve İsamaa ile yeni bir koalisyon kabinesi kurdu.
Covid krizinin tam ortasında yönetime gelen Kallas’ın kabinesi, kısa sürede sorunları çözmeyi ve ekonomiyi toparlamayı başardı, ancak 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ile durum yeniden değişti. Estonya’nın bağımsızlık gününe denk gelen saldırının ilk anından itibaren Kallas ve hükümeti, Ukrayna’nın en kararlı ve cömert müttefiki olarak davrandı. Estonya, gayri safi milli gelir bazında (yüzde 1) Ukrayna’ya en çok destek veren ülke konumunda. Kaja Kallas ise bu desteği şu sözlerle açıklıyor: “Ukrayna’ya gönderdiğimiz her silah düşmanı zayıflatıyor ve bizim kendi güvenliğimizi artırıyor”. Aynı zamanda Estonya yaklaşık olarak 70 bin Ukrayna vatandaşına halen ev sahipliği yapıyor, tek seferlik 1200 Euro’nun yanı sıra her ay 200 Euro yardımda bulunuyor. Bütün bunlar, Estonya ekonomisine büyük bir külfet olarak geri dönüyor. Buraya daha tam kapsamlı savaş başlamadan önce Rus doğalgazının kesilmesiyle başlayan ekonomik sorunları ve enflasyonu da eklersek, görünürde Estonların Kallas’a oy vermemek için çok sayıda sebepleri vardı.
Ancak Eston halkı, Kallas döneminde Estonya’nın uluslararası platformda daha görünür olmasını ve rolünün artmasını daha önemli buldu. Daha doğrusu, ekonomideki sorunların faturasını Kallas kabinesine değil, Kremlin’e kesti. Eston uzmanlara göre, halk, ülke tarihinde ilk kez bir Başbakan’ın Estonya’nın güvenlik endişesini (Kremlin tehlikesini) dünyaya doğru ve gerçekçi şekilde anlatabildiğini düşünüyor. Kallas kendisi ise durumu şu sözlerle özetliyor: “Kimse seninle ilgili bir şey bilmediği zaman günün birinde kaybolduğunda da farkında olmuyor. Bu nedenle de görünür olmak için çabalıyoruz”.
Kallas’ın Rusya ile ilişkilerde Avrupa’dan ve dünyadan daha radikal çözümler bulma talebi 2022 ile de sınırlı değil. Çoğu Avrupalı politikacılardan farklı olarak Kallas, daha Kırım’ın işgal edildiği 2014 senesinden itibaren Kremlin ile ilişkilerde tavizsiz olunmasını savunuyor. Daha 2022’deki tam kapsamlı saldırı başlamadan önce ise Kallas Ukrayna’ya silah sevkiyatının başlamasını istemişti. Saldırı başladığında ise Batılı politikacıların tutumunu şu sözlerle eleştirmişti: “Savaş başlayınca bana “sen haklıymışsın, biz safmışız, keşke en başından seni dinleseydik” demeye başladılar”.
Rusya’nın Buça ve İrpen’deki katliamlarından sonra “The Economist”e yazdığı makalede Kallas “Kayıtsızlık tüm suçların anasıdır. Ben kendi ülkemin deneyiminden yola çıkıyorum. Estonya ve başka bir çok ülke için İkinci Dünya Savaşından sonra barış insan hayatı pahasına Sovyet işgalinin başlaması anlamına geliyordu. Bu, yeni acılar, yeni baskılar, kitlesel sürgünler, katliamlar ve insanlığa karşı yeni suçlar getirdi. Bu nedenle de Rusya’nın taleplerini kabul etmek tehlikelidir. Kabul edilirse, 4 yıl sonra onlar güç toplayıp yeniden saldıracaklar. Biz bunu defalarca gördük”…